Kılıçdaroğlu’nun bir suçu(!) da, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı anma toplantısına katılmasıydı!
CHP lideri Kılıçdaroğlu, katıldığı programda yaptığı konuşmada şunları aktarmıştı:
Sevgili dostlarım, merhum Necmettin Erbakan’ın aramızdan ayrılışının 10. yıldönümünde onun anısına düzenlenmiş bu toplantıda sizlere hitap etmenin memnuniyetini yaşıyor, herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Sevgili dostlarım, bir cumhuriyet çocuğu olan Profesör merhum Necmettin Erbakan; destekçilerinin de ve karşıtlarının da Erbakan Hocası olarak yaşamını sürdürdü. Onun hocalığı sadece bir akademik unvan değildi. Onun hocalığı üniversite kürsülerine sıkışmış bir akademisyen-öğrenci ilişkisi de değildi. Onun hocalığı aynı zamanda ömrünü verdiği bir siyasi hareketin siz değerli mensuplarını vatan, millet ve bayrak sevgisiyle bir araya getirmiş milli bir görüşün hocalığıydı. Onun hocalığı Milli Nizam Partisi’nden Milli Selamet Partisi’ne ve 12 Eylül sonrasında sırasıyla Refah, Fazilet ve Saadet Partisi’ne kadar uzanan bir kararlılığın Hocasıydı.
…Ben Türkiye’nin ihtiyacı olan ezgiyi bugün bu salonda bir kez daha seslendirmeye başladığımıza inanıyorum. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi aynı zamanda farklılıkların bir araya gelerek pek çok sorunu çözebilmiş olmamızın tarihidir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde kazandığımız milli mücadelemiz birlikte olduğumuzda nereleri başarabileceğimizin de en güzel örneğidir. Cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren; ekonomiden milli eğitime, sağlıktan milli güvenliğe kadar her alanda başlatılan kalkınma hamleleriyle çok kısa bir sürede dünyanın saygın devletleri arasına girmemiz birlikteliğimizin sonucudur. Farklılıklarımızla bir araya gelerek ülkemizin pek çok sorununu çözebilmiş olmamızın bir başka örneği de şüphesiz 26 Ocak 1974’te kurulan birinci Ecevit hükümetidir. Yani Cumhuriyet Halk Partisi, Milli Selamet Partisi koalisyonudur. 11 aylık kısa ömrüne rağmen bu koalisyon hükümeti Türkiye ve bölgenin geleceği açısından tarihi adımlar atmayı başarmıştır. Bu başarıların şüphesiz en önemlileri 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ve devamıdır. Bu harekât Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Ve bugün Mavi Vatan’dan söz ediyorsak bu Ecevit ve Erbakan’ın sayesindedir. Bu koalisyonun Kıbrıs Barış Harekâtı ile haşhaş ekiminin serbest bırakılması da dahil tarihi nitelikteki pek çok icraatı kadar önemli bir başka niteliği daha var. Bu nitelik farklı siyasi geleneklere sahip iki siyasi partinin hangi ilkeler çerçevesinde bir araya geleceğini göstermiş olmasıdır. Cumhuriyet Halk Partisi, Milli Selamet Partisi protokolünün birinci maddesinde koalisyonun amacı şu şekilde ifade edilmiştir. Milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti ilkesine yürekten inanan, hukukun üstünlüğüne, demokratik hak ve hürriyetlere saygılı Cumhuriyet Halk Partisi ve Milli Selamet Partisi’nin ortak gayesi; kanunları herkese eşit olarak uygulayan Atatürk ilkelerine bağlı bir devlet iradesiyle anlayış, kardeşlik ve sosyal adalete dayanan bir toplum düzeninin kurulmasıdır. Ve belki de bu koalisyonun hangi duygularla kurulduğunun en somut ifadesi üçüncü maddesinde yer almaktadır. CHP-MSP koalisyon hükümeti kırgınlık ve acıları gidererek bütün geçmişin bir yana bırakılmasını, karşılıklı bağışlama ve hoşgörüye dayanan bir kardeşlik ortamının kurulmasını ilk görev sayar. Değerli büyüklerimiz de, siyaset büyüklerimiz de burada, onlar da bu koalisyonun tanıkları oldular.
Bugün de ihtiyacımız olan budur. Tüm kırgınlıkları ve acıları gidermeliyiz. Bütün bir geçmişi bir yana bırakarak helalleşmeliyiz. Karşılıklı bağışlama ve hoşgörüye dayanan bir kardeşlik ortamını oluşturmalıyız. Ancak bunları başarabildiğimiz zaman yaşanabilir bir Türkiye’yi kurabiliriz. Biz dostlarımızla birlikte yaşanabilir bir Türkiye’yi kuracağımıza inanıyoruz. Ama bugün dostlarımızın arasında saymadıklarımızı da düşmanlarımız olarak görmüyoruz. Bir kez daha vurgulamak isterim, dostlarımız vardır ancak düşman olarak gördüklerimiz yoktur. Yunus Emre’nin dediği gibi ‘Düşmanımız kindir bizim, biz kimseye kin tutmayız. Kamu âlem birdir bize’. Erbakan Hoca’dan da öğrendiğimiz budur. Lideri olduğu siyasi partiler kapatıldığında ve siyasi yasaklı duruma düştüğünde dahi Cumhuriyete olan bağlılığından geri adım atmamıştır. Ülkeyi kutuplaştırmamış, kendisi üzerinden ülkeyi kutuplaştırmaya çalışan kimi vesayet kurumlarına karşı dahi hukuk içinde mücadele yürütmüştür. Kendisi gibi düşünmeyene karşı her zaman saygılı olmuştur. Ancak haksızlık karşısında da asla susmamıştır.
… Tıpkı bu salonda olduğu gibi farklılıklarımızı birer zenginlik olduğu bilinciyle istişare ederek, aklımızı kullanarak Hakkın galip gelmesini, bâtılın zail olmasını sağlayabiliriz. Sevgili dostlarım, içinden geçtiğimiz pandemi süreci uluslararası düzeyde yeni bir sosyal devlet ihtiyacının şart olduğunu önümüze koymuştur. Yeni bir sosyal devleti ancak uluslararası dayanışmayla sağlayabiliriz. Sevgili Peygamberimiz “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” diye buyurur. Bu hadis sadece komşularımızla kurmamız gereken beşeri ilişkiyi değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerin olması gereken düzeyini de belirler. Egemen güçlerin zenginliklerinden fedakârlık yapmaları bir zorunluluktur. Üçüncü dünya ülkelerinin sömürülmesi yoluyla sağlanan bu zenginlik helal bir zenginlik değildir. Egemen güçlere geri adım attıracak ülke, tarihi boyunca mazlum milletlere timsal olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. D-8’in kuruluş felsefesi de bu doğrultudadır. İnanıyorum ki, daha fazla demokrasi hedefiyle sağladığımız birlik ve beraberliğimiz tüm dünyaya örnek olacaktır. Dünyevi hırslarımızdan arınarak çatışmayı, kutuplaştırıcı dili, ‘sadece ben’ diyen anlayışı ülkemizin gündeminden söküp atacağız kimsenin şüphesi olmasın, kimse umutsuzluğa kapılmasın.[1]
Erbakan; ‘CHP ile ittifak olur mu?’ sorusunu yıllar önce bakın nasıl yanıtlamıştı!
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi önünde Genel Başkan tarafından açıklanmıştı. Merakla beklenen toplantı öncesi Genel Merkeze Atatürk posterleri asılmış ve Milli Çözüm bir kere daha haklı çıkmıştı!..
Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanması sonrası AKP Milletvekili Alpay Özalan’ın “Mübarek Berat gecesinde ve bu acılı günlerimizde merhum Necmettin Erbakan Hocamızın kurmuş olduğu Saadet Partisi’nin binasının önünde coşkuyla CHP’nin adayı açıklandı. Bu rezillik, Saadet Partisi’ne 100 yıl yeter!” küstahlığı sadece ucuz ve uyuz bir kahramanlıktı. Çünkü şimdilerde MHP ile birlikte bebek katili Abdullah Öcalan’ın güdümündeki DEM Parti ile kucaklaşmışlardı.
Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’ın 1996 yılındaki “CHP ile daha önce koalisyon kurduk, yine kurarız” sözlerini içeren videosu bu fırsatçı fesatlara iyi bir yanıttı. Erbakan Hocamız o videoda “Biz CHP ve DSP ile beraber koalisyon kurarız. Bu memlekete en hayırlı hizmeti yaparız. Zaten yaptık. Zerre kadar şüphemiz yok. Buna birtakım ön yargılarla yanlış bir şekilde uzlaşma yerine bizi kendimizden uzaklaştırmaya kalkacak olursak bu fayda getirmez.” ifadelerini kullanmıştı. CHP ile Milli Görüş hareketi 1974’te Milli Selamet Partisi, CHP ile koalisyon kurmuşlar ve Kıbrıs Barış Harekâtı gibi önemli bir konuda birlikte karar almışlardı.[2]
Kılıçdaroğlu’nun: Ülkeyi dış güçler yönetiyor! Çıkışı…
Kemal Kılıçdaroğlu, Number One Türk ve Number One Fm ortak yayınında “Seçim Özel” programında soruları yanıtlamıştı.
Bunlar (Erdoğan iktidarı) “Borç para almadan ekonomiyi yönetemiyorlar” saptaması
CHP Genel Başkanı iken, “Dış güçler diye tanımlanan şeyin; Londra’da borç para istenildiğinde, bunu (faizli olarak bize) temin eden ekonomik güçler olduğunu” söyleyen Kılıçdaroğlu:
“Siz gidip borç para istemezseniz sizi nasıl etkileyecekler? Dolar yerinde duruyor zaten. Siz gidip onlara yalvarıyorsunuz. Erdoğan, Mehmet Şimşek, bürokratlar niye Londra’ya gidiyor, niye yalvarıp yakarıyorlar ‘bize borç para verin’ diye? Onlara yalvarmayın, rest çekin, (milli kaynaklara yönelin) biz de size destek olalım. İkili oynuyorlar. İçeride ‘dış güçler’ deyip horozlanıyorlar, dışarıya gidip yalvarıyorlar. ‘Ne olursunuz bize para verin.’ diye sızlanıyorlar. Önümüzdeki 1 yılda 240 milyar dolar borç ödemek zorundalar. 240 milyar dolar para bulmak zorundalar. Faiz lobisi de ‘Bende para var, vereceğim. Ama faizi yükseltin, ülkeyi kalkındıracak yatırımları kesin. Yoksa borç vermem’ diyor. Bunlar önce ‘yükseltmeyeceğiz’ dediler. Sonra ‘olur siz bilirsiniz’ diye boyun eğdiler. Adamların herhangi bir şekilde bize uyguladıkları bir şey yok ki. Borç vermem diyor. Vermeyince Türk lirası değer kaybediyor. Dolar yerinde duruyor. Bunlar yakayı tefeciye kaptırmışlar da ondan ülke perişanlık çekiyor. Borç para almadan ekonomiyi yönetemiyorlar. Yakayı küresel tefecilere kaptırmış durumdalar.” diyerek gizlenen gerçekleri açığa vurmuşlardı!..
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..