Anasayfa » 9. Dönem Elazığ (DP) Milletvekili, Rahmetli ABDULLAH DEMİRTAŞ BEY’İN ATATÜRK ANISI

9. Dönem Elazığ (DP) Milletvekili, Rahmetli ABDULLAH DEMİRTAŞ BEY’İN ATATÜRK ANISI

Yazar: yonetici
0 Yorum 149 Görüntüleyen

9. Dönem Elazığ (DP) Milletvekili, Rahmetli ABDULLAH DEMİRTAŞ BEY’İN ATATÜRK ANISI

 

Değerli, derinlikli ve Milli düşünceli bir dostum vesilesiyle tanıştığım, Adnan Menderes’in Demokrat Partisi’nden 9. Dönem Elazığ Milletvekili olan Rahmetli Abdullah (Demirtaş) Bey’in oğlu Muhterem İbrahim Demirtaş anlatmıştı. Babası Abdullah Demirtaş, Elazığ Palu-Kovancılar arasındaki SEKERAT Beylerinden Rahmetli İbrahim Bey’in oğludur ve yine meşhur Harput musikisinin üstat starlarından Enver ve Paşa Demirbağ’ların hamisi Sekratlı Ali Bey’in kardeşi olmaktadır. Mustafa Kemal de, Muş’u Rus işgalinden kurtarmak üzere 1915 yılında Diyarbakır’dan gelip Sekerat’ta Karargâh kurmuşlar ve Rahmetli Abdullah ve Ali Bey’lerin ve babaları İbrahim Bey’in konağında kalmışlardı.

9. Dönem DP Elazığ Milletvekili olan Abdullah Demirtaş, aynı zamanda varlıklı bir zat olan babasının saygınlığı ve dindarlığı sayesinde Urfa ve Diyarbakır gibi illerden getirilen büyük âlimlerin eğitim ve öğretiminde ve çeşitli medreselerde özel dersler alarak 12 ilimden mezun olmuş değerli bir ilim adamıdır ve şu tevafuka bakınız ki, kendi okuduğu ve kenarlarına şerh ve haşiyeler koyduğu çok müstesna Arapça ve Osmanlıca kitaplarının bazısı Kovancılar’daki bir ahbabımız tarafından 40 sene kadar önce bize ulaştırılmıştı ve hala kütüphanemizde bulunmaktadır. Rahmetli Abdullah Bey, aynı zamanda dini hamiyet ve Milli hassasiyet sahibi bir zat olup, Afyonkarahisar’ın Emirdağ kazasında sürgünde bulunan Bediüüzaman Hazretlerini, oğlu İbrahim Bey’le birlikte ziyarete gidecek kadar da cesaret ve ciddiyet sahibi örnek bir Müslüman’dı.

İşte tanıştığımız İbrahim Demirtaş Bey, Rahmetli babası Abdullah Bey’den şöyle bir olay aktarmıştı:

1925 yılında Palu merkezli başlatılan, sonra yayılıp Bingöl, Muş, Diyarbakır ve Elazığ’ı da karıştıran meşhur Şeyh Said isyanı münasebetiyle, aslında bu hareketle hiçbir ilişkileri ve tasvipleri olmadığı halde, Abdullah Bey ve aile fertleri de takip ve taciz altına alınmışlardı. Şeyh Said Efendi iyi niyetli ve dini gayretli bir zat olsa da, aslında Musul’u bizden koparmaya çalışan, Kürtçülük damarıyla milli birlik ve dirliğimizi bozmaya uğraşan başta İngilizler o günkü dış merkezlerin hazırladığı tertip ve tezgâhın farkına varmamıştı. Ve maalesef Mustafa Kemal’in otoritesini sarsmak ve sıkıntıya sokmak suretiyle Musul’la ilgilenme fırsatını elinden almak amacıyla Kazım Karabekir gibi bazı paşaların bölgeye gidip ayaklanmaları halinde bu harekete destek çıkılacağı ve ordunun kendisine katılacağı vaadiyle kışkırtmasıyla da o vahim olaylar yaşanmıştı.

İşte böylesine kritik ve kaotik bir ortamda Abdullah Bey Palu askerlik şubesine çağrılmış ve derhal askere alınacağı hatırlatılmıştı. Şube Yüzbaşısından rica edip, hiç değilse Elazığ’da yaşayan annesini görüp duasını almak ve hazırlık yapmak üzere birkaç günlük izin almıştı. Sekrat’taki evlerine geldiğinde kendisinin oldukça tedirgin ve telaşlı olduğunu gören konak müdavimlerinden ilim ve irfan ehli ve maneviyat sahibi Yusuf Hoca Efendi Abdullah Bey’e bunun sebebini sormuş ve işin aslını öğrenince de kendisini şöyle teselli ve teskin buyurmuşlardı:

Sakın ha hiç korkma ve meraklanma… Her şeyin bizzat Cenabı Hakkın tayin ve takdirinde olduğunu unutma… Bize düşen Yüce Rabbimize iltica edip yalvarmaktır. Şimdi Biz, Kur’an’ı Kerim’de ve Hadisi Şeriflerde öğretilen müstecap (kabul olunan) duaları ve yakarışları yaparız, o şube Yüzbaşısına da manevi bir mektup yazar ve kalbini yumuşatması için Rabbimize sığınırız, Talak Suresi 2. Ayette haber buyrulduğu gibi “(Samimiyet ve teslimiyetle) Allah’tan korkup (sakınan ve O’na sığınan) kimselere, (hiç bilinmedik ve beklenmedik sebeplerle sıkıntılardan) çıkış yolları ve kurtuluş kapıları açılacaktır”. Bu yüzden siz yarın tekrar şubeye uğrayınız, Yüzbaşı tarafından inşallah hürmet ve izzetle karşılanıp ağırlanırsınız.. Kalkarken de ”Terhis tezkeremiz hazırlanmadı mı?” diye de hatırlatırsınız!?.

Bu mübarek ve muhterem Yusuf Hoca Efendi’nin birçok garip ve acaip hallerine rastlamıştık, ama bu söylediklerine pek aklınız yatmamıştı. Buna rağmen hatırı kalmasın ve saygısızlık olmasın diye ve son bir ümitle ertesi gün tekrar Palu şubesine gittiğimde, hayretler içinde kalmıştım. Çünkü Yüzbaşı beni kapıda karşılamış ve kahve ısmarlayıp ağırlamıştı. Bir müddet sohbetten sonra kalkmak için müsaade isterken, cesaretimi toplayıp Yusuf Hoca Efendi’nin tavsiyesi üzerine “Yüzbaşım Terhis teskeremiz hazırlanmadı mı?” diye sorunca Şube Yüzbaşısı hazırlanan resmi terhis belgesini çıkarıp bana uzatmışlardı.

O dönemde, devlete uzun süreli ve önemli hizmetler sunan ve ilim tahsiliyle uğraşıp toplumun Milli Mücadele’ye katılmasına rehberlik yapan özel şahsiyetlerin askerlikten muaf tutulmasına ve “Vatani görevini yapmıştır” tezkeresi yazılmasına dair bazı istisnai kanun maddelerinin Abdullah Bey’e de uygulandığı, ilahi bir ilhamla kalbi rikkat ve şefkate gelen Yüzbaşının zaten hak ettiği bir kolaylığı kendisine sağladığı anlaşılmıştı.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi