Anasayfa » “DİN DEVLETİ” VEYA “DEVLET DİNİ” YERİNE ADİL DÜZEN LAİKLİĞİ

“DİN DEVLETİ” VEYA “DEVLET DİNİ” YERİNE ADİL DÜZEN LAİKLİĞİ

Yazar: yonetici
0 Yorum 198 Görüntüleyen

“DİN DEVLETİ” VEYA “DEVLET DİNİ” YERİNE ADİL DÜZEN LAİKLİĞİ

 

a) Cahilliğinden veya kasıtlı cinliğinden, İslamiyet’i de tahrif edilmiş Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi sanıp öyle sunmaya çalışan

b) Dine sadece devletin bir aksesuarı ve istismar aracı olarak yaklaşan

c) Yahudi ve sabataistlerin sinsi faaliyet ve hıyanetlerini özellikle gizlemeye çalışan

d) Tanzimatçı ve ittihatçı kadroların masonluklarını ve Siyonist bağlantılarını ve Osmanlıyı İslam’ı yıkma çabalarını örtüp onları modernleşme ve demokratikleşmenin öncü kurmayları gibi takdime ulaşan

e) Bir takım makam ve menfaat hırslısı, taklitçi ve yobaz kafalı ulemaların hatalarını İslam dinine yüklemek için çırpınan

f) Sultan Abdülhamit ve Erbakan’la ilgili tarihi gerçekleri bile bile çarpıtan; “Sultan Abdulhamid’in, “Dinin ilerlemeye engel olduğunu fark etmek”,  Erbakan’ı “kökten dinci ve radikal bir çizgi takip etmek”le suçlayan, ama bu zatların Siyonist emperyalizme karşı çıktıkları için suçlanıp dışlandıklarını saklayan

g) Turgut Özal ve Recep T. Erdoğan hareketlerini “akılcı ve uzlaşmacı” bulup hararetle alkışlayan

h) Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki önemli değişimleri ve kırılma dönemlerini doğru saptamakla birlikte, bunları alakasız yorumlarla saptıran

i) Bütün insanlığı demokratik köleleştirme projesinin ve siyonizmin dünya hâkimiyetinin yaldızlı bir kılıfı olan küresel tekelleşme düzeninin uyumlu bir parçası olarak “ılımlı İslam” hıyanetini ve dinin bir sömürme ve uyuşturup sindirme aracı haline getirilmesini arzulayan

j) Bütün olaylara saabataist (gizli Yahudi) kafası ve Siyonist İsrail’in amaçları doğrultusunda yaklaştığı sırıtan Prof. H. Kemal Karpat’ın “Osmanlıdan günümüze elitler ve din” adlı kitabındaki yanlışlıkları, haksız ve dayanaksız yorumları, tek tek ele alıp yanıtlamak birkaç cilt kitap hacmine ulaşacağından, sadece bazı konuları düzeltmek ve doğruları özetlemekle yetineceğiz.

“Osmanlı kuruluş ve gelişme sürecinde kendisi dışında herhangi bir grubun iktidar mücadelesiyle yüz yüze gelmedi. Adaleti yürütmek ve devleti sürdürmek için, kendi üyeleri de dâhil olmak üzere, servetin belli kişi ve grupların elinde birikmesine izin vermedi. Osmanlı bürokrasisi etnik, sosyal ve kabilesel imtiyazla değil, sadece “devlete bağlılık” temelinde varlığını devam ettirmekteydi. Liyakat ve devlete sadakat, Osmanlı siyasal elitinin sistem içinde elde edeceği konum ve ödül için temel kriterdi. Bürokrasi içindeki mevkiler çoğu zaman bilgi ve beceri temelinde şekillenirdi. Adliye teşkilatında görev almak için resmi eğitim önemliydi ve hâkimler (kadılar) göreve gelebilmek için İslam hukuku bilgilerine sahip olduklarını kanıtlamak mecburiyetindeydi.  Her ne kadar on sekizinci yüzyılda yüksek mevkideki kişilerin aileleri ve taşradaki idareciler bürokrasiye kadro sağlayan kanallar haline gelse de bu durum geçiciydi ve kendisine atfedildiği ölçüde bir sosyo-politik etki geliştirememişti. Bütün bunların kaynağı ise İslamiyet’ti.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi