DOKUZUNCU BÖLÜM: TÜRKİYE İÇİN STRATEJİ
III . K I S I M
TÜRKİYE`NİN DÜZEN`DEKİ YERİ
“Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur. Bu noktada, Dışişleri Bakanlığı ile aynı fikirdeyim, genişletilmiş
iktisadi yardım, örneğin Türkiye`ye, bazı hallerde düşünülenin tersi sonuçlar verebilir. Yani bağımsızlık eğilimini
arttırıp, mevcut askeri paktları zayıflatabilir. Bu tip ülkelere-Türkiye gibi-doğrudan doğruya iktisadi yardım
yapılabilir, ama bu bize uygun ve bağlı hükümetleri iktidarda tutacak ve bize düşman muhalifleri
zararsız bırakacak biçim ve miktarda olmalıdır.”
Nelson A. Rockefeller`ın Başkan Eisenhower`a yazdığı bir
mektuptan, M. Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye, s. 17
D O K U Z U N C U B Ö L Ü M:
TÜRKİYE İÇİN STRATEJİ
“Türkiye parçalanabilir.”
Morton Abramowitz
Kitabın şimdiye kadar olan bölümlerinde incelediklerimiz, bizlere içinde yaşadığımız dünyanın bilinmeyen gerçeği ile ilgili pek çok şey gösterdi. Kurulu dünya düzeninin, dini otoriteye karşı uzun bir mücadeleye girişen ve başını yahudi önde gelenleriyle masonlar arasındaki İttifak`ın çektiği seküler (din-dışı) güçler tarafından kurulduğunu 1. ve özellikle de 2. bölümlerde inceledik. Bu güçlerin bugün dünya bazında iktidarı halen elinde tuttuğunu da 6., 7. ve 8. bölümlerde birlikte gördük. Bu durumda rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: Yahudi önde gelenleri ve masonluk arasındaki geleneksel İttifak, bu yüzyıl içinde oluşturduğu CFR, Trilateral Komisyonu, Bilderberg gibi kuruluşlarla ve dünyanın tek süper gücü konumundaki ABD üzerindeki büyük etkisiyle, dünyadaki en etkili güç odağı konumundadır. Düzen, ABD Büyük Mührü`nde yazıldığı gibi Yeni Seküler (din-dışı) Düzen`dir (Novus Ordo Seclorum) ve Düzen`in yönetimi, yahudi önde gelenleri ve onlarla İttifak içindeki masonik güçlerin elindedir. Bu gerçek, yine ABD Büyük Mührü`nde anlamlı bir biçimde sembolize edilmiştir: Novus Ordo Seclorum ibaresinin tepesinde, Yahudiliğin ve mason örgütlenmesinin ünlü sembolü “üçgen içinde göz” yer alır.
Ve sözkonusu Düzen içinde, yahudi önde gelenleri ısrarlı bir şekilde “dünya egemenliği” hedefine doğru yürümektedirler.
Peki bu Düzen içinde Türkiye`nin konumu nedir?…
Türkiye`nin stratejik, ekonomik, kültürel konumu ve geleceği ile ilgili kuşkusuz buradaki çalışmadan çok daha ayrıntılı çalışmalar vardır. Ancak bu çalışmalar, kitabın başından bu yana incelediğimiz Düzen`in farkında olarak yapılan çalışmalar değildir çoğu kez. Bu nedenle de eksiktirler ve gerçekliği kavramaktan uzaktırlar. (Evet çoğu kimse, dış politika, ekonomi ve benzeri konularda ne denli derin bir bilgiye sahip olursa olsun, Düzen`in farkına varamaz. Çünkü Düzen kendi varlığını inkar etmektedir. Zaten bu nedenle de bu kadar etkili olabilmektedir; görünmez olduğundan dolayı, muhalefetle karşılaşmaz. Düzen`in temel özelliği “seküler” olması olduğu için, bu özelliği taşıyan başka kişiler Düzen`i farkedemezler. Aynı, hayatı suyun içinde geçen balığın, suyun varlığının farkında olmayışı gibi.)
Bu bölümde, Düzen`in gerçek tablosu önünde Türkiye`nin konumunu görmeye çalışacağız.
CFR`nin ideoloğu Samuel Huntington`ın kehanetine göre, bir “medeniyetler çatışması”na sahne olmaya aday bir dünyada yaşıyoruz. Bu kehanete (ya da plana) göre, dünya yakın gelecekte “İslam medeniyeti” ve “Batı medeniyeti” (siz bunu İttifak diye okuyun) arasında yaşanacak dev bir çatışmaya doğru sürükleniyor.
Böyle bir ortamda Türkiye hangi konumdadır? Batı tarafından sadık bir müttefik mi, yoksa müslümanlığından dolayı potansiyel bir teh olarak mı görülmektedir? Ortadoğu üzerindeki Mesihi egemenlik planlarına önceki sayfalarda değindiğimiz İsrail, Türkiye`ye nasıl bakmaktadır? Türkiye`ye gerçekten de iddia ettiği gibi dostça mı yaklaşmaktadır, yoksa başka hesapları da var mıdır? İttifak`ın Türkiye üzerindeki etkisi nedir, Türkiye`nin iç dengelerini denetleyebilmekte midir; bizim de bir “P2″miz var mıdır?…
Bu ve benzeri soruların cevaplarını ilerleyen sayfalarda bulmaya çalışacağız. Sırasıyla, Türkiye`nin ve bölgenin en önemli sorunları arasında yer alan Kürt Sorunu`na, Irak dosyasına, Ortadoğu`daki yeni denklemlere ve müslüman dünyasının dibinde doğan yeni bir tehli oluşuma, “Ortodoks cephesi”ne değineceğiz. Tabii ki olayların bilinmeyen yönlerini görmeye çalışarak, Düzen tarafından oluşturulan saptırıcı yorumların ve dezinformasyonların (yanlış bilgilendirme) dışına çıkarak…
KÜRT SORUNUNUN WASHINGTON BOYUTLARI
1993 yazının sıcak günlerinden birinde, Mümtaz Soysal, Hürriyet`teki “Açı” başlıklı köşesinde Kürt Sorunu`na değinmişti. Soysal, sorunun ardındaki uluslararası boyuta dikkat çekerken, bir de Washington`da kurulmuş olan bir think-tank`in kendisini bir Kürt devleti kurmaya adamış olduğundan söz etti. Washington Institute for Near East Policy adlı bu kuruluş, Soysal`ın aldığı ve yazısında aktardığı bilgilere göre, kurulmasını hedeflediği Kürt Devleti`ne Türkiye`nin Güneydoğusu`nu da dahil etme hesapları yapıyordu.
|