Anasayfa » İNANCIMIZDA VE İNSANLIK ANAYASAMIZDA ”HAK” ANLAYIŞI

İNANCIMIZDA VE İNSANLIK ANAYASAMIZDA ”HAK” ANLAYIŞI

Yazar: yonetici
0 Yorum 311 Görüntüleyen

İNANCIMIZDA VE İNSANLIK ANAYASAMIZDA

“HAK” ANLAYIŞI

      

Bize göre şu 4 şey Hak sebebidir:

1- Doğuştan bütün insanlara Eşit olarak verilen haklar.

A- Yaşama hakkı (can emniyeti),

B- Nesil garantisi (namus emniyeti),

C- Akıl emniyeti (düşünce serbestisi),

D- İnanç ve vicdan hürriyeti,

E- MüIkiyet hakkı ve meşru yollarla çalışıp kazanma güvencesi.

2- Emek ve hizmet karşılığı elde edilen haklar.

3- Karşılıklı ticari, siyasi veya sosyal anlaşmalar sonucu doğan haklar.

4- Eşit işe eşit ücret, aynı şartlardaki suça aynı ceza, yaralama ve cana kıyma neticesinde ödenecek tazminat gibi adalet gereği doğan haklardır.

ZALİM sistemlere ve BÂTIL düşüncelere göre ise şu 4 şey Hak sebebidir:

1- Kuvvet: Yani ekonomik ve askeri yönden güçlü olan; zayıf ve korumasız olanı ezebilir, sömürebilir.

2- Çoğunluk: Bir ülkede çoğunluğu ele geçirenlerin, azınlıkta kalanlara üstünlük kurmaları ve onları 2. ve 3. sınıf vatandaş saymaları Batılılara göre gayet tabiidir.

3- İmtiyaz: Zalim ve bâtıl kafalılara göre Yahudi olmak, Avrupalı veya Amerikalı olmak, beyaz ırka mensup olmak, maddi servet veya dini bir etiket sahibi olmak… Başkalarını aşağılamak ve temel haklarına tecavüze kalkışmak için bir hak sebebidir.

4- Çıkar: Bir yerde ekonomik veya stratejik menfaatleri söz konusu olursa, oraya zorla müdahale etmeyi ve sadece çıkarlarını düşünmeyi, Batılılar maalesef şeytani bir prensip edinmiştir.

Oysa Hak’ka inanan ve bu uğurda çırpınan Mustafa Kemal; 1919 yılının çok soğuk bir 27 Aralık gününde Ankara’ya varırken, hatta tekeri patlayan otomobilinin lastikleri içine eski çuval parçaları yerleştirip yoluna devam ederken, kendisini karşılayanlara hitap edip şu tarihi ve tabii gerçekleri dile getirmiştir:

“Her halde âlemde bir HAKK vardır ve Hakk elbette kuvvetin fevkinde (üstünde)dir.”[1]

Medeniyetlerin ve hukuk sistemlerinin birbirlerinden etkilenmesi, tarihi ve tabii bir gerçektir.

Medeniyetlerin birbirinden etkilenmesi gayet tabiidir. Ancak bâtıl medeniyetlerin Hak dinlerden kopya ettikleri bazı değerleri, zamanla dejenere ettikleri de tarihi bir gerçektir. Bakınız İslam dini ve medeniyeti, doğru ve doğal hukuk sistemini getirip yerleştirmiştir. En kâmil ve en adil manada insan haklarıyla ilgili temel kural ve kurumlar koymuş ve geliştirmiş; bugünkü Batı medeniyeti ise bunlardan etkilenerek Birleşmiş Milletler Teşkilatını kurmuş, ancak adalet ve insaniyet kılıfı geçirilen bu teşkilat; 5 güçlü ülkenin veto yetkisiyle yozlaştırılmış, Siyonizm’in ve Emperyalizmin bir zulüm ve sömürü aracı haline getirilmiştir.

Doğal Hukuk Sistemi; refahın yaygınlaştırılması, her türlü sömürünün, faizin ve tekelleşmenin kaldırılması için tedbirler getirmiş, Batı bundan etkilenerek Sosyalizmi geliştirmiş, ancak Komünist parti diktatörlüğüne geçerek halkı ezmiştir.

Doğal Hukuk Sistemi; Serbest Piyasa Ekonomisini ve ferdi teşebbüs (girişimcilik) hürriyetini teşvik etmiş; Batı bundan esinlenerek Kapitalizmi sistemleştirmiş, ancak faizi, israf ekonomisini ve gayrı meşru kazanç şekillerini serbest bırakması sonucu, Siyonist tekeller ve sermaye diktatörlüğü ile hayatı ve insanlığı berbat etmiştir.

Doğal Hukuk Sistemi; fertler, şirketler veya cemiyetler planında ve meşru platformda karşılıklı anlaşma serbestiyetini getirmiş; Batı bundan etkilenerek tapu ve mülkiyet hakkı, evlenme ve nikâh akdi gibi kurumları öğrenmiş ve geliştirmiş ama sonunda sınırsız ve sorumsuz bir hürriyet anlayışını yerleştirmekle, ahlâksızlığın yaygınlaşmasına ve toplumların yozlaşmasına sebebiyet vermiştir.

Doğal Hukuk Sistemi; sosyal ve siyasal yapıda uzlaşmaya dayanan ve toplumun her kesiminin katılımını amaçlayan bir konsensüsü sağlamış; Batı bundan yararlanarak hükümetlerde koalisyon sistemini geliştirmiş ama bu durum çoğunluğun azınlığa, hatta bazen azınlığın çoğunluğa tahakkümünü getirmiştir.

Örneğin, %30 oy alan bir parti hükümet olmakta ve geri kalan %70’i ezebilmektedir.

Doğal Hukuk Sistemi; ilimde sembollerle düşünmeyi, deneme metodunu, parçadan tüme varım prensibini, araştırma tartışma ve içtihat sistemini getirmiş; Batı bunlardan yararlanarak müspet ilimleri ve teknolojiyi geliştirmiş, ancak hukukta, sosyal hayatta ve manevi sahada bunları uygulayamadığından, sonunda teknolojiyi tanrılaştırıp, ahlâkı ve adaleti mahvetmiş ve insan diye etten ve kemikten robotlar üretmiştir.

Doğal Hukuk Sistemi; Hak ve adaletin ve ilmi neticelerin insanlığın ortak malı olması sebebiyle, bunların evrenselleşmesini istemiş; Batı bundan etkilenerek kısmi ve şekli bir “küreselleşme” göstermiş ancak bununla sömürü düzenini yaymış ve yerleştirmiştir.

 

 

..

 

 

makalenin tamamı için tıklayınız…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi