Sn. Diyanet İşleri Başkanımıza
AÇIK VE ACI BİR MEKTUP!
29 Ekim 2021 Cumhuriyet Bayramımız Cuma gününe rastlamıştı. Bu kutlu günün anlamını ve amacını, bu devleti ve Cumhuriyeti bize miras bırakan şahsiyetlerin hayırla ve şükranla anılmasını konu alan bir hutbe beklerken: Yaşlılarımıza saygı başlıklı bir hutbe okumuşlardı. Bu bir unutkanlık ve ihmalkârlık sayılamazdı. Bunun kasıtlı ve marazlı bir tavır olduğu sırıtmaktaydı. Maalesef toplumun Cumhur İttifakı Millet İttifakı taraftarları olarak karşılıklı Çamur İttifakı Zillet İttifakı şeklinde kutuplaştırıldığı bir ortamda, Cumhuriyetin İslamın ruhuna ve insanlık onuruna en uygun rejim olduğu gerçeğinin vurgulanması ve aşırılıkların yumuşatılması için, bugün önemli bir fırsat iken ve yurdumuzun her tarafında ve her kurumunda Cumhuriyet Bayramı kutlanırken; aynı gün Cuma hutbesinde ve sohbetinde bu tarihi ve talihli gerçeği yok saymak için nasıl bir gerekçe uydurulacaktı?!. Evet, geçmişte ve günümüzde bazı kötü niyetli çevrelerce: Cumhuriyete uyarsızlık veya Laikliğe ve demokrasiye aykırılık bahanesiyle, bu ülkede inancımıza ve dindar halkımıza yönelik birtakım sataşma ve saldırılar yaşanmıştı Ama şimdi Kabuk bağlamış yaraları kaşımak ve çirkef bataklığı karıştırmak kime ve ne kazandıracaktı?!
Cumhuriyet Bayramına denk düşen bir Cuma hutbesinde Cumhuriyet kavramının ehemmiyetini ve Cumhuriyeti kuranların kadru kıymetini unutmak, en azından vefasızlık ve vicdansızlıktır, bunun en önemli nedeni de vasıfsızlıktır. Yani olayları ve konuları önem ve öncelik sırasına koyamamaktır. Bize ulaşan nimet ve faziletlerin zahiri sebepleri ve sahipleri olan şahsiyetlere nankörlük yapmak, Hadis-i Şeriflere göre, Allaha da şükürsüzlük sayılır.
Sn. Diyanet İşleri Başkanı!..
Eğer Cumhuriyet olmasaydı, büyük bir ihtimalle zatı aliniz Türbeleri ziyaret Hocası bile yapılmayacaktınız Ve yine, eğer Cumhuriyet kurulmasaydı; Sn. Cumhurbaşkanı, Bakanlar ve Yüksek Bürokratlar; o dönemdeki şartlar, standartlar ve sağlanan fırsatlar içerisinde Sarayın hademe başı koltuğuna bile oturamayacaklardı. Daha da ilerisi; eğer şanlı Kurtuluş Savaşı yapılmasaydı ve Cumhuriyet kurulmasaydı, bugün Türkiye bile olmayacaktı ve Aziz Milletimiz esir ve zelil bir konumda kıvranacaktı!..
Cumhuriyet ve Monarşizm Kavramları
Cumhuriyet, Arapça Cumhur kelimesinden türetilen bir kavram olup; halka mahsus ve ait olan, toplumun istek ve iradesine dayanan yönetim şekli için kullanılmaktadır. Bu kavram; Kurani esaslara, Resulüllahın buyruklarına, Raşit (olgun ve doğru) Halifelerin seçilme ve yönetme kurallarına da uygun bulunmaktadır. Bu nedenle Cumhuriyet, Latince Demokrasinin eş anlamlısı sayılır. Elbette Batı tipi demokrasilerle, bilinen Cumhuriyetlerin pek çok ayrı, hatta birbirlerine aykırı çeşitleri bulunmaktadır ve maalesef çoğu kez bunlar birbirlerine karıştırılmaktadır.
Üstelik bazı çevrelerin inatla iddia ettikleri gibi Cumhuriyetin; 29 Ekim 1923 gecesi birkaç kişi arasında konuşulup kararlaştırılmış ve o sabah Meclise dayatılıp bir oldu bitti ile çıkarılmış bir karar sanılması da yanlıştır. Çünkü 1919da Erzurum Kongresi sırasında Millet Bahçesinde toplanan halkımızın Mustafa Kemale doğru Yaşasın Cumhuriyet! diye bağırdıkları o tarihlerin tanıkları ve Atatürkün en yakınları tarafından aktarılmıştır.
Bir toplum için en büyük talihsizliklerden birisi de, siyasilerin ve entellerin;
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ
https://www.millicozum.com/mc/aralik-2021/sn-diyanet-isleri-bask