Anasayfa » BESMELE İLE BAŞLAMAK

BESMELE İLE BAŞLAMAK

Yazar: yonetici
0 Yorum 183 Görüntüleyen

BESMELE İLE BAŞLAMAK

“Euzü-billahi-mineşşeytanir-racim”

Kovulup alçaltılmış, Rabbimizin kahrına ve gazabına uğratılmış şeytanın şerrinden… Deccalin uşakları olan tüm şeytan kafalı insanların hile ve hıyanetinden… Şeytan ahlakını yaşatan Avrupa’nın, şeytan kurallarını uygulayan Amerika’nın ve şeytanın karargâhı olan Siyonist Yahudi odakların fesat ve fitnesinden yüce Allah’ın himayesine ve inayetine sığınırım. Şeytani odakların zulüm ve saldırısından, Allah’ın Kitabına ve Resullullah’ın şeriatına sarılarak kurtulacağıma inanırım. Şeytanilerin kazip telkinlerinden ve cazip tekliflerinden, onların içimizdeki işbirlikçisi olan nefislerimizin şehvet ve şöhret dürtülerinden kurtulmak için Mevla’mızın hidayetine koşar, merhametini umarım.

Kur’ani kelime ve kavramların pek çoğunun, gerçek anlam ve amacı zamanla unutulmuş, içi boşalan cevizler gibi, kavramların da sadece kabukları elde kalmıştır. İşte herkesin her zaman kullandığı “besmele” de böylesine aslından saptırılmış, hikmet ve hedefi yozlaştırılmıştır.

“Bismillahirrahmanirrahim”

Rahman; herkese ve her şeye acıyan, duasını ve derdini duyan, imdadına koşan, tehlikelerden koruyan, kusurlarını bağışlayan ve her türlü ihtiyacını karşılayan Allah (c.c.) manasına gelir.

Rahim ise; herkese merhamet etmekle beraber, özellikle iman ve itaat ehlini, ibadet ve hizmet edenleri, diğerleriyle bir tutmayan, onların ücretini ve derecesini artıran ve herkesin hakkını tastamam ödeyecek ve fazlasıyla memnun edecek olan Allah (c.c.) anlamını içerir.

“Rahman” sıfatı; dünyada herkesi ve her şeyi kapsayan genel bir merhameti, “Rahim” ise; ahirette sadece iman ve iyilik ehline mahsus özel bir rahmet ve inayeti ifade etmektedir.

Şimdi “Rahman ve Rahim (olan) Allah’ın adıyla…” demek, ben şu işe ve girişime, şu ibadete, şu hizmete ve şu sohbete:

a)“Rahman ve Rahim olan Allah’ın yardım ve inayetini umarak ve ancak O’nun kuvvet ve kudretiyle başarabileceğime inanarak başlıyorum, bütün şer güçleri ve şeytani merkezleri dışlıyorum”, demektir.

b)“Her türlü düşünce ve davranışlarımı, Rahman ve Rahim olan Allah’ın gönderdiği Kur’an’a ve İslâmi kurallara göre düzenleyeceğim, emperyalist ve Siyonist prensipleri değiştireceğim” demektir.

c)“Bu işte başarılı olmak için, Allah’ın koyduğu fıtri ve tabii kanunlara, yani sünnetullaha uygun hareket edeceğim, bu konuda denenmiş ve kesinleşmiş ilmi ve akli esaslara riayet edeceğim”, demektir.

d)“Bu işte her şeyden önce ve özellikle, Rahman ve Rahim olan Allah’ın rızasını ve ahiret sevabını gözeteceğim”, demektir.

e)“Besmelenin başındaki “Ba” harfi, yapılan ve yapılacak olan işlerin başladığı yeri hatırlatan ve işe direkt etkisi olan ve bu etkisi sürekli bulunan bir “harf-i cer” olduğundan, “öyle sadece işime geldiği zaman değil, her yerde ve her halde, devamlı olarak Allah’ın kitabına ve rızasına uygun davranacağım. Hiçbir dayatma ve menfaat karşılığı doğruluktan ayrılmayacağım.” demektir.

f)“Bu işin, sonunda hakkımda hayırlı olması ve her türlü şerden ve zarardan koruması için de Rahman ve Rahim olan Allah’a güveniyorum” demektir.

g)Ayrıca besmele okuyan Müslüman, “Biz yeryüzünde Allah’ın halifeleriyiz.[1] iktidar emanetini biz yüklendik[2], o halde Allah’ın razı olduğu evrensel hukuk kurallarını yürüteceğimiz adil bir devlet düzeni kurmaya ve o düzende Rahman sıfatı adına; dini, dili, rengi, ırkı ne olursa olsun, bütün insanların temel hak ve hürriyetlerini sağlayacağımıza ve koruyacağımıza ve “Rahim” sıfatı adına da, hayırlı ve yararlı işler yapan, çalışan ve üreten insanların ücretini tastamam karşılayacağımıza söz veriyoruz” demektir.

Görülüyor ki besmele, Kelime-i Tevhid’i söylemek suretiyle Allah’la yapılan manevi anlaşmanın uygulamaya koyulmasına girişmektir. “Bismillahirrahmanirrahim” diyen Müslüman, artık her işini Allah namına yapacağına ve mutlaka O’nun kurallarına bağlı kalacağına ve O’nun dinini ve disiplinini üstün tutacağına şeytani düzenlerin ve emperyalizmin uşaklığını yapmayacağına söz veriyor demektir. Allah’ın bütün kullarına ve tüm mahlûkatına, merhamet ve muavenet etmeye niyetlenmektedir. Bu nedenle AB’ye giriş müzakerelerine besmele ile başlamak, ABD ve İsrail’le stratejik işbirliğini besmele ile imzalamak, ya büyük bir gaflet ve cehalettir veya manevi bir cinayettir.

Arapçada, cümlelerde genellikle fiillerin önce gelmesi esas olmasına rağmen, besmelede bunun aksine, önce isim sonra fiil gelmiş olması da, şu manayı ifade ve işaret etmektedir:

Besmele okuyarak bir işe başlayan kimse, sadece Allah namına davranacağını ve O’nun ahkâmına ve İslam ahlakına bağlı kalacağını ifade etmiş olmaz, aynı zamanda: ”Allah’tan başka herhangi bir kimsenin adına ve hesabına, yanlış ve haksız işler görmeye tenezzül etmeyeceğini, bütün bozuk ve barbar düşüncelerden vazgeçeceğini, yağcılığı ve riyakârlığı terk edeceğini de”, söylemiş olmaktadır.

Öyle ise mahkemedeki hâkim görevine başlarken besmele çekiyorsa, “Ben Allah’ın da razı olacağı adalet kurallarına, saf vicdani kanaatime ve hukuka göre karar vereceğim” demektedir. Böyle bir imkânı yoksa en azından “Allah’ın rızasına ve vicdani sorumluluğuna uygun karar verebileceğim bir ortamın hazırlanmasına çalışacağım” niyetiyle ancak besmele çekebilir. Yoksa zaten batıl ve zulüm olan bir yasaya veya dayatmaya göre karar verecekse, besmele çekmenin ne anlamı vardır? Çünkü vereceği karar Allah adına ve insanların hayrına olmayacaktır…

Esnaf dükkânını açarken helal ve haram kurallarına uygun hareket edeceğini düşünerek besmele okursa, bunun bir anlamı ve önemi vardır. En azından hileli ve haksız kazanç yollarını teşvik eden bozuk bir sistemden kurtulmanın gayretiyle besmele okumalıdır.

Öğretmen sınıfa girerken, ahlak ve ilim ölçülerine ve ülke gerçeklerine uygun bir eğitim yapacağına, hakkı ve hayrı konuşacağına söz vererek besmele okuyabilir… Yoksa “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…” sınıfa girip, Tabuların ve Darwin gibi tağutların namına ders anlatırsa, okuduğu besmelenin ne anlamı kalır?

Polis karakoluna giderken, temel insan hak ve hürriyetlerini korumak, huzur ve emniyeti sağlamak niyetiyle çektiği besmelenin bir manası vardır. Yoksa besmele çekip, güya Allah adına işe girişip, ardından Allah’ı zikredenleri ve Kur’an tefsiri okuyanları, “ayin yaptı” diyerek takip ve taciz edecekse veya besmele çekip başını örtenlere hücum edecekse, ya da besmele ile göreve başlayıp rüşvet yiyecekse, ya da bağlı olduğu tarikat ve cemaatin hatırına, muhalif gördüklerine tuzak hazırlayıp iftira düzecekse, onun okuduğu besmele sadece ağız alışkanlığıdır.

Ama maalesef bugün seks filmleri oynatan sinemanın gişesinde bilet satan emekli Hasan Efendi, işine besmele ile başlamaktadır.

Şarap fabrikasının muhasebe müdürü Hüseyin Bey, besmele ile koltuğuna oturmaktadır… Mafya babaları ve mason uşakları bürolarına besmele asmakta ve üzerlerinde muska taşımaktadır.

Kahvehanesinde kumar oynatan Ali Ağa, her sabah besmele ile kapısını açmaktadır…

İçinde esrar partileri ve fuhuş âlemleri düzenlenen beş yıldızlı otellerin kurdelesi, büyük başlar tarafından besmele ile kesilerek açılışı yapılmaktadır.

Evini, tarlasını satıp bankaya yatıran hacı efendi, aylık faiz gelirini besmele ile alıp harcamaktadır.

Nice Müslümanlar, iktidara gelince her türlü haksızlığı ve hayâsızlığı yaygınlaştıracak, Irak’ta ve Libya’da yüz binlerce masum Müslümanı bombalarla parçalayacak dış güçlerin dayatmalarına figüranlık yapacak bir partinin amblemi altına, bismillah diyerek mühür basmaktadır.

Ve nice yöneticiler, ülkenin geleceğini ve güvenliğini ipotek altına alan hıyanet sözleşmelerine besmele ile imza atmaktadır.

Yani Allah’ın ismi ile başlanıp, Allah’a isyan edilmektedir…

Rahmanın adını okuyup, şeytanın keyfi getirilmektedir…

İslam ahlakına, Kur’an ahkâmına ve temel insan haklarına ters davranışlara başlarken besmele çekilmektedir… Ve çoğu Müslümanlar gaflet içerisinde, ne yaptığını bilmemektedir…

Yok, eğer böyle gaflet ve cehaletle değil de, kasten ve bilerek haram liaynihi (herkese ve kesinlikle yasak) olan şeylere başlarken, ABD ve AB emperyalizmini, Yahudi ve Hıristiyan Siyonizm’ini rehber edinip peşlerinden koşarken besmele çekmek, küfür sayılmıştır. Çünkü bunda, Allah’ın hükmüyle bir nevi alay etme ve küçümseme vardır. Çünkü bunun altında, haramı helâl görme ve günahı hiçe sayma yatmaktadır. Çünkü böyle yapmakla Kur’an’ın emrine isyan ve hatta inkâr edilmiş olunmaktadır. Zulüm ve hıyanete besmele çekmek; haksızlık, ahlaksızlık ve hırsızlığa dini alet etmek münafıklıktır. Bu şuur ve huzurla yapılmadıktan sonra Hacca gidip şeytanı taşlamak boşuna yorulmaktır.

Evet, besmelenin manasını ve maksadını anlayarak ve herkese anlatarak yeniden ve canu gönülden; “Bismillahirrahmanirrahim” diyoruz. Amerika ve Avrupa gibi süper şeytanların ve Siyonist odakların şerrinden Allah’ın şeriatına sığınıyoruz.

Yaratılış gayemize ulaşmak, kulluk imtihanımızı başarmak, herkesin insanca ve İslam’ca yaşayacağı ve her işini Allah adına ve O’nun rızasına uygun yapacağı adil bir düzeni kurmak, evrensel hukuk kurallarını ve temel insan haklarını korumak için… “Rahman ve Rahim olan Allah’ın ismi ile başlıyoruz.”

Allah’ın ismini istismar etmekten, besmeleyi şuursuzca ve sorumsuzca söylemekten tövbeler ediyor ve O’na yöneliyoruz.

Şuurla, huzurla ve kararlılıkla “Estağfirullahe’l-azîm” ve “Bismillahirrahmanirrahim” çekip silkeleniyoruz. Günahlarımızdan, kul haklarından ve kötülere alet olmaktan tövbeler ediyor, Ulu Allah’tan bağışlanmamızı diliyoruz. Ve yeniden kurtuluş mücadelemize Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlıyoruz. Ve öyle ise mümin kişinin şu ayetleri dikkatle ve nefsine hitaben okuması ve kendini Kur’an’a uydurması gerektiğini hatırlatıyoruz:

“Eğer, Allah’a, Nebisine ve O’na indirilen (Kur’an-ı Kerime, öyle göstermelik değil gerçekten) inanmış olsalardı, asla onları (Siyonist Yahudileri ve Hıristiyan emperyalistleri) evliya (himayelerine sığınılan güç merkezi ve rehber) edinmezlerdi. (Zalim güçlerin hizmetine girip siyasi ganimet devşirmeleri, bunların özde değil sözde iman eden kalbi marazlı kimseler olduğunun alametidir)” (Maide: 81)

Bu tipler, toplumu Kur’an’la uyaran ve iç yüzlerini ortaya koyan sadık müminleri kötülemek ve etkinliklerini törpülemek üzere, onların “basit ve hayalperest şair ve yazarlar” olduklarını söyleyip susturmaya yeltenmektedir.

“Yoksa onlar: (Bizi eleştiren kişi sadece) ‘Bir şairdir, biz ona zamanın (getireceği) felaketleri gözlüyoruz’ (ve onları susturup pusturacak tuzaklar hazırlıyoruz) mu diyorlar?”

“De ki: ‘Siz gözetleyedurun; çünkü ben de sizinle birlikte (Allah’ın münafıkları rezil ve zelil edeceğini, sadıkları da aziz ve muzaffer edeceğini) gözetleyenlerdenim.” (Tur: 30-31)

Allah’ın himayesine sığınıp zalimlere gerçekleri haykıran cesur ve onurlu müminlerin bu tavrı münafıkları korkutup ürkütmektedir:

“Herhalde içlerinde ‘dehşet ve yılgınlık uyandırma bakımından’ siz (kâfir odaklar ve münafıklar nazarında), Allah’tan daha çetin (görünmekte)siniz. Bu, şüphesiz onların ‘derin bir kavrayışa sahip olmamaları’ dolayısıyla böyledir.” (Haşr: 13) ayeti hainlerin bu ruh halini ne güzel ifade etmektedir.

Mücahade eden müminlere düşen mertlik ve metanettir:

“Öyleyse sen sabret; şüphesiz Allah’ın va’di haktır; kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe (veya gevşekliğe) sürüklemesinler.” (Rum: 60)

Ayeti bunu emretmektedir. Gaflet, cehalet hatta hıyanet içindeki mümin görünümlü marazlı kimselere karşı:

“Dedi ki: ‘Ey Kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde (Kur’an ayetlerine ve vicdani kanaatime göre davranıyor) isem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet (özel bir feraset ve fazilet) vermiş de (bu) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? (Ben ne yapabilirim) Siz bunu istemiyorken (gerçeklere gözünüzü kapıyorken) biz sizi buna zorlayacak mıyız?’” (Hud: 28) dememizi öğütlemektedir.

Oysa Allah’ın va’di mutlaka gerçekleşecek, zalimler ve zulüm düzenleri yerin dibine geçirilecek, Müslüman geçinen işbirlikçiler bin pişman ve perişan hale geleceklerdir.

“Gerçek olan va’d yaklaşmıştır, işte o zaman, inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: ‘Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik’ (diyecekler).” (Enbiya: 97)

Ayeti münafıkların bu acı ve alçaltıcı akıbetlerini haber vermektedir.

“Hiç şüphesiz, size vadedilen mutlaka gelecektir. Ve siz (bizi) aciz bırakacak değilsiniz.”

“De ki: ‘Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun sonu (dünya hâkimiyeti) kimin olduğunu, (yakında) bilip-öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler kurtuluşa ermeyeceklerdir.’” (En’am: 134-135)

Ayetleri de, iyice şımaran ve Firavunluğa kalkışan Siyonist ve emperyalist zalimlerin ve işbirlikçisi hainlerin nasıl bir akıbete sürüklendiklerine işaret etmektedir.

Sadakallahül Azim. Allah doğru söylemektedir.

 

 


[1] Bakara: 30, 31

[2] Ahzab: 72

https://www.millicozum.com/mc/aralik-2012/besmele-ile-baslamak

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi

acilis-duyuru-son