YA, “HAYAT BİR İMTİHANDIR” VEYA “İNSAN BİR HAYVANDIR”! -3
Her insanın dünyaya bakış açısı; onun hayat felsefesini, beklenti ve hedeflerini, niyet ve istikametini derinden etkileyecek, hatta kökünden değiştirecektir. Yaşamı sadece bu dünyadan ibaret sanan, ahirete inanmayan veya sadece kuru bir zan ve ihtimal olarak bakan.. Ya da dünyalık rahatını ve menfaatini, tapınır derecede öne alıp, ölüm sonrasını geri plana atan insanların;
a)Kanuni cezalardan kaçıp kurtulma fırsatını yakaladıklarını
b)İnsanlardan saklayıp, horlanma ve hakarete uğrama endişesini aştıklarını düşündükleri bir ortamda, her türlü kötülüğü işleyebildikleri görülmektedir. Herkesin başına, onu 24 saat kamerayla izleyen ve engelleyen bir polis, hatta rüşvet almasın diye onu da gizlice denetleyen bir hafiye dikemeyeceğimize göre sağlam bir ahiret düşüncesi ve hesaba çekilme endişesi, en etkin vicdani otokontrol sistemidir.
“Onlar, (ahireti bildikleri ama yakinen iman edip önemsemedikleri için) dünya hayatını sevip ahirete tercih ederler. (Kendileri sapıttıkları gibi, dünyalık heves ve hedefleri için başkalarını da) Allah’ın yolundan alıkoyup çevirirler ve Onu (Kur’an’ı ve İslam’ı keyiflerine göre) çarpıtmak isterler. İşte bunlar derin bir dalalet içindedirler” (İbrahim: 4) ayeti, sadece bu dünya hayatını önemseyip önceleyen, dinlerini ve davalarını bile makam, şöhret ve şehvet uğruna istismar ve suiistimal eden kimselerin durumunu açıkça beyan etmektedir.
“(Kıyamet ve İslami hâkimiyet) saati de neymiş, biz (bunların hakikaten gerçekleşeceğini) bilmiyoruz. Biz sadece (ahiret ve ilahi nusretle ilgili) bir tahmin ve ihtimalde bulunup, kuru bir zanda bulunuyoruz. Biz kesin (yakin) bir bilgiyle iman edenlerden değiliz” (Casiye: 32) ayeti de böylesine, Müslüman geçinen, ama bütün gayretini dünyaya yönelten tiplerin gerçek yüzünü haber vermektedir.
Ve zaten “(Gerçek) Kâfirler inzar olundukları (uyarıldıkları ve İslami daveti duydukları ve anlatılanlara akılları yattıkları halde, bu öğretilerden) yüz çeviren (ve dünyalık beklentilerinin peşine düşen)dir” (Ahkaf: 3. son kısım) ayeti de, asıl kâfirlerin, Kur’ani gerçekleri öğrendikten ve aklen uygun gördükleri halde, nefsi arzuları ve dünyalık çıkarları için, bildiklerinin tersini işleyen kimseler olduklarını bildirmektedir.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…