TEBRİKLER SİNAN…
TEBRİKLER BÜTÜN EHL-İ VİCDAN!
Kuduz İsrail’in 2 yıldır sürdürdüğü soykırım katliamlarına karşı, ciddi cesaretli ve bu zulümden vazgeçirici hiçbir adım atmayan tüm dünya devletlerinin ve İslam ülkelerinin yapamadığını ortaya koyan uluslararası Aktivistlerin oluşturduğu SUMUD filosu içerisinde çok değerli ve gayretli kardeşimiz SİNAN AKILOTU’da vardı.
SUMUD Filosu; küresel İklim Değişikliği konularında farkındalık oluşturmaya yoğunlaşan, Siyonist ve masonik merkezlerle irtibatları saptanan… Hatta Trump tarafından bile bu bağlantıları ifşa ve itiraf olunan Greta Thunberg, Nelson mandela’nın torunu Mandla Mandela ve birkaç Avrupa Parlamentosu üyesinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 50 gemi ve 500 aktivistten oluşmaktaydı. Greta Thunberg’in Siyonist George Soros tarafından fonlandığı, PKK ve YPG’ye arka çıkıp Türkiye’yi suçladığı da unutulmamalıydı. Filo, sembolik miktarda insani yardım malzemesi taşımaktaydı. Daha sonra Kuduz İsrail Uluslararası sularda bu gemilere müdahale etmiş, 47’si Türk yüzlerce aktivisti yakalayıp tutuklamıştı. Bunların çoğu Greta Thunbeg’in sinsi irtibatlarından haberleri olmayan iyi niyetli ve gayret ehli şahıslardı. Bazı odaklar, kötü düşünceli ve istismar hedefli olarak başlatsalar da, Cenab-ı Hakk bu girişimleri kahpe İsrail’in aleyhine sonuçlandırmıştı…
Vurulmak, yaralanmak, alabora olup Akdeniz’de boğulmak, kuduz İsrail askerlerince tutuklanmak gibi her türlü tehlikeyi göze alarak, mazlum ve mağdur Gazze halkının sesini dünyaya duyurmak ve insanlığın dikkatini bu vahşete çevirmiş olmak için yola çıkan, hayatlarını ve rahatlarını hiçe sayan kahramanların en şuurlu ve onurlu katılımcılarından biri de kıymetli SİNAN’dı.
Katıldığı TV bağlantılarında:
1- Siyonist İsrail’in gerçek amacını ve ayarını…
2- İsrail’in asla laftan ve kuru şantajlardan anlamayacağını…
3- BM gibi aslında Siyonistlerin kurduğu ve kullandığı teşkilatlarla bu sorunun aşılamayacağını…
4- Öncelikle ve özellikle bölgemizin ve İslam ülkelerinin göbeğinde oluşturulan bu çıbanbaşı terör yapılanmasına fiili ve etkili bir müdahalenin dışında hiçbir çare kalmadığını…
5- İstanbul ve civarında 5 büyüklüğündeki bir depremin bile, nasıl halkımızın uykularını kaçırdığı ortada iken, 2 yıldır her gün ve her saat bu depremin yüz katı tahribatında saldırılarla Gazzeli Müslüman halkın nasıl bir panik ve perişanlık içerisinde kıvrandıklarını…
6- Ama bütün bunlara rağmen inançlarından ve cihat ruhu aşılandıklarından dolayı, bu felaketlerden yılmadıklarını, ümitsizliğe kapılmadıklarını ve asla takdire isyana ve itiraza kalkışmadıklarını…
7- Trump-Netanyahu Nemrutlarının hazırladığı… Batılı Haçlı Gâvurların sahip çıktığı… Ve işbirlikçi kiralıkların “kurtuluş reçetesi olarak” halklara sundukları “iki devletli çözüm programları ve Filistin’i tanıma palavraları” ile toplumların aldatılıp oyalandığını ve “İsrail var oldukça, Müslümanların ve tüm insanlığın asla huzur ve güven içinde olamayacağını” çok net ve mert biçimde ortaya koymuşlardı.
Çünkü Sinan Akılotu, Milli Görüş mektebinde ve Erbakan terbiyesinde yetişmiş bir insandı!
Sadece Müslümanların değil, haksızlığa uğrayan, açlık ve sefaletle boğuşan tüm insanların huzura kavuşmasını kendisine dert ve dava edinmiş bir ehli vicdandı.
Yeğenim Harun Akgül’ün Sinan’ın bu kutlu ve cesur yolculuğuyla alakalı, ibretli, hikmetli ve müjdeli rüyasını; zalim güçler ve işbirlikçiler, telaşlanmasın ve tedbir almasınlar diye aktarmayacağım!
Şimdilik sadece, davamızın tercümanı, insanlığın vicdanı ve Elâzığımızın yüzakı oldukları için tebrik ve takdirlerimi sunarım.
Arapçada “kararlılık, dayanıklılık” anlamına gelen SUMUD Filosu’na bağlı 11 metrelik Marinette teknesiyle Gazze’ye yaklaşan Sinan Akılotu’nun:
“Bizim çektiğimiz sıkıntı ve saldırılar, Gazzeli mazlum Müslümanların yaşadıkları vahşetin binde biri bile değildir. Katil Netanyahu BM Genel Kurulu’nda konuşurken salon boşalıvermişti, bu sonuçta zerre katkımız varsa şükrederiz. Ancak somut adımlar atılmadıkça ve İsrail’in anladığı dilden davranılmadıkça, her girişim etkisiz ve yetersizdir. İsrail’in bizi çiçeklerle karşılamayacağının bilincindeyiz… İslam dünyasının ve insanlığın dikkatini çekebildikse kendimizi bahtiyar hissederiz!” sözleri onun samimiyetini yansıtmaktaydı…
Gerçi Greta Thunberg gibi küreselci ve Siyonist merkezlerin dolaylı kürekleri olan kişi ve kuruluşların; kuduz İsrail’in vahşet ve dehşetine karşı: haklı nefret duyguları kabarmış ve vicdanları ayaklanmış milyarların gazını almak ve tüm işbirlikçilerin de ayıbını kapatmak amaçlı aktivitelerle bu zulmün ortadan kaldırılamayacağının ve Rahmetli Erbakan Hocamızın projeleri, cesaret ve dirayet isteyen önerileri dışında hiçbir çare kalmadığının bilincinde olsak bile, yine de iyi niyet ve gayretle bu girişime katılan ve çeşitli sıkıntılara katlanan herkesi kutlarız.
Aziz Erbakan Hocamız sıkça vurgulardı: “İslam, Halık-ı Taalaya (yüce Yaratıcıya) tazim ve hürmet, diğer bütün mahlûkata ise şefkat ve merhamet esaslıdır.”
Evet Din, ilahi bir kanundur. Bu kanunun inançlı toplumdaki sırrı, hukuktur. Hukukun sırrı, vicdan duygusudur. Vicdanın sırrı ise herkese şefkat ve saygı olgusudur. İşte bu nedenle mü’min insan yeryüzünde Allah’ın halifesi, hak ve adaletin temsilcisi olmuştur. Kuduz İsrail eşkıyasından, arkasındaki Amerika ve Avrupa gibi zalim güç odaklarından, hukuka, anlaşma kurallarına ve insan haklarına uymasını beklemek ise ahmaklık ve akıl tutulması durumudur.
Gerçek imanın izzeti ve asaleti odur ki; hizmet ve gayretlerinden dolayı başka insanlardan, övgü ve karşılık beklemekten arınmış olsun… Ancak şerefli ve özverili gayretlere tebrik ve teşekkür etmek ve iltifat göstermek te bizlerin vazifeleri arasındadır. Çünkü Allah yolunda ve insanlık uğrunda himmet ve hizmet edenler ve bu maksatla çeşitli tehdit ve tehlikelere göğüs gerenler, maneviyat ehline göre “nefsi emmaresini ve dünyalık heveslerini tepelemiş ve manen gazilik rütbesine ermiş insanlar” sayılmıştır.
Evet Hakkı bulmak için, Batılı bırakmak şarttır. Batıldan kurtulmak için de Hakka sarılmalıdır. Bunlar birbirinin devamı ve tamamlayıcısıdır. Kars ilimizde makamı bulunan mücahit evliyalardan Seyyid Ebul Hasan Harakani Hz.leri: “Niyazdan, yani her halde Allah’a muhtaç olduğunun farkında olarak, aciz ve çaresiz biçimde Allah’a yalvarıp yakarmaktan daha büyük ibadet yoktur!” buyurmuşlardı. Aziz Erbakan Hocamıza: “Tüm insanlığı huzura kavuşturmak ve yeryüzünde Adil bir düzen kurmak uğruna, tüm dünyayı ve zalim odakları karşınıza aldınız. Peki, bunu başaracak mısınız?” sorularına:
“Biz önce, bu kutlu hedef ve hizmetlerle, kendi nefsimizi sorumluluktan kurtarmak, başta masum ve mağdur Müslümanlar, tüm insanlığın huzura kavuşmasına vesile olup, böylece Allah’ın rızasına kavuşmak amacındayız!” şeklinde yanıtlamıştı.
Ama bu gerçekleri anlamak, bu huzuru yaşamak ve bu duyguları tatmak için, önce imani his ve heyecanları taşımak lazımdı. Çünkü: Nasıl ki göz, kulak, el, ayak gibi bir uzvu eksik olanın, haliyle bazı duyguları da eksik olacaktı! Bunun gibi; akli, vicdani, ahlâki ve itikadi yönden noksanlık ve çarpıkları bulunanların; şefkat, adalet ve insani gayret duyarlılıkları da körlenmiş durumdaydı!..
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..