Anasayfa » JOHN PERKINS KAÇA KİRALANIYORDU?

JOHN PERKINS KAÇA KİRALANIYORDU?

Yazar: yonetici
0 Yorum 138 Görüntüleyen

Recep T. Erdoğan’ın reklamı için;  JOHN PERKINS KAÇA KİRALANIYORDU?

Meşhur ekonomist John Perkins, zaten kendi mesleği ve marifeti olan “TETİKÇİLİK” yapmak üzere Türkiye’ye konferansa getiriliyordu. Bizlere hiç yabancı olmayan, ama toplum için oldukça çarpıcı bulunan ve “Bazı tekel şirketlerinin güdümündeki ABD’nin 3.dünya ülkelerini hangi vahşi yöntemlerle sömürdüklerini ve bu ülkelerin yönetimlerini nasıl etkileyip şekillendirdiklerini” açıklayan konuşmalarında şu hususlar hemen dikkat çekiyordu:

1- Siyasetinden ekonomisine, medyasından bürokrasisine, ABD’yi tamamen kontrolüne geçirdiğini belirttiği bu dört-beş şirketin, Siyonist Yahudilere ait olduğunu, John Perkins niye özenle dikkatle gizliyor ve bu konudaki soruları yanıtsız bırakıyordu? 

2- Bu gerçekleri Türkiye’de tam elli yıl boyunca ve bütün ayrıntılarıyla anlatan ve bu yüzden beş partisi kapatılıp olmaz hakaret ve hıyanetlere maruz bırakılan Erbakan Hoca’ya kapılarını kapatan sabataist medya, şimdi John Perkins’i niye ekrana çıkarıyordu? 

3- Yoksa görünürde İsrail’e horozlanan, ama derinden derine, Türkiyenin tamamen siyonizmin kontrolüne geçmesi ve İran gibi tehditlere karşı İsrail’in güvenliğinin garanti edilmesi –Füze savunma sistemi gibi-  için çalışan sn. Recep T. Erdoğan’ın reklamını yapmak ve halkımızı uyutmak için mi ülkemize davet ediliyordu? 

4- Acaba John Perkins’e bu tarihi hizmetleri karşılığında kaç yüz bin dolar ödeniyordu?
Çünkü, zaten “Bir Ekonomist Tetikçinin İtirafları” kitabını yayınlamamak karşılığı 500 bin dolar rüşveti kabul ettiğini, bizzat kendisi açıklıyordu.. Bunun için bir takım mazeretler ve parayı hayır kurumlarına harcadığı yolunda ifadeler kullansa da, “Para karşılığı ve baskılar sonucu vicdanını satmaya ve güç odaklarına kiralanmaya müsait korkak bir karakter yapısı taşıdığı”  ortaya çıkıyordu.
 

5- Buna benzer açıklamaları Çin’deki konferanslarında da dile getiren John Perkins, orada da yine sadece “Amerika’yı avucuna alan şirketlerden ve kapitalizmin kötülüğünden” bahsediyor, ama Siyonist sömürü sisteminden ve Yahudi gerçeğinden hiç söz etmiyor, üstelik Çinde yatırım yapan Yahudi şirketlerinden destek görüyordu. 

6- ABD’nin ve Yahudi lobilerinin BOP çerçevesindeki sinsi faaliyetlerine ve Sn. Recep T. Erdoğan’a bu şeytani projede eşbaşkanlık görevi verildiğine hiç değinmeyen John Perkins, ya cehaletini sergiliyordu, veya bazı gerçekleri gizlediği sırıtıyordu. 

7- İran’da, Irak’ta ve Pakistan’da ABD ve Yahudi Siyonizmi hesabına hangi “ekonomik ve siyasi tetikçilik faaliyetlerine katıldığını” kitaplarında ve konferanslarında ballandıra ballandıra anlatan, böylece kötülüyor ve deşifre ediyor görüntüsüyle, “bütün dünyayı ve Amerikayı kuşatan bu dev şirketlerle baş edilemeyeceği” kanaatini kafalara kazıyan Bay Perkins, niye acaba Türkiye’ye yönelik bu tür tetikçiliklerden ve mesela  Erbakan’ı yıkıp Erdoğan’ın iktidara taşınmasını amaçlayan 28 Şubat darbesinden tek bir kelime etmiyordu? 

Keşke ABD’den de Erdoğan gibi bir lider çıksaymış! 

“Bir Ekonomik Tetikçi'nin İtirafları”, “Kafes” gibi ses getiren kitapların yazarı John Perkins, Sansürsüz programında Yiğit Bulut'un sorularını yanıtlamak üzere Habertürk TV.ye çıkarılıyordu.

Kitaplarını yazmaya başladığında çok sayıda tehdit aldığını belirten John Perkins, “Kitap benim garantörüm. Artık beni öldürseler de insanlar bu kitapları okudu” diyerek, hakkındaki şüpheleri dağıtmaya çalışıyordu.

ABD’nin eski bir “ekonomik tetikçisi” olmasına rağmen mevcut ekonomik sistemin kötü olduğunu vurgulayan Perkins, “Başarısız bir ekonomik sistemimiz var. Bunu değiştirmemiz gerekiyor Wall Street'teki protestoların içinde arkadaşlarım da var. Ben burada olmasaydım onların yanında olurdum. Dünyadaki kaynakların yüzde 30'unu ABD tüketiyor. Ve bu kaynakları çok zengin olanlar kullanıyor. Orta sınıfın ABD'de kötü durumda olduğunu görüyoruz. Anayasadaki haklar uygulanmıyor. İyi bir sigorta sistemi yok.” sözleriyle ABD’yi kötülüyordu.

Perkins, şirketlerin kâr yapmayı düşünmelerinin doğal olduğunu, ancak sosyal olarak da sorumluluk almaları gerektiğini söyleyerek vahşi kapitalizmin yumuşatılmasını istiyordu.

WallStreet gösterilerinin, “Amerikan baharı”na yol açıp açmayacağına yönelik bir soru üzerine de Perkins: “Bunu bilemem ama umarım dünya değişecektir. Amerikan hükümeti insanları öldürmeye odaklı. Bütçenin yüzde 60'ından fazlası orduya gidiyor. Kalan bütçe Wall Street'e ve  ekstra harcamalara gidiyor. Dünya ekonomisi açlık sınırındaki kişilerin ihtiyaçlarını sağlayamıyor” yanıtını veriyordu.

ABD başkanı güvü ve yetkisi olmayan bir kukladır. 

Obama'nın başkan olmasıyla ABD'de fazla bir değişikliğin olmadığını savunan Perkins, “ABD'yi şirketler kontrol ediyor. Demokrat bir başkan seçtik diye seviniyoruz ama hiçbir şey değişmedi, çark eskisi gibi devam ediyor. Afganistan'da, Irak'ta durum kötüye gidiyor. Askeri harcamalar artıyor. ABD Başkanı gerçekten zayıf konumda tutuluyor. Büyük şirketler ABD'yi yönetiyor, Amerikan başkanı güçlü değildir, şirketlerin güdümünden çıkamıyor” diyordu.

Artık başkanların “suikast” dışında medyatik yöntemlerle yok edilebileceğini kaydeden Perkins, IMF Başkanı'nın maruz kaldığı tecavüz suçlamalarını örnek gösteriyordu. John Perkins, nedense ve titizlikle ABD’deki bu şirketlerin “Yahudi”lere ait olduğunu özellikle gizliyor ve bu konuda izleyicilerden gelen ısrarlı soruları da Yiğit Bulut (sabataist mi?) es geçiyordu.

Erdoğan örnek bir kahramandır! 

Perkins, Yiğit Bulut'un “güçlü bir liderliğin bu sistemi değiştirip değiştiremeyeceğine” yönelik sorusu üzerine de, “ABD’li bir başkan keşke Türkiye'de olduğu gibi orduya, kurumlara karşı durabilse. Ama bu mümkün görülmüyor. Başkanlar, seçildikten sonra ABD'deki sistemle tanışıp güç odaklarının güdümüne giriyor . Türkiye liderlik için iyi durumda ve ikinci en hızlı büyüyen ülke konumunda bulunuyor. Bence Türkiye dünyaya liderlik kapasitesi gösteriyor. İran'la da müzakere ediyor. Filistin'in haklarını da savunuyor. Türk halkı harika bir dönem yaşıyor”  diyerek açıkça AKP ve Recep Erdoğan reklamcılığı yapıyor ve halkımızı hipnotize ediyordu.

Peki Bey Perkins, Sn. Recep T. Erdoğan’ı, Türkiye’nin başına, Obama’yı kontrol eden güçlerin getirdiğini ve daha öncesinden kendisine (cesaret-esaret) madalyaları verildiğini bilmiyor muydu? Türkiye’nin bütün fabrikalarının, stratejik kurumlarının, Recep Erdoğan eliyle -Siyonist Yahudi olduklarını ısrarla gizlediği- o Amerikalı şirketlere satıldığını nasıl unutuyordu? Bir ekonomist olarak AKP Türkiyesinin “üretmeden tükettiğini”,  yani dışarıdan aldığı borçlarla ülkeyi iflasa sürüklediğini anlamayacak kadar bir cehaleti, hangi menfaat karşılığı sergiliyordu?  

Bütün bu sinsi niyetlerine ve soru işaretlerine rağmen, John Perkins, şu çok önemli ve gizemli gerçekleri de açığa vuruyordu: 

“ABD’yi 3-5 şirket yönetiyor. Obama dahil yüksek bürokrasi ve siyasiler bu şirketlerin memuru gibi davranıyor. ABD bütçesinin %60’ı, başka ülkeleri sömürmek amacıyla işgal etmek yani insan öldürmek üzere, orduya gidiyor. Bütçenin %20’side zengin kesimlere aktarılıyor. Yüz milyonlarca Amerikan halkı ise geri kalan %20’lik payla idare ediyor, daha doğrusu sürünüyor. 

Amerikada dört şirketin emrindeki medya istediği kişiyi kahraman, istemediği kişiyi sahtekar ilan edip gözden ve görevinden düşürebiliyor. 

Bu şirketler, Amerikan başkanı dahil, mevcut yönetimi her an değiştirebilir güçte bulunuyor. Bu korku ve baskıyla Obama vadettiklerinin büyük bir kısmını yapamıyor, geri adım atmak zorunda kalıyor. Çünkü zaten, Obama gibileri bu büyük şirketlerin yardımıyla seçim kazanıyor ve onların adamlarını kilit noktalara atamaya mecbur bırakılıyor. Bu gibi  kimselerin pek çok gizli ve kirli işleri CIA tarafından belgelenip şantaj unsuru olarak kullanılıyor (Acaba bu sözleriyle Sn. Recep T.Erdoğana da bir mesaj mı veriliyor ? A.A.)  

Obama başkan seçilince kendisine: “Oval ofise hoş geldiniz. Artık bazı gerçeklerle yüzleşmelisiniz. Siz bağımsız bir başkan değilsiniz. Sadece önünüze getirilecek planlara göre hareket etmek mecburiyetindesiniz” uyarısı yapılıyor. 

Bugün Amerikadan başlayan Wall Street gösterileri önemli ve tarihi bir değişimin başlangıcı gibi görünüyor! (Arap Baharı gibi yine Yahudi kontrolü bir avutma ve halkın havasını alma provaları olmasın!? A.A.) 

Amerikada her siyasi, sivil ve askeri bürokrasi ve hatta yargı kesimi, tekel kurmuş şirketlerin çıkarlarına hizmet etmekten kurtulamıyor. Ancak her şeye rağmen umutluyum, ezilen halkların uyanacağına ve haklarına sahip çıkacaklarına inanıyorum. Ve bu konuda başıma geleceklerden de korkmuyorum, çünkü artık 66 yaşıma gelmiş bulunuyorum. (Ama daha önce para karşılığı ve öldürülme baskısıyla susmuş ve pusmuştu! A.A.)

Ben dünya halklarının şuurlanıp tekel sermayesinin ürünlerine boykot uygulamasını istiyorum. ABD yöneticileri, şimdi trilyonluk bütçe açıklarını; askeri harcamalarda ve savaş araçlarında kısıtlamaya gitmek ve büyük şirketlere gerekli ve gerçekçi vergiler getirmekle karşılamak  yerine, maalesef zaten ezilen ve sıkıntı içinde geçinen orta ve yoksul kesimlere yeni vergiler yüklemek, sağlık, eğitim ve sosyal sigorta hizmetlerinde kısıntıya gitmek istiyor.” 

Şimdi sorumuzu tekrarlayalım: 

Bütün bu gerçekleri bilen John Perkins, Türkiyenin aynı Siyonist sermaye tarafından sömürüldüğünü ve AKP’nin bu amaca taşeronluk yapmak için iktidara yürütüldüğünü nasıl bilmiyordu? 

Ve işin doğrusu, Bay John Perkins, AKP iktidarının ve Recep T. Erdoğan’ın reklamını yapmak ve yeni bir kahraman rolüyle halkımıza ve İslam coğrafyasına pazarlamak ve böylece BOP eşbaşkanlığı görevinde başarıya ulaştırılmak üzere, acaba kaç yüz bin dolara kiralanıp Türkiye’ye getiriliyordu?

 

 

 

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi