Anasayfa » “REFAH”TAN SONRASI “FERAH”TI!

“REFAH”TAN SONRASI “FERAH”TI!

Yazar: yonetici
0 Yorum 134 Görüntüleyen
Siyonist ve kuduz İsrail, Gazze Şeridi’nin son kenti olan REFAH’a saldırmaya başlamıştı. Refah, Mısır sınırında son sığınma diyarıydı. Mazlum ve mağdur Filistin kahramanları, Refah’ta da tutunamazlarsa, Sina Çölü’ne sürgüne yollanacaklardı. İşbirlikçi SİSİ ve Sn. Erdoğan da işte bunu sağlamak ve hıyanete kılıf hazırlamak için buluşmuşlardı. Peki, bunların FETÖ’den ne farkları vardı? O, açıkça İsrail ve ABD’nin yanında duruyor, bunlar sözde atıp tutuyor, ama özde İsrail’e yarıyorlardı. Bu arada Fetullah Gülen gibi BEL’AM tipli sahte Mesih özentili Papalık misyonerleri ve CIA görevlileri tam bir münafıklık yapıyorlardı. Bakınız, Gazze’deki soykırıma rağmen, bu Sümüklü Böcek’in İsrail’i ve ABD’yi kınadığı ve mazlum Filistin’e sahip çıktığı bir tek cümlesine bile rastlanmamıştı. Bu ABD Senatosu, İsrail’e 14 milyar dolarlık yeni yardım paketini onaylamıştı. Amerikan Başkanları ve Senatör takımı 10-11 yaşındaki kız çocuklarıyla çirkef ilişkilere batırılmış ve MOSSAD tarafından kayıt altına alınmıştı. Bunlar şantaj unsuru olarak kullanılıp ABD’nin İsrail’e hizmetkârlığı sağlanmaktaydı.
HAMAS’ın rakamlarına göre, mücahit ve müstakim Filistin tarafında çoğu çocuk ve kadın 50 bine yakın şehit, 50 bin enkaz altında kayıp, 100 binden fazla sakat ve yaralı vardı. Artık İlahi nusretin yetişme zamanıydı. Bakara: 214. ayeti şöyle buyurmaktaydı:
“Yoksa siz, daha önce gelip geçen (kavimlerin durumu) başınıza gelmeden (onların İslam yolunda ve imtihan amacıyla çektiklerini siz de çekmeden; dünyada Adil Devlete erişeceğinizi, ahirette ise) cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öylesine belalar, yoksulluk ve hastalıklar dokunmuş ve öylesine sarsılmışlardı ki, sonunda peygamber ve onunla birlikte iman eden kimseler; ‘Allah’ın yardımı ne zaman?’ diyecek (kadar çaresiz kalmışlar ama buna rağmen davalarından asla caymamışlardı. Sadakat ve samimiyetlerini böylece ispat ettikten sonra) İyi bilin ve bekleyin ki, artık Allah’ın yardımı yakında erişecektir.”
BM Gn. Sekreteri Guterres bile, “Refah’a saldırmanın çok vahim sonuçları olacaktır!” diye uyarmıştı. Çünkü Refah, Gazze Şeridi’nin sonundaki ve Mısır sınırındaki son Filistin sığınağı konumundaydı. “Önünde ve sonunda emir (ve hüküm) Allah’ındır. İşte o gün mü’minler ferahlanıp sevineceklerdir.” (Rum Suresi: 4. ayeti) müjdesi yakındı!
Ümitsizlik küfre taşır; ümit ise imanın canıdır!
Zafer’in tarafını top tüfek değil, iman ve yürek belirlemiş olacaktır. Zayıf iman sahibi, düşmanını güçlü görüp peşinen onun karşısında ezilmeye başlayacaktır. Güçlü ve gerçek iman sahibine göre ise; Yüce Allah’ın kudreti karşısında, süper güçler bile hiç hükmünde sayılır. Nefislerinin, en düşük ve en çirkin isteklerine bile boyun eğen nice basit ve fasit insanlar vardır ki, BÜYÜK ADAM sanılır.
Erzincan Maden Felaketi, Ülkemizin Nasıl Peşkeş Çekildiğinin Fotoğrafıdır!
Altın arama ocaklarından çıkarılıp ve sağlı sollu çevreye yığılan topraklar önemli ölçüde siyanür taşımaktadır. Bu çamurların Fırat’a karışması büyük facialara yol açacaktır. Çevre Bakanlığı’nın dereyi kapatma girişimi de israftır. Amerikan şirketi ile Çalık ortaklığı, yılda 30 ton altın çıkarmaktadır. (50 ton olduğu da söyleniyor.) Türkiye’nin payı %8 kadardır. Her yıl yüzlerce ton siyanür ve sülfürik asit kullanılmaktadır. Fırat’a 350 m ötede bu zehirli atıklar yığılmaktadır. O süreçte Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner bu gerçekleri irdeleyince, Ergenekon Kumpası’na alınıp susturulmaya çalışılmıştı.
Erzincan İLİÇ Altın Madeni sahibi Alamos Gold’un CEO’su “John McCLUSKEY”in Küstahlığı!
Türk işçilerin emekleriyle adeta dalga geçen CEO, “Türklerin en iyi yaptığı iş, hafriyattır ve taşları bir yerden başka bir yere taşımaktır!” demekten sakınmamıştı. “Türkiye’deki altın madenleri için 100 milyon dolar yatırdık, kısa süre içinde 85 ton altın çıkardık ve 4 milyar dolar kazandık. Türkiye’nin yüksek enflasyon ortamında tüm işçiliği TL cinsinden yapıyoruz. Altın bize, ama siyanür Türklere kalıyor. Çok tatlı iş…” diyen Alamos Gold’un CEO’su, AKP iktidarının röntgenini yansıtmaktaydı.
Kanadalı Alamos Gold şirketi CEO’su John McCluskey’in açıklamaları şunlardı:
“Alamos Gold olarak, son 9 senede Türkiye’ye yaklaşık 100 milyon dolar yatırım yaptık, kazılarda çok başarılıydık. Mütevazı bir yatırım ile başladığımız ilk kazılardan sonra, yaklaşık 3 milyon ons’luk altın çıkardık, katma değer de buradaydı. Çok mütevazı bir sermaye yatırımı ile ilk madenimiz yoldadır. Bu maden için inşaat iznimizi yeni aldık. Çok uzun vadeli bir perspektife sahip bulunmaktayız. Biz 2009’dan beri Erzincan’dayız. İlk projemize 2010’da başladık. İlk üretimimizi 2020’de alacağız. O andan itibaren de 15 yıllık bir üretim programımız vardır. Türkiye’nin talihsizliğini kutlamak istemezsiniz sanırım, ancak döviz krizi ile üretim maliyetleri bizim lehimize oldukça düşmüş durumdadır. Biz Kirazlı’da fizibilite çalışması yaptığımızda 1 dolar 2.9 liraydı, şimdi 7 liranın biraz altındadır. Bunun bizim sermaye harcamalarımızda ciddi bir etkisi olacaktır. (Ve hele dolar 30 TL’yi aşarsa, bizim vurgun şansımız artacaktır!) Çünkü inşaat maliyetlerimizin %65’i Türk lirası ile yapılmaktadır. Diğer taraftan ise çok yüksek bir enflasyon oranı söz konusu. Dolayısıyla enflasyon Türk işçisinin bu kazancının bir kısmını geri alacaktır. Maaş ödemelerinin ne kadarı dolar ile ne kadarı TL ile yapılacak? diye sorulmaktadır. Hepsi Türk lirası ile yapılacaktır. Hiçbir yabancı çalışanı istihdam etmiyoruz. Aslında madenin kendisi sözleşmeli madeni olacaktır. Sözleşmeli personel kullanımı Türklerin çok iyi yaptığı bir şey sayılır. Hatta dünyada en iyilerden biriler. Hafriyat ve taşları bir yerden bir yere taşımakta dünyada onların tecrübesinde çok az ülke bulunmaktadır. Ayrıca kendi ekipmanları vardır. Kendi ekipmanlarını Türkiye’de üretiyorlar, bu durum, biz yabancı yatırımcıların çabasını ve kazancını artırmaktadır.” [1]
Demokratik Despotizmin Gardaşlığı!..
Sn. Erdoğan, %93 oyla tekrar Cumhurbaşkanı seçilen İlham Aliyev’i ağırlamıştı. Aliyev’le Erdoğan’ın pek çok ortak yanları vardı. Azerbaycan’da Aliyev’in özel gayretiyle yürürlüğe giren yeni siyasi partiler yasasına göre, ülkenin 3 küçük partisi de kapanma riskiyle karşı karşıyaydı. Ocak 2024’te uygulanmaya başlanan yeni yasaya göre, siyasi partilerin en az 5.000 (beş bin) üye kaydetmesi ve bu isimlerin adresleri ve telefonlarıyla, ilgili makamlara bildirilmesi şarta bağlanmıştı. Tamamına yakını iktidar ve Aliyev yanlısı güdümlü partilerin oluşturduğu parlamentoda tek sandalyesi bulunan Muhalif REAL Partisi’nin Başkanı Ilgar Memmedov; böylece en cılız muhalefetin bile yasaklandığını vurgulamıştı. Bunun gibi Müsavat Partisi Başkanı Arif Hacılı da bu yeni yasayla muhalif seslerin kısıldığını açıklamıştı. Ve zaten Azerbaycan’da Aliyev iktidarını tenkit eden bütün yazarlar ve fikir adamları cezaevlerine kapatılmış durumdaydı!.. Gazze’de mazlum Filistin Müslümanlarına acımasız bir soykırım uygulayan ve yüz binlerce masum insanı katledip sakat bırakan Siyonist İsrail’in akaryakıt ve doğalgaz ihtiyacını karşılayan… Ve ülkesinde İsrail’i kınayan miting ve protestolara izin vermeyen tek kahraman(!) olan İlham Aliyev’le, Sn. Erdoğan’ın gardaşlık aşkının mayası İsrail yandaşlığı olmasındı!?

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi