Sultan Abdülhamit Hanın: Tekerrür eden tarih değil, hatalardır! dediği aktarılır. Bu vecizeye şu notu da eklemek lazımdır: Aynı hataları tekrarlayanların, aynı vartalara yuvarlanması kaçınılmazdır! Varta; derin ve tehlikeli uçurumlar İnsanı sonunda pişman ve perişan edecek kötü durumlar anlamını taşır.
Evet, şimdi bazı örneklerini hatırlatacağımız Menderes iktidarının icraatlarıyla, Erdoğan iktidarının tahribatlarının neredeyse bire bir örtüştüğüne şaşıracaksınız!..
Hatırlayalım; Adnan Menderes neyle suçlanmıştı?
1- Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmek ve keyfi dağıtıvermek,
2- 6-7 Eylül Olayları'na önceden haberi olduğu halde müdahale etmemek,
3- Kanuna aykırı olarak üniversite basıp halka ateş açtırtma emri vermek,
4- Bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü engellemek,
5- Devlet radyosunu siyasi çıkarları için değerlendirmek,
6- Halkı, Demokrat İzmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek,
7- Kırşehiri haksız olarak ilçeye çevirmek,
8- Yargı bağımsızlığına müdahale etmek,
9- Tahkikat Komisyonu'nu kurdurup olağanüstü yetkilerle görevlendirmek,
10- Muhalefete ait mal varlıklarını “haksız” yere devletleştirmek gibi sebeplerle suçlanmıştı.
Ancak bütün bunlar idam cezası için elbette yeterli sayılamazdı ve Menderesin idamına haklılık kazandıramazdı! Ne var ki, askeri darbeler kadar, sorumlu kurumları darbeye mecbur bırakanlar da bu yanlışa ortaktı.
Gerçekte Menderes'in asıl yanlışları mahkemelerde hiç gündeme taşınmayanlardı:
1952'de NATO'nun isteği üzerine güya komünizme karşı gayrinizami harp yapacak, ama aslında İslami şuurlanmayı boğacak Seferberlik Tetkik Kurulu, daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi kurulup faaliyete geçirilmişti.
Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları Menderes döneminde özelleştirilmiş veya ekonomik olmadıkları bahanesiyle faaliyetlerine son verilmişti. Nuri Demirağ tarafından kurulduktan sonra devletleştirme kapsamına alınan uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası Menderes döneminde NATO standartlarına uymadıkları gerekçesiyle kapatılıvermişlerdi.
Cezayir kurtuluş savaşı sırasında Menderes iktidarı, işgalci ve zalim Fransa'yı desteklemişti.
1954-1958 yılları arasında 238 gazeteci iktidara karşı yazılar yazmak suçundan mahkûm edilmişti.
Despotik bir anlayışla “Tahkikat Komisyonu” teşkil edilmişti. 15 DP milletvekilinden oluşan komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti. Komisyon 5 kişiden fazla yan yana yürümeyi bile yasaklayıp suç kapsamında göstermişlerdi.
İsmet İnönü'ye 12 oturum meclisten men cezası verilmişti.
Menderes Hükümeti, ordu darbe yapacak gerekçesiyle daha 6 Haziran 1950'de, Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman olmak üzere bütün üst komuta kademesi dahil 15 general ve 150 albayı re'sen emekliye sevk etmişti. Hatta Menderesin Ben Orduyu Başçavuşlarla yönetirim dediği iddia edilmekteydi.
Ülkemizin İlk Askeri Darbesine Zemin Hazırlayan ve Adnan Menderesi Acı Sona Taşıyan Talihsiz Girişimlerden Bazıları:
Menderes Hükümeti, 25 Eylül 1950de General Tahsin Yazıcı komutasındaki 4500 kişilik taburu, hem de TBMM kararı olmaksızın tüm masraflar bize ait olmak üzere Koreye göndermişti. Ve maalesef Mehmetçiklerin binlercesi hiç geri dönememişlerdi. Sadece Amerikaya yaranmak ve şahsi iktidarına destek sağlamak için bu kararları verenlerin, İlahi adaletten kaçmaları mümkün değildi. Hatta, hiçbir alâkamız ve çıkarımız olmadığı halde, Koreye gönderilen Mehmetçikler arasındaki, kolunu ve bacağını kaybedip sakat dönen bir yedek subayın, Adnan Menderese yazdığı mektup bu dramın boyutlarını gözler önüne sermekteydi.
24 Aralık 1952de Anayasayı yaşayan dile çevirmek diye adlandırılan yasa önerisiyle 1945 yılında Türkçeleşmiş olan anayasa metni öz Türkçe kelimeleri çıkarılarak yeniden düzenlenip kuşa çevrilmişti ve Demokrat Parti Tüzüğü haline getirilmişti.
21 Ocak 1953te yabancı devletlerin ülkemizde petrol arama çalışmasına izin veren anlaşma bir Amerikan şirketiyle imzalanıp, milli çıkarlarımız Siyonist ve emperyalist merkezlere peşkeş çekilmişti.
8 Mart 1954te basını sıkı kontrol etmeyi amaçlayan ve basın suçlarına yönelik cezaları arttıran kanun kabul edilmişti. Hakaret suçuyla yargılananların iddialarını ve savunmalarını mahkemede yapma isteği de reddedilmişti.
Zaten 14 Mayıs 1954te TBMMnin ilk toplantısı yapılırken yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Celal Bayar, hükümeti kurma görevini Adnan Menderese verip; İnce demokrasiye paydos şeklinde sözler etmişti. Bu açıklamayla birlikte anti demokratik faaliyetlere devam edileceğinin de sinyallerini vermişti.
30 Mayıs 1954te muhalefet lideri Osman Bölükbaşıyı seçen Kırşehir, ceza olarak il olmaktan çıkarılıp ilçeye çevrilmişti. Bununla da yetinilmemiş, eski ilçelerinden bazılarıyla da Nevşehir kuruluvermişti.
14 Haziran 1954te CHPye oy veren Malatya, cezalandırılıp bölünerek Adıyaman ili meydana getirilmişti.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..