Anasayfa » EY BAŞBAKAN!!! SAMİMİ İSEN BU SOYSUZLUĞU AFOROZ ET!!!

EY BAŞBAKAN!!! SAMİMİ İSEN BU SOYSUZLUĞU AFOROZ ET!!!

Yazar: yonetici
0 Yorum 67 Görüntüleyen


EY BAŞBAKAN!!!   SAMİMİ İSEN BU  SOYSUZLUĞU  AFOROZ ET!!!


AKP'YE  DESTEK VEREN HALKIMIZA  VE
ÖZELLİKLE AKP YETKİLİLERİNE SESLENİYORUZ: DERHAL BU SOYSUZLUĞU 

AFOROZ EDİN!!!…

 

Hatırlayacaksınız,
Eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’la Hürriyet gazetesi yazarı Metehan
Demir’in arasında geçtiği iddia edilen bir ses kaydı gündeme bomba gibi düştü.
Söz konusu ses kaydında eski Bakan Egemen Bağış ve yazar Metehan Demir,
Kur’an-ı Kerim ayetleriyle edepsizce dalga geçiyor.

 

İkilinin
konuşurken Bakara Suresi’nin ayetlerinden (hâşâ) dalga geçerek bahsetmeleri,
ayetleri alay konusu yapan ahlâksızlıkları, sessiz kalmayı zül hale getirdi.
Dinimize uzanan bu namahrem eli, “özel hayatın mahremiyeti” kılıfını aşan bir
niteliğe büründü. Her şuurlu Müslüman gibi soruyoruz: Eğer bu kayıtlar
“montajsa”, ilgili yerlerden rapor alarak ispatlayın. Hayır, gerçekse; o halde
gereğini yapın, özür dileyin ve tövbe edin. Bakanın boyunu da aşan bu rezaleti
kulağının üzerine yatarak geçiştirebileceğini düşünen iktidar partisi tüm
hücreleriyle bilmeli ki bu edepsizlik sandıkla temizlenmez.

“Ve la entüm
ma ağbüd” diye başlayıp daha sonra aklınca ayeti-i kerimeyle dalga geçmeye
çalışan Hürriyet gazetesi yazarı Metehan Demir’e Egemen Bağış, “Oğlum ben her
gün her Cuma bir tane ayet sallıyorum” diyor ve ekliyor: “Google’a gir,
Kur’an’da atıyorum kardeşlik, Kur’an’da nankörlük, Kur’an’da bilmem ne diye ara
hepsi çıkıyor. Oradan beğen bir tane salla gitsin.” Bu sözler, bu ülkede iki
defa bakanlık koltuğunda oturmuş bir “Adam”a ait. Her defasında yüzde 50’si ile
övünen bir Hükümet’te Bakanlık yapmış birisine… Bu “Adam” kalkıyor ve Allah’ın
kitabıyla, kendisine oy veren milyonlarca insanı aptal yerine koyarak dalga
geçiyor. Surelerle dalga geçmek için anlamsız sesler çıkartan Demir’e Bağış, “O
Almanca ’ya döndü Metehan” diyerek destek veriyor. Bakara Suresi’ne “Makara”
diyerek büyük bir hezeyana imza atan Bağış, yıllardır halkı İslâmi argümanlar
ile nasıl kandırdığını da itiraf ediyor.

 

DERHAL
EGEMEN BA
ĞIŞ TA LİNÇ EDİLMELİ!!!.

 

 

ADINI EGEMEN KOYMUŞLAR AMA ADIYIN EGEMEN OLMASI SENIN DIŞ GÜÇLER
TARAFINDAN KULLANILAN B
İR
P
İYON
OLDU
ĞUN
GER
ÇEĞİNİ DEĞİŞTİRMİYOR EY KUKLA  EGEMEN….

 

BU VURDUMDUYMAZLIĞA DESTEK VEREN AKP’LİLERE VE AKP
YETKİLİLERİNE BURADAN SESLENİYORUZ:

DERHAL GEREĞİNİ YAPIN!!!…

AKP
iktidarının bu millete yaptığı en büyük kötülük; ekonomik, sosyal ve siyasal
tahribatlarından öte, korkunç bir imani ve ahlaki yozlaşma sürecini
hızlandırmasıdır. Dünyaya ve olaylara Yahudi mantığıyla yaklaşan, Haçlı-Batı
tarzıyla yaşayan, ama Müslümanların söylem ve geleneklerini öne çıkaran bir
anlayışı yaygınlaştırmak; kısaca “Siyonist Müslüman” tipi oluşturmak, AKP’nin
en derin ve tehlikeli tahribatıdır. Bu hıyanetin altyapısı “ılımlı İslam”
kılıflı “Protestan Müslüman” anlayışını benimsemekle başlamaktadır.

Bu işin
taşeronluğunu ise Fetullahçılar yapmaktadır. Gülen cemaatinin baş
destekçilerinden CIA kurmayı ve Siyonist Yahudi Lobilerinin İslam coğrafyası
Uzmanı Graham E. Fuller yazdığı “İslamsız Dünya” kitabında, “Müslümanların
ılımlaştırılıp Protestanlaştırılması durumunda, tehlike olmaktan çıkarılacağı”
 tezini
savunmaktadır.

Adnan Menderes ve Celal Bayar’la başlatılan, Süleyman Demirel’le tabana ve
topluma benimsetilmeye çalışılan, Turgut Özal’la hız kazanan ve nihayet Recep
T. Erdoğan AKP’siyle meşruiyet kılıfına sokulup yaygınlaştırılan “Ilımlı
İslam-Protestan Müslüman” mantığı, Martin Luther'in Hıristiyanlıktaki
reformlarının aynısıdır.

Asıl amaçları ve arzuları, dünyalık mal ve makam toplamak ve iktidar olma
hırslarını tatmine çalışmak olan, ancak bütün bunlara İslami bir kılıf geçirip
din istismarı yapan bu “Siyonist Müslümanlar”, Kur’an’ın sıklıkla vurgulayıp
mü’minleri uyardığı MÜNAFIK kavramının çağdaş versiyonlarını oluşturmaktadır.

Protestanlığın ve Kapitalizmin Avrupa ve Amerika toplumlarına kimler
tarafından nasıl ve niçin aşılandıklarını incelediğinizde karşımıza Judaizm
(Yahudi Siyonizmi) çıkmaktadır.

 



Toplum
taparlık ve adam yerine koyulmak Dinin mensuplarının: Ana dilleri ayrı olsa da,
ana düşünceleri aynıdır. Pasaportlarında farklı dinlere veya ateizme bağlı
oldukları yazsa da, fikirleri ve fiilleri aynıdır. Ülkeleri ve partileri
değişik de olsa, hayat prensipleri ve pratikleri ortaktır.

Samimiyetsizliğin
yanı sıra alaycılık da adamlık dini insanlarının ortak davranış
dengesizliğidir. Kuran'da açıkça yasaklanan alaycılığın, ne derece sakınılması
gereken bir davranış olduğu bir ayette şöyle bildirilmiştir:

“Arkadan
çekiştirip duran ve kaş göz işaretiyle (insanlarla) alay edip (aşağılayan) her
kişinin vay haline…”[
  Hümeze: 1]

Akıllı ve
hayırlı insan; düşüncesinde, hedeflerinde ve heveslerinde, nelere önem ve
öncelik vermesi gerektiğini bilen ve hayatına ona göre yön veren insandır.
Böyle olmak için de Kur’an’ın öğütlerine ve Resulüllah’ın öğretilerine kesin
ihtiyaç vardır; yani olumlu ve onurlu insan olmak, şuurlu ve sorumlu Müslüman
olmaya bağlıdır. Bütün gayesi ve gayreti şu kısacık dünya hayatıyla sınırlı
olan; Yüce
 Yaratıcıya, dünyaya
gönderiliş amacını ve ahiret hayatını ve hazırlığını inkara kalkışan
insanlardan, vicdani hassasiyet ve adalet beklemek boşunadır, onların şahsi
çıkarları ve ideolojik saplantıları her şeyin başındadır. Bu nedenle tekrar
belirtelim ki, akıllı ve yararlı insan Allah’ını ve ahiret hayatını unutmayan
insandır.

  

Tek İlahın “Allah” Olduğunu
Unutmayın

“…Onlar Allah'ı unuttular. O da onlara (dünya ve ahiret saadetini) unutturdu…( Tevbe Suresi: 67)

Bilinen
bir mantıktır; insan sahilde kumdan yapılmış bir kale görse mutlaka bunu yapan
birinin olduğunu hatırlayacaktır. Bu kalenin, dalgaların ve rüzgârların
etkisiyle rastlantılar sonucunda oluştuğunu ise ancak akli yetersizlik içinde
olan biri savunacaktır. Evrende var olan her şeyde de açıkça görülebilen bir
tasarım vardır. Üstelik bu tasarım sahildeki kumdan yapılmış kale ile
karşılaştırılamayacak kadar mükemmel, üstün ve detaylıdır. O halde karşımıza
çıkan gerçek apaçıktır: Evrenin üstün bir Yaratıcısı vardır. Bu Yaratıcı, âlemlerin
Rabbi olan Allah'tır.

Tüm kâinatta
kusursuz bir düzenin var olduğu göz ardı edilemeyecek, apaçık bir gerçektir.
Üzerinde yaşadığımız dünya da en elverişli koşulların bir araya gelmesi ile
oluşmuştur. Yerçekiminin oranı, Dünya'nın Güneş'e uzaklığı, atmosferdeki
oksijen oranı ve daha yüzlerce hassas dengeden hiçbiri kendiliğinden ya da
tesadüfler sonucu oluşmamıştır. Kuşkusuz bu, en küçük mikroorganizmadan Güneş
Sistemi'nin dev kütleli gezegenlerine kadar her şeyin kontrolü altında tutan
Allah'ın yaratmasıdır. Allah, evreni sonsuz bir akıl ve güçle yaratmış ve
Dünya'yı da yaşamamız için özel olarak dizayn etmiştir. Çünkü Allah yaratıp
düzene koyandır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır: “(Allah) Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye
bağlayıp-katar; güneşi ve ayı emre amade kılmıştır, her biri adı konulmuş bir
süreye kadar akıp gitmektedir. İşte bunları (yaratıp düzene koyan) Allah sizin
Rabbinizdir; mülk O'nundur. O'ndan başka taptıklarınız ise, 'bir çekirdeğin
incecik zarına' bile malik olamazlar.”(
Fatır Suresi: 13)

Yol Göstericimizin Kur’an Olduğunu
Unutmayın

“Elif, Lam, Ra. Bu bir Kitap'tır ki, Rabbinin izniyle insanları
karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana
indirdik.” (
 İbrahim Suresi: 1)

Kur’an, insanların Allah'ı tanımaları, O'nun bir tek ilah
olduğunu bilerek yaşamaları, Rabbimiz'e nasıl kulluk edeceklerini öğrenip öyle
davranmaları için Allah Katından gönderilmiş bir kitaptır. Yol göstericimiz
olan Kur'an'da Allah bize ihtiyaç duyacağımız her şeyi öğretmekte, Kendisi'nin
razı olacağı yolları göstermekte ve Kendisi'ne kulluk etmenin güzel sonucunu
müjdelemektedir: “… Biz Kitab'ı sana her şeyin
açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir
müjde olarak indirdik.
[ Nahl
Suresi: 89]

 

Kur’an,
Allah'ın kullarına gönderdiği Hak kitabıdır. İnananlar için Allah'tan bir öğüt,
şifa ve rahmet kaynağıdır. Bu önemli gerçeği kavrayabilen müminler, Kur'an'ın
her ayetini derin derin düşünerek tüm hayatlarını ona uygun olarak yaşayacaktır.
Allah müminlerin vicdanlarında cevabını aradıkları her sorunun karşılığını
Kur'an'da açıklamıştır: “Andolsun, Biz onlara bir Kitap
getirdik; iman edecek bir topluluğa bir hidayet ve bir rahmet olmak üzere bir
bilgiye dayanarak onu çeşitli biçimlerde açıkladık.”[ Araf
Suresi: 52
]

Allah
hoşnut olacağı ahlaki ve hukuki kuralları Kur’an'da açıklamış, Hz.
Peygamberimiz de bizzat uygulamıştır. Dolayısıyla her insan Kur’an'ı yaşamakla
yani hükümlerini uygulamakla yükümlü bulunmaktadır. İnsanlar, dünya hayatında
yaptıklarının hesabını verecekleri gün, Kur’an'dan sorulacaklardır. Bu nedenle
tüm davranışlarınızın, düşünce yapınızın, aldığınız kararların kısacası yaşam
şeklinizin toplumun çoğunluğuna değil, sadece Kur’an'a uygun olması gerektiği
unutulmamalıdır. Kur’an'ı anlamak, sürekli mana ve mealini okumak ve ona göre
yaşamak insanı kurtuluşa götürecek sıratı müstakim olacaktır.

Tüm
bunların yanı sıra unutulmaması gereken çok önemli bir gerçek daha vardır:
Kur'an inananlar için doğru yolu gösterici olduğu gibi, inkârcılar için de
saptırıcı olabilmektedir. Hesap günü Allah'ın huzuruna çıkacağına inanmayan,
ahireti önemseyip hazırlanmayan, dünya zevklerine aldanan, Kur'an'ın Rabbimiz
‘den tüm insanlara indirilen hak kitap olduğunu kavrayamayan bazı kişiler
ayetlerdeki hikmetleri de anlayamazlar. Ayetlerle karşılaştıklarında kör ve
sağır gibi davranırlar. Bu kişilerin durumları Kur'an'da şöyle haber
verilmiştir:
 “Kur'an okuduğun zaman
seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık. Ve onların
kalpleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da
bir ağırlık koyduk. Sen Kur'an'da sadece Rabbini “bir ve tek” (ilah
olarak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler.”[ İsra
Suresi: 45-46
]

Kuşkusuz
inkârcıların içine düştükleri bu durum samimiyetsizliklerinden, Allah'ın
emirlerini unutup kendi istek ve tutkularına göre davranmalarından
kaynaklanmaktadır.

Sizi Saptırmak İçin Var Gücüyle
Çabalayan Şeytanın Varlığını Unutmayın

“Ey Ademoğulları, ben sizi (uyarıp) and vermedim mi ki:
Şeytana kulluk etmeyin, çünkü, o, sizin için apaçık bir düşmandır; Bana kulluk
edin, doğru yol budur.” Andolsun o, sizden birçok insan-neslini
saptırmıştı. Yine de aklınızı kullanmıyor muydunuz?[ Yasin Suresi: 60-62]


Bizi Allah'tan, O'nun
yolundan, Kur’an'dan ve Resulüllah'tan uzak tutmaktan başka hedefi olmayan bir
düşmanımız olduğunu sakın unutmayalım. Çünkü o, bizi bir an olsun unutmuyor;
görevini yerine getirmek için her an fırsat kolluyor, pusuda bekliyor. O bizi
onu görmediğiniz yerden görüyor ve yine sizi tuzağa düşürmenin bin bir yolunu
arıyor, Şeytanın en tehlikeli özelliklerinden biri sinsilik oluyor. Yöntemleri,
taktikleri, oyunları kişiden kişiye değiştiği gibi; zamana, mekana ve şartlara
göre de farklılık gösterebiliyor. İşte bu düşman, Allah Katından kovulmuş olan
şeytandır.
 Şeytan çoğu
kişinin zannettiği gibi, hayali bir varlık değildir. Dünyada imtihanın bir
gereği olarak var olan şeytanın faaliyetlerine karşı dikkatin sürekli açık
olması gerekir. Çünkü şeytan Allah'a başkaldırarak, O'nun kullarını
saptıracağına yemin etmiştir. Evet, şeytan insanın apaçık düşmanıdır. Tüm
insanlara düşman olan bu varlık, size de sürekli kuruntu ve vesvese vermeye,
sizi doğru yoldan saptırmaya çalışacaktır. Fakat burada önemli bir nokta
vardır; şeytanın en büyük amacı yukarıdaki ayetlerde de ifade edildiği gibi
sizi ve tüm insanları kendi yoluna uydurmaktır. Kovulmuş şeytan, sizi cehenneme
sokana kadar rahat durmayacaktır. O halde ona karşı her an uyanık olmamız,
hiçbir çağrısına bir an için bile uymamamız gerektiğini asla unutmamalıdır.

Ancak
burada bilinmesi gereken çok önemli bir gerçek vardır: Şeytan Allah'tan
müstakil bir güç değildir, onu yaratan ve kontrolü altında tutan Allah'tır. O
da Allah'ın yarattığı bir varlıktır ve ancak Allah'ın izniyle görev
yapmaktadır. Dünyadaki imtihan sırasında gerçekten iman edenle, etmeyenin
ayrılması için görevli kılınmıştır. Şeytan ancak Allah'ın irade ve takdiri
içinde davranmaktadır. Kendisine tanınan süre bittiğinde, cezasını çekmek üzere
o da saptırdığı insanlarla beraber cehenneme atılacaktır:

“Andolsun, senden ve içlerinde sana tabi olacak olanlardan tümüyle
cehennemi dolduracağım.”[ Sad Suresi: 85]

Her An Ölebileceğinizi Unutmayın

“De ki: “Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm,
şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaktır. Sonra gaybı da müşahede edilebileni
de bilen Allah'a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.”[ Cuma
Suresi: 8
]


Çevrenize
bir bakın; gördüğünüz tüm insanlar, arkadaşlarınız, akrabalarınız kısaca dünya
üzerinde var olan her insan, daha önce yaşamış milyarlarca insan gibi mutlaka
öleceklerdir. Allah bu gerçeği, “Her nefis ölümü tadıcıdır…”[26]  ayetiyle bildirmiştir. Bu
kaçınılmaz gerçeği unutmak insanın düşebileceği en büyük gafletlerden biridir.
Oysa ölümü uzaklaştırmaya asla güç yetiremeyecek olan insan, bilemeyeceği bir
zamanda ve yerde ve herhangi bir nedenle mutlaka ölecektir. Unutmayın; ne genç
ne yaşlı, ne güzel, ne çirkin, ne zengin ne de fakir olmaları, ne ünleri, ne de
mevkileri bugüne kadar yaşayan insanları ölümden kurtarabilmiş değildir.

Kıyametin ve Hesap Gününün Mutlaka
Gerçekleşeceğini Unutmayın

“Gerçek şu ki, kıyamet saati yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe
yoktur. Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir.”[  Hac Suresi: 7]

Şu an
durup kolunuzdaki saate bir bakın, geçen her saniye sizi Allah'ın huzuruna
çıkıp hesap vereceğiniz o güne daha da yaklaştırıyor. Üstelik size dünyada
kalmanız için ne kadar süre verildiğini de bilmiyorsunuz. Fakat sizin için
belirlenen o vakit muhakkak gelecek ve büyük ihtimalle sizin hiç beklemediğiniz
bir anda melekler canınızı alacak, sonrasında ise kıyamet günü ile
karşılaşacaksınız. Bir anda dünyaya dair tüm işleriniz anlamını tamamen
yitirecek, önemli olanın sadece takva ve Allah'ın rızasını kazanmak olduğunu
kesin olarak göreceksiniz. Öyleyse henüz fırsatınız varken; dünyaya ait ne
varsa hepsinin yok olacağı, bugüne kadar yaratılmış tüm insanların bulundukları
yerden kaldırılıp Allah'a hesap vermek için bir araya toplanacakları kıyamet
günü için hazırlık yapmayı sakın unutmayın.

Herkesin
yaşadığı dünya hayatı boyunca her yaptığının, eksik hiçbir şey bırakılmadan
ortaya konulacağı o gün; iyilikte bulunanlar, yaptıkları iyiliklerin
karşılığını eksiksiz olarak bulurlarken; kötülükte bulunanlar ise yaptıkları
kötülükler ile aralarında uzak bir mesafe olmasını isteyeceklerdir. İnsanlar
yapayalnız ve tek başlarına Allah'ın huzuruna çıkacak ve en ufak bir haksızlığa
uğratılmadan kendileri hakkında hüküm verilecektir. Sorgulama günü bu kadar
hızlı yaklaşırken yapılan hatırlatmaları uzak gördükleri için önemsemeyip, kendi
heva ve hevesleri için yaşayanlar çok büyük bir gaflettedirler. Kur'an'da bu
gerçek şöyle bildirilmiştir:
“İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz
çeviriyorlar. Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin, bunu
mutlaka oyun konusu yaparak dinliyorlar.”[ Enbiya
Suresi: 1-2
]

Siz
de o büyük sorgulama gününün yaklaşarak geldiğini ve Allah'ın huzurunda sorguya
çekileceğinizi sakın unutmayın. O gün insanın yaptığı her şey teker teker -hiç
unutulmadan- eksiksiz bir şekilde önüne getirilecektir. Allah sonsuz
hafızasıyla, insanın kendisinin bile hatırlamadığı her hareketini, her
düşüncesini onun karşısına çıkaracaktır. Nitekim Kur'an'da insanların yaptığı
her şeyin yazılı olarak da tutulduğu şöyle bildirilmektedir: “Onların işlemiş oldukları her şey kitaplarda
(yazılı)dır. Küçük, büyük her şey satır satır (yazılı)dır.”[29]
 Maalesef
insan unutkandır ama Allah asla unutmaz ve yanılmaz, bu nedenle dünyada işlenen
kötülüklerden, sahipleri hiçbir şekilde kaçamayacaklardır.

İnkârcıların, Azap Mekânı Cehenneme
Gideceklerini Unutmayın

“… Andolsun cehennemi, cinlerden ve insanlardan inkâr
edenlerin tamamıyla dolduracağım.”[ Secde Suresi: 13]

Mükâfat Yurdu Cennete Yalnızca Salih
Müminlerin Gireceklerini Unutmayın

“Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün)
yakınlaştırılmıştır. Bu size vaat olunandır; (gönülden Allah'a) yönelip dönen
(İslam'ın hükümlerini) koruyan, görmediği halde Rahman'a karşı 'içi titreyerek
korku duyan' ve 'içten Allah'a yönelmiş' bir kalp ile gelen içindir. Ona
'esenlik ve barış (selam)la' girin. Bu ebedilik günüdür.”[ Kaf Suresi: 31-34]

EY EGEMEN BAĞIŞ MÜSLÜMAN İSEN DERHAL
TEVBE ET VE BAĞIŞLANMA DİLE, METEHAN DEMİR SENDE!…

Hatalarınızdan Dolayı Bir An Evvel
Tevbe Edip Bağışlanma Dilemeyi Unutmayın

“Sonra gerçekten Rabbin, cehalet sonucu kötülük işleyen, sonra
bunun ardından tevbe eden ve ıslah olanlar(la beraberdir). Şüphesiz Rabbin
bundan sonra bağışlayandır, esirgeyendir.”

[ Nahl
Suresi: 119
]

YOK BEN MUSLUMAN DEĞİLİM DİYORSAN
ÖZELLİKLE KUKLA PİYON OLAN  EGEMEN BAĞIŞ
SANA SESLENİYORUZ:

    HADDİNİ
BİL!!!…..

DERHAL ÖZÜR DİLE!!!

KUR'AN-I KERİM VE  İSLAM DİNİ SENİN OYUNCAĞIN DEĞİL…

Türkiye’de
manevi dinamiklerimizi körleten, Milli birlik ve dirliğimizi köstekleyen ve
“Muasır medeniyetin fevkine çıkma-yani çağdaş medeniyeti aşma” hedefini
engelleyen iki kesim, bilerek veya bilmeyerek aziz Milletimize en büyük
kötülüğü işlemektedir.

Birincisi; ruhsuz, şuursuz, şekilci ve taklitçi bir din anlayışını ve
emperyalizmin uşaklığını İslam diye gösterip toplumu ürkütenlerdir. Oysa toplum
Kur’ani kurallardan değil, bunların yanlış ve yararsız yorumlarından
tedirgindir.

İkinci zümre ise; kendi inançsız ve Milli yapımıza aykırı ideolojilerine,
Atatürkçülük kılıfı geçirenlerdir. Ve toplum Atatürk’ten değil, bunların
dayattığı katı ve kısıtlayıcı sistemden nefret etmektedir. 


İnsanlardan öyleleri vardır ki: “Biz Allah'a ve ahiret gününe
iman ettik” derler; oysa inanmış değillerdir. (Sözde) Allah'ı ve iman
edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda
değiller.”[
 Bakara: 8-9]

Münafıklar, İslam'ın Allah rızası dışındaki bir amaçtan dolayı
benimsenmesinin hiçbir değeri olmadığının örneğidirler. Zaten bunlar, İslam'ın
tüm hükümlerini yerine getirmez ve özellikle fedakârlık gerektiren ibadetlerden
yüz çevirirler. Süper güç dedikleri zalimlerin himayesine girmeyi ve onlara
gönüllü hizmet etmeyi realite diye gösterirler.

İstismarcılık dini mensupları da benzer bir durum içindedirler.
Çünkü onlar da İslam'ı, Allah'a gerçekten iman ettiklerinden, O'nun rızasını
gözettiklerinden ve ahiret hayatını düşünüp hazırlık gördüklerinden dolayı
kabul etmiş değillerdir. Onların İslam'ı kabul nedenleri, inkârcıların temel
özelliklerinden biri olan “atalara uyma” mantığı ve taklitçiliktir.

 

Münafıklar ve Din İstismarcıları

“(Ey
Resulüm) Müslüman oldular diye (gelip) sana minnet etmektedirler”
 (Hücurat: 17) ayetinde geçen “yemünnune-minnet
ederler” kelimesi “menn” kökünden; bir kişinin giriştiği gayret ve hizmeti, çok
büyük bir nimet ve destek sayıp böbürlenmek, yaptığı iyilikleri başa kakıp
karşılık beklemek, gözettiği kişileri etkisi ve psikolojik esareti altına
almaya yönelmek anlamlarına gelir.

Bu tür
fırsatçı kimseler ve istismarcı kesimler her dönemde görülmektedir. Bunlar din
ve dava adına ve güya Allah rızası ve ahiret hazırlığı hatırına yaptıkları bazı
hizmetlerin karşılığını hemen dünyada iken peşinen elde etmeye ve gayretlerini
ganimete çevirmeye yönelmektedir.
 

 

Ancak: “Onlar (münafıklar ve inkârcılar şeytani) bir plan kurup (Mekr)hilekârlık
yaptıklarında, Cenabı Allah’ta
 (onların düzen ve dalaverelerini boşa
çıkaracak) bir tuzak
hazırlamaktadır. Ve Allah düzen kurucuların en hayırlısıdır”
(Al-i İmran: 54)

 

SON
SÖZÜMÜZÜ MUHTEREM PROF. DR. NECMETT
İN
ERBAKAN HOCAMIZIN O VEC
İZ SÖZÜYLE BİTİRELİM:

Müslüman’ca düşünmenin üç temel esası vardır:

1- Dünya hayatı, çok önemli bir imtihandır. Ahiret ise,
dünya hayatının hesabı ve imtihandaki artı ve eksi puanların karşılığıdır.
Nefeslerimiz sayılıdır, bunlar Allah yolunda harcanmalıdır. Çünkü ölüm bize,
çok yakındır.

2- İslâm dini, Allah yapısıdır. Bunun için mükemmeldir
ve tastamamdır. Hâşâ, zerre kadar noksanı, fazlası ve hatası bulunmamaktadır.

3- İslâm dini, bir bütündür. Ona bir şey katılamaz ve
ondan bir şey çıkarılamaz. Baştan sona Hak'tır, hayırdır ve hepsi, herkes için
ve her yerde lazımdır. Çünkü İslam, dünya ve ahiret saadetinin tek ilacıdır.

(Prof. D
r. NECMETTİN ERBAKAN)

 







 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi