ALEVİLİK
VE BEKTAŞİLİK ÜZERİNE
Alevilik ve Bektaşilik: İnancı; Kuran, amacı;
Hazreti Rahman, esası; Ehl-i Beyt-i Resul-i Zişan, ahlakı; İslam olan Müslüman
bir mezhep ve meşreptir.
Zaman içinde: Taliban tipi kaba ve barbar bir
anlayışla veya Dinler arası diyalog ve Ilımlı İslam safsatasıyla nasıl
Sünnilik saptırılmış, dış güçlerin Siyonist ve emperyalist çevrelerin
güdümüne sokulmaya gayret edilmişse;
Maalesef; Alevilik, Bektaşilik ve Mevlevilik gibi
meşrep ve mezheplerde, masonların kılıfı ve din düşmanlarının karargâhı
yapılmaya alet edilmiştir.
Halbuki; Alevilik ve Bektaşilik aslında:
· Görünüşe ve yüze değil, Öze
önem veren.
· Acıtıcı ve azdırıcı değil, yapıcı
ve gönül alıcı ibretli söz söyleyen.
· İlahi aşk ve hakikati; bazen
boğazın tabii ses telleriyle, bazen de, sazın dertli nameleriyle dile
getiren.
· Riyakarlık, sahtekarlık ve
münafıklıktan çekinen mümin ve Müslüman kardeşlerimizdir.
Alevilik ve Bektaşiliğin üç önemli prensibi:
1- Kalenderlik: Dünyaya ve menfaate önem vermeyip,
her şeyi ve herkesi hoş görmek; geniş yürekli hikmet sahibi, barış ve bereket
ehli olabilmek demektir.
2- Garip-perverlik: Kimsesiz, sahipsiz, fakir,
düşkün ve garibanları sahiplenme, onları koruyup gözetme gayretidir
3- Hak-severlik: Allahı Kuranı, Peygamberi
zişanı, İslamı, Ehli Beyti Resulüllahı, vatanı, bayrağı canından aziz bilmek
Her halde ve her yerde adalet ve hakkaniyete uygun hareket etmek… Zulümden ve
zalimden nefret etmek halidir.
Biz Alevilik ve Bektaşiliği böyle biliriz
Onlarla
ilgili uydurma iftira ve safsatalara asla rağbet etmeyiz
Masonların, din
istismarcılarının, devrim simsarlarının oyuncağı olan; dünyalık makam menfaat
için mukaddeslerini satan, Kuranın çizgisinden, Resulullahın, Ehli Beyt
Hazeratının ve sadık Ashabın izinden sapanlar Sünni de bilinse, Alevi de
görünse, bu tiplere ilgi göstermeyiz. Dinini ve manevi değerlerini inkar eden,
devletine isyan eden hainleri sevmeyiz
Allah için buğz etmek (yani zalim ve saldırgan kâfir
ve hainlere kin ve kızgınlık beslemek), ve yine Allah için sevmek (İslama ve
insanlığa hayırlı ve yararlı kişileri ve işleri benimseyip sahiplenmek), imanın
temelidir.
Ancak; dünyevi hesaplar için yapılan düşmanlıklar
Nefsi amaçlarla girişilen kıskançlıklar
Kavmiyetçilik ve mezhepçilik damarıyla
duyulan kırgınlık ve kızgınlıklar, tamamen şeytani dürtülerdir.
Maddeye ve menfaate esir olanın, mana iklimine ve
hikmete erişememenin alametleridir.
Çünkü aslında: Tek mevcut, Hak Mabud yalnız ve ancak
Rabbimizdir. Onun dışında her şey ve herkes sadece Onun farklı tezahür ve
tecellisi olan gölge ve görüntülerden ibarettir.
İnsanı, diğer varlıklardan farklı ve faziletli kılan
da, onun bedeni veya beyni değil: RUHİ VE MANEVİ özelliğidir.
İnsanda; gören, işiten, hisseden, rüya gören, hayal
eden zannedildiği gibi, bizim gözümüz, kulağımız veya beyin ve omurilik
soğanımız değil, sadece ve ancak Ruhumuz ve kalbimizdir.
Göz sadece bir mercek araç, kulak sadece bir mikrofon
alıcısı yerindedir. Aşırı görme bozukluğu olan birisinin çok kalın mercekli bir
gözlük kullandığında ve ağır işitenlerin özel bir kulaklık taktığında gören ve
işiten bu cam mercek ve şu alıcı alettir demek ne kadar yanlış ve yersizdir.
Şimdi size tonlarca istediğiniz cinsten atom ve
molekül verilse; siz bunlardan: GÖREN, İŞİTEN, HİSSEDEN, ÜZÜLEN, SEVİNEN,
DÜŞÜNEN, DEĞERLENDİREN, HAYAL EDEN, RİYA GÖREN bir varlık yapabilir misiniz?
Hayır, ve asla
Öyle ise, İnsan bedeni de atom ve moleküllerden
meydana getirilmiş, bütün organları ve beyni maddi parçalardan birleştirilmiş
olduğuna göre; bu maddi ve zahiri vücudun ve organların; Hissetmesi, sevmesi,
acı çekmesi, şefkat etmesi nasıl mümkün olabilir?.. Demek ki duyan, acıyan,
inanan, insandaki ruhi yeteneklerdir.
Birisini sevdiğimizi ve önemsediğimizi göstermek
için, güzel ve iltifat edici sözler, şiirler söyleriz. Harflerden oluşan
kelimeler ve cümlelerle övgüler dizeriz
Veya bir hediye, bir çiçek takdim ederiz.
Aslında bu güzel sözler, bu çiçekler, hediyeler,
kendileri sevgiden, samimiyetten, şefkat ve merhamet ve hürmetten habersizdir.
Bunlar sadece karşı tarafa, ruhumuzdaki muhabbet ve hürmetin iletilmesinde
birer vesiledir.
Kalpten kalbe, mana iletişimini ve ruhani ilişki ve
işbirliğini sağladığımızdan, bu yola tevessül edilmektedir.
Ama ruhen ve kalben görüşebilecek safiyet ve
hassasiyet kazananlar, manevi alıcı-vericilerini devreye sokmayı başaranların
karşılıklı iletişim kurmak için böyle maddi ve zahiri sebeplere ihtiyaçları
ortadan kalkabilir
Hatta geçmiş ve gelecek zaman boyutundaki ve farklı
frekanslardaki ruhanilerle münasebet kurabilir..
İşte bugün inananlar arasındaki kopukluğun, insanlar
arasındaki muhabbet ve hürmet yokluğunun, kavmiyet ve mezhep taassubunun ve
bütünüyle ahlaki kokuşmuşluğun gerçek sebebi: Ruhi ve manevi duygu ve
değerlerimizin aç bırakılması, yeteri ve gereği kadar doyrulmaması, günah ve
kötülüklerimizle ve dünyalık heves ve hayallerle kalbimizin köreltilmesidir..
KURANLA, Hazreti Peygamberi Zişan Aleyhissalatü
Vesselamla, mübarek ve muhterem Ehli Beyti Resulullahla, sadık ve samimi
Sahabe-i Kiramla ve bütün diğer ulema ve hazeratıyla manevi münasebet
kurabilenlerin, her türlü sorun ve sıkıntılarını aştığı ve Mevlasına ve ebedi
mutluluğa ulaştığı bir gerçektir ve asıl gayemizdir.
Tarihte kalmış ve hesabı mahşere bırakılmış
konularla kafalarımızı fazla karıştırmayalım.
Ancak; Kaderi İlahi, neden Hz. Alinin halife olarak
en sona kalmasını murad etmişti? Sorusuna bir cevap arayalım.
Çünkü Hz. Peygamber Efendimizden hemen sonra
yozlaştırılmaya ve hak yolundan uzaklaştırılmaya çalışılan… Fikir ayrılıkları
ve makam menfaat kaygılarıyla, münafıklar eliyle birbirine düşürülmeye
uğraşılan ve ilk üç muhterem halifeden sonra iyice azgınlaşan o fitne ve fesat
kumkumasıyla: Hz. Ali Efendiniz gibi, örnek ve yüksek bir ferasat, dirayed
cesaret ve istikamet sahibi gerçek bir kahraman dışında hiç kimse başa
çıkamazdı ve İslamın gelecek nesillere aynen aktarılmasını sağlayamazdı.
Bu kanaati üstat Bediüzzaman da paylaşmaktadır.
Büyük Müctehit ve Mürşit olan İmamı Şafii Hz.leri:
Eğer Alevilik, Allahın Arslanı ve Hz. Resulüllahın
sıradışı, ilim ve hikmet sultanı Hz. Ali Efendimizi ve mübarek ve muhterem Ehli
Beyti sevmek ve sahiplenmek ise: alem şahit olsun ki, Ben en birinci Aleviyim
ve Allah Şahit olsun ki, Ben, Hz. Ali ve Ehli Beyt düşmanlarından beriyim
buyurmaktadır.
İki Şeytani Tuzak ve Teh:
Hz. Peygamber Efendimizin sünnetine ve onun hayat
sistemine ve insanlık felsefesine uyanlar anlamında Aleviler de Sünni dir.
Ve yine Hz. Ali Efendimizi, Ehli Beyt sülalesini,
sevip sahip çıkanlar anlamında, sünniler de, Alevi dir.
Ancak, Maalesef Günümüzde;
1. Sünniler, Laytlaştırılıp, Amerikan
emperyalizmine ve İsrail siyonizmine uyumlu ve ılımlı hale getirilmekle
yozlaştırılıp, bir nevi Hz Hüseyin Efendimizi ve Onun masum ve mazlum ehli
Beytini Kerbelada; şeytanları bile utandıran bir vahşetle katleden Yezid
lere taraftar olan gayretsiz ve karaktersiz insanlar gibi yamuklaştırılmaya
çalışılmaktadır.
2. Alevi ve Bektaşi kardeşlerimizi de Haşa
İslamdan ve Kurandan kopuk, sadece bir takım uydurma gelenek ve göreneklere
dayalı bir Kültür toplumu gibi göstermeye, Müslümanlıktan çok masonluğa,
maneviyattan ziyade maddeciliğe ve Karunluğa yatkın; bozuk ve batıl bir görüş
haline getirmeye uğraşılmaktadır.
Bunlar, dinimize de, Alevi kardeşlerimize de
iftiradır.
İslamın iman esaslarına ve ahlak düştularına bağlı
olmakla beraber, bazı şahsi ibadet görevlerinde ihmalkâr davranılmasını bahane
ederek aleviler ve Bektaşiler, Kuranın açık hüküm ve hikmetlerini inkar
ediyorlar diyenler veya böyle zannedenler, ya yalancıdır veya yanılmaktadır.
Özetle:
Bindiğimiz gemimiz delinmekte, yani cennet ülkemiz
dinamitlenmekte ve batırılmaya hazırlanmaktadır. Böyle bir sırada; kim geminin
hangi katında yerleşecek? Kim hangi mutfakta yiyecek? Kim Kaptan, kim tayfa
seçilecek? gibi şeylerle uğraşmak:
Alevi-sünni, Türk-Kürt, solcu-sağcı, dinci-devrimci,
velhasıl hepimizin batıp boğulmasına yol açacaktır. Ve bu gemi batarsa, hiç
birimiz kurtulamayacak ve karlı çıkmayacaktır. Kuvayi Milliye sancağı altında
toplanma zamanıdır.
Bugün Yezidlerin yerini Barbar Amerikan askerleri
ve onların sözde müslüman destekçileri almış, mazlum ve savunmasız Iraklı
Müslümanları ve ehli Beytin Mensuplarını, vahşice katledip doğramaktadır
Barbar Amerikadan, ahlaksız Avrupadan ve Siyonist
İsrail canavarından yana olan ve bu zalimleri alkışlayan, Alevi de olsa, Sünni
de olsa, samimiyetsiz, seviyesiz ve satılık bir sahtekârdır.
Yeri gelmişken hatırlatalım ki, iki türlü Müslüman
vardır:
1- Hakiki Müslüman: İman ve ahlak
esaslarına ve insan haklarına önem verir. İhlâs ve istikamet sahibidir.
2- Hukuki Müslüman: Şekle ve dünyalık
menfaatlere önem verir. Dini gayret ve cesaret sahibi değildir.
Bunun gibi Sahabe de iki kısımdır:
1- Resmi Sahabe: Resulullahla görüşüp iman
eden ve zahiren Müslüman olarak ahirete göç eden herkes sahabe bilinir ve
hürmet edilir.
2- Samimi Sahabe: Kuranın ahkâmını,
Resulullahın ahlakını, Allah ve Resulünün rızasını, Ehli Beyt-in ve kutsal
emanetin hatırını, şahsi makam ve menfaatin üstünde gören seçkin
şahsiyetlerdir. Bu iki sınıfın arası ahirette ayırt edilir.
Münafıkların gizli listesi Resulullahça kendisine
verilen Hz. Huzeyfenin (ra), cenaze namazına katılmadığı, ama zahiren çok
muhterem ve mübarek sanıldığı böyle kimselerin farkına varan Hz. Ömerin büyük
bir hayret ve endişeye kapılması ve Ya Huzeyfe Allah aşkına söyle, ben de
münafıklar listesinde var mıyım? diye sorması, haşa riyakarlık değildir. Ve bu
telaş ve tedirginliğe boşuna düşmemiştir
Unutmayın, Ahiret âlemi, hayret âlemidir. Çünkü
nice mümin ve muttaki sayılanların münafık olduğu, nice hesaba katılmayan ve
kıymete alınmayan şahsiyetlerin ne derece Allaha yakın ve Onun rızasına
muvafık bulunduğu, kıyamet gününde ortaya çıkınca, herkes şaşkınlık
geçirecektir
HEPİMİZ, BİRİZ
Ülkemde yetmiş milyon Kürt, yetmiş milyon Türk
vardır.
Alem şahit olsun bizler; hem Alevi-sünniyiz
Ayrı gayrı görenlerin; yüzüne tükrük vardır
Alem şahit olsun bizler; hep Sünni-Aleviyiz
Bektaşi meşrep inançlı; Müslümandır Atatürk
Hilal için Haça karşı, savaşandır Atatürk
Masonluğa kilit vuran, bir insandır Atatürk
Alem şahit olsun bizler; hem Alevi-sünniyiz
Türk, Kürt; her mezhep buradayız; bizi duysun
dinsizler
Oyunları bozacağız; ayık olsun densizler
Seyitler, Pirler, Şehitler; ruhları bedensizler
Şu an hepsi bizimledir; hep Sünni-Aleviyiz
Hem solcuyuz, hem sağcıyız; hem Milli görüşçüyüz
Hem dindar hem demokratız; hem de Atatürkçüyüz
İlahimiz, türkümüz var; ilkeli ülkücüyüz
Alem şahit olsun buna; hem Alevi-Sünniyiz
Nerde bir Müslüman görse; saldırıyor Siyonist
Gavura zaharlık yapar; maalesef yerli yezit
Kurandan gıcık alıyor, soysuzlaşmış kuduz it
Alem şahit olsun bizler; Müslüman bir Milletiz
Alisiz bir Alevilik; uyduruyor gafiller
Gayretsiz, layt bir Sünnilik, istiyorlar kâfirler
İslam Dini, gericilik; sanıyorlar cahiller
Ahlak ve insan hakları; Batıdan ilerdeyiz
Zülme karşı direnişin; simgesidir Hüseyin
Bütün mazlum müminlerin; gür sesidir Hüseyin
Hak yolunda şehitlerin, rütbesidir Hüseyin
Alem şahit olsun bizler; hep Sünni-Aleviyiz
Şahı şahit hatırına, çok muhteremdir bugün
Bilsen ne sırlar saklıdır, çünkü mahremdir bugün
Bütün Irak Kerbeladır, hep Muharremdir bugün
Amerika yezit olmuş, Kerkük yaremdir bugün
İşbirlikçiler utansın, biz Sünni Aleviyiz
BATININ BARBARLIK DÜZENİ
Hele Bak şu düzene
Hepsi tuzak, düzene
Bu düzeni düzene
İnsanlık lanet okur
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni..
Laiklik laçkalaştı
Kemalizm başkalaştı
Siyonizme yaklaştı
Bize tehdit savurur
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni..
NATO- Mason kafadar
Atatürk`e laf atar
Kerkük Kıbrıs`ı satar
Loca emir buyurur
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni
Kahpeliktir sıfatı
Bozuk, barbar fıtratı
Hain bulmuş fırsatı,
Zalim, vurur da vurur
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni..
Saldırıyor kuduz it,
Kalleş haçlı Siyonist,
Durup seyreder, Yezit
Sanki gavurdur, gavur
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni..
BM`si ve NATO`su
AB Şeytan şatosu
ABD`nin vetosu
Mazlumları kavurur
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni..
Soysuz zalime, “gülüm”
Garip mazluma, ölüm
Azmış küfür ve zulüm
Her an daha kudurur..
Ah, bu çağın düzeni
En alçağın düzeni..
İsrail Şeytan Firavun
ABD Şeddat, Karun
Yoldadır Musa, Harun
Çıkıp zulmü durdurur,.
Mazlumun ezenidir,
Bu Deccal düzenidir
İslam panzehirdir
İnsanlık selam durur
Yıkılır Zalim Düzen
Yakındır Adil Düzen
Hakkıdır Milli düzen