Anasayfa » FERT VE CEMİYETTE BOZULMA

FERT VE CEMİYETTE BOZULMA

Yazar: yonetici
0 Yorum 182 Görüntüleyen

FERT VE CEMİYETTE BOZULMA

        

İnsanın yozlaşması; asli fıtratından, tabii yapısından ve yaratılış amacından uzaklaşması demektir. Ahlâksız, zararlı ve asalak bir tip haline gelmesidir. Kanser hücreleri gibi, toplumun diğer üyelerine karşı uyumsuz, huzursuz ve sorumsuz bir tavır sergilemesidir. Kendisine, ailesine, yakın çevresine, ülkesine ve insanlık âlemine karşı sevgi ve saygısını yitirmesidir. Burada, insanı içinde yaşadığı toplumdan asla ayrı düşünmemek gerekir. Çünkü “olgunlaşma” da, “yozlaşma” da, toplumla birlikte gerçekleşir. “İnanan insanlar (topluluğu), tuğlaları birbirine destek veren binalar gibidir.” “Mü’minlerin birbirine merhamet ve meveddeti (sevgi ve desteği), bir azası rahatsızlandığında, iyileşinceye kadar diğer bütün organlarının onun acısına iştirak ettiği bir beden misalidir.”[1] mealindeki hadisler de bu gerçeği dile getirmekte, “fert”lerin “cemiyeti” oluşturan hücreler yerinde olduğunu ifade etmektedir. İşte bunun içindir ki, hasta hücreler vücut sağlığını tehlikeye soktuğu gibi, hasta vücutlarda da sağlam hücrelerin üretilmesi güçleşecektir. “Kesinlikle Allah, kendi nefis (öz)lerinde olanı değiştirinceye kadar, bir toplulukta olanı değiştirmez”[2] ayeti de bu gerçeğe dikkat çekmektedir. Yani fert fert kullar bozulunca, tabiatıyla toplumların da yozlaşacağını… Ve yine nefisler kendini değiştirip düzelince, kavimlerin de gelişip güçleneceğini haber vermektedir. Özetle, İslam her toplumu “canlı bir vücut” gibi görmektedir.

İnsanın iyi veya kötü bütün davranışları, onun düşüncelerinin bir neticesidir. Yararlı veya zararlı bütün girişim ve gayretleri onun inanç ve ideallerinin bir meyvesidir. Kısaca insanın fiziki hareketleri, onun fikri mertebesinin ve halet-i ruhiyesinin ürünleridir. Bir başka deyişle, insanların sosyolojik tavır ve tepkileri, onların psikolojik yapılarının gereği ve göstergesidir. Öyle ise, insanların davranışlarını değiştirmek için, önce düşünceleri değiştirilmelidir… Faaliyetlerini düzeltmek istediklerimizin önce fikirlerini değiştirip düzeltmelidir. Yani beden eğitiminden önce, beyin eğitimi gerekli ve önemlidir. Çünkü önce beyinleri uyuşturulup köreltilmeyen toplumları köleleştirmek de… Beyinleri uyandırılıp diriltilmeyen toplumları özgürleştirmek de imkânsız gibidir. Evet; bakış açıları ve düşünce tarzları insanların davranışlarını, olaylara yaklaşımlarını ve sonuçlarını temelinden değiştirmektedir. Yani fiili ve fiziki durum, fikri duruma göre şekillenmektedir.

Hz. Peygamber Efendimizin, Müslüman olmak üzere huzuruna gelen Nuaym Bin Mes’ud’a: Şimdilik imanını ve İslam’ını gizlemesini… Mekke müşrikleriyle, Beni Kureyza Yahudilerini birbirine düşürmesini istemesi ve böylece Hendek kuşatmasını Müslümanların lehine çevirmesi… Yani Yahudi ve müşriklerin fikirlerini etkileyip yönlendirerek, ekonomik ve teknolojik güçle başarılamayanı, psikolojik ve stratejik bir girişimle elde etmesi, bunun tarihi bir örneğidir. Bugünkü Amerika’nın dış politika stratejisi de, “yabancı devlet adamlarının iradelerini etkileyip büyüleme ve kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirme” temelinde yürütülmektedir. Kendisine meydan okuyan bir köylüyü öldürmeye giden Herkül’ü, köylünün akıllı hanımının bir hilesi ürkütmüş ve geri çevirmiştir. Şöyle ki; gece köylünün evini basan Herkül’e, köylünün hanımı yorganın altından görünen kocasının ayaklarını göstererek: “Hişt, yavaş ol çocuğumuz uyanacak! Şimdi babası arslan avından dönünce ve seni burada görünce parçalar!” demiş, Herkül; “çocuğun ayakları böyleyse, babası dev gibidir” diye düşünüp, korku ve telaşa düşerek orayı terk etmiştir.

Bunun gibi; Firavun hesabına Hz. Musa’yı alt etmek üzere meydana çıkan sihirbazlar sabah üzeri: “Firavun’un izzet ve hâkimiyeti (üzerine yemin ederiz ki) kesinlikle biz galip geleceğiz (ve Musa’yı yenip perişan edeceğiz!)”[3] şeklinde hava atarken, bir müddet sonra; “Biz âlemlerin Rabbine iman ettik” diyerek Firavun’un tehditlerine karşı: “Hiç zararı yok! (Elinden geleni geri koyma) Çünkü biz (anladık ve inandık ki) Rabbimize dönücüleriz”[4] diye haykırmaları, yani tam aksi bir tutum takınmaları, onların fikri yapılarındaki değişim sebebiyledir. Hâlbuki sihirbazların hem bilgi ve becerileri, hem de bedeni güçleri aynen eskisi gibidir. Zahiren her şey yerindedir ama, ruhen bir devrim gerçekleşmiştir.

 

 

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi