Anasayfa » BIÇAK KEMİĞE DAYANDI!

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI!

Yazar: yonetici
0 Yorum 144 Görüntüleyen

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI!

 

2023 Eylül ayı başında G20 Dönem Başkanlığı’nı Hindistan yapmıştı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sabırsızlıkla beklediğini açıkladığı G20 zirvesinin bu yılki parolası “Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek” olarak saptanmıştı. Bu slogan, Siyonist-emperyalist odakların Gizli Dünya Hâkimiyeti hayalinin bir yansımasıydı. Acaba Erdoğan iktidarının Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Siyonist Sermaye baronlarına taşeronluklarını mı açığa vurmaktaydı?

İşte Mehmet Şimşek’in 17.07.2023 tarihli notları:

I would like to congratulate #India for hosting a seamlessly organized #G20 Finance Ministers and Central Bank Governors’ summit and the great hospitality.

I look forward to the G20 Leaders’ summit in September, focusing on “One Earth, One Family, One Future”

İngilizce dilinden Google tarafından çevrilmiştir.

“Sorunsuz bir şekilde organize edilen #G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları zirvesine ev sahipliği yaptığı ve büyük misafirperverliği için #India ı tebrik etmek istiyorum.

Eylül ayında ‘Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek’ odaklı G20 Liderler zirvesini sabırsızlıkla bekliyorum.”!?

İsrailli uyuşturucu kaçakçısı serbest bırakılırken çok özel olarak çıkarılan MİT kanununa mı dayanılmıştı?

Türkiye’de uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla 10 yıl hapse mahkûm edilen İsrail vatandaşı Danny Aweke’nin 4,5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra İsrail Cumhurbaşkanı’nın ricasıyla ülkesine iadesi, “Nasıl?” sorusunu da gündeme taşımıştı. Aslında Aweke örneği ilk değil. Rahip Brunson’ın Türkiye’de yargılandıktan sonra ABD’ye dönüşü; dönemin ABD Başkanı Trump’ın ricası ile olmuş, Trump da bunu resmen açıklamıştı. Gazeteci Deniz Yücel’in hapisten çıkması da bu kez dönemin Almanya Başbakanı Merkel’in ricası ile yapılmıştı. Ama bu iki örnekte de, şeklen de olsa yargılama yapılmış, adli süreçler çalıştırılmıştı.

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un ricası ile ülkesine gönderilen, uyuşturucu kaçakçılığından hükümlü Danny Aweke’de ise durum farklıydı. Aweke bir hükümlüydü, 10 yıl ceza almıştı. Cezasının 4,5 yılını çektikten sonra hapisten çıkarıldı ve İsrail’e yollandı. Buradaki prosedür 2018 yılında MİT Kanunu’na eklenen bir maddeye dayanılarak uygulandı. O madde, “Türk vatandaşları hariç olmak üzere tutuklu veya hükümlü bulunanlar; ırkı, etnik kökeni, dini, vatandaşlığı nedeniyle cezalandırılmayacağı, onur kırıcı ceza veya muameleye tâbi tutulmayacağı ya da işkence ve kötü muameleye maruz kalmayacağına ilişkin güvenceler bulunması kaydıyla, milli güvenliğin veya ülke menfaatlerinin gerektirdiği hallerde Dışişleri Bakanının talebi üzerine Adalet Bakanının teklifi ve Cumhurbaşkanının onayı ile başka bir ülkeye iade edilebilir veya başka bir ülkede tutuklu ya da hükümlü bulunanlar ile takas edilebilir” şeklinde hazırlanmıştı.

TCK’nın mimarlarından hukukçu Prof. İzzet Özgenç’e göre bu menfaatin ne olduğu şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalıydı. Prof. Özgenç sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Türkiye’de uyuşturucu madde ticareti suçundan mahkûm İSRAİL vatandaşının cezasını çekmeden serbest bırakılması gereğini hisseden Dışişleri Bakanı Sayın Fidan’ın bu gereği neden hissettiği hususundaki resmi görüşünü kamuoyuyla paylaşılması lazımdı.” Evet, memleketine gönderilen İsrail vatandaşı için verilen mahkûmiyet kararı yanlışsa, bu yanlışın düzeltilmesi için hukuk yolu çalıştırılmalıydı. Türkiye’de cılız tartışmalar sürüyordu ama Herzog’un ricası ile serbest bırakılan Danny Aweke ülkesine çoktan ulaşmıştı. İsrail Dışişleri Bakanı da bu tasarrufu için Erdoğan’a teşekkür mesajı yayımlamıştı.

“Amed”e (Diyarbakır’a) Resmen Başpiskopos Atanmıştı!..

Türkiye, Lozan’da sadece Rum-Ortodoks, Ermeni ve Musevilerden oluşan gayrimüslimleri azınlık olarak kabul etti. Onlar da 1926’da Medeni Kanun’un kabulüyle azınlık haklarından vazgeçip, “Türk vatandaşı” olmuşlardı. Ne yazık ki, AKP döneminde, 2000’li yıllardan itibaren yeniden hem AB hem -kurucusu olduğumuz- Avrupa Konseyi hem de ABD, üç koldan, “azınlık” tanımının genişletilip Kürt kökenli ve Alevi vatandaşlarımız başta olmak üzere “Katolikler, Protestanlar, Süryaniler, Keldaniler, Bahailer, Yahova Şahitleri” hatta Lazlar ve Çerkezlerin de azınlık sayılmasını istiyordu. Yetmedi, her fırsatta bu grupların ülkemizde “soykırıma” uğradığını öne sürüyorlardı.

Diyarbakır Sur’da tarihi bir Keldani Katolik Kilisesi vardı. 1915’ten beri din görevlisi bulunmayan kilise 1960’lardan sonra yıkıldı. İlk olarak 2011’de restore edilerek ibadete açıldı. Ancak 2015’te PKK’nın hendek kalkışması sırasında bir kez daha büyük hasar gördü. Yine restore edilip 8 yıl aradan sonra Temmuz 2023’te yeniden açıldı. Ancak bir “ama”sı vardı. Bizlerin seçimlere odaklandığımız 2023 Mayıs’ta buraya bir Başpiskopos atandı. Atayan kim? Bağdat Keldani Kilisesi Meclisi. Onayan da Papa Francis. Atanan kim? Uludere’de doğan, İstanbul’da Minör Fransisken Semineri’nde okuduktan sonra 1985’te Bağdat’taki Keldani Patrikhane Semineri’ne katılan, 1990’dan bu yana da Fransa’nın çeşitli yerlerinde Keldani cemaatine rahiplik yapan Sabri Anar’dı. Keldaniler ülkemizde azınlık sayılmadığına göre bu atama nasıl yapıldı, Ankara’dan onay alındı mı? soruları kafamıza takılmıştı. Ülkemizdeki “Latin, Ermeni, Süryani ve Keldanilerin” dini yetkililerinin oluşturduğu Katolik Ruhani Reisler Kurulu’nun resmi internet sitesinde bu atama şu ifadelerle duyuruldu: “Ekselansları Sabri Anar Keldanî (Türkiye), Diyarbakır (Amed) Başpiskoposu olarak atandı.”

Anlıyoruz ki Sabri Anar hem Türkiye hem Diyarbakır’daki Süryanilere Başpiskopos olmuş. İyi de bu ayırım, özellikle de “Amed” vurgusu ne amaçlıydı?

Yeni atanan Başpiskopos da bundan 15 gün sonra İstanbul’a gelip Saint Esprit Kilisesi’nde düzenlenen özel bir ayinle göreve başladı. Keldani, Rum, Ermeni, Süryani ve Latin cemaatlerinin ruhani liderleri ve temsilcileri başta olmak üzere; Türkiye, Ortadoğu ve Avrupa’dan bine yakın konuğun katıldığı dini töreni ise, Dünya Keldanileri Patriği Kardinal Louis Rafael Sako’nun yönettiğini hatırlatalım.

2015’te Papa Francis’in Irak’a tarihi ziyaretini organize etmesiyle tanınan Kardinal Sako, Türkiye’ye atanan Sabri Anar’ın göreve başlama ayinine katılmak üzere İstanbul’a gelmeden önce Irak Cumhurbaşkanı’na, Başbakanı’na ve Meclis Başkanı’na mektup yazıp “Patrikhaneyi Bağdat’tan İstanbul’a çekiyorum!..” Keldani Patrikhanesini Bağdat’tan İstanbul’a taşımak mı?.. Bu ne yahu?.. Hangi yetki ve kimin izniyle?! Keldaniler için Türkiye ve Diyarbakır (Amed)’e Başpiskopos atanmasının üstüne bu. Eş zamanlı ne tesadüftür!..

Hatırlarsınız; 2023 Mart’ında oynanan Bursaspor-Amedspor maçından sonra MHP Lideri Devlet Bahçeli şöyle tepki göstermişti: “Bize göre Amed diye bir yer yoktur, Amedspor diye bir kulüpten de bahsedilemeyecektir. Diyarbakırspor’un Amedspor olarak isimlendirilmesi bizim nezdimizde yok hükmündedir.” İktidarın Lozan hassasiyeti (!) malûm olduğundan, sorumuz Bahçeli’ye; acaba şu olanlara ne derler?!” diyen Sn. Müyesser Yıldız’ın sorusu hâlâ yanıtsızdı.[1]

Kıbrıs’ta neler yaşanmaktaydı?

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi