Yazar: yonetici
0 Yorum 11 Görüntüleyen

Kur’an’ın Kur’an’la Tefsiri:
HZ. İSA’NIN YENİDEN GELİŞ HEYECANI

Tarih boyunca, tüm insanlığı etkileyen büyük devrim ve değişimler, hep Peygamberlerin ve seçkin şahsiyetlerin önderliğinde gerçekleşmiştir. Yani bazılarının zann ve iddia ettikleri gibi; toplumları oluşturan insanların, fert fert kendilerini ıslah edip düzeltmeleri sonucu Allah onlara hediye olarak bir Peygamber veya kutlu lider göndermemiş, tam aksine bu kutlu liderler tek başına, haklı ve hayırlı dönüşümlere öncülük etmişlerdir. İslam’daki “Mehdiyet ve Mesihiyet” beklentileri de, bize göre hem gerçektir hem de gereklidir. Bunların inkârı, mü’min toplumların umut ve heyecan damarlarını kurutma hedeflidir. Aksi iddialar pek tutarlı değildir. Bu tür kutlu devrimlere karşı çıkanların; özellikle zalim ve Siyonist çevreler, ve de onların işbirlikçisi olan bilgin kılıflı Din tahripçileri olmaları da dikkat çekicidir.

Hz. Mehdi ve Hz. İsa Aleyhisselam’ın gelişine inanıp inanmamak; Kur’an’ın haberlerine, Peygamberimizin hadislerine ve her şeyden önce Cenab-ı Hakkın sonsuz Kudretine ve va’adine duyulan itimatla alâkalı bir meseledir ve bakış açısına göre değişir. Ancak bizim kanaatimiz, ne Hz. Mehdi ne Hz. İsa öyle olağanüstü şekilde ve mucizevi yöntemlerle zuhur etmeyecek, kendileri Mehdilik ve Mesihlik iddiasına girişmeyecek, pek az insan yüksek iman ferasetiyle onları sezecektir. Her iki mübarek şahsiyet de büyük zorluklardan ve çetin imtihanlardan geçecek ve tüm insanlığın yararına olacak kutlu bir değişime rehberlik edeceklerdir. En doğrusunu Allah bilir.

Mehdiyet ve Mesihiyet (Hz. İsa’nın tekrar yeryüzüne inişi ve Siyonist-Emperyalist Haçlı zihniyetini bitirişi) ile ilgili haber ve hadislerin, özellikle Türkiye’yi ve Aziz Milletimizi işaret etmeleri de çok önemli bir ayrıntı olduğu için dikkatlerimizi çekmektedir. Öyle anlaşılıyor ki; Hz. Mehdi mükemmel programlarını ve altyapısını hazır edecek, Hz. İsa Mesih (AS) ise kutlu değişimi gerçekleştirecektir.

Hz. İsa’nın Gelişi

İnsanlara uyarıcı ve müjdeleyici olarak gönderilen mübarek elçiler, Rabbimizin onlara bahşettiği bu şerefli sorumluluğu yerine getirirken çeşitli zorluklarla karşılaşmışlardır. İnkârcılar onların Allah’ın dinini tebliğ etmelerini engellemek istemişler, türlü tuzaklar, iftiralar ve saldırılarla insanların elçilerin izinden gitmelerine mâni olabileceklerini sanmışlardır. Allah yolunda mücadele eden tüm elçilerin başlarına gelenler, Hz. İsa’nın da başına gelmiş, yeryüzünde aralarında bulunduğu süre boyunca hem putperest Roma iktidarının, hem de bağnaz din adamlarının çeşitli saldırılarına maruz kalmıştır. Gerçek dinin düşmanı olan bu iki akımla aynı anda mücadele etmiş, bu mücadele sırasında ise yanında çok az sayıda Allah’a inançlı ve kararlı insan kalmıştır.

Romalı General Pompey MÖ 63’te Kudüs’ü alarak Filistin’e girdi ve Yahudi topraklarını Yahudiye (Judea) bölgesiyle sınırladı. Haşmonay Kralı Hirkanos II ise, Roma Valisinin emri altında sınırlı bir özerkliğe sahip kılınmıştı. Bu tarihten itibaren Yahudi halkının içinde, bu putperest idareye karşı hoşnutsuzluklar başladı. Romalılar MÖ 37’de bu krallığı ortadan kaldırmışlardı. Yahudi Hirkanos II’nin damadı Herod, Romalılar tarafından Yahudiye Kralı olarak atanmıştı.

Kral Herod dönemi

Roma yönetiminin Filistin’deki en öncelikli hedefi vergi toplamaktı. Her Yahudi’nin ödemekle yükümlü olduğu son derece ağır vergiler vardı. Romalılar bu yolla kendisine bağlı bir devlet mekanizması kurmuşlardı. Bu dönemde Romalıların zaaflarını bilen, Sezar’ın öldürülmesinden sonra değişen güç dengelerini kendi çıkarları için kullanmayı becerebilen ve Helen kültürüne olan hayranlığıyla tanınan I. Herod (MÖ 37-4), Romalıların yardımıyla “Yahudilerin Kralı” olmayı başarmış ve devletin sınırlarını yeniden bütün Filistin’e yaymıştır. Herod, Romalılara yaranmak için Helen kültürünün yaygınlaşması yolunda büyük çabalar harcamıştır. Bu kültürün sadece sanat, mimari gibi yönlerini değil; daha önce bahsettiğimiz, dünyevi-maddeci özelliğinin de halk içinde yerleşmesine çalışmıştır. Bu dönemde Yahudi halkın desteğini alabilmek için Hz. Süleyman tapınağını yeniden inşa ettiren Kral Herod, bütün ülkeyi mimari eserlerle, heykellerle donatmıştır.

Hz. İsa döneminde Yahudi mezhepleri

Yahudi halkının karşı karşıya kaldığı bir başka sorun ise, kavmi içten bölen mezhep ayrılıklarıydı. MÖ 2. yüzyıla dek Yahudiler arasında birbiriyle çatışan mezheplerin varlığı hiç duyulmamıştı. Ancak milattan önceki son yüzyılda Yahudi toplumu büyük bir parçalanma yaşamış, Yahudiliğin özü ve gerçek anlamı konusunda birçok farklı görüş ortaya çıkmıştır.

1- Saddukiler: Din kurallarını sadece Eski Ahit’in ilk beş kitabına göre belirliyor, bu kitapları sadece teknik anlamlarına göre yorumluyor, bu sebeple de ölümden sonra hayat, cennet-cehennem gibi dinin temel unsurlarını kabul etmiyorlardı.

2- Ferisiler: Saddukilerin karşısında ise, onların bu sapkın görüşleriyle mücadele eden, Saddukilerden dini konularda ayrılan ve daha mütevazi bir yaşam süren “muhafazakâr” Ferisiler vardı. İlk defa dindar Yahudiler tarafından kurulan Ferisiler, Yahudi dininin muhafazası ve savunulmasında büyük bir rol oynamışlardır. Daha sonraki dönemlerde, Ferisiler içinde de çeşitli ayrılıklar yaşanmıştır.

3- Zelotlar: Bir diğer grup ise Roma yönetimine ve işbirlikçi Yahudilere karşı silahlı mücadeleyi savunan “Zelotlar”dır. Bu siyasi akımın taraftarları Allah’ın hâkimiyetine aykırı olduklarını düşündükleri önemli Romalı ve Yahudi yöneticilere karşı terör eylemleri başlatmış, suikastlarda bulunmuşlardır. Ancak kısa bir süre sonra, başlattıkları isyan hareketi kanlı bir şekilde bastırılmıştır.

4- Esseniler: Diğer bir grup ise 1947 yılında Ölü Deniz’de bulunan Kumran yazıtlarıyla ünlenen, o dönemde kendilerini mağaralarda ibadet ve zikre adayan Essenilerdir. Esseniler kimi araştırmacılara göre dindar Ferisilerin bir koludur. Araştırmacılar arasında Essenilerin Hz. İsa ile yakından ilgili oldukları yönünde yaygın bir kanaat vardır.

Hz. İsa’nın Tebliği

Doğumundan Allah’ın katına alınışına kadar bütün hayatı mucizelerle dolu olan Hz. İsa’nın yaşadığı ve Allah’ın izniyle gerçekleştirdiği mucizeler, Kur’an’da şu şekilde haber verilmektedir:

“Allah ise şöyle diyecek: ‘Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu’l-Kudüs (Hz. Cebrail) ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla (hikmetle ve düzgünce) konuşabildin. Sana Kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim…’” (Maide Suresi: 110)

Hz. İsa’nın ayetlerde bildirilen mucizeleri; babasız olarak doğması, beşikte iken konuşması, Allah’ın kutsal kitaplarını, Tevrat’ı, İncil’i ve Kur’an’ı bilmesi, çamurdan kuş biçiminde bir şey yapıp, nefesiyle canlandırıp uçurması, doğuştan kör olanı, alaca hastalığını iyileştirmesi, ölüyü diriltmesi, insanların yediklerini ve saklayıp biriktirdiklerini haber vermesi, kendisinden sonra gelecek kutlu insanı, Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’i “Ahmet” ismiyle haber vermesi sayılabilir.

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

Yorum Yap

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi