Rusyanın Suriye Macerası, Ankara
Saldırısı ve TSKNIN STRATEJİK MANEVRASI
Yahudi cıfıtlar her tarafı sarmıştı!.
Milli Gazetede yazılmıştı:
1990ların başıydı. Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 150 kişilik bir heyetle birlikte bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetlerine büyük bir çıkarma yapmıştı. Heyette gazeteci olarak ben de vardım. Erbakan Hocanın amacı, bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetlerinin liderlerine Milli Görüşü anlatmak ve komünist Rusyanın boyunduruğundan kurtulan bu ülkelerin kapitalist Batının ve Amerikanın yörüngesine girmelerine engel olmaktı. O gezide bir şey dikkatten kaçmamıştı. Bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetleri liderlerinin yanında, sağında, solunda ilginç kılıklı birileri bulunmaktaydı. Kim bunlar? diye sordum. Aldığım cevap beni fazlasıyla şaşırtmıştı;Bunlar özel görevli Yahudi danışmanlardı!
1917 yılı Ekim'inde Rusya'da komünist ihtilal yaşanmış, yüzbinlerce insanın canına kıyılmıştı. Yeni kurulan Sovyet teşekküllerinde tabloda adları görülen şahıslar dikkati çekiyorlardı:


Tablo İşte Bu Kadar Net ve açıktı!
1) Bugünkü Rusyanın temellerini oluşturan Sovyetler Birliğinin kurulmasında en etkili olan güç Yahudiler ve Siyonizmdir.
2) Rus savaş uçaklarının Suriyede bombardımana başladıktan ve sivillerin ölümüne neden olmasının ardından Türkiye sınırını ihlal ederek Ortadoğudaki karanlık senaryoya dâhil olması sadece ve sadece İsrailin işine yaramaktadır. Büyük İsrailin kurulmasının önündeki bir engel Rusya tarafından kaldırılmak istenmekte, dünya baronları bu ateşe bir odunun da Rusyanın taşımasını talep etmektedir.
3) Ortadoğunun çıbanbaşı devleti İsrailin bölgedeki pervasızca manevraları karşısında Rusyanın bugüne kadar şöyle esaslı bir duruş sergilediği hiç görülmemiştir.
4) Rusyanın bölgede aniden ortaya çıkışı ve oyuna katılması aslında tesadüf değildir! Bu inisiyatiften Amerikanın bihaber olması mümkün müdür? Her zamanki dünya bölüşümü senaryosu bir kez daha sahneye konmakta, ABD kendisi sahnede gözükmek istemediği zamanlarda son derece gizli partneri Rusyayı piyasaya sürmektedir. Bu kadar nettir.[1]
Derin haber alan kaynaklara göre, Siyonist Lobilerin hazırladığı ve Rusyanın başrolde oynadığı yeni bir planı devreye sokmuşlardı. Bu plana göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi, Almanya'yı da aralarına alacak, İran ile Irak da bu oluşuma katılacaktı. Bu grup, Suriye'de sözde demokratikleşmenin sağlanması ve çarpışmaların durması yönünde çalışacaklardı. Görülen amaç, Suriyeli göçmenleri örnek alan, tüm İslam âleminden, Avrupa'ya akan göç belasından kurtulmaktı. Gizlenen amaç ise Suriyeyi parçalayıp Büyük İsraile zemin hazırlamaktı. Rusya, hava kuvvetlerini devreye sokarak, bu planı uygulamaya başlamıştı. İran, Irak, Suriye ile birlikte, IŞİD ve El Nusra gibi teröristlerle, yalnız havadan değil, karadan da mücadele edecekleri konuşulmaktaydı. Belki, bu anlaşma daha da genişletilerek, Suudi Arabistan ve Mısır da, bu ittifaka alınacaktı. Bu konuda, ilk açıklama, Haziran ayında Washington'da Council of Foreign Relations (Dış İlişkiler Konseyi) adındaki kurumda konuşan, Suudlu ve İsrailli yetkililer tarafından yapılmıştı. Üstelik bu ikili, en büyük projelerinin, bölgede Amerika'nın yeni müttefiki, Büyük Kürdistan olduğunu açıklamışlardı. Yani amaç; ABD'nin, Orta Doğu planlarını etkin hale getirmek için, iki yakın müttefik İsrail ile Suudi Arabistan'ın devreye sokulması için, masaya oturmalarıydı. Sonuç olarak; Amerika ve Rusya'nın, bölgede bir Kürdistan devleti kurulması konusunda, uzlaştıkları gerçeği ortaya çıkmış bulunmaktadır yorumları haklıdır ve yeterince uyarıcıdır. Evet Türkiye tarihi bir yol ayrımındadır. Özetle Siyonist odaklar, Türkiye ile Rusyayı karşı karşıya getirmek için bu planı tezgâhlamışlardı. Ama Türkiyedeki devlet aklı, bu komploya kapılmamış, tam aksine NATO (AmerikaAvrupa) ile Rusyayı birbiriyle uğraştırmayı başarmıştı. Ankara Garındaki vahşi bombalı katliamın da MOSSADCIA tarzı olduğu açıktı. Bu ileri teknoloji tertipli bombayı IŞİD gibi örgütlerin hazırlaması imkânsızdı. Türkiyeyi PKK ile masaya oturtmaya ve ülkemizin bölünmesiyle sonuçlanacak çözüm sürecini yeniden başlatmaya bizi mecbur bırakmayı amaçlamıştı. Mevcut AKP iktidarının bunları anlamasını ve gerekli önlemleri almasını beklemek saflıktı. Bu nedenle aylardır savunduğumuz bir Milli Mutabakat Hükümeti kurulması kaçınılmazdı. Terörün hedefinde hem devlet hem HDP var diye başlık atan ve hala sivil PKK olan HDPyi meşrulaştırmaya çalışan yandaş yazar Mehmet Barlas gibi aslı ve astarı malum yorumcuların bu katliamın AKPyi yıpratmayı ve askeri vesayeti hortlatmayı amaçladığınısöyleyecek kadar hedef saptırmaya, İsrail ve ABDyi aklamaya uğraşmaları da dikkate alınmalıydı!.?
Aşağıdaki tespitler oldukça önemli ve anlamlıydı:
Şu konu çok iyi kavranmalıdır ki; Rusya, Suriyedeki çıkarlarının dostudur ancak İsrailin düşmanı değildir, olmamıştır, olmayacaktır! Suriye ve İsrail, Rus terazisinde eşit ağırlıkta iki kefe konumundadır. Tarihin farklı evrelerinde ve dönemin şartlarına uygun olarak, Suriye kefesi diğerine oranla bazen daha ağır basmıştır. Ancak bu ağırlık, İsrailin top yekûn güvenliğini tehdit edecek bir boyut kazanmamıştır. İçinde Yahudi kökenli şahsiyetlerin de yer aldığı Sovyet Devriminin, sözde Emperyalizm ve Siyonizm karşıtı ideolojik iddialarına rağmen Sovyet Rusya, İsrailin kurulmasını destekleyen ülkeler arasında yer almıştır. Hindistan bile Dünya Siyonist hareketinin rüşvet ve baskılarına rağmen, bu oylama Filistin için zulümdür diyerek İsrailin kuruluşuna hayır oyu kullanmıştır. Sovyet Rusya ve eski Varşova Paktının en önemli üyeleri ise, ABD ile birlikte hareket etmiş ve taksime evet diyerek İsrailin yanında yer almıştır. 33 ülkenin evet, 13 ülkenin hayır ve 10 ülkenin çekimser oyu ile Filistin trajedisi yazılmıştır.
Sovyet Rusya, Yahudi devletinin kurulmasıyla Arap ve İslam âleminde ama özellikle İsraile komşu Mısır ve Suriyede büyük infiallerin ortaya çıkacağını ve bu sürecin daimi kavga ve savaşlara sebebiyet vereceğini öngörmüş ve ona göre tavır almıştı. Tabiatıyla, İsrail ile siyasi-askeri savaşlarında Arap ülkelerin sığınacakları liman Moskova olacaktı. Böylece Rusya, gücü ve çıkarlarını dünyanın en önemli bölgesine taşımada asli vesile oluşturan İsrail ve Suriye konusunda hep ikili oynamış, yani Suriyenin yanında görünüp İsrailin işine yaramıştır. İsrailde yüz binlerce Rus asıllı Yahudi yaşarken, binlerce Ortodoks Hristiyan Rus kadını Suriyede evli bulunmaktadır. Ayrıca binlerce Suriyeli Rus üniversitelerinden mezun olmuşlardır. Rus Yahudiler, Rusyanın cüzdanına hitap ederken, Rus Ortodoks kadınları ve Rus diplomalı Suriyeliler Moskovanın vicdanına sığınmaktadır. Rusyada, hem nalına hem mıhına misali hem cüzdana hem de vicdana yatırım yapmaktadır. Moskovada gerçekleşen Netanyahu-Putin görüşmesi esnasında, Putinin ifade ettiği, Rusya, Orta-Doğuda sorumlu davranacak vurgusu, Moskovanın İsrail politikasının özünü ve özetini yansıtmaktadır.
Bir gazetenin birinci sayfa başköşeden verdiği şu haber Amerika ile Rusyanın ortak amacının, bölgedeki teröristlerini Türkiye sınırına yığıp başımızı ağrıtmak olduğunu açığa vurmaktaydı.
Rusyanın Suriyedeki terör gruplarına operasyonu teröristleri Türkiye sınırına doğru kaçmak zorunda bırakmıştı. Bombardıman sonrası terör gruplarının Hatay ili sınırlarından ülkemize girdiği öğrenilirken, 3 Ekim cumartesi gecesi 18 kişilik bir terörist grubunun Türkiyeye girdikten sonra Hatayın Harbiye semtinden kaza yaptığı ortaya çıkmıştı. Teröristler, halkın tepkisi nedeniyle kaçarak bir okula sığınmışlardı.[2]
Türkiyeden Rusyaya Ortak çalışalım teklifi!
İnterfax Ajansının haberine göre Türkiyeden Rusyaya operasyonlarda ortak çalışma grubu kurulması teklifi tarihi bir adımdı. Rusya Savunma Bakanlığı kaynaklarına dayandırılan haberde Rusyanın Suriyedeki hava operasyonları sırasında koordinasyonu sağlamak için Türkiye, Moskovaya ortak çalışma grubu kurulması teklifi yapılmıştı.
NATO Kışkırtması
Rus uçaklarının Türk hava sahasını ihlali üzerinden NATO, iki ülkeyi karşı karşıya getirmeye çalışmıştı. John Kerrynin kışkırtıcı açıklamasından sonra NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de İhlal kaza gibi görünmüyor diyerek Türkiyeyi kışkırtmaktaydı. NATO, 3 Ekimde yaşanan hava sahası ihlali üzerinden Türkiye ile Rusyayı karşı karşıya getirme çabasındaydı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusyanın Türkiyenin hava sahasını ihlali kaza gibi görünmüyor. Rusya bu konuda gerçek bir açıklama yapmadı ifadelerini kullanmıştı. Anlaşılan Siyonist ve emperyalist merkezler Suriye bahanesiyle Türkiye ile Rusyayı boğuşturmak ve böylece İsraili rahatlatmak amacındaydı!
Siyonist sömürü sermayesi timsahın alt ve üst çeneleri olan ABD ve Rusya malesef hep birbirinin düşmanı olarak tanıtıldı. Olayların sadece gösterileni ile yetinenlerde gerçeğin böyle olduğunu sandı. Kimileri Rusyanın kimileri de ABDnin safında yer aldı. Bir diğer ifadeyle bazı ülkeler ABDnin, bazıları da Rusyanın kanatları altına sığınmaya mecbur bırakıldı. Hâlbuki sömürgecinin adı ne olursa olsun yaptığı aynıydı. Meseleye Irak ve Suriye açısından baktığımızda da bu iki sömürgecinin işbirliği halinde olduğunu rahatlıkla anlaşılırdı. ABD ve müttefikleri Irakı işgal ederken Rusyanın sözlü açıklamaların dışında ciddi bir tepkisi olmamıştı. Suriyede yaşananlar karşısında da Rusyadan bir takım açıklamalar dışında ciddi bir tepki duyulmamıştı. Rusyanın Suriyede hava operasyonuna başlamış olmasının iki sömürgecinin çatıştığı anlamına gelmediğini artık görmek lazımdı. Bakınız Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, PKKnın Suriye uzantısı PYDnin Moskova yönetiminden talep ettiği silahları Irak hükümeti aracılığıyla ulaştırdıklarını açıklamıştı. PYDnin Suriyede ABD tarafından partner kabul edildiği düşünülürse PYD konusunda da ABD ile Rusya birlikte hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Türkiyenin PYD ve YPGyi PKKnın Suriyedeki kolu olduğunu ısrarla açıkladığı halde YPGnin ABD eliyle güçlendirilmesi, Rusya eliyle de silahlandırılması Türkiyeyi ortaklaşa kuşattıklarının ispatıdır. Daha önce Suriyenin parçalanmasının uygulamaya konulduğunu, parçalanma sonucunda Rusyanın payına düşen bölgede hâkimiyet kurmak üzere Rusyanın hava operasyonunu ABD ile varılan mutabakat sonucu başlattığını hatırladığımızda bize karşı çıkanlar şimdi telefon açıp haklılığımızı vurgulamaktadır.
Yeni Mendereslerin Suriye Macerası!
Adnan Menderes, Küçük Amerika olma hülyasıyla Türkiyenin iradesini ve güvenliğini ABDye teslim etmişti. Bu öyle bir teslimiyetti ki, henüz NATO üyesi olmadan, ABDnin talebi üzerine Eylül 1950de binlerce askerimizi Koreye savaşa gönderdik. Menderes hükümetine, ABD Kongresi tarafından Mümtaz Birlik Nişanı ve Beratı verildi. Menderes mümtaz bir memur olduğunu ispat etmişti. Menderes iktidarının Suriye sahasında ilk imtihanı 1957de test edilmişti. NATO üyesiydi. Arkasındaki Anglo-Amerikan kuvvetlerine güvenmekteydi. Dünya Siyonist sermayesinin kanatları altındaydı. Türkiyeyi üs cennetine dönüştürmüş vaziyetteydi. Suriye; İsraili ve ABDyi rahatsız ediyordu ve Suriye terbiye edilmeliydi. Bu görev hamasi ve tamahkâr Menderese havale edildi. Mademki kraldan daha çok kralcısın, o zaman tekerimize çomak sokan Suriyeyi hizaya getir diye talimat verildi. Suriye krizi süresince dönemin ABD Başkanı Eisenhower, İngiliz Başbakanı MacMillana hitaben, Suriyenin işgal edilmesi lazım. Bir an önce bunu yapalım. Arkasından İran gelir. Bu, bir CIA-MI6 operasyonu olacak. Önceleri de bazı örtülü operasyonlar yapacağız. Ama biz görünmeyelim. Suriyenin komşusu Türkiye bu işi yapsın diyecektir. Gönüllü devşirme Menderes görevi kabul etmiştir. Dost ve kardeş Suriye o andan itibaren zalim, diktatör, medeniyet düşmanı, halkını ezen şer ülke ilan edilir. Askerlikten nasibini almamış ABD tercümanı Bakan Egemen Bağışın dahiyane sözü Halepten girer Şamdan çıkarız nakaratları o zaman da gündeme gelir. Bağdat, Beyrut ve Filistin, Suriyenin yanında Menderese karşı savaşa hazır olduğunu ilan etmiştir. Moskova ve bütün Bağlantısızlar Hareketi üye devletler Menderesi kınar. Moskova İstanbulu nükleer silahla vuracağını söylemektedir. Ancak NATO, BM Güvenlik Konseyi, ABD ve Batı, Menderese Kes artık zılgıtı çekecektir. Menderes dünya savaşına sebebiyet verecek manyak olarak değerlendirilip Batının dostu ve memuru Menderes terk edilecektir.
Menderes, mecburen Moskova ile ilişkilerini düzeltmeye yönelir. Batıya mesajlar verir. İç kamuoyuna, faiz lobisi, Yahudi sermayesi, Batının projesi demesi de netice vermeyecektir. Şimdi Sn. Davutoğlu ve Sn. Cumhurbaşkanı Rus uçaklarının Türkiyenin hava sahasını iki kez ihlal etmesinin ardından NATOyu göreve davet etmişlerdir. Bu zevatın NATOnun Menderesi, son merhalede nasıl yalnız bıraktığından halen ders çıkarmamış olduğu görülmektedir diyen Mehmet Yuva haklı olarak AKP iktidarını uyarmakta, ama aynı günkü gazetesinin 1. sh. Başköşesinde Rusya ve Amerikanın ortak hedefinin Suriyedeki terörist grupları Türkiye sınırına yığmak ve ülkemizin başına yeni belalar sarmak olduğunu belirten haberi ve Maoist-Komünist kalıntıların halâ platonik Rusya muhabbeti üzerinde nedense durmamaktaydı.
İran, ABD ve Rusya kol kola mı?
Suriyede 3. Dünya Savaşını başlatacak gelişmeler yaşanmaktaydı. Rusya Esad cephesinden savaşa havadan katılmıştı. Arka arkaya bombardımanlar yaparken Reuters haber ajansı ise İran ile ilgili bomba bir gelişmeyi gündeme taşımıştı. Reuters'in iddiasına göre İran karadan Suriye'ye girme hazırlığındaydı. Bu arada Rusya, Suriyedeki bombardımanı giderek yoğunlaştırmaktaydı. Tepkilere nispet edercesine Şam yakınlarını bombalamaya başlamıştı. Suriye'de Rusya'nın hava operasyonun ardından Reuters haber ajansına konuşan Lübnanlı kaynaklar, Lübnan Hizbullah'ı, İranlı askerler ve Suriye ordusunun ülkenin kuzeyinde kara harekâtına başlama hazırlığında olduğunu açıklamışlardı.
Rusya'nın aktif bir şekilde Suriye savaşına dâhil olmasına ABD ciddi bir tepki koymamıştı. ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Rusya IŞİD'i ve El Kaide ile bağlantılı grupları hedef aldığı sürece askeri operasyonlara karşı çıkmayacaklarını vurgulamıştı. İran karadan Suriye'ye girmeye hazırlanırken Rusya ise havadan aktif bir şekilde savaşmaktaydı. Arka arkaya bombardıman yapan Rusya uçakları Türkiye sınırındaki İdlib kentini de vurmuşlar, iki sefer hava sınırımızı ihlale kalkışmışlardı. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 7 ülkenin 'vurma' ihtarına aldırmayan Rusya yeni saldırılar başlatmıştı. Bu kez Rus uçaklarının Şam yakınlarındaki bölgelerde bombardıman yaptığı anlaşılmıştı.
Siyonist Brezinskiden şeytani mesaj: Amerika ile Rusya Suriyede ortak davranmalı!
ABDnin Ortadoğuda hamle şansı azalmıştı. Eski ABD ulusal güvenlik danışmanlarından Yahudi Zbigniew Brzezinskiye göre Amerika Rusya ile müşterek davranmaktaydı.
Eski ABD Başkanlarından Jimmy Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevinde bulunan Siyonist Yahudi Stratejist Zbigniew Brzezinski, ABDnin Ortadoğudaki çıkarlarını korumak için tek şansı kaldığını hatırlatmıştı. ABDli uzmana göre, Washington, Rusyayı ya Suriyedeki operasyonlarından vazgeçirip durdurmalı ya da Rusyayla birlikte hareket etmeye başlamalıydı! Financial Times gazetesindeki makalesinde Suriyedeki son durumu değerlendiren Brzezinski, Rusyanın Suriye operasyonlarıyla ABDnin Ortadoğudaki otoritesini tehdit ettiğini vurgulamıştı. Bölgenin geleceği kadar ABDnin Ortadoğudaki otoritesinin de önemli olduğunu ifade eden ABDli uzman, bunun için Washingtonun Moskovayı operasyonları durdurmaya ikna etmesi gerektiğini hatırlatmıştı. Brzezinski, Rusyanın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esadı destekleme hakkına sahip olduğunu belirterek: Fakat Suriyede son günlerde yaşananlar tekrarlanırsa, ABD karşı önlemler almalı. Bu önlemlerden biri, Suriyedeki Rus hava ve deniz birliklerini silahsızlandırmak veya ortak harekete razı olmaktır.
Rus heyeti İsrailde ne aramaktaydı?
İsrail ve Rus yetkililerin, Suriyedeki Rus askeri varlığı ve iki ülke güçleri arasında çıkabilecek şiddet olaylarının önlenmesi gibi konuları görüşeceği bildirildi. İsrail devlet radyosunda yayınlanan haberde, Rusya Genelkurmay Başkan Yardımcısı Nikolay Bogdanovskiy başkanlığındaki Rus heyeti ile İsrail Genelkurmay Başkan Yardımcısı Yair Golan başkanlığındaki yetkililerin, Suriye topraklarında iki ülke güçleri arasında çıkabilecek şiddet olaylarının önlenmesinin yollarını görüşeceği açıklanmıştı. Haberde ayrıca Rus heyetinin İsrail ziyaretinin iki gün süreceği açıklanmıştı.
Rusyanın Suriye manevrası doğru okunmalıydı!
Batı emperyalizmi Ukrayna sorunu nedeniyle tıpkı Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi Rusyayı kuşatacak askeri adımlar atmaya başlamıştı. ABDnin kukla örgütü NATO öne çıkarılmıştı! Açılan enerji ve finans savaşları sonrasında altı ayda Rus rublesi yüzde 50 değer kaybına uğramıştı. Rusyanın Akdenizdeki yegâne askeri üssü Suriyede bulunmaktaydı. Rusya açısından Suriye herhangi bir ülke sayılamazdı! Ortadoğu güç mücadelesinin merkezi konumundaydı! Terör örgütleri palazlandırılarak Suriyeyi darmadağın eden kirli bir savaş başlatılmıştı… Grekoromen müsabakasında Batı ve yardakçıları kendilerini 5e karşı 4 üstün görüyorlardı! Ama gardını düşürdüklerini sandıkları Rusya beklenmedik bir ters salto atarak ABDnin sırtını mindere yapıştırmış ve süreci tersine çevirmeyi başarmıştı! sananlar yanılmaktaydı. Çünkü ABD ve Rusya aynı senaryoda karşıt rol alan figüranlardı.
Doğru; IŞİD zaten ABD ve İsrailin, Suudi Arabistan ve Katarla birlikte yarattığı bir canavardı… CIA ve MOSSADın ortak ürünü olan IŞİDin finansmanını Amerikan kuklası ülkeler sağlamaktaydı. Ne hikmetse radikal İslamcı olduğunu ileri süren IŞİD, İsraili bir kez bile hedef almamıştı! BMnin resmi raporlarında bile İsrail ile IŞİD arasındaki yardımlaşma yer almıştı. IŞİD ne zaman zora düşse İsrail uçakları Suriye ve Hizbullah mevzilerini bombalamaktaydı! IŞİD, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) üzerinden silahlandırılmıştı! ÖSOya giden silah ve cephanenin büyük bir bölümünün IŞİDin eline geçmesi sağlandı! Bu bir analiz ya da değerlendirme değil! ABD Savunma İstihbarat Teşkilatının (DIA) resmi raporuyla da kanıtlanmıştı. Obama admits US trains ISIL! (Obama ABDnin IŞİDi eğittiğini itiraf ediyor!) yazarak Googlea girin! Karşınıza bir youtube videosu çıkacaktır! Obamanın kendi ağzından şu sözleri bizzat kendiniz dinleyin: With the additional staff I ordered last month, we are speeding up training of ISIL forces including volunteer Sunni tribes in Anbar province! (Görevlendirdiğim ilave ekiple IŞİDin, gönüllü Sünni aşiretlerle birlikte Irakın Anbar eyaletindeki eğitim faaliyetlerine hız verdik!) Dikkatinizi çekerim, Başkan Obama, IŞİDin eğitimine başladık! demiyor; Eğitimi hızlandırdık! itirafında bulunmaktaydı.
Süreç Türkiyenin lehine sonuçlanacaktır!
ABD ve İsrail, çevirdikleri dolapların gün yüzüne çıkmaması için karada PKK/PYDden başka bir gücün bulunmasına fırsat tanımamıştı! 60 küsur ülke sadece hava gücüne ve lojistik faaliyetlere destek çıktı. ÖSO ise Amerikan vergi mükelleflerini aldatarak IŞİDi silahlandırmanın bir vasıtasıydı. Bütün bu gerçeklerin farkında olan Rusya, birkaç basit soru sorarak dünya kamuoyunu ikna etmeyi başardı. Hem ahlaki hem psikolojik hem de durum üstünlüğünü kesin bir şekilde sağladı. Bugünden itibaren süreç hem Suriyenin hem de Türkiyenin lehine olacaktır. Kendini bölmek isteyen ülkelerle birlikte Rusya karşıtı bildiriye imza atan AKP hükümetine rağmen! Batı emperyalizminin gözüne girmek için bütün milli vasıflarını terk eden CHPye rağmen! Türkiye bu güdümlü partilerle, ancak yangın sonrasındaki hasarın kontrolünü yapabilir! Jeopolitiğin dilinden bihaber bu ayak bağlarından kurtulmadıkça, Ortadoğuda oyun kurarak çıkarlarımızı savunamayız diyen Amiral Soner Polat bu tespit ve temennilerinde haklıydı. Ama, Siyonizm gerçeğini ve bu zalim dünya düzenini etkisiz bırakacak Erbakan reçetelerini kavramadan ve ABD+AB yerine Rusyaya sığınalım gafletinden kurtulmadan ne ülkemiz ne de bölgemiz özlenen huzura kavuşamayacaktı. Ancak Rusya ile stratejik irtibatlar elbette kurulmalıydı
Bunlar Mao ceketini bile kutsayan zavallılardı!
Diplomatik görüşmelerde, özellikle Soğuk Savaş yıllarında, yöresel kıyafet ya da asker üniforması bir kimlik meselesinden daha öte bir anlam taşır. Öyle ki, bir lider önemli bir liderle yaptığı görüşmesinde giydiği kıyafetle karşı tarafa bir mesaj ulaştırır. Eski Çin lideri Sun Yat-Senin ilk olarak giydiği ancak Çinin devrimci lideri Mao Zedung tarafından ünlenen ceket de anlam taşıyan kıyafetlerden birisi sayılmaktadır. Mao ceketi olarak bilinen, vücuda oturan dar yakalı ceketi, Çin liderlerinin üzerinde yeniden görmeye başlanması anlamlıdır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesi ABD Başkanı Barack Obama ile görüşen Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping MAO ceketiyle karşısına çıkmıştır. Şinin, ABD ile çatışma yaşarsak, dünya büyük zarara uğrar ifadelerini söylerken de üzerinde Mao ceketi vardı. Şi, Obamaya sadece sözleriyle değil, üniformasıyla da mesaj vermekten sakınmamıştı. Şi bu görüşmede, Maonun Politika kan dökülmeden yapılan savaştır sözünü uygulamaya geçirmişti anlaşılan.[3] T arihin kaydettiği en zalim katillerden MAOnun sapkın ve azgın fikirlerinden öte onun ceketine bile uyduruk anlamlar yükleyen ve tapınma alametleri sergileyen, ama bizi şerefli millet yapan değerlerimize ve İslami düşünceye her fırsatta hücum eden bu sözde ulusalcı mantığı ve zavallılığı ile asla yol alınamazdı ve hiçbir yere varılamazdı!..
Her şeye rağmen devlet, başta TSK bütün temel kurum ve kadrolarıyla oldukça stratejik bir tavır takınarak şimdilik dengeleri gözetleyip durmakta, ama tarihi hamleyi yapacağı fırsatları kollamaktaydı. Türkiye Bir NATO üyesi olarak hem sorumluluklarını kuşanmakta, hem de avantajlarını kullanmaktaydı. Ülkenin bütünlük ve bekasını koruma konusunda hem oldukça kararlıydı, ama kasıtlı kışkırtmalarla kendisini ucuza harcatmayacak kadar da vakarlıydı. Milli çıkarlarımıza sahip çıkma noktasında yeterince duyarlıydı, ama his ve heyecanlarıyla değil, devlet aklıyla hareket edecek kadar da tutarlıydı. İşte devletin bu stratejik sabrı ve soğukkanlılığı, Siyonist odaklarda ve müttefik(!) düşmanlarımızda çok derin bir endişeye yol açmıştı. İranla uzlaşıp kucaklaşmak zorunda kalmaları, Rusyayı Suriyeye sokmaları, Türkiyeye karşı küresel bir şer cephesi oluşturma hesabıydı. Ama derin ve engin devletin bir elinin Rusyada bir elinin İranda olduğunu da biliyorlardı. Ve tüm şeytani kurgularının, sonunda kendi başlarına dolanmasının telaşı yaşanmaktaydı. Yedi düvelin desteklediği PKK ile üç cephede (Kandilde, Suriyede ve ülke içinde) savaşıp destanlar yazan, yüksek başarılarıyla Amerika, Avrupa ve Rusya başta tüm dünyayı şaşkınlığa uğratan ve tabi haklı bir hayret ve hayranlık uyandıran kahraman ordumuzun açık bir düşman saldırısı karşısında neler yapacağını çok iyi bilen odakların, PKKnın Suriye kanadı PYDye açıkça sahip çıkmaya mecbur kalmaları, aslında tükenip tıkandıklarının bir alameti sayılmalıydı. Ama bütün bunların böyle devam etmesi imkânsızdı ve tarihi hesaplaşma kaçınılmazdı. Amerikanın bir hezimetle hizaya sokulacağı ve İsrail çıbanının deşilip dağılacağı günler yakındı. Amerikan taparların Darwinist-Maoist sosyalist saparların akıllarına yatmasa da kutlu bir inkılap yaşanacak ve Kuran merkezli bir adalet ve bereket medeniyeti mutlaka kurulacaktır!..
[1] Adnan Öksüz / Milli Gazete
[2] Aydıncık / 7 Ekim 2015
[3] 7 Ekim 2015 / Aydınlık / Erdem Atay Haberi