Şerler
Hayır Doğuracaktır
ve
DİL
KALBİN TERCÜMANIDIR
Sabır ve sebat gerektir, kutlu sona varmak üzre
Dava uzun ince bir yol, vatan çapında bir kilim
Sık eleyip ince doku, bir kılı kırk yarmak üzre
İman ışık, İslam ölçü; akıl mihenk rehber ilim
Şükür Kuran tercümanı, ondan hakkı söyler dilim
Tedbir al Allaha güven, Mevla varken gam çekilmez
Sünnetullaha riayet, kayaya tohum ekilmez
Başarı gecikti diye, bu cihattan vaz geçilmez
Ya Rab Senden gayrısına, asla bükülmez bu belim
Sultanın hazır kurbanı, ondan hakkı söyler dilim
Nimet lezzet gelip geçer, salih ameller kârımdır
Servet şöhret huyun büker, sadık dostlar tek yarımdır
İhlassız söz riyakârlık, ukbada ahu zarımdır
Kafadan havadan atmam, ayet hadistir delilim
Doğruluktan hiç ayrılmam, ondan hakkı söyler dilim
Temel insan haklarında, eşit herkes ve her kesim
Her mahlûka şefkatliyiz, zalimleri çarpar tersim
Mehdiyet medresesinde, baş Hocamdan aldım dersim
Hakka hürmet halka hizmet, İslam barış demek; silim
Erbakanın tam devamı, ondan hakkı söyler dilim
Hakka hıyanet edenler, sapıtmış sanki divane
İman izan harap olmuş, vicdanları da virane
Merkez alıp dönerim Dost, ben hak nuruna pervane
Bu devran hep devam eder, bitinceye kadar pilim
Hak Resulün has hayranı, ondan hakkı söyler dilim
Kapasitesi dar adam, bir avuç koysan taşırmış
Kendiler ters yöne girmiş, bizi sanırlar şaşırmış
Hidayet yar oldu bize, nice sarp dağlar aşırmış
Hak bildiğim yoldan dönmem, doğrasalar dilim dilim
Umar cennette seyranı, ondan hakkı söyler dilim
Dilsiz şeytanlık yapamam, haksızlığa hiç susamam
Allahtan gayrıdan umup, veya korkup da pusamam
Haram ve haksız kazanıp, ahirette zor kusamam
Görevim Rabbe kulluktur, dosta varmaktır dileğim
Yalan münafık ahlakı, ondan hakkı söyler dilim
Kullar özgür seçim yapar, tercihinden sorumludur
Lakin takdir Hüdanındır, kader hükmü zorunludur
Şer sanırsın hayır çıkar, Hakkı tutan onurludur
Hayra hizmettir amacım, şaşkın şımarık değilim
Yakın hak düzen devranı, ondan hakkı söyler dilim
Hem ilim hem takva ehli, doğru uçar çift cenahtır
Tahminle tahlil yapılmaz, zannla konuşmak günahtır
Sağlam dayanak lazımdır, tevil ve tefsir mubahtır
Kitap Sünnet temel kaynak, aklıselim müspet ilim
Esas alan asla varır, ondan hakkı söyler dilim
Not: Bu
seçimden sonra neler yaşanacağı hususunda, tefaül sonucu çıkan Enbiya Suresi
(son sahifesi):
102- Onun (cehennemin korkunç) uğultusunu
bile işitmeyeceklerdir. Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız
nimet) içinde ebediliğe erişeceklerdir.
103- (Ahiretteki) O
en büyük korku (ve kuşku ortamı) onları
hüzne sürüklemeyecek ve: (Gözünüz aydın) İşte
bu sizin (en kutlu mutluluk)gününüzdür
ki, size va'ad edilmişti diye melekler onları karşılayıp(sevindirecektir).
104- Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız
gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski
durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette,
Biz bunu yapıvereceğiz. (Bu ayet yerkürenin ve bütün göklerin
elektrik-enerji sinyallerinden oluşan bir film şeridi gibi olduğuna işaret
etmektedir).
105- Yemin olsun ki zikirden (Tevrattan) sonra
Zeburda da yazıp (belirttik)ki: (Sonunda) Yeryüzüne
mutlaka salih kullarım varis olacak (galibiyet
ve hakimiyet, mümin ve mücahitlerin eline geçecek)tir.
106- Gerçek şu ki kulluk eden (Allaha
teslimiyet ve ubudiyet gösteren) bir topluluk için
Bunda (Kur'an'da) 'açık bir mesaj' (veya
gerçek çıkış yolları gösterilmiştir.)
107- (Ey Nebim!) Biz
Seni (ve Kuranı Kerimi) bütün
alemlere (ve dönemlere) rahmet (vesilesi
ve selâmet rehberi) olarak gönderdik.
108- De ki: “Gerçekten Bana: Sizin İlahınız yalnızca bir
tek İlahtır diye vahyolunuyor; artık siz Müslüman olacak (davetime
ve tebliğ ettiklerime uyacak)mısınız? (söyleyin.)”
109- Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: “Size
eşitlik üzere(zengin fakir, güçlü zayıf ayırt etmeden
hepinizi Allahın kulları bilerek) açıklamada
bulundum. (Artık vaid) Tehdit
edildiğiniz (sorgu ve azap günü) yakın
mı, uzak mı, Ben bilemem (ama kesindir ve mutlaka
gelecektir).”
110- “Şüphesiz O (Allah), sözün
açıkça konuşulanını da bilmekte, (gizleyip)saklamakta
olduklarınızı da bilmektedir.”
111- Bilmiyorum, belki de O (Allah) sizi
denemek (üzere) bir
süreye kadar yaşatmak ve yararlandırmak için (mühlet) vermektedir. (Yani
azabın ertelenmesi ve insanlara mühlet verilmesi, onları imtihan etmek ve belli
bir süreye kadar dünya nimetleriyle eğlendirmek içindir.)
112- Dedi ki: Rabbim (aramızda) Hakk
ile (adaletle) hükmet. Bizim Rabbimiz,
sizin her türlü nitelendirmelerinize karşı yardımına sığınılan Rahman (olan
Allah)dan (başkası değildir).