Dinsizler, İnsanların En Densiz[1]leridir,
Densizlerin En Denisi[2] ise
İMAN VE İSLAM DÜŞMANI FELSEFECİLERDİR!
CHP eski Genel Başkanı Altan Öymenin kardeşi olan ve 1987de bu dünyadan ayrılan Örsan Öymenin oğlu olan ve aynı adı taşıyan Örsan K. Öymen, 20 Eylül 2021 tarihli Cumhuriyet gazetesinde; Laiklik ve Milliyetçilik başlıklı bir yazı yayınlamıştı.
Bu anlamda Atatürkün milliyetçilik ilkesini, milletçilik veya ulusçuluk kavramıyla açıklamak daha doğru olur. Çünkü dünyada milliyetçiliği ırk ve etnik kimlik üzerinden tanımlayan birçok akım da bulunmaktadır. Bu bağlamda, laiklik ve ulusçuluk birbirini tamamlayan kavramlardır. Laiklik, dinin; devlet, siyaset, hukuk ve eğitim işlerine müdahale etmemesini, bu alanları baskı altına almamasını, dinin bireysel ve öznel bir çerçeveyle sınırlandırılmasını öngörür
Necmettin Erbakanın liderliğindeki Milli Selamet Partisinin ve Refah Partisinin gündeme getirdiği Milli Görüş kavramı da kendi içinde büyük bir çelişki barındırmaktadır. Çünkü laiklik karşıtı bir hareketin milli olması, tanımı ve özü gereği olanaklı değildir. Laiklik karşıtı bir hareket olsa olsa Ümmetçi Görüş olarak adlandırılabilir. Atatürk milli kavramını her zaman, dini bağlamdan bağımsız bir biçimde kullanmıştır. şeklinde, kendi uydurması yalanlarını ve yalama olmuş saplantı ve safsatalarını Atatürkün anlayışı ve amacı gibi gösterme sahtekârlığına ve çok çiğ ve çirkin bir Kemalizm istismarcılığına soyunmuşlardır.
Bizim İslam inancımıza ve insanlık anlayışımıza göre; elbette herkesin hem inanma hem de inanmama hakkı ve hürriyeti vardır, bu insanların kendi tercihleri kapsamındadır. Ancak; insanları ve oluşumları, hakaret ve husumet kastıyla Ümmetçi, Dinci, Köktendinci, Gerici diye yaftalamak, asla bir hak değil haksızlıktır, hatta ahlâksızlıktır!.. Ama maalesef Örsan K. Öymen ne hikmettir ki kendi hesabına ve taraftarları adına, asıl açıklaması gereken noktaları kıyıdan köşeden yakalayıp adeta tekerleme söyler gibi “ümmetçi, dinci, köktendinci” diye inançlı halkımızı horlamaya ve Yüce İslama hakaret yağdırmaya çalışmışlardır. Oysa “bilim adamı” vasfı ile konuşurken itham etmek ile ispat etmek arasındaki farkı gözetip öyle davranılması daha uygun ve uygarca bir yaklaşımdır. Zira “Milli Görüş nedir?” sorusuna dahi gelmeden, ilk olarak M. K. Atatürk'ün milliyetçilik konusunda ne düşündüğünü kulaktan dolma değil bizzat kendisinden dinlemeden ortaya konulan ifadeler her şeyden önce onun aziz hatırasına saygısızlıktır ve kendi cehaletine bilimsellik etiketi sarma fırsatçılığıdır.
…
makalenin tamamı için tıklayınız…