İZMİR ECO BAKANLAR KONSEYİ
VE D-8LER GİRİŞİMİ
İnsanların kıymeti, himmeti (gayesi ve gayreti)
kadardır. Himmeti ise, hedef aldığı şeylerin büyüklüğü oranındadır. İleride
hayata geçirilecek ve hakikate dönüşecek büyük hayaller kurmak, büyük projeler
hazırlamaya önemli bir basamaktır. Ve sonunda bu projeleri pratiğe dönüştürmek
ve ümitleri gerçekleştirmek ise, başarı ve büyüklüğün şartıdır.
Ve işte 15 Eylül 1996 günü İzmir`de yapılan ECO
(Ekonomik İşbirliği Teşkilatı) Dışişleri Bakanları Toplantısı da, Erbakan`ın
yıllardır savunduğu İslam Ortak Pazarı`na önemli bir basamak ve hazırlık olarak
yorumlanmaktadır.
Türkiye, İran, Pakistan, Azerbaycan, Afganistan,
Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan Dışişleri
Bakanlarının katıldığı ayrıca Kıbrısın da üye sayıldığı ECOnun İzmir olağan
üstü zirvesinde tarihi bir konuşma yapan Başbakan Erbakan, artık Yeni Bir
Dünyanın ve yeni bir dönemin başladığını haykırmakta ve hatırlatmaktadır.
Şimdilik, Ege`den Çin Denizine 300 milyon
kilometrekarelik büyük bir coğrafyayı ve 350 milyon nüfusu kapsayan ve çok
güçlü imani ve tabii bağlarla irtibatlı bulunan kardeşler topluluğunu
kucaklayan ECOnun, İzmir`de Ticaret, haberleşme, ulaştırma, iletişim ve enerji
konularında imzaladıkları anlaşma, oldukça talihli bir aşamadır.
Basit işlerle uğraşmaktan, büyük gelişmelere fırsat
bulamayan daha doğrusu, kasıtlı olarak halkın gözünden kaçıran mostra medyanın
ve her ne hikmetse, Erbakanın başarılarını bir türlü hazmedemeyen bazı İslamcı
basın ve yayın organlarının pek ilgi göstermediği, hatta haber olarak bile
vermediği, (Ekonomik İşbirliği Teşkilatı) ECOya üye ülkelerin Dışişleri
Bakanları olağanüstü toplantısında, dünya dengelerini değiştirecek ve
Müslümanların makus talihini yenecek, çok ciddi ve cesaretli kararlar alınmıştır.
Erbakan`ın daha önce gerçekleştirdiği İran,
Pakistan, Singapur, Malezya ve Endonezya ziyaretinin de ECO zirvesine ve İslam
Ortak Pazarı projesine bir ön hazırlık mahiyetinde olduğu ve ASEAN örgütü ile
ECO arasında önemli bir istişare ve işbirliğinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Avrupa Birliğine temel teşkil eden Roma
Anlaşmasının, kömür ve çelik birliği üzerine yapılmasına karşılık, ECO`nun da
“Pamuk Birliği” kurmalarını öneren Erbakan, dünya pamuk üretiminin
40`ını gerçekleştiren ECO ülkelerinin bu pamukları elyaf halinde dışarıya
sattıklarını, halbuki bunların kurulacak iplik ve tekstil fabrikalarında
işlenip kumaş ve konfeksiyon olarak ihraç edilmesi durumunda ise, 1 dolar
yerine 17 dolar kazanılacağını vurgulamıştır.
Ayrıca, ECO`nun kendi finans sistemini oluşturması,
banka ve kredi düzenini kurması gerektiğini de söyleyen Erbakan, İstanbulda
kurulan ECO Ticaret ve Sanayi Bankasının bunun ilk adımı olduğunu
açıklamıştır. Ancak bunun, şimdiki İslam Kalkınma Bankası gibi olmayacağını,
çünkü İslam Kalkınma Bankasının 3 milyar dolarlık rezervinin 2 milyar
kadarını, maalesef batı bankalarında tuttuğunu ve kredilerinin büyük kısmını
batılı müteahhitlere dağıttığını üzülerek hatırlatmıştır.
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sn. Tansu
Çillerin, “ECO 21. Yüzyıla damgasını vuracaktır. Dünyanın en büyük
ekonomik kuruluşlarıyla yarışacaktır” sözleri ise, önemli bir gerçeği
anlatmaktadır.
1964 yılında Türkiye, İran, Pakistan arasında
kurulan ve 1978`e kadar bölgesel kalkınma ve işbirliği çabalarını sürdüren ECO;
İran Devrimiyle bir bekleme dönemine girmişti. 1985`ten sonra yeniden canlanan
ve 1992 İslâmabat Bakanlar Konseyi kararıyla 7 kardeş ülkeyi daha bünyesine
katan ECO, ayrıca K.K.T.C.`ni de üyeliğe almıştır.
Ve son olarak yapılan İzmir Olağanüstü Zirvesiyle,
yepyeni bir dönemi başlatmıştır.
Tam bu sırada İstanbul`a gelen Kadiri-Şazeli Şeyhi
Abdulkadir Es-Sufinin, İslam Dinarı, Doları yenecek.. İslam Dinarı, doların
karşılıksız kağıt para saltanatına ve sömürüsüne son verecek..
Bunun için Müslümanlar, bir önder istiyor ve
arıyorlar. Ama çalacak başka kapıları da yoktur. Ümmet yönünü mecburen
Türkiye`ye döndü… Kırk yıldır, ellerine silah alıp zalim yönetimlerden
kurutulmak için çare aradılar. Ama arzu edilen başarıyı bulamadılar. Suriyede,
Mısırda ve Cezayirde ülke içinde batıl yönetimlere karşı verilen silahlı
mücadelenin münasip ve muvafık olmadığı görüldü… Ama Türkiye`nin yöntemi ve
Milli Görüşün ilmi ve siyasi mücadelesi tutarlı ve başarılı oldu. Şimdi
Müslümanlar savaşarak değil, anlaşıp uzlaşarak birlik olmalı ve hedefe
varmalıdır” şeklindeki sözleri ise oldukça önemli ve anlamlıdır.
Abdul-Kadir Es-Sufi`nin İslam Dinarıyla ilgili
sözleri, tatlı ve hakikatli bir hatıramızı canlandırdı…
70li yılların sonlarına doğru Aziz Hocamız bir özel
sohbetlerinde, “İslam Dinarı”na nasıl geçileceğini anlatıyor:
“İslam Ortak Pazarı gibi belirli hazırlık ve
aşamalardan sonra “İslam Dinarı”na geçtiğimizi ilan edeceğiz. Böylece
İslam ülkelerinin sahip olduğu ekonomik değerlere ve zenginliklere uygun
olarak, dolardan daha kıymetli olan para birimini hayata geçireceğiz.
Ardından ABD ve batı ülkelerine petrol ve benzeri
üretimlerimizi, artık dolarla değil, “Dinar”la satabileceğimizi
bildireceğiz. İlk etapta, ellerinde dinar bulunmayan ülkelere ise, ihtiyaç
duyduğumuz sanayi ve teknoloji mamüllerini bize peşinen ödemek şartıyla,
kendilerine İslam dinarı vereceğimizi söyleyeceğiz… Böylece başta ABD ve
diğer Batı ülkeleri, karşılıksız boyalı kağıt olan doları verip,
zenginliklerimizi sömüremeyecek… Sömürü hortumları kesilen siyonizm ise kendi
kendine daha fazla yetmeyecek ve çökecektir..
Ancak, siyonizmin kabadayısı ABD kovboyu, bu İslam
Dinarı uygulamasına tahammül edemeyecek ve silaha davranacak ve tarihi
hesaplaşma kaçınılmaz olacaktır.. İşte bu yüzden, biz İslam Dinarını ilan
etmeden önce, siyonistlere ve süper güçlere karşı, her türlü askeri ve
teknolojik tedbiri sağlamış ve hazırlamış olacağız..
Yani, onurlu ve huzurlu günlere doğru gidiyoruz..
Ve zaten, yıllardır hasretle bekliyoruz..
Bunların arkasından “D-8″ler diye her biri
kendi bölgesindeki İslam ülkelerinin tabii merkezi ve mümessili konumundaki ve
kalkınma yolundaki 8 büyük Müslüman Devleti, yeni bir “Barış ve Bereket
Cephesi” olarak bir araya getiren, Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde
ilk tarihi zirvesini gerçekleştiren Erbakan`a dualar ediyoruz