Erbakan Hocamız: “Ne dedik! Bilmediğin acı için teselli veremezsin! Gerçekten bilmediğin acı için teselli verebilir misin? Elini yakmadıysan, eli yanmış birine ne söyleyebilirsin? Aç kalmamışsan, çocuklarına rahat alışveriş yapabiliyorsan; üç çocuğu günlerdir aç olan, cebinde demir üç lirası kalmış babayı nasıl teselli edebilirsin? Onun halini nasıl anlayabilirsin? Bak işte; Konyalı bir baba… Üç tane çocuğu ve eşi var. Konyada bir işe girememiş. Alanya, Antalya dolanmış; seralarda, bahçelerde bir iş bulamamış. Çocuklarını, eşini memlekette bırakıp İstanbul'a gelmiş: “İstanbul büyük bir kazan, belki biz de kavruluruz, çoluk çocuğuma üç beş kuruş gönderirim” demiş. Fakat aylar olmuş, burada da bir iş bulamamış. Zaten ibadetten, duadan, her şart ve koşulda Allah'a dayanıp güvenmekten bihaber; şeytan iyice tepesine binmiş, daraltmış da daraltmış, bunaltmış da bunaltmış: “Herkesin işi-gücü var, senin gibiler boş, aç açıkta. Çocukların, karın perişan. Nasıl geri döneceksin? Hangi yüzle gözlerinin içine bakacaksın? Sen at kendini köprüden veya yak kendini, ama bir daha onların karşısına çıkma. Sen daha niye nefes alıyorsun?” demiş. Manadan, maneviyattan uzak, Allah korkusunu yarım yamalak bilen bir adamcağız. Yine de bildiği kadar dua etmiş: “Ya Rabbi, ben yaşamayı da yaşatmayı da beceremedim, beni bağışla!” demiş, vermiş kendini ateşe!.. Bunu haberlerde duydunuz mu? Vermez bu haberleri medya. Adamın cenazesi Konya'ya getirilmiş. İmam efendi ve üç-beş kişi cenaze namazındalar. Caminin kenarında, sakalı göbeğine kadar sarkmış bir hacı bey onlara bakıyor. Kanalın biri de oralarda, Konya'nın caddeleri, sokakları, ulaşımı, gelişimi vesaire röportaj yapıyor. Mikrofonu bu hacı beye uzatıyor, fakat kameralar daha kayıtta değil: “Efendim! diyor çocuk. Caminin avlusunda bir cenaze var, namaza durulmuş. Niçin siz de bu namazda saf olmadınız?” Şuursuz ve sorumsuz Hacı Müslüman! Hicaza gittim, cenneti garantiledim zanneden Hacı bilinçli adam!.. Diyor ki: “Evladım, ben cenazeyi de, imamı da gördüm. Yaklaşıp, imam efendiye sordum. Hocam, kimdir cenaze? Müslümanın üzerine görevdir, cenaze namazına katılalım” diye araştırdım. İmam efendi de cenazesinin geçmişini ve hazin sonunu anlatmış. Buraya kadar sıkıntı yok. Hacı bey diyor ki: “Evladım, İslam'da intihar etmek haramdır. İntihar edenin cenaze namazı kılınmaz, günahtır. O sebeple ben bu cenaze namazına katılmadım ve katılmaam!” Şimdi bu adama söyleyecek o kadar çok şey var ki! Hacı bey; senin tuzun kuru. Maaşın garantide, tarlayı, bağı, bahçeyi almış, çoluk çocuk çoğuna iş kurmuş, ev bark almış, yerleştirmişsin. Camide namazını kıl, evinde tesbihini çek, sakalını göbeğine kadar uzat, ye, iç, yat, kalk, hatta zikir, her namazın arkasından zikir yap, hatta her yıl itikâfa gir Sonra da git AKP'ye elini ver. Benim yerime ülkemde işsizliği, yolsuzluğu, fırıldağı zirveye çıkar. Faizi yüzde kaç yüzlere çıkar. Herkesi borca ve açlığa mahkûm et. Allah'a imanın, ibadetlerin, Kur'an'ın içini boşalt, dini ve aileyi yozlaştır, ey Erdoğan iktidarı, bütün bu talan ve tahribatların hepsini de benim elimle yap de. Her gün açlık ve çaresizlikten ne bileyim kaç insan canına kıysın… Sonra? Sonra canına kıyanın cenaze namazı kılınmaz, öyle mi? Şeytan senii!.. Şarlatan seni!.. Kimin cenaze namazı kılınmaz biliyor musun? İşte senin ve senin gibi dini paçavraya çevirenlerin cenaze namazı kılınmaz! Yanlış anlaşılmasın; elbette hangi şart ve koşulda olursa olsun bir insan canına kıyamaz! Fakat bu gibi olayların sebepleri, senin bu olaydaki elin, bu cana kıymadaki senin rolün ve vebalin, bütün bunlar hiç mi konuşulmayacak? Bütün bunlar hiç mi sorulmayacak? Sen bütün bu hüzün, kan ve gözyaşına sebep olmuşken, AKPye oy vermişken, cennete mi gidebileceksin sanıyorsun? Vallahi belki de bu adamcağızı cennete koyar Allah, sana da cehennem çukurundan onun cennete girişini izlettirir. Azıcık aklın varsa başına al, yeter artık kendine gel!..
Erbakan Hocamızın Mana Âleminde; AKP'YE OY VEREN HACI HOCALARI UYARMASI
…