OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’DAN
İNTİKAM ALIŞI MIYDI?
Bismillahirrahmanirrahîm.
“Böylece helak olacak kişi apaçık bir delilden (sonra ‘bilmedim, ikaz edilmedim’ gibi bir mazerete sığınma imkânı kalmadan hak ettiği) belaya ve cezaya uğrasındı; (manevi olarak ve karakter bakımından) diri kalacak (dünyada izzete, ahirette saadete ulaşacak) kişi de, yine apaçık bir delil ve bilgiyle hayatta kalıp (huzura ulaşsındı). Şüphesiz Allah, gerçekten İşitendir, Bilendir.” (Enfal: 42)
Yüce Yaratıcının, insanı nefsi arzularsız ve şeytansız; Hak davaları ise istismarcı münafıksız ve şarlatansız bırakmaması, imtihanın icabı ve bir parçasıdır. İyi niyetli, ferasetli ve dini gayretli mü’minlerin içlerine sızan bu münafıkları, şarlatanları ve şeytani elemanları sezip tanımaları için, Kur’an’ın ayetleri ve Resulüllah’ın öğretileri bizlere ayna tutmaktadır. Zaten, “İşte böyle; Biz, her peygambere suçlu-günahkârlardan (cinni ve insani şeytanlardan) bir düşman kılıp (ona musallat ettik, bu imtihanın gereğidir). Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeterlidir.” (Furkan: 31) “Böylece bütün nebilere (ve Hakk dava elçilerine), insan ve cinn şeytanlarından düşmanlar kıldık. Onlar birbirlerini aldatmak için yaldızlı sözler fısıldaşırlar. (Hakka davetçilerle onların yakın çevrelerine yerleşmiş bazı şeytani ekipler, sanki birbirlerine güveniyormuş tavrıyla sahte iltifatlar yağdırırlar.) Rabbin dileseydi (izin vermeseydi, elbette) bunu yapamazlardı. Öyleyse onları (Hakk dine ve hizbe sızmış insan suretli şeytanları) yalan olarak uydurmakta oldukları iftiralarıyla baş başa bırak. (Seyret ki sonları nasıl olacaktır!) (En’am: 112) [Not: Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette belirtildiği gibi, insanlar; 1- Ya Hizbullah=Allah’ın Tarafgirleri, Destekçileri, Partisi ve Ekibi olmaktadır. (Bak Maide: 56), 2- Ya da; Hizbüşşeytan=Şeytanın Tâbileri, Destekçileri, Partisi ve Ekibi olmaktadır. (Bak Mücadele: 19)]” ayetleri de bu gerçeği ve hikmetini haber buyurmaktadır.
Öyle ise, insanlık tarihinin en zalim ve organizeli şeytan sistemi olan Siyonizm’i, fikren ve fiilen yıkmak ve yerine, farklı din ve düşünceden, ayrı köken ve kültürden bütün insanların barış, bereket ve hürriyet içinde yaşayacakları ADİL bir DÜZEN’i kurmak için yola çıkan Erbakan’ı ve Milli Görüş davasını kendi halinde bırakacaklarını ve içerisine mücahit kılıklı münafık ajanlarını sokmayacaklarını sanmak, bilgi ve strateji noksanlığından kaynaklı bir saflıktır.
İlim erbabına ve dava adamlarına gereken ise, her türlü tepkiyi ve muhtemel tecavüzleri göze alarak, Hakkın rızası ve İslam’ın hatırı için bu gerçekleri yazmak, konuşmak, insanlarımızı uyarmak ve böylece hainlerin tahribatına engel olmak, hiç değilse azaltmaktır. İşte Milli Çözüm Dergisi de bunu yapmaktadır.
Çok güvendiğimiz, Milli Görüş gayretini ve samimiyetini takdir ettiğimiz bir kardeşimiz; tamamen dava hassasiyeti ve vicdani mesuliyet hissiyle bizlere şunları yazmış ve manevi sorumluluktan kurtulmak için nasıl davranılması gerektiğini sormuşlardı.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…