Anasayfa » İSTANBUL'UN FETHİ

İSTANBUL'UN FETHİ

Yazar: yonetici
0 Yorum 219 Görüntüleyen

İSTANBUL`UN FETHİ

 


PROF. DR. NECMETİİN ERBAKAN, 
İSTANBUL, 1987

 


İSTANBUL`UN FETHİ

 

Esselamüaleyküm muhterem kardeşlerim. Teşekkür etmeyi bir vazife sayıyorum, Allah hepinizden razı olsun… İşte hep beraber surların önündeyiz. İstanbul`un fethinin heyecanını kalbimizde duyuyoruz. Bu mutlu günü yeniden yaşıyoruz. İstanbul`un fethi bir kere daha ifade ediyorum, bütün milletimize ve bütün cihana hayırlı olsun.
Biliyorsunuz 14 yıldan beri İstanbul`un fethini heyecanla kutluyoruz. 
Konya`mızda kutladık. Yozgat`ta kutladık. Sivas`ta kutladık, diğer bir çok şehirlerde de kutladık. Geçen yıl Gaziantep Stadı`nda kutladıktan sonra bu yıl da İstanbul`da surların önünde kutluyoruz. Biraz önce arkadaşlarımızın ifade ettikleri gibi bu yıl Fethi İstanbul`da kutlamaya karar verdikten sonra arkadaşlarımız İstanbul`un en güzel yerinde bunun kutlanması için yetkili makamlara müracaat ettiler. Ancak, adeta yeniden İstanbul`u fethedermiş gibi 52 günden beri dolaştırdılar. 
Heyecanla bu günü kutlaması lazım gelenler bir takım lüzumsuz manialar çıkarttılar. Stadyumlar istendi -bu muhteşem kalabalığı çünkü başka yerin alması mümkün değil- bunlara mani oldular. Rumeli Hisarı istendi mani oldular. Ancak işte en güzel yerde toplık. Çünkü, burası Sultan Fatih`in karargahını kurduğu yerdir.

 

Bizans Zihniyeti

 

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim. Büyük meydanlar, büyük salonlar maalesef Bizans zihniyetli çeşitli çalışmalara tahsis ediliyor. Onun için manen İstanbul`un yeniden Feth`i gerek. Biz de onun için burada toplık. Şimdi önce hep beraber geliniz İstanbul`un Fethini bir kez daha yaşayalım. İstanbul`un Fethinin ilk işareti Asr-ı Saadet`te başlar. Hendek Muharebesi`nde Medine-i Münevvere`nin etrafında büyük hendekler kazılırken Ashab-ı Kiram kumların arasında büyük bir taşa rastladı. Bu taşı kimse yerinden oynatamıyordu. Efendimiz (S.A.V)`e haber verdiler. Kendileri bu taşın üzerine vurunca taş paramparça oldu. Kimsenin yerinden oynatamadığı bu taştan üç tane taş fırladı. Bu hadise üzerine Resulullah (A.S) tebessüm buyurdular. Ashab-ı Kiram merak etti. “-Ya Resulullah niçin tebessüm buyurdunuz? Efendimiz (A.S) daha o zaman açıkladılar ki “Bu ufak taşlardan birisi yarın İran`ın Faris`in fethini müjdeliyor. Bir diğeri İstanbul`un Fethini müjdeliyor. Öbürü de Mısır`ın Fethini müjdeliyor.” İşte İstanbul`un Fethedileceği daha Hendek Harbi sırasında müjdelenmiştir. 
“İstanbul elbet Fetholunacak. O`nu Fetheden emir ne güzel emir, O`nu Fetheden asker ne güzel asker.”
Bu Hadis-i Şerif sekiz buçuk asır önce İstanbul’un Fethedileceğini bildirmiş.

 

Efendimiz’in Medhi

 

Asırlar boyu müslümanlar Efendimiz (A.S.)`in bu methine mazhar olmak için İstanbul`a bir çok sefer düzenlediler. Tarihte 29 kere muhasara edilmiştir. Araplar 7 defa İstanbul`u muhasara ettiler. Türkler de 5 defa muhasara ettiler. Yani müslümanlar da İstanbul`u bir çok defalar muhasara ettiler. İstanbul`un Fethi`ni Cenab-ı Hak, Sultan Fatih`e nasip etti. Sultan Fatih, 19 yaşında Edirne`de tahta çıktı. Bundan önce daha iki defa tahta çıkmıştı. Babasının vefatı üzerine 1951 yılında tahta çıktığı zaman artık Fetihlerin yapılacağı günler başlamış oldu. Tahta çıktıktan sonra Karaman Beyi isyan etmişti. Önce ilk seferini Karaman`a yaptı. Karaman Bölgesi`nde bazı toprakları ülkesine kattı, döndü geldi. Çünkü, O`nun asıl hedefi İstanbul idi. Küçük yaştan beri bilhassa Hocası Akşemseddin tarafından zaten İstanbul`un Fethi için hususi olarak yetiştiriliyordu. Kendisi İstanbul`u Fethetmek için Rumeli Hisarı`nı inşa etti.

 

Rumeli Hisarı

 

Bundan dolayıdır ki , İstanbul`u fethetmek için dışarıdan İstanbul`a gelen yardımları önlemek için önce boğazı emniyete almak lazım geliyordu. Dedesi Yıldırım Beyazıt, Anadolu Hisarı`nı inşa etmişti. Sultan Fatih, ilk iş olarak Mart 1952 yılında yani tahta çıktıktan bir yıl sonra Rumeli Hisarı`nın inşasına başladı. O büyük inşaatı Sultan Fatih`in kendisi de dahil sırtında taş taşıyarak üç buçuk ayda inşa ettiler. Temmuz 1452 senesinde artık Boğaz kontrol altına alınmıştı. Rumeli Hisarı`na yerleştirilen toplar sayesinde daha o tarihte boğazdan hiçbir geminin izinsiz geçmemesini teminat altına aldı. Boğaz`ın bu şekilde tahkim edildiğini Bizans görünce “Eyvah” diye büyük bir telaşa düştü.
Avrupa`dan yardım istedi. Ve 1452`yi 1453`e bağlayan kış aylarında bir yan Sultan Fatih Edirne`den İstanbul`un fethinin yardımını temin etmeye çalıştılar. Bu kış iki tarafın hazırlıklarıyla geçti. Sultan Fatih`in büyük mühendisi Mühendis Musluhiddin ve daha önce Bizans`da bu işler üzerine ihtisas yapmış Urban, bizzat projesini Sultan Fatih`in çizdiği büyük topları döktüler. İlk topun denemesi yapıldığı zaman Edirne`de adeta zelzele oldu. Çünkü ilk dökülen büyük top o kadar büyüktü ki, bu topun patlatıldığı zaman 2.5 mil uzaklığa kadar gidiyordu. 2 ton ağırlığındaki mermisi toprağa düştüğü zaman, 2 metre çukur açıyordu.

 

Tarihin En Büyük Olayı

 

Bu tarihin büyük bir olayıdır. Tarihte ilk defa top keşfediliyor. Bir çağ kapanıyor, yeni bir çağ açılıyordu. O kış pek çok toplar döküldü bütün kış ayları esnasında. Bu çalışmalara Sultan Fatih bizzat nezaret ediyordu. Bütün kış hazırlıklarla geçti. Zaten Sultan Fatih 2 seneden beri gece gündüz hazırlık yapı-yordu. Nihayet 1453 senesi geldi. Önce Sultan Fatih “Şahin” denen büyük topu Edirne`den yola çıkardı. Bu top o kadar büyük bir toptur ki, bu topun Edirne`den buraya getirilmesi için iki tarafında devrilmesin diye 400 tane asker vazife yapıyor, ancak 60 tane ma bu topu çekebiliyor. Topun Edirne`den 1 Şubat`ta hareketinden sonra İstanbul`a gelmesi iki ay sürdü. Bu büyük top 600 tane işçi tarafından 21 Mart tarihinde getirildi. İstanbul`da şu bulunduğumuz meydanın biraz arkasına top geldikten sonra Edirne`den ordu da hareket etti.

 

Fetih Ordusu

 

Sultan Fatih`in ordusu tam 200 bin kişilik bir orduydu. O tarihte kimsenin hafsalasının almayacağı azamette bir orduydu. Bu orduyla Sultan Fatih Edirne`den yola çıktı ve 1453 günü şu bulunduğumuz meydana geldi. Burada ordugâhını kurdu ve 6 Nisan günü 3 defa büyük top ateşlenmek suretiyle surlara karşı İstanbul`un muhasarası ve İstanbul`un Fethi çalışmaları başlamış oldu. 
Fetih Ordusu tarihin en büyük ordusudur ve tarihin en büyük tahkimatıdır. Karşı karşıya çarpışmalar başladı. Bu çarpışma bildiğiniz gibi tam 52 gün sürdü. İki tarafın ordusunda neler var? Bir tarafta Sultan Fatih`in iman, inanç, İstanbul`u mutlaka fethetme azmi, buna ilaveten gereken bütün tedbirler alınmış 200 bin kişilik bir muazzam ordu. Bu ordunun bir tane büyük “Şahin” denen topu var. Ayrıca 4 tane büyük meşhur topları var. 4 tane de bataryası var. Ayrıca 4 tane tarihte ilk defa kullanılmak üzere 6 tekerlekli kuleleri var ki, bu kuleleri şu surların önüne getirdi. Surlardan daha yüksek yapılmıştı. Kulenin üzerindeki topla Bizans`ın içine ateş yapılıyordu. Bunlardan başka yine Sultan Fatih, bugünün füzelerini keşfetmişti, uzaktan uzağa füzelerle ateş yapılıyordu.

 

Donanma

 

Osmanlı Ordusu`nun 150 parça gemisi var. Bütün bunlar İstanbul`un fethi için hazırlanmıştı. Bizans orduları ise 50 bin kişiden ibaret idi. Fakat bu İstanbul surları tarihin en müstahkem, en meşhur surları olarak Bizans`ı koruyordu. Bizanslıların bir de “Gregor” ateşi denilen suya düştüğü zaman daha çok hararet yapan, ve terkibini, sırrını kimsenin bilmediği ateşleme usulleri var idi. 
Bunlara güveniyorlardı. Bizanslılar, İstanbul fethedilmez, eğer Türkler gelirse Hz. Meryem gelecek mutlaka İstanbul`daki Hristiyanları kurtaracak diye kendi aralarında böyle bir inanç besliyorlardı.

 

Bütün Avrupa`ya Karşı

 

Ayrıca İstanbul`un asıl güvendiği Avrupa`dan kendilerine gelecek yardımdı. Bütün Avrupa İstanbul`u müslümanlara vermemek için elinden gelen gayreti gösterecekti. Böylece İstanbul`un fethinde Sultan Fatih sadece Bizans`a karşı değil, bütün Avrupa`ya karşı cihad ediyor. 6 Nisan günü toplar ateşlenerek tarihin en meşhur, en müthiş muharebesi başladı. Sultan Fatih karargâhını buraya kurmuştu. Burası Sultan Fatih`in merkez cephesidir. Şu sağ taraftan Marmara Denizi`ne kadar Anadolu Beylerbeyi, İshak Paşa`nın kumasında. Sol tarafta ise, Rumeli Beylerbeyi Karaca kumasında 50’şer bin kişilik kuvvet yerleştirilmişti. Karşıda Beyoğlu kısmında ise Zaganos Paşa kumasında 15 bin kişilik bir kuvvet bulunuyordu. Arkada da ihtiyatları vardı. 200 bin kişilik orduyu buraya tertip etmiş, 14 tane bataryayı hazırlamış, münasip yerlere yerleştirmişti. 150 parça gemi ise, Haliç`i zorluyordu. Sultan Fatih, İstanbul`un fethi için bütün gücü ile çalışıyor, gemilerin içindeki toplar da o bölgelerden ateş ediyordu. 
Surlarda büyük gedikler açılıyordu. Ancak, İstanbul surları 7 km uzunluğundadır ve 1500`e yakın atış kulesi vardır. 9 tane kurşunlu kulesi vardır. Üstte 4 metre aşağıda kat kat tahkimat mevcuttur. Ve surların önünde 18,5 metre genişliğinde, 9 metre derinliğinde büyük su hendekleri vardı. Bu maniaları aşmak o günün teknik imkanlarıyla imkansızdı adeta. Buna rağmen inanç ve azmin önünde dayanamadı. Çünkü toplar ateş etmeye başlayınca onlar bir yan tamir etmeye başladılar ama, Sultan Fatih`in azmi bütün bu karşı çalışmalara galip geldi. İstanbul`da Kral Konstantin, Venedik`li Justinyanos diye bir adam ve ayrıca da meşhur kendi vezirleri Lotaryus diye bir başka adam var idi. İstanbul`u bunlar savunuyordu.

 

Açılan Gedikler

 

Atılan toplarla açılan gedikleri Bizanslılar gece gündüz kapatıyordu. Bu toplar günde ancak 7 defa ateşlenebiliyor. Çünkü; soğutulması, doldurulması iki saat vakit alıyor. Gecede bir defa ateşlenebiliyordu. İşte bu imkanlarla tarihin kızgın muharebesi başladı. İlk günlerde surları aşma imkanı olmadı. Mutlaka Bizans`ı etraftan kuşatmak lazım geldi. Bundan dolayıdır ki, Sultan Fatih gemilerin karadan yürümesine emir verdi. Bir gecede 72 parça gemi Beşiktaş`tan Haliç`e indirilmiştir. Bu görülmeyen bir azimdir. Bizzat Bizans`ta yaşamış bir tarihçi diyor ki: “Bir gecede gemileri dağlardan aşırmakla Sultan Fatih, Büyük İskender`den dahi daha üstün olduğunu ispatlamıştı, tarihin en azimkar insanı olmak sıfatını kazanmıştır.” Karşıdaki düşmanın tarih yazarı bu itirafta bulunuyor. Gemilerle Haliç`in üzerine köprü yapıldı. Oradaki gemilerle Haliç içerisinde çeşitli muharebeler cerayan etti. Bu Haliç`in içerisindeki muharebeler cereyan ederken Haliç`ten de İstanbul`a girmek imkanı olmadı. Öte taraftan bu sefer kuleler surlara yaklaştırıldı. Bunlarla da İstanbul`u fethetmek mümkün olmadı. Bu sefer yeraltından dehlizler kazıldı. Şu azmi görüyor musunuz? Muhterem kardeşlerim. Yeraltından dehlizler kazıldı. Şuralarda toprakların altındaki dehlizlerde bile Bizanslılar’la muharebe edildi. İşte bu kanlı savaşlar cereyan ederken bir yan da Avrupa`dan yardım kuvvetleri hazırlanıyordu.

 

Haçlılar Hazır

 

 Venedikliler`in dünyanın en büyük donanması Çanakkale’ye geldi. Avrupa Haçlı orduları da Tuna boyuna geldiler. Böylece 26 Mayıs gününe gelindi.26 Mayıs gününü iyi tarif etmek istiyorum. Tarihten ders almak için. Bir yan Sultan Fatih burada bütün İstanbul`u kıskaca almış muharebeyi azimle yürütüyor. Çanakkale`ye Venedik donanmaları gelmiş, Avrupa orduları Tuna’ya gelmiş. Öte taraftan Bizans açılan tüm gedikleri örüyor, Sultan Fatih`in yanındaki yardımcısı Başveziri Kara Halil, her gün “Gelin şu Bizans’la uyuşalım da savaştan vazgeçelim” deyip duruyor. Size hadiseyi tasvir ediyorum. İstanbul`u fethe-derken Sultan Fatih  kaç cephede savaşmıştır, görelim, ders alalım. Yanındaki baş veziriyle uğraşıyor. Avrupa’yla uğraşıyor, yerin altıyla uğraşıyor, surların önüyle uğraşıyor. Haliç`in içerisinde uğraşıyor. Bu azmi iyi tanımalıyız. zorlukla karşılaşan insanlar o günü düşünmeli, ibret almalı. Bütün bu zorluklar karşısında Çarlı Kara Halil; görüyorsunuz tam 49 günden beri şehri fethedemedik.Gelin artık bundan vazgeçelim” diyor. Bizans heyeti de gelmiş bu işten vazgeçin donanmamız geldi. Ordumuz geldi, şimdi sizi perişan edeceğiz” deyip duru-yor.

 

Ve Akşemseddin

 

 İşte tam böyle bir sırada Akşemseddin Hazretleri, “katiyyen böyle bir anlaşma yapmayın. Çünkü, bana bildirildi ki, İstanbul bu sefer mutlaka fetholunacak. Sonuna geldik. Sabredin.” dediler. 
 26 Mayıs gününde zahiri güçler bu kadar büyük tedbir aldıkları halde, manevi inanç  hepsinin üzerine çıkmıştır. Onun üzerine bu son üç günde Sultan Fatih bizzat atıyla bu meydana gelmiş bu bulunduğunuz meydana. Buradan kıtalara emir veriyordu. Ve ardı arkası kesilmeden surlara doğru üç gün hücumlar yapıldı. Bütün her taraftan İstanbul bombardımana tabi tutuldu ve bu azim karşısında artık Bizans dayanamadı. Çünkü, açılan surların önündeki o hendekler dolmaya başlamıştı ve gedikleri askerin bir kısmını Haliç cephesine götürdükleri için hızla öremiyorlardı. İşte bu sırada Sultan Fatih, 28 Mayıs günü ordusuna bir emir verdi. Artık 29 Mayıs`ta İstanbul`u fethedeceğiz hazır olun dedi. Bu emir üzerine ardı arkası kesilmeyen hücumlar başladı. İlk defa Ulubatlı Hasan, otuz tane arkadaşlar ile beraber surların üzerine çıktı. Şu surların üzerine ve Sultan Fatih’in bayrağını surların üzerine dikti. O otuz kişinin içinde Ulubatlı Hasan`a bir taş isabet etmiştir yere yıkıldı. Yaralığı halde ayağa kalktı. şehit oluncaya kadar muharebeye devam etti. otuz kişilik grubun 18 tanesi şehit oldu. Fakat on iki tanesi bayrağı burcun üzerinde devamlı olarak tutmaya başladılar. Arkadan gelen yeni gruplar artık surun üzerine ayak basmışlardı. Surun üzerinde bu bayrak devamlı dalgalanmaya başlayınca, Sultan Fatih atından indi. Toprağa secdeye kapı. Çünkü Peygamber Efendimiz’in müjdelediği kuman olma sıfatı artık tekerrür etmişti. Cenab-ı Hakk`a şükretti. Bunu arkasından hücuma ardı arkası kesilmeden başlı. Ve nihayet beklenen tarihi gün 29 Mayıs 1453 günü geldi.

 

 Fatih Kararlı

 

 Sultan Fatih sabah namazını kıldıktan sonra artık o gün kesin olarak İstanbul`u almaya kararlıydı. Askerlerin hareketini bizzat tanzim ediyordu. Sultan Fatih`in ordusu surları aştı ve surların arkasında mevzi tuttu. Bu sefer Bizans askerleri arkasından kuşatılmış oldu. Fatih Sultan, “Kan dökülmesin teslim olun” demişti. Her seferinde kan dökülmemesi için elinden gelen gayreti esirgememiştir. Bunları Bizanslılar dinlemediler ve neticede 29 Mayıs günü Sultan Fatih`in ordusu İstanbul`un içine girmeye başladı. Bizanslılar surları terkettiler. Ayasofya Camii’nde toplılar. Osmanlı ordusu Ayasofya`nın önüne kadar gitti ve orada Padişahı bekledi. Sultan Fatih öğlen üzeri İstanbul`a girdi. İstanbul’daki bütün papazlar yollara kapılar. Onların hepsini ayağa kaldırdı. Hepsine hürriyet verdi. O muharebeler esnasında vefat eden “Konstantin” için istediğiniz gibi kendi imparatorunuzun defin işlemlerini yapın dedi. Bir muzaffer kuman o ta-rihe kadar alışılmamış şekilde aynen Asr-ı Saadet’teki numunelere benzer tarzda insanlık gösteriyor, hürriyet veriyordu. İşte ilk işi bu zihniyetle Ayasofya`ya gitmek oldu. Ayasofya`da iki rekat bir şükür namazı kıldı ve o an itibaren de Ayasofya`yı bir cami olarak ilan eden etti. Ayasofya, Fatih`in hakkıdır, kendisinin malıdır. Ve kendisi de bu malını bir cami olarak vakfetmiştir.
 Bakınız İstanbul`un fethi için ne büyük gayretler harcanmış. inançla, azimle, sebatla çalışılmış, ne büyük keşifler yapılmış. İstanbul`un fethinden şu 7 tane dersi almalıyız. Her fetihte bu derslerden istifade etmeliyiz. Bunlardan birincisi, fetih için önce inanç, İnanç… Bizans taklitçileri fetih yapamazlar, uşak olurlar, müstemleke olurlar. Fetih işi azim işidir, azim… Sultan Fatih İstanbul`u alacağına inanıyordu. Bu inanç etrafında 52 gün ardı arkası kesilmeyen bütün güçlüklere rağmen hedefinden vazgeçmedi. İşte biz de elhamdülillah Sultan Fatih`in nesli olduğumuz için, ondan dersler aldığımız için  bak 52 gündür şu İstanbul`da size yer vermeyiz diye ne engeller gösterdikleri halde, azmettik bugün Sultan Fatih`in karargahına geldik, yine de İstanbul`un kurtuluşunu kutluyoruz. 
 Yani inanan insanın elden gelen gayretini göstermesi gerekir. Esbaba tevessül edilmesi lazım gelir. Bakınız Sultan Fatih çocukluğunda fetih için iki yıl, gece gündüz bütün hazırlıklar yaptı, İstanbul`un fethi için tarihte ilk defa topu keşfetti.Havan topu ilk defa Zağanos Paşa tarafından Beyoğlu sırtlarında kullanılmak suretiyle tarihte ilk defa keşfedilmiştir. Yeraltı dehlizleri keşfetti. 
 Keşifler yaptı, sayılamayan keşifler yaptı. Çünkü azim ve inanç O`nu çalıştırıyordu. Bir gün Çarlı Halil Paşa`yı çağırdı. Yatağındaki yastığı gösterdi. “Şu yastığı görüyor musun İstanbul`u fethedeceğim diye gece gündüz gözüme uyku girmiyor. Sabaha kadar döne döne şu yastığı ne hale getirdim. Onun için Bizans`ın vereceği paralara, menfaatlere kapılmayasınız ha.. Hep beraber İstanbul`u fethedeceğiz. Dikkatli olun dedi.”  

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi