Anasayfa » SAMİMİ YAHUDİLER SİYONİZME KARŞIDIR

SAMİMİ YAHUDİLER SİYONİZME KARŞIDIR

Yazar: yonetici
0 Yorum 225 Görüntüleyen

SAMİMİ YAHUDİLER SİYONİZME KARŞIDIR  

Hz. Musa’ya inen Tevrat`ın bazı bölümlerini tahrif eden (bozan) ve kendi elleriyle yazdıkları yalan-yanlış şeyleri “Allah kelamıdır” diye insanları aldatan ve bütün bunları dünyalık makam ve menfaat karşılığı yapan[1] bazı sapık yahudilerin, New Age gibi Hristıyan tarikatlarını da yanlarına alarak “bütün dünyaya hakim olma ve İsrail imparatorluğunu kurma “hevesine ve siyasetine SİYONİZM denilmektedir.

 

 

Ancak, yeryüzündeki yahudilerin hepsi siyonist değildir. İnsaf ve itidal ehli yahudilerin de bulunduğu ve bunların siyonist düşünceye karşı olduğu da bir gerçektir. Öyle ise yahudileri ikiye ayırmamız gerekmektedir.

 

 

1-    Siyonist Yahudiler

 

 

2-    Samimi Yahudiler

 

 

1- Siyonist Yahudiler, kendilerini dünyanın hakimi ve efendisi kabul ederler. Başka bütün milletlerin kendilerine köle olmak üzere yaratıldığını düşünürler. Siyonist Haham Cohen`in hazırladığı Telmut adlı kitapta şöyle denilmektedir. “Dünya insanları ikiye ayrılır: 1-İsrailoğulları, 2- Diğerleri. İsrail seçkin bir millettir ve bu tabii gerçektir”[2]

 

 

Bir başka siyonist Prof. Andre Neher ise şunları söylemektedir: “İsrail, ilahi adaletin yeryüzündeki en büyük tecellisidir ve insanlık tarihinin en kutsal meyvesidir. Çünkü İsrail, dünyanın ekseni, merkezi ve kalbidir”[3]

 

 

2- Samimi Yahudilere gelince: Bunlar bulundukları ülkenin halklarıyla karışık ve barışık yaşamayı amaçlayan ve siyonist düşünceyi tehli sayan ve karşı çıkan kimselerdir. Bunlar dindar ama dengeli yahudilerdir. Kur`an`ın işaret ettiği:

 

 

“Kalpleri Allah`a karşı saygı ile ürperen ve Allah`a dönüp hesap vereceklerini düşünen” kimselerdir[4]

 

 

“Allah`a ve ahiret gününe iman eden ve salih amel işleyenlerdir”[5] 

 

 

“Tevrat`ı tahrif etmeksizin ve hakkını gözeterek okuyan ve hükmünü uygulayan kimselerdir.[6]

 

 

Evet “Ehli kitabın hepsi aynı değildir. Bunlar içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah`ın ayetlerini okurlar.

 

 

Bunlar Allah`a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emreder, kötülükten men ederler. Hayırlı işlere koşuşurlar, ve bunlar salihlerdendir.[7] “Hz Musa`nın kavminden Hak ile doğru yolu bulan ve onunla adil davranan bir topluluk buluna gelmiştir”[8]

 

 

İşte bu ılımlı ve olumlu yahudiler, sapık ve saldırgan siyonistlere karşıdırlar. Tabiatıyla siyonist yahudiler de bu samimi yahudilere düşman gözüyle bakmakta ve kendileri için bir engel saymaktadırlar.

 

 

Türkiye’de asırlardır huzur içinde yaşayan, “dönme” ve “sebatist” olarak tanınan iyi niyetli ve emniyetli Yahudilerle de bir hesabımız yoktur. “sebataycı yapılanmaya karşı bilinçli alışveriş insiyatifi başkanı” olan ve dönme olduğunu saklamayan, Mehmet Emre Güreli’nin de ifade ettiği üzere, Ahmet Emin Yalman, Haldun Simavi, Apdi İpekçi, Zekeriye Sertel (İstanbul Ünüversitesi rektör yardımcısı Nur Sertel’in babası) gibi, Atatürk’ü dilinden düşürmeyen ama, Türkiye ve Müslüman Türklere hıyanet eden dönmeler… Prof Yalçın Küçük’ün tespitiyle, “Türkiye’yi İsrail’in rezerv devleti ve arka bahçesi gören” sebatistler ve “Türkiye’yi sömüren ve ezilen halkın sırtından saltanat süren elitist Yahudiler” bulunduğu gibi, ülkemizi vatanları bilen, Türkiye’nin ve Türklerin iyiliğini isteyen dönmeler de vardır.[9]

 

 

Asıl amaçları Filistin’de bir İsrail devleti kurup dünya hakimiyetini resmileştirmek olan siyonist liderlerden Ben Gourion 1938 de şöyle diyordu:

 

 

“Avrupa’daki ve özellikle Almanya’daki yahudileri, şayet İngiltere’ye taşırsam hepsini kurtaracağımı, ama İsrail’e taşırsam yarısını kurtaracağımı bilsem, ben ikinci tercihi seçerim. Çünkü bizim için asıl önemli olan yahudilerin hayatını kurtarmak değil, İsrail Devletini kurmaktır”[10]

 

 

Diğer bir siyonist Tom Segev ise şunları söylüyordu:

 

 

“Siyonist düşüncede olan 10 bin yahudi, bizim için yürüyen cenazelerden farksız olan ve sadece kuru bir yük sayılan bir milyon asimilasyoncu yahudiden önemlidir”

 

 

Hatta İsrail’e göç etmek istemeyen ve siyonist anarşistlere destek vermeyen yahudileri korkutmak ve İsrail’e göçe zorlamak için siyonist Liderlerin Hitlerle ve nazilerle anlaştığı bilinmektedir.

 

 

Hatta İsrail başbakanı İzak Rabin`i öldüren Yigal Amir adlı genç ne bir deli, nede bir serseri değildir. O bir haham çocuğudur ve siyonist eğitimin sadık bir öğrencisidir. Kendisi Telaviv Hahamlık üniversitesinin seçme bir talebesi ve Golan işgalinin gözü kara bir askeridir. Ve işte Yigal Amir, İzak Rabin’i güya Filistin’lilerle anlaşıp Siyonizm idealine ihanet ettiği gerekçesiyle öldürdüğünü söylemiştir.[11]

 

 

İşte böylesi batıl ve barbar siyonizm safsatasına karşı çıkan eski ABD Yahudi Birliği başkanı Haham Elmer Berger, şu gerçekleri dile getirmektedir:

 

 

“Ey Yakup ailesinin Liderleri ve İsrail evinin yöneticileri Beni dinleyiniz Sizler iyilikten nefret ediyor ve kötülüğü seviyorsunuz. Siyon`u kanla ve Kudüs`ü cinayetle kuruyorsunuz. Ama unutmayınız bu zulüm ve sapıklığınızdan dolayı, sonunda siyon bir tarla gibi sürülecek ve Kudüs bir moloz yığını haline gelecek ve mabedin dağı putçuluğun merkezine dönüşecektir”[12]

 

 

Siyonizmi çok iyi tanıyan ve yazdığı kitap Fransa`da yasaklanan Müslüman Prof. Roger Rodi Garaudi ise şu gerçekleri ifade etmektedir: “Tevratta anlatılan Nil ile Fırat arası topraklar kutsal bir İsrail Devleti için vaad edilmiş vatan olmayıp sadece o devirdeki Peygamberlerin ümmeti içi bir geçim ve yerleşim bölgesi olarak gösterilmiştir. Yoksa ne dini ne de hukuki açıdan siyonist Yahudiler için, Allah tarafından imzalanmış bir bağış belgesi mevcut değildir.”[13]

 

 

5 Eylül 1921`deki 12 nci siyonist kongreye hitabeden Buber ise şöyle seslenmektedir:

 

 

“Gerçek Yahudiler ırk`tan önce, dini ve ahlaki bir ahlaka sahiptirler. Yahudiler bir iman ve maneviyat cemaatinin üyeleridir. Ama siyonist düşünce, ırkçılığı putlaştırmış ve yahudiliği aslı hüviyetinden uzaklaştırmış gözükmektedir.”[14] Ve yine 1987 yılında Amerika`daki Montrealde yapılan bir konferansta konuşan Haham İzak Meyer Wies`e şunları söylemektedir:

 

 

“Bizler bir Yahudi devletinin kurulmasına ilişkin her türlü girişimi temelinden reddediyoruz. Böylesi girişimler Yahudi Peygamberlerinin öğretisinden sapmaktan başka bir şey değildir. Zira gerçek yahudiliğin hedefi siyasi ve milli olmayıp, tam aksine manevi ve ahlakidir.”

 

 

Ayrıca Almanya Hahamları Birliği, Fransa evrensel İsrail ittifakı, Avusturya İsrail gönüllüleri ve Londra Yahudi Birlikleri gibi, pek çok Yahudi kuruluşu siyasi ve sömürgeci siyonizmi tasvip etmemiştir.

 

 

Zira Siyonizm, zan ve iddia edildiği gibi dini temellere ve insani hedeflere sahip bir hareket değil, zorla sindirme ve sömürme esasına dayanan, çok katı ve kötü bir ırkçılık düşüncesidir.

 

 

Yani Siyonist yahudiler dini değerlerini, vahşi ideolojilerine sadece alet etmektedir.

 

 

Öyle ise siyonizmi 3 başlık halinde özetlemek mümkün görülmektedir.

 

 

1- Siyonizm dini, ahlaki ve hukuki bir dava olmayıp sinsi, siyasi ve şeytani bir doktrindir. Dini siyasete alet etmektedir.

 

 

2- Yahudilikten değil, Kabbalistlerden ve Avrupa’daki milliyetçi hareketlerden kaynaklanmış, koyu ırkçı ve faşist bir düşüncedir.

 

 

3- Başka milletleri sindirmek ve sömürmek hedefine yönelik vahşi ve acımasız bir harekettir.

 

 

Ülkemizdeki PKK hareketi de siyonizmin bir alt kümesi ve küçük bir örneğidir. PKK ile siyonizmin benzerliklerine, düşünce ve eylem paralelliklerine dikkat çekip bu konuyu bitirelim:

 

 

1- Hem siyonizm hem PKK, her ikisinin de amacı, insani değil siyasidir. Rahmani değil şeytanidir.

 

 

Siyonistler için amaç yahudileri kurtarmak ve korumak değil, hedefleri sömürgeci İsrail’i kurmaktır.

 

 

PKK için de asıl hedef, mazlum kürtleri kurtarmak ve huzura kavuşturmak değil, büyük İsrail`in altyapısını oluşturacak bir Kürdistan`ı kurmaktır.

 

 

2- Her ikisi de ırkçı bir temele dayanır. Siyonistler yahudilerin üstün ve seçilmiş ırk olduğunu iddia etmekte, PKK ise Kürtlerin mağdur ve mazlum olmalarını istismar etmektedir.

 

 

3- PKK ve Siyonizm her ikisi de asimilasyona şiddetle karşıdırlar. Yani Siyonistler yahudilerin başka ülke halklarıyla karışmasını, PKK`da Kürtlerin diğer müslümanlarla karışmasını asla istememektedir.

 

 

4- Her ikisi de hedeflerine varmada terörü mübah saymaktadır. Ve hatta bu maksatla Siyonistler gerekirse yahudileri, PKK ise kürtleri öldürmekten bile sakınmamaktadır.

 

 

Örneğin, Hitler’in tehdidiyle Almanya`dan ayrılıp İsrail`e gitmek yerine, İngiltere`nin elindeki Maurice adasına yerleşmek üzere Patria adlı yük gemisiyle yola çıkan ve İsrail’in Hayfa limanına uğrayan yolcu vapurunu, içindeki 252 yahudiyle birlikte havaya uçuran “Naganah” adlı siyonist terör örgütüydü.

 

 

Yine bunun gibi PKK terör örgütü de, sözde kürtlerin kurtuluşu adına devamlı masum ve mazlum kürtleri katletmeğe devam etmektedir.

 

 

5- Aklı selim sahibi yahudiler Siyonizm’e karşı olduğu gibi, büyük çoğunluğu saf ve sadık müslüman olan Kürtler de PKK`ya karşıdırlar.

 

 

6- Hem Siyonistler hem de PKK, dini değerleri sinsi ve siyasi emelleri için istismar ve suistimal etmektedirler. Ve PKK`yı da, son lideri öldürülen Ermeni Sulhaddin Ürük olan Hizbullahı da, siyonist merkezler desteklemektedir.

 

 

Sonuç: Her din ve düşünceden ve her kavimden herkesle olduğu gibi, siyonist amaçlar taşımayan yahudi vatandaşlarımızla da birlikte ve barış içinde yaşamaya, aynı dünyayı ve aynı ülkeyi paylaşmaya elbette razıyız ve hazırız.

 

 

Ama İslam’ın olduğu kadar, insanlığın da düşmanı ve baş belası olan siyonist düşünceye karşı ise birlikte savaşmalıyız.

 

 

2001 yılı yaz aylarında Güney Afrika’da yapılan Irkçılıkla mücadele Konferansında Kol kola yürüyen Müslüman ve Yahudi bilginlerini örnek almalıyız.

 

 

Ve yine Rus kökenli Yahudi entellektüel Israel Shamir’in, İstanbul belediyesi Kültür Daire Başkanlığınca düzenlenen Avrasya Konferansları dizisi için davet edildiği ve 19-24 Şubat 2003 te geldiği toplantılarda “Irak savaşının perde arkası ve AKP iktidarının tavrı” konusunda söylediklerine kulak asmalıyız:

 

 

(Büyük İsrail’i kurma hesabına, daha önce Osmanlı Devletini yıkan güçler) Şimdi (önce) Irak yok edilip yıkılsın… Ardından Suudi Arabistan, Suriye ve tüm Osmanlı toprağı ve Pakistan’dan Afrika’ya tüm (Müslüman) komşuları parçalansın ve buralar İsrail’in özel hakimiyet bölgesi yapılsın ve üstelik güvenliği de Türklerce sağlansın (istiyor). Bu planlar yıllar önce General Sharon tarafından hazırlandı. 1996’da ise Siyonist Richard Perle ve Douglas Feith tarafından ayarlandı, şimdi Wolfowitz ve şakirtlerince savunuluyor… Ki bunlar ABD dış politikasını yürüten kişiler…

 

 

Bunlar Kudüs’ün, El-Aksa caminin alınmasını ve yıkılmasını istiyorlar…

 

 

Ve maalesef bunları, Türkiye’nin “İslamcı ()” hükümeti (AKP’)nin göz yumması ve destek çıkması ile yapıyorlar…

 

 

Sizin için üzgünüm dostlar… Çünkü siz, bir zamanlar, Ortadoğu’nun (İslam Dünyasının ve farklı kültürden üç kıtanın) çobanları idiniz.. Ama şimdi kuduz kurtlara yardım ediyorsunuz.. Siz insanların hükümdarı, mazlumların hamisi iken, şimdi Mammon’un (para putunun ve siyonist şeytanın) hizmetkarı oldunuz.. Siz İslam’ın koruyucusu idiniz, şimdi Mescidi Aksanın yıkılışını seyrediyorsunuz..

 

 

….. İsrail siyonizmi bu savaşı, Mukaddes’e (Allah’ın dinine ve değerlerine) karşı veriyor.                                          

 

 

Bütün insanlığı kendisine kul-köle yapmak istiyor.

 

 

Artık gözünüzü açın… Bu savaş (şeytani ve Rahmani), manevi güçlerin savaşıdır… Ve Türkiye doğru tarafta yer almalıdır.“[15]

 

 

 

 

 

Dönmelere Dikkat

 

 

TÜRKİYE Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı tarafından, Hollanda`da yayınlanmış aslının, ilave ve değişikliklerle yapılan tercümesi mahiyetinde olan “İSLÂM ANSİKLOPEDİSİ”nin 3` üncü cildinin 646-650. sayfalarında DÖNME maddesi yer almaktadır. Resmî bir yayın olan bu maddede çok enterasan fikirler, görüşler, bilgiler yer almaktadır.

 

 

646`ıncı sayfanın dipnotunda şöyle deniliyor:

 

 

“Bergama civarında Trahalla köyünde 1828/1829 senelerinde oradan geçen Mac Farlane adlı bir seyyahın söylediğine göre, bu köyün sâkinleri tip itibari ile, sâmi ırkına mensup gibi görünmekte olup, cumartesi günleri tatil ederlerdi. Bunların İzmir`de Sabatay Sevi`ye uyanlardan olup, sonradan Bergama havalisinin mâmuriyetinden dolayı, oraya hicret eden bir zümre olması mümkündür.[16] 

 

 

TC`nin yayınlamış olduğu İslâm Ansiklopedisi külliyatı nice kütüphanede bulunmaktadır. Yine hayli vatandaş bunu alıp özel kütüphanelerine koymuştur ama bizim toplumumuz şifahî toplum olduğu için okumuyoruz.

 

 

Yukarıya aldığım kısa paragraf ülkemizde, zâhirde Müslüman köyü gibi görünen Yahudi köyleri bulunduğu iddiasına bir delil teşkil etmektedir.

 

 

Onyedinci asırda Ukrayna taraflarında dehşetli bir Yahudi kıyımı olmuş, canlarını kurtarabilen bir kısım Yahudiler civar ülkelere, bu arada Osmanlı mülküne sığınmışlardı. O tarihlerde Yahudilerin İstanbul, İzmir, Edirne gibi büyük ve kozmopolit şehirlere gelip yerleşmesi mümkündü ama kırsal kesimde Yahudi kimliği ile tutunmaları pek kolay değildir. Bu yüzden, kırsal kesime yerleşen bir kısım Yahudiler asıl kimliklerini gizlemişler, kendilerini Rumeli Bektaşisi ve Alevisi olarak göstermişlerdir. Bu bir iddiadır, tarihçilerin ve ilim adamlarının incelemesi, araştırması gerekir.

 

 

Şifahî toplumlarda halk ve okumuşlar “bakar kör” gibidir. Gerçekler kitaplarda yazılı olsa da onları okumazlar, okusalar da anlamazlar. Ülkemizin son yüz yıllık tarihinin en önemli faktörü Sabataycılar yahut Dönmelerdir. Yakın tarihimizin bütün büyük değişimlerinde, inkılap ve ihtilâllerinde, İğtişaşlarında onların büyük rolü olmuştur. Onlar Türkiye`ye damgalarını basmışlardır. Son üç yüz elli senelik tarihimizin beş büyük ve güçlü adamından biri İzmirli sahte Mesih Sabatay Sevi`dir. Her Türkiyelinin bu zatı tanıması, bilmesi şarttır.

 

 

Dönme iken mahkemeye müracaat ederek Musevî dinine geçen Ilgaz Zorlu, teşebbüsünün gerekçesini şu şekilde açıklıyor:

 

 

“19 Nisan 1960 İstanbul doğumluyum. Annemin adı Mazlume, babamın adı Ömer`dir. İstanbul nüfusunda kayıtlıyım.

 

 

Ben bir Yahudiyim. Yahudi bir anneden doğdum. Yahudi inanışına bağlı olarak ise soy anneden geçer. Dolayısı ile ben ırk olarak Yahudi, din olarak ise anneannemin bana verdiği eğitim ve kendi irademle seçtiğim din Museviliktir. Müslüman bir baba ve Sabatay bir annenin çocuğu olarak benim ilk ve nihaî tercihim bu yöndedir. Ancak benim nüfus cüzdanımda Müslüman olduğum yazılıdır ve bu bilgi yanlıştır. Bunu ben böyle yazdırmadım…

 

 

Kaldı ki, Müslüman olarak tanınmam ve işlem görmem, Müslümanlara karşı da bir haksızlıktır. Ben bugünkü vatandaşlık statümle, eğitim görmek sureti ile, imam, müezzin, hattâ Diyanet İşleri Başkanı olabilirim. Halbuki ben çocukluğumdan itibaren Yahudi olarak yetiştirildim ve bugün de Yahudiyim. Yahudi inançlarına sahip ve onun ritüellerine uygun bir şekilde yaşayan bir kişiyim.

 

 

Yahudi olduğumu ikrarım, kendi inancımın tescili olmasının ötesinde, içinde yaşadığım ve birlikte yaşamaktan mutluluk duyduğum Müslüman topluma karşı bir saygının ifadesidir.

 

 

Bu ikrar belgesinde ifadesini bulmasını istediğim bir diğer konu ise benim Musevi inanışı içindeki yerimle ilgilidir. Ben, Musa şeriatına bağlı, Kabbalist bir Yahudiyim. Dinler tarihinde bize isnad edilen sıfat Sabetaistliktir. Genel anlamda `Dönme` ya da `Selanikli` olarak da ifade edilen gruba mensubum.”[17]

 

 

Benim “Yahudi Türkler Yahut Sabataycılar” (İst. 2000) isimli kitabım yayınlanınca bazı İslâmcı yazarlar “Adamlar Müslüman olmuşlar, Müslüman olduklarını iddia ediyorlar. Bizim de hüsn-i zan etmemiz gerekir” şeklinde itirazlarda bulunmuşlardı. Bu konuda ilmî ve tarihî araştırmalar ne diyor?

 

 

1. Sabataycılar iki kimliklidir. Dıştan Müslüman görünürler, gerçekte ise Yahudi ve Musevidirler.

 

 

2. Bir Sabataycının Müslümanlığı yüzeyseldir, samimî değildir, iğretidir.

 

 

Sabataycılık konusunda yüzlerce araştırmanın yapılması gereklidir. Meselâ İslâm`da reform ve yenilik cereyanında onların tesiri, tuzu biberi nedir? Birtakım adamlar çıkıyor ve dinimizde köklü değişiklikler yapılmasını istiyor. Bu reformcu, yenilikçi, değişiklikçi kişiler kimlerdir, arkalarında hangi güçler bulunmaktadır?

 

 

Zerre kadar aklı, irfanı, iz`anı olan Müslüman, dinde reform ve yenilik isteğinin aslında dini bozmak, onun temellerini dinamitlemek olduğunu anlar ve idrak eder.

 

 

Çok aşırı bir reformcunun şöyle söylemiş olduğu rivâyet ediliyor:

 

 

“Allah`tan iki konuda şikayetçi ve davacıyım. Biri boyumu kısa yaparak beni güdük yaratması. İkincisi başımı kel etmesi…”

 

 

Yahu bu ne biçim bir Müslümandır? Böyle Müslüman olur mu? Bu kafadaki bir kişinin dinde reform yenilik hezeyanlarına kulak verilir mi?

 

 

İddia ediyorum: Dinde reform ve yenilik isteyenlerle ilgili derin, ciddî, etraflı araştırmalar yapıldığı takdirde onların bazısının Sabataycı olduğu, yahut Sabataycılar tarafından yönlendirildiği ortaya çıkacaktır.

 

 

Türkiye`deki marksist, sosyalist, ateist hareketleri inceleyiniz, bunların başını hep Sabataycıların, zahiren Türk ve Müslüman görünen iki kimliklilerin çektiğini göreceksiniz.

 

 

İnanmak istemiyorum, gerçekten inanılması zor bir iddia ama sözüne güvenilir bir dostumuz şöyle demiştir:

 

 

“Cuma günü camide hocalık eden, cumartesi günü gizli Sabataycı sinagoğunda âyin icra eden bir kimse olmuştur bu ülkede…”

 

 

Profesör Yalçın Küçük şu ana kadar Sabataycılar hakkında üç kitap yazdı. Tekelistan, Sırlar, Şebeke… Büyük hacimli dördüncü bir kitap daha yazıyormuş. İnşaallah çıkar ve bomba gibi patlar.

 

 

Türkiye`nin yakın tarihini, bugününü anlamak için Sabataycılığı ve Sabataycıları iyi bilmek gerekir. Onları bilmeden Türkiye denklemini çözmek mümkün ve muhtemel değildir.

 

 

Türkiye Fransa, Almanya,Kanada gibi medenî ve şehirli bir toplum yapısına ve zihniyete sahip olmuş olsaydı bu konuda şimdiye kadar binlerce ilmî araştırma yapılmış ve karanlıklar aydınlatılmış olurdu.

 

 

Sabataycıların çok güçlü ve kollarının çok uzun olduğu söyleniyor. Olabilir. Dolaylı şekilde intikam aldıkları, affetmedikleri de söyleniyor. Bu da doğrudur. Ancak onlar istemiyor diye bu konunun devamlı olarak karanlıkta bırakılması asla doğru olmaz. Usulü dairesinde, heyecana ve paranoyak saplantılara kapılmadan ilmî, tarihî araştırmalar yapılmalıdır. Çeşitli dillerde binlerce, kitap, ilmî makale, hatıra, ansiklopedi maddesi Sabataycılık konusunda kıymetli ve ilginç bilgiler ihtiva etmektedir. Bunlar taranmalı, bilgiler toplanmalı ve sistematik bir şekilde yayınlanmalıdır.

 

 

Bütün bu çalışmalar yapılırken de çok dikkat edilmeli ve antisemitizm ucuzluğuna ve çukuruna düşülmemelidir.

 

 

Sabataycılık konusunda dünyanın en büyük ihtisas kütüphanesi ve arşivi Türkiye`de kurulmalıdır. Bu konuda ilmî çalışma ve araştırma yapacak Müslüman Türk gençlerine İbranice, Ladino, Yiddiş ve diğer gerekli diller öğretilmelidir. Bütün arşivler Sabataycılık konusunda en ince taraklarla taranmalıdır. İğne ile kuyu kazarcasına sabırlı araştırmalar yapılmalıdır.

 

 

Bilmemek ayıp değildir, asıl ayıp öğrenmemek, araştırmamaktır.[18]

 

 

 

 

 

 


 

[1] Bakara: 79

 

 

[2] Bak: Telmud_Paris: 1986 Sh. 104

 

 

[3] Peygamberliğin özü, Levy- 1972 Sh. 311

 

 

[4] Bakara: 46

 

 

[5] Bakara: 62

 

 

[6] Bakara: 121

 

 

[7] Ali –İmran: 113-114

 

 

[8] Araf: 159

 

 

[9] Şevket Eygi. 12 Haziran 2003 –Milli Gazete

 

 

[10] Yivon Geibner, Kudüs C. 12, Sh. 199

 

 

      Roger Garaudy İsrail ve Terör Sh. 69

 

 

[11] Le monte Gazetesinden alıntı, 8 Kasım 1995

 

 

[12] Hollanda Le iden üniversitesinde, 20 Mart 1968 de verdiği bir konferanstan

 

 

[13] İsrail –Mit’ler ve Terör, İst. 1996 Sh. 36-37

 

 

[14] Martin Buber – İsrail and the World-New York, 1948 Sh. 263

 

 

[15] Türkiye ve Dünyada YARIN dergisi. Mart.2003. Sh.5

 

 

[16] (bk. F.W. Hasluck, Christianity and Islam under the Sultans, Oxford, 1929, 11, 473 v.d.)”

 

 

[17] (Ilgaz Zorlu, 10 Temmuz 2000 tarih ve 52625 sayılı Üsküdar Beşinci Noterliğinde tanzim edilmiş tasdikli `İkrar Beyanı`. Profesör Dr. Abdurrahman Küçük, Dönmeler Tarihi, 6`ncı baskı, S. 450)

 

 

 

 

[18] 21 / 08 / 2003 Milli Gazete Şevket EYGİ

 

 


MİLLİ ÇÖZÜM MAKELELERİ İÇİN TIKLAYINIZ…

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi

acilis-duyuru-son