Anasayfa » YARATILIŞ AMACIMIZ VE SORUMLULUKLARIMIZ

YARATILIŞ AMACIMIZ VE SORUMLULUKLARIMIZ

Yazar: yonetici
0 Yorum 80 Görüntüleyen

 

YARATILIŞ AMACIMIZ VE SORUMLULUKLARIMIZ

 

 

Evrensel hukuk kurallarına ve temel insan haklarına
saygı duyan, gerçek bir demokrasiyi ve örnek bir laikliği uygulayan yeni ve
yüksek bir “Barış ve Bereket Medeniyetini” kuracak olan büyük Türkiye idealini
başarmak, hem dini hem de milli bir görevdir. Bu konudaki sorumluluklarımızın
Kur’an’daki orijinal karşılığı “Hilafet’tir.

“Biz insanı (iman ve itaat edecek ve hakkı temsil
edip hilafet emanetini yüklenecek
 (Ahzab: 72) yetenekte) en
güzel ve mükemmel biçimde yarattık. Sonra da onu (eğitilmek ve imtihan edilmek
üzere) en aşağı tabaka (olan yeryüzüne) geri gönderdik”
 (Tin: 4-5) 

“O hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek
(ve ona göre değerlendirmek) için ölümü ve hayatı (Dünyayı ve ahireti) yarattı”
 (Mülk: 2) gibi
ayetlerden de anlaşılacağı gibi yaratılış gayemiz olan “eğitim ve imtihan”
programımızı iki temel kategoriye ayırmak mümkündür:

1-İbadet  2- Hilafet

1- “Ben cinleri
ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
 (Zariyat: 56) Ayetinin de ifade
buyurduğu gibi, asıl yaratılış gayemiz Allah’a iman, itaat ve ibadet etmek
suretiyle manevi duygularımızı geliştirmek ve sonunda Rabbimizin rızasına ve
ridvanına erişmektir. İbadet ise, emir ve yasaklar çerçevesinde hareket
etmektir. Bunun başarılması için de “nefsi cihat” önemli ve gereklidir.
İbadetler ebedi servetimiz ve manevi reçetemizdir.

2- Hilafet ise, Allah’ın istediği şekilde bir kul
olmak, insaniyete ve İslamiyet’e uygun yaşam şartlarını hazırlamak, topluma
huzur, adalet ve refah ortamını sağlamaktır.

“Hani Rabbin meleklere” “Ben yeryüzünde bir halife
yaratacağım”
 (Bakara: 30)
buyurmuştu.

“Sonra onların ardından sizi yeryüzünde halifeler
yaptık ki nasıl davranacağınızı (ve neler yapacağınızı) görelim.”
 (Yunus: 14) Ayetlerinde işaret ettiği gibi, Allah’ın vekili ve
mümessili olarak, Onun rahmetine ve rızasına uygun bir adalet düzenini ve bütün
insanları kuşatacak ve koruyacak bir güç ve medeniyet merkezini kurmak gereği
ve görevi ise, HİLAFET mesuliyetimizdir. İşte bu maksatla devlet ve hükümet
imkânlarını hayrın ve halkın hizmetinde kullanabilmek ve iktidara ulaşabilmek
için de, siyasi gayret gündeme gelmektedir.

ASR suresi de İBADET ve HİLAFET mesuliyetimizi ve
kuruluş reçetemizi bildirmektedir: “Asra
(mübarek dönemlere ve zaman dilimlerine ve özellikle sayılı ömür sermayesine)
yemin olsun ki, insan hüsrandadır (zarar ve ziyandadır. Sonunda pişman ve
perişan olacaktır.) Ancak (sadece) iman edip salih ameller işleyenler, hak
(hâkim olsun diye) tebliğ ve tavsiye edenler, (bu yolda uğradıkları sıkıntı ve
saldırılara kendileri katlandığı gibi) çevresine de sabrı telkin ve tavsiye
edenler hariç (bu dört vasfı üzerinde taşıyan mümin ve mücahitler dünya ve
ahiret’te kurtulacaktır)”
 (Asr
Süresi: 1-3)

Bu surede kurtuluşun şartı olarak beyan edilen iman
ve salih amel İBADET konusunu, Hakkı ve sabrı tebliğ ve tavsiye ise HİLAFET
Sorumluluğunu ortaya koymaktadır. Öyle ise “Hayat: İman
ve Cihattır”
 yani
hayatta her türlü başarının anahtarı: inanmak ve ciddiyetle çalışmaktır.

İman: İslam’ın (Kur’an’ın
ve Resullah’ın buyruklarının) tamamına inanmaktır.

“İnsanlardan kimisi de (var ki) Allah’a bir kenardan
ibadet eder. (Dinin tamamına tabi ve teslim olmaz) Kur’an ve sünnet
hükümlerinden ve Allah’ın takdir ve taksiminden) Eğer nefsine hoş ve hayırlı
(gördüğü) bir şey isabet etse buna memnun ve mutmain olur. Şayet (işine
gelmeyen) bir fitneye uğratılsa (nefsine zor gelen hüküm ve musibetlerle
karşılaşsa) hemen yüz çevirir. Bu gibiler dünya ve ahiret hüsrandadır. İşte bu
apaçık bir ziyandır”
(Hac: 11)

Ayetinin de haber verdiği gibi, İslam’ı kendisine
uyduranlar ve keyfine göre yorumlayanlar helak olacak, kendisini İslam’a
uyduranlar ise kurtulacaktır.

“Allah katında din İslam’dır” İslam dinin de ise
özellikle CİHAT (haksızlık ve ahlaksızlıkla mücadele) vardır. İçinde cihat
olmayan din İslam olmaktan çıkacaktır. Dış düşman saldırılarına karşı askeri ve
silahlı cihat (milli savunma), ülke içindeki haksızlık ve yanlışlıklara karşı
ise fikri ve siyasi cihat mutlaka lazımdır ve zaten bu huzur ve hürriyetin
şartıdır.

Biz mi Allah’tan dinimizi öğreneceğiz, yoksa “siz mi
Allah’a dininizi öğreteceksiniz”
 (Hücurat: 16) ikazı
üzerinde dikkatle durulmalıdır.

“O dinlerini oyun ve eğlence yerine koyup ve dünya
hayatına aldanan kimseleri bırak”
 (En’am: 70) ayetinde
durumları kınanan, dininin emirlerini ve cihat mesuliyetini ciddiye
alamayanlar, laubali ve laçka insanlardır.

“İnsanların hesap (zaman)ları yaklaştı. Fakat onlar
gaflet içinde (haktan ve hizmetten) kaçıp duruyorlar. Rablerinden kendilerine
gelen her yeni ikazı sadece eğlenerek (ve ciddiyet göstermeyerek) dinliyorlar”
 (Enbiya: 1-2) ayeti
bunları anlatmaktadır.

“İnsanların gerçek ayarı ve değeri ancak imtihandan
sonra ortaya çıkacaktır. Yoksa insanlar sadece “iman ettik demekle”, bir
imtihana tabi tutulmadan (ve sonunda yeterli ve geçerli puan almadan)
bırakılacaklarını (ve kurtulacaklarını) mı sanıyorlar?

Andolsun, biz onlardan öncekileri de sınadık.
Elbette Allah (cc.) (insanları imtihandan geçirecek) sadıkları da bilecek,
yalancı sahtekârları da bilecek (ve herkese gösterecektir).

Yoksa (her türlü) kötülükleri (kaypaklık ve
kaytarıcılığı) yapanlar bizi atlatacaklarını mı zannediyorlar. Ne kötü hüküm
veriyorlar (ve ne kadar aldanıyorlar.)”
 (Ankebut: 2-4)

İnsanın özünü ve içyüzünü ortaya koyan en önemli
ibadet ve imtihan ise cihattır.

“Ve her kim cihat ederse, bu cihadı sadece kendi
yararınadır. Zira Allah (cc.) âlemlerden müstağnidir “hiçbir şeye muhtaç
olmayandır.”
 (Ankebut: 1-6)

Özellikle şimdiki gibi toplumsal şuurun ve
sorumluluk duygusunun çok gerekli olduğu dönemlerde, hizmetlerle ilgili
görevleri terk ve ihmal etmek ve cepheyi (görev mahallini) bırakıp gitmek en
büyük günahlardan sayılmıştır.

Aleyhissaletü Vesselam Efendimizin cihada katılmak
üzere kendilerine müracaat eden genç bir delikanlıya “Senin yardıma muhtaç
bulunan düşkün annen baban varsa git onlara hizmet et” buyurması ise cihadın
farzı kifaye olduğu yani adalet ve emniyetin kurulduğu dönemler içindir. Ama
her türlü haksızlığın ve ahlaksızlığın yaygınlaştığı bir ortamda hizmetten
kaçanların, nefsine uyarak işi gevşek tutan ve Tebük Seferine katılmayan Ka’b
bin Malik, Hilal bin Ümeyye ve Me’mare bin Rabbi gibi sahabelerin bile nasıl
cezalandırıldıklarını düşünmeleri gerekir.

“(Nefislerin oyalanmasıyla cihattan) geri bırakılan
üç kişinin de (tövbeleri kabul edildi ve cezaları affedildi. Çünkü cihada
katılmadıkları için kendileriyle her türlü ilişkinin kesilmesi ve yalnızlığa
terk edilmeleri yüzünden yer yüzü olanca genişliğine rağmen onlara dar gelmeye
başlamış, vicdanları kendilerini iyice sıkıştırmış ve Allah’ın (gazabın)dan
yine ona sığınmaktan başka çare kalmadığını anlamışlardı”
 (Tövbe: 118) ayetinin uyarısı unutulmamalıdır.

Hizmet Programı:

Özellikle belirtelim ki bizim hizmetlerimiz sadece
fikri ve siyasi çerçevede yürütülecektir. Askeri ve silahlı hareket dış tehdit
ve tecavüzlere karşı gereklidir ve ordunun vazifesidir. Ülke içindeki kanlı ve
kavgalı girişimler günahtır ve anarşidir.

Herhangi bir hizmet ve hareketin kabul edilmesi, “
adet” olmaktan çıkıp “ ibadet” haline gelmesi için şu beş şart gereklidir:

1-   O
hareket “ibadet” niyetiyle ve “Allah emrettiği için” yapılmalıdır.

2-   Allah’ın
(cc.) emrettiği ve Hz. Peygamberin öğrettiği “şekil”de yapılmalıdır.

3-   İslam’ın
“emrettiği miktar ve ölçü” de yapılmalıdır.

4-   Emredilen
“zaman ve zemin” de yapılmalıdır.

5-   Kur’an’ın
önem verdiği oranda öne alınmalı ve öncelik tanınmalıdır.

Bu bakımdan CİHAT da bir ibadettir ve Kur’an’da en
fazla emir ve zikredildiğinden büyük bir önem ve özellik arz etmektedir.

Siyasi ve Sosyal Hizmetlerin Şartları İse Şunlardır:

1- Bu hizmetler mutlaka cemaat düzeni ve teşkilat
disiplini içinde yapılmalıdır

“Muhakkak Allah (cc) kendi yolunda (tuğlaları) biri
birine kenetlenmiş (yekpare ve sağlam) bir bina gibi saflar ve
irtibat-intizamla birim ve bölükler) oluşturarak çarpışan (ve çalışan)ları
sever (ferdi fevri hareket edenleri değil)”
 (Saff: 4)

2- Güvenilir ve becerikli bir genel başkanın sevk ve
idaresinde yapılmalıdır.

“Ey iman edenler. Allah’a itaat edin. Resul’e ve
sizden olan emir ve yetki sahiplerine de itaat edin”
 (Nisa: 59)emrine

“Hani onlar peygamberine: Bize bir komutan tayin et
ki (onun emir ve yönetiminde) Allah yolunda çarpışalım demişlerdi”
 (Bakara: 24)
hikmetine mutlaka uymalıdır,

“Kıyamet günü çeşitli insan topluluklarından her
birisini (tabi oldukları) imamlarıyla (lider ve önderleriyle) çağıracak (ve
aynı akıbete uğratacağız)”
 (İsra: 71)

Bu yüzden insanların birçoğu:

“Ey Rabbimiz doğrusu biz (birtakım) sadatımıza (din
adamlarımıza) ve küberamıza (devlet büyüklerimize) tabi olduk ta, onlar bizi
hak yolundan saptırdılar. (Ne olursun) onlara azabından iki kat ver ve büyük
bir lanetle kahret” diyeceklerdir.”
 (Ahzab: 67-68)

1-   Her şuurlu ve sorumlu insanın hizmet
ve görevi mutlaka belli olmalı ve herkes kendi işiyle uğraşmalıdır.

“Ey iman edenler. (Hayatın ve cihadın sıkıntılarına)
sabredin ve sabırda yarışın (sebat gösterin) ve nöbet bekleşin (hizmet ve
mesuliyet mahallinizi bilin ve görevinizi yerine getirin ve cihattan kaçmak ve
kaytarmak hususunda) Allah’tan korkun. Bu sayede umulur ki felaha ve başarıya
ulaşırsınız.”
 (Ali İmran: 200)

2-   Her mümin malından, zamanından, güç
ve takatinden ve diğer bütün imkânlarından davasına katkıda bulunacaktır,
mutlaka fedakârlık yapacaktır

“Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki Allah ve Resulüne
(tam ve sağlam olarak) iman ettikten sonra asla şüpheye düşmeden mallarıyla
canlarıyla Allah yolunda (Hak hâkim olsun diye) cihat edenlerdir. İşte (iman
iddiasında) sadık ve samimi olan ancak böyleleridir”
 (Hucurat: 15)

3-   Hayır ve hizmet teşkilatı içerisinde
asla ayrımcılık yapılmayacak, fitne çıkarılmayacak “ihsan” makamında herkes
kendi görevini en iyi şekilde yerine getirmeye ve başkalarının da eksikliğini
tamamlamaya çalışacaktır.

“Ey iman edenler Allah’tan hakkıyla korkun ve ancak
Müslüman olarak ölmeye bakın. (Bunun çaresi de) hepiniz birden Allah’ın ipine
(İslam dinine, Kur’an düzenine ve cihat disiplinine) sımsıkı sarılın. Ve sakın
tefrika çıkarmayın (parçalanıp ayrılmayın)”
 (Ali İmran: 102-103)

Teşkilatçılıkta başarının sırları:

1- İnanç:

1a.   Bu
hareketin lüzumuna ve en hayırlı hizmet olduğuna itikat,

1b.   Liderin
hürmet ve itaate layık ve sadık olduğuna itimat,

1c.   Allah’ın
izniyle zafere ulaşacağına kesin kanaat.

Bu inancın alametleri ise:

1a.   Görev
almak ve sorumluluk taşımak

1b.   Aidat
ödemekten ve maddi yükümlülükten kaçmamak,

1c.   Teşkilatla
izinli ve istişareli yayın organlarına abone olmak ve okutmaktır.

1- Bilgi:

1a.   Hak
nedir? Batıl nedir? Dinimizin ve davamızın esasları nelerdir?

1b.   Siyonizm
dünyayı nasıl ezmektedir?

1c.   Niçin
sorumluluk yüklenmelidir?

1d.   Nasıl
hizmet ve hareket edilmelidir?

1e.   Siyasi
yapılanmamız ve teşkilat esaslarımız nelerdir?

1f.    Adil
düzen ne demektir, neleri içermektedir?

1g.   Dinimiz
ve davamız aleyhindeki iç ve dış tehditler hangileridir? Sorularının cevapları
mutlaka öğrenilmelidir.

Bilgi ve başvuru kaynaklarımız ise: Dini ve ilmi
temel kitaplarımız dışında

1a.   Milli
basın ve yayınları

1b.   Öncülerimizin
yazıları ve kitapları

1c.   Genel
merkezin broşür ve talimatları

1d.   Teşkilatlarımızca
tavsiye edilen diğer kaynakları okumak ve araştırmaktır.

2- Plan ve program:

Genel merkezin, bölgelerin ve diğer alt birimlerin
ve mutlaka

1a.   Yıllık
temel planları

1b.   Aylık
genel planları

1c.   Haftalık
özel planları dikkatle hazırlanmalı, plansız ve programsız çalışmaların zaman
ve eleman israfına yol açacağı ve başarı şansını azaltacağı unutulmamalıdır.

3- Ekip ve eleman:

1a.   Adama
göre iş değil, “işe göre adam”ların ayarlanması,

1b.   Birimler
bünyesinde çeşitli işleri yürütmek üzere uygun kabiliyet ve marifet
sahiplerinden “ekip”ler oluşturulması,

1c.   Ekip
başkanlarının, yardımcılarının, üye elemanların ve yedek elemanların mutlaka
hazırlanması ve devreye sokulması,

1d.   Ekip
sorumlularının birim başkanlarına haftalık hizmetleri ile ilgili rapor
hazırlayıp sunması lazımdır.

4- Organize ve koordine:

1a.   Hem
aynı birimdeki farklı ekipler arasında

1b.   Hem
aynı bölgedeki (gençlik, hanımlar, sporcular, sanayiciler gibi) çeşitli
birimler arasında mutlaka irtibat, istişare, intizam ve iş bölümü kurulmalı ve
biri birinden kopuk olmamalıdır.

5- Takip ve değerlendirme:

1a.   Genel
başkan bütün il ve bölge başkanlarını birimlerin genel sorumlularını en az 3
ayda bir,

1b.   Bölge
başkanları birim başkanlarını ayda bir,

1c.   Birim
başkanları ekip başkanlarını haftada bir,

1d.   Ekip
başkanları ise kendi elemanlarını devamlı aralıklarla takip etmeli, toplayıp
hesaba çekmeli ve plan hedeflerine ne derece yaklaşıldığı kontrol edilmeli ve
tıkanıklıklar tespit edilerek giderilmeye çalışılmalıdır.

6- İntaç (Neticeye Varma) :

Bu şartlar sıra ile yerine getirildiğinde mutlaka
başarı sağlanacaktır. Başarısızlık bu şartları yerine getirmemekten
kaynaklanmaktadır… Kendi kusurlarımızdan kaynaklanan sonuçları “kadere”
yüklemek şeklindeki bir tevekkül ve teslimiyet anlayışı yanlıştır ve
kolaycılıktır.

Hizmet Ehline Vaad edilen Nimetler:

1- Kıymet ve Fazilet:

“Allah yolunda malıyla ve canıyla gayret eden müminler, özürsüz
olarak yerinde oturan (ve hizmetten kaçan) kimselerden derece bakımından çok
daha yüksektir”
 (Nisa:
95)

2- Zafer ve Galibiyet:

“Allah’ın partisi mutlaka galip gelecektir” (Maide: 56)

“Mutlaka kendilerine yardım edilecek ve bizim
ordularımız üstün gelecek ve zafere erişecektir”
 (Saffat: 172)

3- Sevinç ve Beşaret:

“Zafer ve galibiyet gelince. Allah’ın davasına
hizmet eden “mü’minler (elbette) o gün ferahlanıp sevinirler”
(Rum: 4)

4- Ganimet ve Servet:

“(Cihat sonucu ele geçen) ganimetlerin beşte biri
Allah’a ve Resulüne (beşte dördü ise mücahitlere)dir.”
(Enfal: 41)

5- Şeref ve İzzet:

“Kim, şeref ve izzet istiyorsa (bilsin ki) izzet ve
şeref tamamen Allah’ındır (ve onun yanında ve yolundadır). (Hakkı tebliğ ve
tavsiye eden) güzel söz O’na yükselir. Onu da (bu sözleri de cihat ve tatbikat
gibi) iyi ve güzel ameller yüceltir ve kıymetlendirir.”
 (Fatır: 18)

6- Devlet ve Hükümet:

“Allah sizden inanıp iyi işler yapanlara vaat etti:
Daha önceki (hizmet ve gayret ehlini) nasıl hükümran kıldıysa, onları da yer
yüzünde hükümran kılacak ve kendileri için seçip takdir ettiği dinlerini onlara
sağlamlaştıracak (düzenlerini kurup yürütme imkânı sağlayacak) ve bu korku ve
kederlerinin arkasından kendilerini tam bir emniyete (huzur, hürriyet ve
hükümete) kavuşturacaktır.”
 (Nur: 55)

7- Ahiret ve Cennet:

“Ey iman edenler! Sizi (Dünyada zillet ve esaret,
ahiret’te ise cehennem cezası gibi) acı ve aldatıcı bir azaptan kurtaracak (çok
kârlı ve vakarlı) bir ticareti göstereyim mi? (Bu) Allah’a ve Resûlüne inanıp,
mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda gayret etmenizdir. Eğer bilirseniz, bu
sizin için en hayırlı (bir iştir).”

“Böyle yaparsanız, O sizin günahlarınızı
bağışlayıverir, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere (iletir) ve Adn
cennetlerindeki saraylara yerleştirir. İşte bu en büyük kurtuluştur. (Ve ayrıca
çok istediğiniz ve) sevineceğiniz diğer (bir nimet) daha (var ki o da)
Allah’tan yardım ve yakın bir zafer(dir). Müminleri müjdele (onlar da bunu
beklemektedir)”
 (Saf: 10-13)

Korkakları ve Kaytaranları Bekleyen Akıbetler:

1- Tehlike ve Esaret:

“Allah yolunda infak yapın. (Maddi ve manevi
imkânlarınızı İslam uğrunda harcayın) Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye
atmayın. (Sorumluluktan kaçmak ve maddi fedakârlıktan kaytarmak suretiyle bütün
servet, hürriyet ve haysiyetinizi düşmanlara kaptırmayın.)”
 (Bakara: 195)

2- Zillet ve Sefalet:

“Onlar müminleri bırakıp münkir (ve münafıkları)
dost (lider ve yönetici) ediniyorlar. (Yoksa) şeref ve izzeti onların yanında
mı arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah’ındır. (Onlar hizmetten kaçmak
ve zalimlere yaranmak suretiyle kendilerini rezil etmekte ve Allah’ın kahrına
uğramaktadır)”
 (Nisa: 139)

3- Nimet ve Faziletten Mahrumiyet:

“(Hudeybiye seferinden) geri kalanlara de ki: Siz
bizimle gelip (Hayber ganimetlerine ortak olamazsınız.)”
(Fetih: 32)

4- (Pişmanlık ve Perişanlık) Nedamet:

“Allah yakında (mümin mücahitlere) bir fetih ve
zafer ve kendi katından bir emir (ve takdir) getirir de (Hizmetten kaçan
fasıklar ve zalimleri destekleyen münafıklar) içlerinde gizledikleri (kötü
niyetleri ve gayretsizlikleri) yüzünden pişman (ve perişan olurlar)”
 (Nisa: 52)

5- Kararsızlık ve Rezalet:

“Münafıklar arada yalpalayıp dururlar. Ne bunlara
(bağlanırlar) ne de onlara. (Ne batıla tam yanaşırlar ne de İslâm davasına
taraf olurlar. Ortada bocalayıp çırpınırlar) Allah’ın şaşkınlığa attığı
kimselere artık çıkar yol bulamazsınız.”
 (Nisa: 143)

“İyi bilin ki şeytanın partisi hüsrana uğrayacak.
Allah ve Resûlüne karşı gelerek (İslâm davasına düşmanlık edenler) mutlaka
rezil ve zelil kimseler olacaktır.”
 (Mücadele: 19-20)

6- Ahiret Azabı ve Mahcubiyet:

“Hayır, bilakis onların işleyip kazandıkları (irtikâp
ettikleri kötülükler ve sebep oldukları zulümler) kalpleri üzerinde pas
bağlamış (vicdanları katılaşmış ve ruhları kararmış)tır.

Hayır, (artık ıslah ve iflah olamazlar) Doğrusu onlar o
(kıyamet) günü rablerini (görmekten de) kesinlikle mahrum ve mahcupturlar.”
 (Mutaffifin: 14-15)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAK:

http://www.millicozum.com/mc/aralik-2013/yaratilis-amacimiz-ve-s

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi