ALASKA’DA TRUMP-PUTİN BULUŞMASI
VE
SN. ERDOĞAN’IN FİLİSTİN EDEBİYATININ İFLASI
Rusya-Ukrayna Savaşı 24 Şubat 2022 tarihinde Putin’in “Ukrayna’nın askerden ve Nazizm’den arındırılması” amacıyla, özel bir askeri operasyon ilan etmesiyle başlamış ve sonraki süreçlerde Ukrayna’nın beşte birine yakın kısmını işgal altına almıştı. Yıllar süren bu savaşta her iki taraftan asker ve sivil kayıpları yüz binlere ulaşmış, nice şehirler ve merkezler harabeye çevrilmiş durumdaydı. Aslında 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhakıyla başlayan bu savaşın perde arkasında Siyonist Yahudi Sermayesinin “Dünya hâkimiyetini pekiştirme hayali” yatmaktaydı.
Putin’in bahaneleri, 2. Dünya Savaşı’nda Amerika’nın Japonya’ya 2 atom bombası atması faciasına yol açan, dönemin Başbakanı Suzuki’nin, yanlış tercümeye müsait “Mokusatsu!” yanıtını hatırlatmıştı. ABD, Rusya ve İngiltere liderlerinin “Teslim olun!” çağrısına Japonya Başbakanı’nın “Mokusatsu!” yanıtı:
a) “Düşünüp taşınıp olumlu kararımızı açıklayacağız!” yanında,
b) “Elinizden geleni geri koymayın!.. Sizi ciddiye almamaktayız!..” anlamına da kullanılmaktaydı. Bu tercüme hatası, Japonya’ya saldırmaya gerekçe yapılmış, atom bombası atıldığı anda ve sonrasında 1 milyon kişi hayattan koparılmış ve Japonya teslime mecbur bırakılmıştı.
Alaska Buluşmasının Perde Arkası!
16 Ağustos 2025 tarihinde, ABD’nin Rusya’dan satın aldığı Alaska Bölgesinde, Putin ile Trump, güya “Ukrayna Barışı” için buluşmuşlardı. Oysa bu olayın perde arkası çok daha başkaydı.
Trump; ABD’yi malûm ve mel’un Siyonist sermayenin ve küresel çetenin tahakkümünden kurtarma arayışındaydı ve bu mücadelede Putin Rusyası’nı yanına alma arzusundaydı. Hatta Rusya’yı giderek güçlenen ÇİN saldırısıyla korkutmaya çalışmaktaydı.
Putin de; AB’yi ve Çin’i avucuna alan bu Siyonist sermaye hegemonyasına karşı, Trump’la iş birliğine hazırdı ve razıydı.
İngiltere ise; bütün AB ülkelerini de arkasına alarak, ABD-Rusya gizli ittifakını bozma çabasındaydı. Zaten bu savaşta Ukrayna’yı destekleyip Rusya’yı kösteklemek, Siyonist Yahudi güdümündeki İngiltere’nin planıydı. Siyonist Lobiler şimdi, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı başlattıklarına pişman olmuşlardı.
İngiltere; eski sömürgesi Hindistan, Çin ve Japonya’yı da Rusya ve ABD’ye karşı kışkırtmaktaydı. Hatta Zelenski, Trump’la görüşmek üzere Washington’a giderken; İtalya, Fransa, Hollanda ve Almanya liderlerini de Amerika’ya gitmeye ikna edenin İngiltere olduğu ortaya çıkmıştı.
Putin’in: “Donetsk’i bize verirlerse işgal ettiğimiz diğer toprakları Ukrayna’ya bırakırız!” çıkışları İngiltere’nin oyunlarını bozmak amaçlıydı. Bu arada Siyonist timsahın alt ve üst çenesi gibi davranan Rusya ve Amerika’nın 1. ve 2. Dünya Savaşlarında hep aynı safta olduklarını da unutmamalıydı.
Trump-Putin Zirvesinin Sancıları ve Sonuçları!
1867’de Rusya’nın ABD’ye sattığı Alaska’da Donald Trump ve Vladimir Putin’in buluşmaları enteresandı. Sadece Ukrayna’nın değil, küresel güç dengelerinin de geleceğini şekillendirecek bu zirveden, her şeyden önce Vladimir Putin kazançlı çıkmıştı. 2022 işgalinden bu yana Batı’nın diplomatik karantinasına aldığı Rus lider, bu hamleyle kendini yeniden kanıtlamıştı. Kremlin’e yakın kaynaklara göre Putin, “izole edilmiş lider” imajını tek bir görüşmeyle parçalamıştı.
“Emlak kralı” Donald Trump, Siyonist Lobilere rağmen Başkanlık koltuğuna taşındığı ilk günden beri karmaşık jeopolitik sorunlara; basit, işlemsel çözümler sunmaktaydı. Alaska’da masaya koyduğu plan da bu felsefenin bir ürünüydü: “Barışa Karşı Toprak” yani Rusya barışa yanaşacak, Ukrayna toprak tavizinde bulunacaktı.
Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisinin sızdırdığı iddia edilen bilgilere göre, Alaska’daki anlaşmanın ana hatları şok edici derecede açıktı!
1- Rusya’nın aldığı toprakların resmen tanınması: Ukrayna’nın Herson, Luhansk, Zaporijya ve Donetsk bölgeleri ile 2014’te ilhak edilen Kırım, resmi olarak Rusya Federasyonu toprağı kabul edilecekti.
2- Tarafsızlık dayatması: Ukrayna, NATO’nun esnek hedefini anayasal olarak terk edecek ve kalıcı bir askeri garanti çözümleri benimsemeyecekti.
3- Ukrayna silahsızlanmaya razı olacaktı! Batı’nın Ukrayna’ya yaptığı tüm silah sevkiyatı kesilecek ve Ukrayna ordusunun belirli bir kapasitenin üzerine çıkmamasına garanti verilecekti.
Trump’a göre bu, “daha fazla kan dökülmesini önleyecek acı ama uygulanabilir bir reçete” olacaktı. Ancak eleştirmenler, bunun 1938’de Hitler’i yumuşatmak için Çekoslovakya’yı feda eden Münih Tahsisi’nin modern bir versiyonu olduğunu savunmaktaydı.
Alaska’daki bu alışverişin yankıları, Ukrayna’nın sıcak cephe hatlarında öfkeyle karşılanmıştı. Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, önce yaptığı sert çıkışı, zirveyi “Ukrayna’nın arkasından yapılan ahlâksız bir satış” olarak tanıtsa da, Avrupalı ağabeyleriyle gittiği Amerika’da “Güzel bir harita!” demeye başlamıştı.
Avrupa Birliği ise; zirveyi derin bir endişe ve dışlanmışlık hissiyle izleyip bakmıştı. Brüksel’de yapılan acil toplantının ardından 26 AB üyesi, “Ukrayna olmadan, Ukrayna için bir çözüm olamaz” diyerek ortak bir deklarasyon yayımlamıştı. Avrupa’nın en büyük korkusu, Trump’ın, kıtasının güvenlik mimarisini hiçe sayarak Avrupa’yı bir oldubittiye mecbur bırakmasıydı. Ancak bu gelişmelerin ardından, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın çatlak sesi yankılanmıştı. Orban, “Süreç gerçekçi kullanıldı. Ukrayna bu savaşı kaybetti, Rusya kazandı. Avrupalılar silah pompalamayı kesseydi, bu savaş çoktan bitmiş olacaktı!” diyerek Trump’ın tezlerine açık destek çıkmıştı. Hatırlayın bu Orban, UCM’nin tutuklama kararı verdiği Kuduz Netanyahu’yu ülkesine çağırıp ağırlamıştı. Üstelik Orban, Sn. Erdoğan’ın da samimi dostları arasındaydı!?.
Zirve yerinin Alaska olarak seçilmesi, Putin için ustaca bir psikolojik hamle sayılmıştı. Burası, Çar II. Aleksandr’ın “işe yaramaz bir buz kutusu” diyerek ABD’ye sattığı, ancak sonradan altın ve petrol zengini olduğu anlaşılan topraklardı. Rus milliyetçileri için Alaska’nın satışı, bugün bir “tarihi hata” ve “ulusal küçülme” olarak anılmaktaydı. Putin ise, tam da bu topraklarda Ukrayna’dan toprak kazandığı bir anlaşmayı müzakere ederek, dünya çapında ve kendi halkına şu mesajı aktarmıştı: “Bizim için kaybedilen kutsal değil, değişkendir. Dün kaybettiğimizi, bugün geri alabiliriz.”
Zirvenin ardından Trump’ın “Bu bir başlangıçtı. Detayları ikinci bir zirvede elde edebileceğiz” demesi, bu tehlikeli oyunun devam edeceğinin bir kanıtıydı. Dünya, Alaska’da çizilen bu yeni haritayı kabule yanaşacak mıydı; yoksa bu zirve, daha büyük ve öngörülemez bir fırtınanın sadece başlangıcı mıydı? Yanıt, gelecek yılın ve ayların sisleri arasında saklıydı.[1]
İsrail’in Kıbrıs’ı sessiz istilası: MOSSAD, Rum polislerini eğitmeye başlamıştı!
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi son dönemlerde Ada’da artan İsrail nüfusuna ve Siyonist-Emperyalist nüfuzuna karşı rahatsız olurken, MOSSAD’ın ise Rum polislerine eğitim vermeye başladığı ortaya çıkmıştı.
MOSSAD’ın “terörle mücadele” adı altında Rum polislerine eğitim vermesi aslında Türkiye’ye yönelik bir düşmanlıktı, ama Cumhur İttifakı tam bir aymazlık uykusundaydı. Güney Kıbrıs’ta artan Yahudi nüfusu aylardır gündemde yerini alırken Rum Yönetimi son dönemlerde Siyonist İsrail Devleti’nin “Güney Kıbrıs’ı arka bahçeleri” gibi kullandığı eleştirileri karşısında şaşkındı.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..
İlginizi Çekebilir
- Türkiye İçin Asıl Tehdit: PKK MI, İŞBİRLİKÇİ İKTİDARLAR MI?
- İKTİDARIN SİNSİ İRTİBATLARI VE İSRAİL HİZMETKÂRLIĞI!
- Cemaat ve Tarikatların Islahı ve İntizama Sokulması İçin ADİL AHLÂKİ DÜZEN PROGRAMI
- Vatikan’da Papazlara, “Müslümanlara nasıl yaklaşılır? (Yani nasıl kandırılır?)” Dersleri veren İlahiyatçı-Büyükelçi TEMEL BEY’İN DAMADI ÇIKMIŞTI!