Sn. Süleyman Arif Emre Beyin Oğuzhan Asiltürk İtirafları
Ekrem Şama Sn. Süleyman Arif Emreye sormaktaydı: Sizin Siyasette 35 yıl kitabı var ya, bu konuyu orada anlatmışsınız. Bir akım çıkmış Milli Görüş hareketinde. Güya Musa Saffet Bayramaşık Hocayla bir görüşme yapmışlardı. Bunların; bizden iki kişiyi almadan partinizi kapatırız bir daha da siyaset yapamazsınız. Bu iki kişiden biri Şevket Kazan, diğeri Oğuzhan Asiltürkmüş… İkisi de Milli Görüşçü gibi gözükecekler ama bize çalışacaklar dediğini iddia ediyorlardı ve sizin kitabınızı referans gösteriyorlardı?..
S. A. Emre: Öyle bir rivayet yok. Şevket beyi 73 seçimlerinden sonra Abdurrahim Bezci getirdi. Yoksa Şevket Kazanın esamesi yoktu. Oğuzhan (İstanbul)İl başkanıydı gereken performansı gösteremediği için onu görevden aldım. Oğuzhan o zaman çok pasifti ve başarılı olamadı. Ben de Oğuzhanı değiştirdim, hatta neredeyse dışarı atacaktık yani. Ama belki çalışır deyip alıştırdık onu. Ben Oğuzhan beyi ilk defa şöyle tanıdım. Ankara'da mühendis genç bir adam abisiyle beraber Kars Ardahan'da ilkokul ihalesine girmiş o şekilde çalışıyormuş… Ben yoktum Hoca dedi ki; genç bir mühendis geldi o kadar samimi konuştu ki gözlerim yaşardı. Bana Hocam ben artık sizin emrinizdeyim. İster odacı, ister bahçıvan ne olursa görev olarak yaparım, ben size biat ettim tabi oldum deyince Hocamın gözleri yaşarmış.[3] (Bu yılışık sözlerdeki sinsi niyet aynen sonradan aldığı Oğuzhan Asiltürk ismi gibi sırıtıp durmaktaydı ve Milli Nizamın kapatılmasından sonra bu başvurunun yapılması da enteresandı. Hem Oğuzhan Asiltürk, hem Şevket Kazan, ne hikmetse daha önce Milli Görüşe hiç ilgi duymamışlardı. O süreçte Rahmetli Necip Fazılın Bir insanın hem Oğuz, hem Han, hem Asil, hem de Türk olması suni ve zoraki bir yakıştırmaydı ve acaba?larla insanın kafasını karıştırmaktaydı.[4] Tespitleri ve endişeleri de haklıydı.
Şimdi Ekrem Şama gibi şamatacılara ve Oğuzhan şakşakçılarına hatırlatalım:
1- Önce, biz o hakikatleri, S. Arif Emre Beyin kitabına dayandırmadık. Bu kitabın yazılışından 10 yıl öncesinden anlatmaya ve camiamızı uyarmaya başladık.
2- Biz bunları 1978den sonra, özellikle Şevket Kazanın Van Senatör adaylığı sırasında seçim çalışmalarına bizzat katıldığımız ve bizi şaşkınlığa çeviren davranışlarına şahitlik yaptığımız süreçten sonra araştırıp aktarmaya çalıştık. O tarihlerdeki Büyük Gazetede ve Milli Gazete'deki Düşünce köşesindeki yazılarımız bunun ispatıdır.
3- S. A. Emre Beyin kitabı yıllar sonra piyasaya çıkmıştı ve bizim partinin özel seminerlerinde duyup aktardıklarımızın yarısı (Siyasette 35. Yıl. 1. Cilt. Sh. 201-202) aynen yazılmıştı.
4- Şimdi Sn. Emrenin bizden 10 yıl sonra, bu konunun bir kısmını canlı şahit olarak aynen aktarması, yıllar öncesinden yazıp konuştuklarımızın doğruluğunun kanıtı sayılmaz mıydı? Bizim o kitabın çıkışından çok önceleri bu gerçeği bilip yazmamız için: a)Ya Hocamız kaynaklı sağlam rivayetlere dayanmalıydı. b)Veya kafadan uydurduklarımızın, yarısının ve en önemli kısmının tutması olarak yorumlanmalıydı!?
5- Ey Şama gibi şamatacılar! Eğer mert ve dürüst iseniz, Süleyman Arif Beyi kasıtlı ve saptırıcı sorularla konuşturup Oğuzhan ve avanesini aklayıcı videolar yayınlayacağınıza, Bay Asiltürkün Konyadaki Erbakan beytülmale ait paraları mala çevirip kendi üzerine tapuladı, bunlar çocuklarına miras kaldı. Yani Erbakan değil çocukları bunların üzerine yattı!?anlamındaki iftiralarını içeren ve derhal kestirilen video kayıtlarını yayınlayıp herkesin ayarını ve amaçlarını ortaya dökmeniz daha vicdani olmaz mıydı?
SÜLEYMAN ARİF EMRE: OĞUZHAN COK PASİFTİ, HİÇ BAŞARILI OLAMADI
TAMAMI İÇİN: http://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/asilturkun-erdoganla-mgv-pazarligi-ve-hocanin-bosna-yardimi-basin-toplantisi