ERDOĞAN 28 ŞUBAT DAVASINA SAHİP ÇIKMAMIŞTI!
Başbakan Erdoğan Mayıs 2012de 28 Şubat soruşturmasıyla ilgili olarak şu endişelerini açıklamışlardı: 1 dalga, 2 dalga, 3 dalga, 4 dalga filan… Bunlar toplumun huzurunu da doğrusu kaçırıyor. Bundan bizler de ciddi manada rahatsızız. Atılması gereken adımlar atılır, biter geçer. Ama bu dalgalar böyle arka arkaya geldikçe kusura bakmasınlar, bu dalgalarda bu ülke boğulur. Bu kadar bu iş bence uzatılmamalı sözlerini sarf etmişti. Önceki gün itibariyle, 28 Şubat davasından yapılan tahliyelerle birlikte AKP ve ülke herhalde rahata kavuşmuşlardı ve aslında 28 Şubatla hesaplaşma diye bir dertlerinin olmadığı meydana çıkmıştı.
Bin yıl süreceği söylenen 28 Şubat sürecinin, mahsulü olmalarına rağmen sözde demokratik tavır sergileyenler, 28 Şubatla hesaplaşıyoruz pozları kesenler şimdi suçu başkalarının üzerine atmaktalardı. Milyonlarca insanın hakkına giren, mağdur eden tarihin bu en karanlık süreci baskı altındaki yargı önünde resmen aklanırken, bu işi sahiplendiklerini iddia edenlerin ayarları ortaya çıkmıştı. Ne de olsa, bu dalgalarda bu ülke boğulabilir! uyarıları herhalde dikkate alınmamıştı. Boğulan bir şey varsa, o da hak ve adaletin ta kendisi olmaktaydı.
Bir tarafta: Yolsuzluk Rüşvet İhaleye fesat karıştırma Kara para aklama Kutularda, kasalarda, deste deste dolarlar Diğer tarafta: Tehdit Şantaj Bel altı kasetler Dosya depolamalar Ne ararsanız var. 11 yıllık koalisyon çatlayınca bütün rezillikler ortalığa saçılmıştı. Gırtlağına kadar bataklığa batmış olan tarafların karşılıklı salvoları devam ederken tüm olup bitenlerden gafil vatandaşlar ise şaşkınlık içerisinde kalmıştı. Bir tarafta tüyü bitmemiş yetimin iç edilen lokmaları Diğer tarafta imkân ve iktidarı elinde sımsıkı tutmaya çalışan odakların içine düştüğü diz boyu çirkef deryası! Daha hesaplaşmanın başında ortaya saçılanlar bunlarsa devletin çivisi çıkmıştı. Artık bu düzen kökten değişmeli, Adil Düzen mutlaka kurulmalıydı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının başındaki isim olan Başsavcı Vekili Zekeriya Özün soruşturma yetkileri kısıtlanıp, soruşturmanın Turan Çolakkadının nezaretinde yürütüleceği açıklanmış, soruşturmaya iki yeni savcı daha atanmıştı. Yargıda yapılan el çektirmenin ardından Organize Suçlarla Mücadele, Terörle Mücadele, Mali Suçlarla Mücadele, Kaçakçılıkla Mücadele ve Asayiş şubelerinin müdürleri de başka yerlere kaydırılmıştı. İstanbul Emniyet Müdürlüğünde de yolsuzluk soruşturmasını yürüten 5 birimin müdürü görevlerinden alınmış, ardından Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın merkeze alınmış, Emniyet Genel Müdürlüğünde deprem başlamıştı.
AKP karşı hamle başlatıyordu!
Rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla sarsılan Türkiye, her gün yeni bir sarsıntıyla uyanmaktaydı. Hükümet soruşturmayı yürüten savcı ve polislerin yerlerine değiştirmeye devam ederken, İstanbul İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkında görevinden alınması Fetullahçılar temizleniyor! yorumlarına yol açmıştı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, soruşturmanın gizliliğini ihlal eden savcılar hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıklarken, gözaltına alınan Bakan çocukları serbest bırakılması, Hükümetin baskısı olarak algılanmış, bu arada ikisi bakan çocuğu 24 kişi tutuklanmıştı. 4 Bakan hakkında hazırlanan fezlekenin tamamlandığı konuşulmaktaydı.
Operasyon Yapanlara Operasyon
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün gerçekleştirdiği rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından görevden İstanbul, Ankara, Kocaeli, Trabzon, Bursa ve İzmirde 43 emniyet müdürünün görev yerleri değiştirilmiş, ardından İstanbul İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkının görevden alındığı açıklanmıştı.
Hukukçulardan Yeni Atamalara Tepki
Evrensel Hukukçular Platformu, dört bakanın da isminin karıştığı yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında polis müdürlerinin görevden alınması ve yeni savcıların atanmasını sert bir dille eleştirip, bunun açık bir müdahale olduğunu vurgulamıştı. Ankara Adliyesi önünde basın açıklamasında bulunana Evrensel Hukukçular Platformu adına konuşan Avukat Hasan Basri Aksoy, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla İstanbul ve Ankarada eş zamanlı olarak yapılan soruşturmayla ilgili yaşanan gelişmelerin, soruşturmaya açık bir müdahale olduğunu hatırlatmıştı. Aksoyun: Bizlere yolsuzlukları bitirmeyi vaat etmiş bir hükümetin; devam etmekte olan bir yolsuzluk operasyonunda tek yaptıkları cumhuriyet başsavcılığının talimatını yerine getirmek olan polis müdürlerini görevden alması ve devam eden soruşturmaya iki yeni savcı atanması, soruşturmaya açık bir müdahale değil de nedir? sorusu hala yanıtsızdı.