Anasayfa » MEHDİYET HAREKETİNDE MÜNAFIKLAR

MEHDİYET HAREKETİNDE MÜNAFIKLAR

Yazar: yonetici
0 Yorum 158 Görüntüleyen

MEHDİYET HAREKETİNDE MÜNAFIKLAR

Milli siyaset ve Mehdiyet hareketi sadece kendi mensuplarının değil… Yalnız Müslümanların da değil… Tüm mazlumların ve bütün insanlığın refah ve kurtuluş davasıdır.

Bütün insanlığın saadet ve selameti için mutlaka gerekli olan;

1- Herkese huzur ve emniyet

2- İnsan hakları ve hürriyet

3- Hukuk önünde eşitlik ve adalet

4- Refah, bolluk ve bereket

5- Şeref, itibar ve izzet

gibi insani değerleri sağlamayı ve böylece sosyal ve ekonomik dengeleri kurmayı ve korumayı amaçlamıştır.

Bu nedenle, dışarıdan veya içeriden, Milli siyaset ve Mehdiyet hizmetlerini engellemeye veya hedeflerini geciktirmeye yönelik hıyanetler, aslında yeryüzündeki tüm mazlumların haklarına yapılmış bir tecavüz sayılmalıdır. Çünkü bütün insanlığı ezen ve sömüren Siyonist dünya düzenini en iyi tanıyan ve ona karşı gerekli ve yeterli tedbirleri alan tek hareket Milli siyaset ve Onun bilge lideridir. İşte bu yüzden sadece Filistin’li, Keşmir’li, Afganistan’lı, Irak’lı, Bosna’lı ve Çeçenistan’lı mağdur Müslümanlar değil, tüm mazlumlar ve ezilen insanlar ümidini, Milli siyasetle dirilecek bir Türkiye’ye bağlamıştır.

Milli siyaseti, ta başından beri yıpratmaya ve yozlaştırmaya çalışan masonik merkezler ve yerli işbirlikçileri bellidir ve bunlara karşı temkinli ve tedbirli olmak da kolaydır. Ancak asıl teh, Hak bir davanın içine ve etkili mevkilerine sızan veya sonradan ayarı bozulan hainler ve münafıklardır.

Bu tipler, riyakar tavırları ve sahte kahramanlıkları yanında, bir de ele geçirdikleri ünvan ve makamlarıyla, tahribat yapmaktadır. Asıl niyetlerini gizlemeyi ve olduklarından çok farklı ve faziletli görünmeyi iyi başardıklarından, kendilerini tanıyan, teşkilat ve tabanı uyarmaya çalışan kimselere karşı, yine teşkilat mensuplarını kışkırtmaya kalkışmaktadır.

Bazı zayıf iradeli kimseler de, bunların davaya ve camiaya zarar verici şüpheli hareketlerini sezdikleri halde, maalesef kınanmak ve dışlanmak korkusuyla, susmayı ve göz yummayı tercih etmekte ve tabi böylece kötü kimselere fırsat ve cesaret kazandırmaktadır.

Bizim yıllardır ezilen Müslümanların ve tüm mazlumların kurtuluş ümidini söndürmeye ve Milli siyaseti içerden çürütmeye yönelik bu hıyanet ve hakaretlerin sahiplerine karşı takındığımız tavırlar, gerçekte bütün insanlığın hasretini çektiği huzur ve hürriyete yönelik tecavüz ve tahribatları dolayısıyladır.

 

 

Biraz sert ve net ifadeler kullanmamız, dikkatlerin, bu çok önemli ve tehli girişimler üzerinde yoğunlaşmasına vesile olmak, ikaz ve inzara (uyarma ve sakındırmaya) uğraştığımız konulara etkili bir vurgu yapmak amacıyladır. Çünkü, gerçekleri örten gaflet külleri, zamanla cehaletle karışıp öylesine katılaşmış ve kabuk bağlamıştır ki, bunları üflemekle değil, ancak çekiçle kırmak mecburiyeti doğmaktadır.

 

 

Zaten insanoğlu Ahseni takvimle, Esfeles Safilin (en yüce ve en güzel derecelerle, en bayağı ve rezil derekeler) arasında inip çıkmaya müsait bir imtihan sürecinde ve ortamındadır. Yani insan, Rabbanileşmeye de, şeytanileşmeye de müsait bir yaratılıştadır. Öyle ise, sürekli Allah’a sığınmalı ve dikkatli olunmalıdır.

 

 

Biz belki de sert ve sivri diye tenkit edilebilecek ifadeleri, bazı kişileri hedef almaktan ziyade, insanımıza şeytani ve nefsani davranışları tanıtmak, hem kendimize hem de teşkilat bünyemize zarar verecek, sinsi ve siyasi mikroplara hazırlıklı olmak için kullanmaktayız.

 

 

Ve zaten edep; kime ve nasıl davranacağını bilmektir. Ve en büyük edep rehberi Kur’an-ı Kerim’dir.

 

 

“(Gerçekleri görmeyen, işitmeyen ve kabul etmeyenler) Hayvanlar gibidir, hatta daha da beterdir.”[1]

 

 

“Müşrikler, ancak bir necistir.”[2]

 

 

“Kalplerinde hastalık olan (münafık) ların, pisliklerine pislik katıp (rezilliklerini) ziyadeleştirmiştir.”[3]

 

 

“Aklını kullanmayan (ve İslam yolunu tutmayan) ların üzerine iğrenç bir pislik kılıvermiştir.”[4]

 

 

“Tevrat (ve benzeri kutsal kitapları) ezberleyip (onun hüküm ve hikmetiyle amel etmeyenler), aynen kitap yüklü merkep gibidir.”[5]

 

 

“Kitap ehlinden ve müşriklerden olan kafirler, sürekli cehennem ateşindedir ve onlar yaratılmışların en şerlileri ve şerefsizleridir”[6]

 

 

“Kim bir imama biat ederse, artık gücü yettiği kadar ona itaat etsin. Eğer başka birisi liderlik hevesiyle çıkıp onunla nizaya tutuşur ve ikilik çıkarırsa, boynunu vurun”[7]

 

 

“Kim bir imama, sadece dünyalık için biat eder ve ganimet verildikçe itaat eder de, umduğu makam ve menfaati elde edemeyince (veya hain merkezler daha cazip teklifler vaat edince) biat ve itaatten vazgeçerse, Allah kıyamet günü onunla konuşmayacak, yüzüne bakmayacak ve onu temize çıkarmayacaktır.”[8] gibi kesin ve keskin ifadeler, bizzat ayetlerde ve hadislerde geçmektedir. Allah’tan ve Resulünden daha edepli olmak ise kimsenin haddi değildir.

 

 

Hem zaten, “Ey Nebi Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı sert ve etkili davran”[9] Kuranın emridir.

 

 

Mevlana Mesnevisinde, ayetler, hadisler ve tarihi hakikatler ışığında, münafıkların müminler arasında nasıl tahribat yaptıklarını 335 ve 700’cü beyitler arasında, çok çarpıcı bir hikaye ile şöyle anlatmaktadır.

 

 

“O devirde Hak din olan Hıristiyanlığın kendi ülkesinde giderek yayılmasını önlemek için, müminleri öldürmesine ve işkence etmesine rağmen amacına ulaşamayan zalim Yahudi padişahın, cin fikirli bir veziri vardı. Bu vezir padişahın huzuruna çıkıp, ona şeytani bir plan anlattı: Sanki, gizlice Hıristiyan olmuşum da, siz farkına varmışsınız gibi, beni vezirlikten atarak ve çeşitli hakaret ve zahmetlerle vücudumu yaralayarak, halkın kalabalık olduğu bir meydanda asılmak üzere iken, bir hatırlı kişinin şefaatiyle serbest bırakıp, müminlerin yoğun olduğu bir bölgeye sürgüne gönder..?”[10]

 

 

Dedikleri aynen yapıldı ve gittiği beldede Hıristiyan müminlerce, hürmet ve muhabbetle karşılandı.. Hıristiyanlığın bütün inanç ve ibadet kurallarını ve gizli sırlarını çok iyi öğrenen ve büyük bir titizlikle yerine getiren bu münafık vezir, kısa zamanda, müminlerin çoğunu kendisine bağladı. Artık Onu, Hz.İsa’nın vekili ve mazlumların mehdisi zannediyorlardı. İçlerinde yüksek feraset ve basiret ehli çok az kişi, bunun hilekar ve sahtekar olduğunu fark ettiler ama, kimseye bu gerçeği anlatamıyorlardı ve hatta bu yüzden kendilerine kötü gözle bakıyorlardı.

 

 

Bu arada, münafık vezirle, Yahudi padişah arasında gizli bir iletişim ve işbirliği devam ediyordu.

 

 

Nihayet, etkili sohbetleri ve takva gösterileri yüzünden, reisleri farklı olan on iki Hıristiyan kabilenin hepsini etrafına toplayan münafık vezir, onlara, artık dünyadan göçmesinin ve Hz.İsa’nın yanına yükselmesinin çok yakın olduğunu, bu nedenle vasiyetini hazırladığını, ölümünden sonra yerine kimi vekil yapacaksa İncilin gizli sırlarını içeren kitabını da Ona bırakacağını anlattı.

 

 

Ancak on iki tane farklı kitap hazırlamıştı ve her birinde Hıristiyanlığın esaslarını ve dinin amacını, birbirine zıt ve farklı şekillerde yazmıştı. On iki kabile reisini tek tek çağırarak “asıl kitabın kendisine verileceğini ve onu vekil tayin ettiğini, ölümünden sonra liderliğini ilan etmesi ve buna karşı gelenleri öldürmesi gerektiğini” kulaklarına fısıldadı…

 

 

Bu fesat tohumlarını ektikten sonra, inzivaya çekildi, yemekten-içmekten kesildi, ve bir müddet geçince de ölüp bu dünyadan ayrıldı.

 

 

Arkasından her bir bey “Onun vekili benim, gerçek kitap ta bendedir” diyerek kavgaya başladı. Yüz binlerce mümin birbirini kırdı ve bütün güçleri dağıldı. Böylece, ordularla ve zorbalıkla, müminleri yolundan geri koyamayan Hain Yahudi Padişah, hilekar ve sahtekar bir münafık eliyle amacına ulaşmıştı..?

 

 

Mevlananın bu ibret ve hikmet dolu hikayesi, Yemen’li bir Yahudi iken, Hz.Osman döneminde Medine’ye gelip Müslüman olan… Kur’an ve hadis ilminde derinleşmesi, ibadet ve takvadaki titizliği yüzünden sahabe arasında saygınlığını arttıran… Ve sonunda, önce bazılarını Hz.Osman’a karşı kışkırtıp, bir isyan sonucu şehadetini hazırlayan… Sonra Cemel olayını kızıştırıp binlerce Müslüman’ı birbirine kırdıran ve saf İslam akidesine bir sürü bozuk ve batıl görüşler katan İbni Sebe münafığını ne kadar anımsatmaktadır.

 

 

Ve yine, hem İbni Sebe gerçeği, hem Hz. Mevlananın hikayesi, Türkiye’mizdeki Milli siyasetin en etkili noktalarına kadar sızanların, veliahtlık ve genel başkanlık sevdasıyla nicelerini öne çıkarıp şımarttıklarını ve birbirine karşı kullanıp davayı ve camiayı yıpratmaya çalıştıklarını anlamamıza ne kadar da yardımcı olmaktadır.

 

 

Ama ne var ki, ne dışarıdan yapılan düşmanlıklar, ne de içerideki münafıklık ve şeytanlıklar, asla başarıya ulaşamayacak ve Mehdiyet Medeniyeti mutlaka kurulacaktır.

 

 

Evet, bizim tarihimizde büyük fetihler, genellikle büyük çöküntülerin ardından ortaya çıkmıştır. Milletimizin özünde, en dar günlerde ve en zor dönemlerde bile, umulmadık çıkışlar yapacak ve şanlı başarılar kazanacak bir cevher vardır. İşte bu yüzden artık bunlar “battı, bitti, tükendi” zannedilen durumların hemen ardından beklenmedik fetihler ve zaferler yaşanmıştır.

 

 

Timur’un Anadolu’ya hücum edip Osmanlı birliğini dağıttıktan kısa sayılacak bir süre sonra, Milletimizin yeniden toparlanıp çağları değiştiren İstanbul’un Fethini gerçekleştirmesi… Ve yine 1.Dünya Savaşından sonra Anadolu’muzun Batılı Haçlı emperyalist devletlerce tamamen işgal edilmesinin ardından şanlı kurtuluş mücadelesini zaferle bitirmesi bunun en önemli ve tarihi kanıtlarıdır.

 

 

Bu nedenle, göreceksiniz, İnşallah çok kısa bir zamanda beklenmedik çıkışlar ve büyük şahlanışlar yaşanacaktır.

 

 

Çünkü “Yardım Allah’tandır, Zafer inananlarındır, Ve Fetih yakındır…” Dışımızdaki, Mason muarızlar gibi, içimizdeki marazlı münafıklar da hüsrana uğrayacaktır…

 


 

[1] Araf : 179

 

 

[2] Tevbe:28

 

 

[3] Tevbe:125

 

 

[4] Yunus :100

 

 

[5] Cuma:5

 

 

[6] Beyine:9

 

 

[7] Süneni Ebu Davut,c5,no:4248

 

 

[8] Süneni İbni Mace,c.8,no:2870

 

 

[9] Tahrim:9

 

 

[10] Bak. Şerhi Mesnevi-Tahirül Mevlevi. C.1,sh.244-328,c.2,sh.329-421

 

 

 

 

MİLLİ ÇÖZÜM MAKALELERİ İÇİN TIKLAYINIZ…

 

 

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi

acilis-duyuru-son