KEMALİZM KAVRAMI
VE
ÇELİŞKİLİ KURGULARI
Mustafa Kemalin Dehası
1918 Mondros Mütarekesiyle ülkemiz işgale başlanınca ve Merkezi Hükümet fiilen çaresiz kalınca, Anadolunun bütün bölgelerinde ve Trakya illerinde hızla Kuvay-ı Milliye dernekleri kuruluyor ve bölgesel otoriteyi sağlayan şuralar ve kongreler oluşturuluyordu. Özellikle Abdülhamitin açtığı okullarda yetişen öğretmen, subay, din adamı ve tabi esnaf ve eşraftan vatanperver insanlar Kurtuluş Savaşına alt yapı hazırlıyordu. Mustafa Kemal bile Erzurum temsilcisi olarak Meclis-i Mebusana seçiliyor, ama kendisi gitmiyordu. Yani Mustafa Kemal, bu diriliş ve direniş ruhunu organize ediyor ve otoritesi altında ortak hedeflere yönlendiriyordu. Böylece temsili (seçilmiş, demokratik) dernekler ve kongreler şanlı Kurtuluş Savaşımızı planlayan Mustafa Kemalin işini kolaylaştırıyordu. 1919 yılında, bir Kürt Milliyetçisi olan Mustafa Sekman, Mondrosla Batılı işgalciler Kürtlere özerklik vaat ettikleri halde, o Kürtlerin Büyük Ermenistan hayaline alet yapılmak istendiğini fark edip, Milli Mücadeleye destek vermeye başlıyor ve Kürtleri isyana kışkırtmak isteyenlerin oyunlarını bozuyordu.
Zaten, Mustafa Kemalin siyasi (diplomatik ve stratejik) dehasının, askeri dehasından üstün olduğunu, bu konunun uzmanları söylüyordu. Atatürk bu sayede, düşman güçleri, bazı vaatlerle oyalayarak hem silah temin ediyor, hem de zafere en kısa zamanda ve en az zayiatla ulaşmayı başarıyordu. Bakınız; 30 Ağustos Zaferinden sonra Yunanistanda, Küçük Asya Felaketi dedikleri Anadolu bozgunu üzerine, ta Kütahyaya kadar Ordusunun başında gelen Kral tahtından indiriliyor, Başbakan ve Başkomutan idam ediliyordu. Ayrıca dört general müebbet hapis cezasına çarptırılıyordu. Bunun gibi, İngilterede meşhur Lloyd George 30 Ağustos yenilgisinin suçlusu sayılarak iktidardan uzaklaştırılıyordu. Bu yenik komutanların ve devlet adamlarının ortak tesellisi ise: Karşımızda Mustafa Kemal gibi dâhi bir lider bulunuyordu!.. sözleri oluyordu. Evet, Mustafa Kemal, Hz. Peygamber Efendimiz (SAV) tarafından buyrulan ve hâlâ savaş ve savunma stratejisinin en önemli prensibi sayılan Harp hiledir! Hadisini üstün bir marifet ve maharetle uyguluyor, ama son aşamada Milli çıkarlarımıza uygun tavırlar takınıyordu.
Elbette Mustafa Kemal de, ömrünün farklı dönemlerinde, bazı hatalı kararlar alıyor ve bir beşer olarak yanlış kanaatlere kapılıyordu. Bunların birçoğunu, konjonktürel şartların baskısıyla yapıyor, yakaladığı ilk fırsatta hemen vazgeçip düzeltmeye çalışıyordu. Bazı hatalarını ise, farkına varmadan veya düzeltme-değiştirme imkânı bulamadan ve genç yaşta bu dünyadan ayrılıyordu. Onu tanrılaştırıp tabulaştıranlar da, Deccal ve Süfyan gösterip Din düşmanı sayanlar da yanılıyordu ve bunlar tarihimize ve milletimize büyük kötülük yapıyordu. Ve maalesef bu iki zıt ithamların da perde arkasında hep Siyonist ve Sabataist merkezlerin sinsi suratları sırıtıyordu.
Zaten Rahmetli Erbakan Hocamız da, hiçbir siyasi mazeret ve mecburiyeti olmadan, tamamen samimi bir niyetle 11 Mayıs 2003teki Saadet Partisi 1inci olağan kongresinde Genel Başkan seçilmesi sonrası, Başkanlık divanı üyeleriyle Anıtkabire gidip özel deftere şunları yazmıştı:
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ