ERBAKANA
ATFEN
Aziz ERBAKAN Hocamıza Atfen yazılmış
şiirler,
(bir kısmı)
ERBAKAN'I ANARKEN
Emri Hak gelip de, gittin gideli
Halimiz perişan, hep zillet Hocam!
Gönüller mühürlü, gözler perdeli
Ne izzet kaldı ne, haysiyet Hocam!
Edep Sende idi, cesaret Sende
Dirayet metanet, feraset Sende
Sensiz çaresizlik, esaret bende
Seninle kazandık, şahsiyet Hocam!
Aziz hatırana, saygısız soysuz
Aşağılık mahlûk, huzursuz huysuz
Kendin başkan yapmış, seçimsiz oysuz
Hakkını savunmak, farziyet Hocam!
Biri bühtan atar, diğeri susar
Fırsatı bulmuş ya, gayzını kusar
Bir sürü duyarsız, saklanıp pusar
Yakışmaz Mümine, acziyet Hocam!
Güya; Beytül malın, üstüne yattın;
Sonra evlatlara, miras bıraktın
Haşa ki Sen Haktan, böyle ıraktın
Ederler kasıtlı, eziyet Hocam!
Davanı satarlar, hep öbek öbek
Gâvurla uzlaştı, siyona köpek
Vicdanlar çürüdü, yağlandı göbek
Kalmadı asalet, fazilet Hocam!
Kimisini almış, hapis korkusu
Kimileri sarmış, servet kokusu
Milli Çözüm caymaz, sağlam dokusu
Zor günde sadakat, meziyet Hocam!
Ruhun aramızda, himmetin hazır
Sadıkların safta, zafere nazır
Siyoniste kalsa, kökümüz kazır
Peşinden koşarlar, rezilet Hocam!
Ven-Necmi sırrını, anlayan gelsin
Aşkla yaşla gözün, kanlayan gelsin
Marazlı takımı, tanıyan gelsin
Riyakârın derdi, süs ziynet Hocam!
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
VA HASRETA!
Ey Hocam hayatın, tadı
yok Sensiz
Tadı yok sevdanın, adı
yok Sensiz
Elbette baharı, özleriz
amma
Rüzgarlar esse de, badı1 yok Sensiz!
Güller yine açar,
kokmuyor artık
Bülbül yine uçar,
şakmıyor artık
Sular yine coşar,
akmıyor artık
Hatıralar dondu, yadı2 yok Sensiz!
Candan usandırdı, beni
bezgiler
Dile sığmaz kalbe, gelen
sezgiler
Yarime yakılsın, bütün
ezgiler
Gönlümüz buruktur, şadı3 yok Sensiz!
Keramet gözlerin,
gönlüme radar
Bu hasret biter mi,
vuslata kadar
Aşık odur kendin,
dostuna adar
Ya Rabbel Alemin, Hadi
yok Sensiz!
Nuruna vuruldum, Sana
aşığım
Çileyle yoğruldum, çün
alışığım
Ey gönül huzurum, ey gün
ışığım
Kerem kıl Ahmede, radı4 yok Sensiz!
[1] Bad: Tatlı ve ferahlatıcı
esinti (Bad-ı Seba=Seher yeli)
[2] Yad: Hatır, gönül
[3] Şad: Şen, sevinçli
[4] Rad: Cömert kişi, kerem
ve fazilet sahibi
Ahmet Akgül Hocadan
ERBAKANA BAYRAM KUTLAMASI
Hasretin kalbime işler, gönüller rüyetin özler
Sen Bosnasın Filistinsin, Uygur Sincan Arakansın!
Türk Ordusu müjdelenmiş, mazlumlar vadini gözler
Sönmeyen kandil misali, nur saçansın kir yakansın
Kim ulaşır makamına, zira ki sen Erbakansın!
Amerkaya uşaklıkla, hayra hizmet yapılır mı
Hem Rahmana hem Şeytana, aynı anda tapılır mı
Sütü bozuk değil ise, Hak davadan sapılır mı
Münafık yerin gasp etmiş, bizi yetim bırakansın
Kim erişir ayarına, Sen müstesna Erbakansın!
Gayba iman; vaadedilen, geleceğe inanmaktır
Seçkin müminlerin kârı, cahillerce kınanmaktır
Çağın büyük imtihanı, Erbakanla sınanmaktır
İman aşı tutsun diye; kafaya çivi çakansın
Kim erişir irfanına, zira ki sen Erbakansın!
Armageddon savaşının, Şam ateşi yakılacak
O yüksek teknolojinle, Deccalizim yok olacak
ABD yenilecektir, hem İsrail yıkılacak
Gafiller öldü sansa da, Sen ruhani bir hakansın
Kim ulaşır makamına, ki mücahit Erbakansın!
Milli Nizam Selametsin, Refahsın Sen Faziletsin
Müminlere Saadetsin, zalim kafire zilletsin
Rabbim sana kem gözleri, hainleri rezil etsin
Davan Allah rızasıydı, taş atana gül takansın
Kim yetişir ki manana, Metin Mekin Erbakansın!
Başbakan olmak kolaydı, Erbakana askerlik zor
Hıyanetle Cumhurbaşkan, olsan da akıbetin hor
Milli Görüş ne ağır yük, sen gel kahır çekene sor
Ömür boyu Aziz Hocam, alnından hep ter akansın
Kim ulaşır makamına, zira ki sen Erbakansın!
Ölmeden efsane oldun, nice destanlar yazansın
Çağrı yaptın Altın Çağa, âleme kutlu ezansın
Seni övmek ne haddime, sözlerim kıymet kazansın
Dini tebliğ temsil ettin, Hak tercümanı Kuransın
Kim erişir ayarına, Sen Rabbani Erbakansın!
Ey gönlümün rabıtası, kalbimin sevdası Sultan
Ey ruhumun rayihası, fikrimin ravzası Sultan
Şuurumun şahikası, Ahmedin duası Sultan
Kuşatırdı kıtaları, gök katları firekansın
Kim ulaşır makamına, zira ki Sen Erbakansın!
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
Ahmet Akgül Hocadan
ERBAKANA
Hasretin kalbime işler, gönüller rüyetin özler
Sen Bosnasın Filistinsin, Uygur Sincan Arakansın!
Türk Ordusu müjdelenmiş, mazlumlar vadini gözler
Sönmeyen kandil misali, nur saçansın kir yakansın
Kim ulaşır makamına, zira ki sen Erbakansın!
Amerkaya uşaklıkla, hayra hizmet yapılır mı
Hem Rahmana hem Şeytana, aynı anda tapılır mı
Sütü bozuk değil ise, Hak davadan sapılır mı
Münafık yerin gasp etmiş, bizi yetim bırakansın
Kim erişir ayarına, Sen müstesna Erbakansın!
Gayba iman; vaadedilen, geleceğe inanmaktır
Seçkin müminlerin kârı, cahillerce kınanmaktır
Çağın büyük imtihanı, Erbakanla sınanmaktır
İman aşı tutsun diye; kafaya çivi çakansın
Kim erişir irfanına, zira ki sen Erbakansın!
Armageddon savaşının, Şam ateşi yakılacak
O yüksek teknolojinle, Deccalizim yok olacak
ABD yenilecektir, hem İsrail yıkılacak
Gafiller öldü sansa da, Sen ruhani bir hakansın
Kim ulaşır makamına, ki mücahit Erbakansın!
Milli Nizam Selametsin, Refahsın Sen Faziletsin
Müminlere Saadetsin, zalim kafire zilletsin
Rabbim sana kem gözleri, hainleri rezil etsin
Davan Allah rızasıydı, taş atana gül takansın
Kim yetişir ki manana, Metin Mekin Erbakansın!
Başbakan olmak kolaydı, Erbakana askerlik zor
Hıyanetle Cumhurbaşkan, olsan da akıbetin hor
Milli Görüş ne ağır yük, sen gel kahır çekene sor
Ömür boyu Aziz Hocam, alnından hep ter akansın
Kim ulaşır makamına, zira ki sen Erbakansın!
Ölmeden efsane oldun, nice destanlar yazansın
Çağrı yaptın Altın Çağa, âleme kutlu ezansın
Seni övmek ne haddime, sözlerim kıymet kazansın
Dini tebliğ temsil ettin, Hak tercümanı Kuransın
Kim erişir ayarına, Sen Rabbani Erbakansın!
Ey gönlümün rabıtası, kalbimin sevdası Sultan
Ey ruhumun rayihası, fikrimin ravzası Sultan
Şuurumun şahikası, Ahmedin duası Sultan
Kuşatırdı kıtaları, gök katları firekansın
Kim ulaşır makamına, zira ki Sen Erbakansın!
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
O, tek kişilik bir ordu.
Deccalin en has ekibi
Ve enikleri
Hala, seksen yaşındaki gölgesinden korkuyordu…
O, sanki yoğunlaşmış nurdu.
Tüm şerliler
Ve şerefsizler
Sürekli çevresine tuzaklar kuruyordu…
Ama O hep, cihadı seçmiş,
Beş ihtilalden
Beş yüz mahkemeden
Hem de
Ekmeğini yemiş, emeğinden geçmiş
Beş bin dönek kahpeye
AB'ye ve ABD'ye
Ve beş milyon İsrail'e rağmen
Yine alnının akıyla çıkıyordu…
Onu yenmek zordu!..
O, billurlaşmış onurdu.
O şuurdu, huzurdu
Sevenleri ve sevdikleri için; gururdu.
Ve O bir kişilik ordu,
Tek başına
Ve seksen yaşına rağmen
Dünyaya meydan okuyordu…
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
SELAMET KERVANI
Selamet kervanı, geçsin ileri
Sadıklara ferman, yazar ERBAKAN
Yanağında açmış, cennet gülleri
Teri reyhan kokar, güzel ERBAKAN
Hakkı seven kişi, hayra yorulur
Hainlerden bir bir, hesap sorulur
Boz bulanık akan, sular durulur
Tevhid tekbir ile, gezer ERBAKAN
Batıldan bağları, kesmiş gideriz
Çağdaş zalimlere, küsmüş gideriz
Aşkından yollara, düşmüş giderkiz
Hasretiyle gönül, yakar ERBAKAN
Mehdiyet mührünü, gördüm yüzünde
Hakikat sırların sezdim sözünde
Hikmet deryaları, parlar gözünde
Feraset nuruyla, bakar ERBAKAN
Meydanlarda dolup, taşar yürekler
Bu coşkuyla kanat ,çırpar melekler
Yerde kalmaz bunca, dua dilekler
Ümit çiçekleri, açar ERBAKAN
ERBAKANA SESLENİŞ
Affet bizi be Hocam, bilmedik kıymetini
Yüzümüz karasından, kim bizi aklayacak!
Pişmanız perişanız, bekleriz himmetini
Bu nefse kölelikten, ruhumuz paklayacak!
Adil düzen yerine, adi sisteme kaldık
ABD AB diye, Haçlı hileye kandık
İşbirlikçi gafili, Senin takipçin sandık
Alttan toprak kayıyor, kim bizi saklayacak!
Bak yolundan cayanlar, işi gücü istismar
Dava yerini aldı, demokrasi istikrar(!)
Bilmem kabul olur mu, gayrı tövbe istiğfar
Bir inkılap gerekir, beynimiz şoklayacak!
Özelleşme özerklik, devlet laçkalaşıyor
Moda oldu mozaik, millet başkalaşıyor
Ülkem parçalanırken, asker şakalaşıyor
Vatan hainlerini, şehitler haklayacak!
Bayrak indirilirken; anarşistler çocukmuş!
Vatan parçalanırken; boşver, çakıl boncukmuş!
Elbet bu kahpeliğe, göz yumanlar kancıkmış.
Diriliş devranıyla, herkes akıllanacak!
İslam ki mayamızdı, şirkle uzlaştırdılar
Ahlak ki hayâmızdı, bozup yozlaştırdılar
Hak, granit kayamızdı; ezip tozlaştırdılar
Zorlu bir dönüşümle, beynimiz zonklayacak!
PKKya postacı, olan boşbakanların
Siyonist küstahlığa, hala hoş bakanların
Çağdaş münafıklığa, dindar kulp takanların
Küflenmiş kafasını, zülfikar yoklayacak!
Gam yükü ağırlaştı, dayanmıyor bel artık
Milli Görüş, D-8; sisteminle gel artık
Ey Hadi Necm-üs-Sakib, karanlığı del artık
Nur akan yüz terinden, Ahmet gül koklayacak
HOCA-İ KÂİNAT
Hem sebebi kâinat, hem meyve-i mahlûkat
Mehdiyi ahir zaman, Muhammettir Efendim..
İnsü cin hükmündedir, melekler kanat kanat
Saltanatı uzması[1], müebbettir[2] Efendim…
Hem hidayet siyaset, medeniyet rehberi
“Hulki azim” mertebe, sıfatının her biri
Saadet Ona uymak, bezmi elest'ten[3] beri
İman halka ve Hakka, muhabbettir Efendim..
Nuri mücessem odur, tecelli-i Rabbani
Cihat biat alamet, ol temsili Rahmani
Sözleri, “Vahyün yuha”[4] her ameli Kur'ani
Adil Düzen âleme, merhamettir Efendim.
Ahmedin mimi düşse, Ahed olacak zahir
Cemal celal sıfatlar, her an lütuf ve kahir
Allah'ı bilen kişi, tevhit ilminde mahir[5]
Aynel yakinsiz ilim, bir mihnettir Efendim..
Bu beden dedikleri, ilahi ruha sargı
Eğer imanın varsa, niçin çekersin kaygı
Sevgi sevda sahtedir, yok ise gerçek kaygı
Hoca-i Kâinatta, mehabettir[6] Efendim.
Ol dersin oluverir, yaratırsın sebepsiz
Senden medet umulur, makam ister edepsiz
Üç gram hizmetini, minnet sayar nesepsiz
Nefsine pay ayırmak, ihanettir Efendim..
Ucuz uyuz adamlar, geçinir bedavadan
Dünya ehli davarlar, ne anlasın sevdadan
Mal makam otu versen, kaytarırlar davadan
Zoru görünce kaçan, muhannettir[7] Efendim.
Fakru mihnet sayılmaz, hidayetin kâr olsa
Ruhum cennette gezer, bütün dünyam dar olsa
Tek in'amu ihsanın, inayetin yar olsa
O zaman Ahmedine, mürüvvettir[8] Efendim.
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
[1] Saltanatı-uzma: Büyük ve kutsi tasarruf ve iktidarı
[2] Müebbet: Ebedi, sonsuz
[3] Bezmi elest: Ruhlar âleminde Allaha verilen söz
[4] Vahyun yuha: Hz Peygamber AS. Kendi heva ve hevesiyle değil Allahın vahyi ile konuşur.
[5] Mahir: Becerikli bilgili
[6] Mehabet: Heybet, ululuk, saygınlık
[7] Muhanet: Adi aşağılık adam
[8] Mürüvvet: Mutluluk, huzur
AZİZ HOCAM'A
Hakikat mesajına, son tercüman gibiydin
Bu garip ruhumuza, taze güman gibiydin
Münafıklara maraz, bize derman gibiydin
Gönüllerin duası, gözlerin yaşı mıydın?
Ey şerefli şahsiyet, Sen sabır taşı mıydın?
Kesin olgunlaşmadan, çıbanları deşmezdin.
Teşhis, tespit olmadan, tedaviye geçmezdin
Hainlerin kurduğu, tuzaklara düşmezdin
Zalimlerin kâbusu, bilginler başı mıydın?
Bu ne soylu tavırdı, sen sabır taşı mıydın?
Sen Hakka sevdalıydın, haksızı kayırmazdın
Ucuz kahramanlığa, tenezzül buyurmazdın
Uzun, ince hesaplar; şeytana duyurmazdın
Himmeti huzur veren, veliler şahı mıydın?
Yorulmaz ve yılmazdın, Sen sabır taşı mıydın?
Hiç bileğin bükülmez, devamlı dipdirisin
Sevgi bağın sökülmez, sadıkların pirisin
Sırrına akıl ermez, ulaşılmaz birisin
Dokunan cezbe alır, hikmet kumaşı mıydın?
Hiç acele etmezdin, Sen sabır taşı mıydın?
Siyonist canavarı, can evinden vuracak
Zulüm ve sömürüye, son verip durduracak
Türkiye eserinle, fermanlar buyuracak
Nebi ve sıddıkların; salih yoldaşı mıydın?
Bu ne onurlu sebat, Sen sabır taşımıydın?
Dünya değiştirmeğe, soyunan adam Sendin
Bıkmadan mazlumları, savunan adam Sendin
Has gönülde sevilip, sayılan adam Sendin
Ters görene sormalı: Ya hu, sen şaşı mıydın?
Ey korkusuz kahraman, sen sabır taşı mıydın?
Zuhurat bekliyoruz, gayrı bitsin bu sancı
Nasipsiz nankörlerin, yüze vursun utancı
Sen Aziz Hocamızsın, başlarımızın tacı
Sohbetlerin sağaltır, ruhlara aşımıydın?
O ne bitmez bereket, Sen sabır taşı mıydın?
Soruna ürkek değil, tamda erce bakardın
Saadet ikliminde, şimdi yüce Hakandın
Ey mutluluk müjdesi, çünkü sen Erbakan'dın
Sen Süleyman mührünün, o sırlı kaşı mıydın?
Bu ne büyük dirayet, Sen sabır taşı mıydın?
Göklere mi çekildin; gaybubet mi başladı
Bu ne acı haberdir, beyin yürek haşladı
Gafiller ölüm sanır, hayat yeni taçlandı
Mübarek vücudunla, nur beden naşı mıydın?
Aziz Asil Hocamız; Sen Sabır taşı mıydın?
Rağbet Akibetedir ve şerefli
akıbet muttakilerindir, Mücahitlerindir!..
ERBAKANIN
ARDINDAN
Sağlığı sarsmıştı, ölmü diriltti
Son
kez mesajını, verdi Erbakan
Rahman sevindirdi, Şeytan delirtti
Milyarlar başında, birdi Erbakan
Milletle
devleti, barıştırmıştı
Herkesi hayırda, yarıştırmıştı
Hain fitne yaksa, yatıştırmıştı
Zulüm zincirlerin, kırdı Erbakan
O
bir tezahürdü, O bir tecelli
Hakka havlayanlar, düşer temelli
Dosta Kıtmir olmak, büyük teselli
Çünkü sadıklara, pirdi Erbakan
Kadere
inanan, çeker mi keder
Bir anını bile, etmedi heder
Zahirde Mücahit, muttaki lider
Batında serapa, sırdı Erbakan
Mehdiyet
bu sırrın, ilk halkasıydı
Varisi Nübüvvet, alakasıydı
Kimi Sadık, kimi; yalakasıydı
Biz kuluz, ümmetiz!, derdi Erbakan
Ruh
bedenlenip te, nura dönüştü
Müminler pervane, olup üşüştü
Hedefi; batıldan, Hakka dönüştü
İnşaallah cennete, girdi Erbakan
Bir
millet ağlıyor, her bir ferdiyle
Sağcı solcu över, ama merdiyle
Sizin olsun dünya, bütün derdiyle
Refiki Ala ya, erdi Erbakan
Mümin
müstakimdi, baş müşahitti
Hakka biat ettik, bu bir ahitti
Şehitler ölmezdi, o mücahitti
Seccadeyi Arşa, serdi Erbakan
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
SAYENDE HOCAM
Sayende niceler, erdi devlete
Çokları kavuştu şan-u şöhrete
Kimileri kondu, mal-u servete
Nankörlük ederler, hayrettir Hocam!
Ahmaklar anlamaz siyasetini
Nicelerin gördük, hıyanetini
Sattılar dinini, diyanetini
Bilinmez ki bu ne, hikmettir Hocam!
İnsaftan ihlastan, hep tamtakırlar
Cilası dökülse, paslı bakırlar
Kargalar bülbülsüz, diye şakırlar
Bu ne yüzsüzlüktür, şirrettir Hocam!
Babamızın nesli, bedbaht nesildi
Hakkı söyleyenin, dili kesildi
Sayende kediler, kaplan kesildi
Varlığın ne büyük, nimettir Hocam!
Hizmet şuurumuz, senden hediye
Nasipsizler kârı, yükler kediye
Siyonizmin sonu, geliyor diye
Kudurmuş saldırır, cinnettir Hocam!
Bu iman selleri, benzer taşkına
Münafık masonlar, dönmüş şaşkına
Hakkı candan seven, kullar aşkına
Dilediğim sadece, himmettir Hocam!
Hasretle bekleriz, Hakkı rahmeti
Yeter çektiğimiz zulmü zilleti
Nice yıldır sefil, İslam ümmeti
Saadet nizamına, hasrettir Hocam!
Bu millete sahip, çıkmazsan eğer
Hainler bizlere, verir mi değer?
Sen ölü canlara, canmışsın meğer
Sana hizmet cana, minnettir Hocam!
Ahmedim körlere, renk anlatılmaz
Sağır pazarında, hikmet satılmaz
Nankör nasipsizler, safa katılmaz
Her sözün ayrı bir, kıymettir Hocam!
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
BAHAR GELDİ, ERBAKAN GEÇTİ!
Karakış gibi
Kara bir devir, dondurdu yüreklerimizi
Tufana tutulmuştuk
Gözlerimiz dondu, kulaklarımız dondu
Ve kara kapkara yeller esti
Dondurdu, kavurdu belleklerimizi
Gayrı göremez, duyamaz, bilemez olmuştuk
Kendi gerçeklerimizi
Neylersin başımıza baykuşlar konmuştu
Karakış gibi
Kara bir devir geçti üzerimizden
Dalındaki gül dondu
Yuvada bülbül dondu
Damarlarımızdaki kan dondu
Ruhlarımızdaki can dondu
Yaş dondu gözlerimizde
Ve derken, dayanamamıştı,
Bu karakışın karayellerine.
Şuur donmuştu, izan donmuştu…
Ve iman donmuştu gönüllerimizde
Ve artık şeytanlar,
Saltanat kurmuştu yeryüzünde.
Hainler kurtarıcı,
Zalimler baş tacı,
Çağdaş münafıklar;
Mehdi olmuştu,
Dengesizlik düzeninde
Metreler kısalmıştı,
Teraziler bozulmuştu
Ama bir gün,,,
Bir yiğit çıktı karşımıza
Avuçlarıyla ısıttı,
Buz bağlamış bağırlarımızı.
Ve bir türkü başladı,
Karanlık devirleri ışık gibi delecek:
Aldırma bu küfrün karakışına
Yakındır, Zeynebim, bahar gelecek
Yine bülbüller şenlendirecek
Viran olmuş bağlarımızı.
Ve özlenen yiğit,
Can çekişen vicdanlara yöneldi;
Nefesiyle eritti, donmuş yüreklerimizi
Sesiyle, sohbetiyle diriltti,
Bir bir beyinlerimizi
Yeniden can geldi Anadoluya, kan geldi
Kırklar, üçler, yediler geldi.
Bu çağı dirilten çağrıya,
Melekler, şehitler geldi.
Her mekan dinledi,
Her makam geldi
Sen hala uyur musun,
Yoksa gavur musun, ey nefis!
Haydi, uyansana,
Ve uyandırsana artık
Bak bahar geldi.
Ve selam dursana
ERBAKAN geldi…!
ERBAKAN geçti!
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
HİMMET BE HOCAM!
İman lafta kaldı, yozlaştı ahlak
Meal değil masal, okunur Hocam!
Haktan saptırıldı, azıttı bu halk
Her biri bin günah, kokuyor Hocam!
Ayarı bozuğu, Siyon ayartıp
Gömleğin çıkarıp, haktan kaytarıp
Sırtına alırsın, selden kurtarıp
Sonra yılan gibi, sokuyor Hocam!
Gayretsiz aşamaz, nefis dağını
Eritmez cihatla, göbek yağını
Şeytan tezgâhında, tuzak ağını
Hainler kahpece, dokuyor Hocam!
Muhtaç eylediler, yüz gram ete
Ülkem sürüklenir, bir kıyamete
Bunlar akrep gibi, her hıyanete
Rahatlıkla batıp, çıkıyor Hocam!
Eve su sızmazsa, rutubet olmaz
Kiralık kukladan, hükümet olmaz
Zulüm karşısında, sükûnet olmaz
Dilsiz şeytan durup, bakıyor Hocam!
Sabataist soysuz, Dinim sorgular
Sütü bozuk kalkmış, sizi yargılar
Ganimet kuzgunu, karakargalar
Kendin bülbül sanıp, şakıyor Hocam!
Vaazda ağlar, ayet; hadis dem vurur
Münafık ılımlı, bir din uydurur
Gerçeği konuşmaz, ağza gem vurur
Tanrısı Amerka, korkuyor Hocam!
Lütfet mazlumların, bu gözyaşına
Nur yağsın ülkemin; dağı taşına
Yoksa bak cahiller, gafil başına
Taç diye tezeği, takıyor Hocam!
Taha Akyol övgü, dizer Numan'a*
Mason sahip çıkar, çağdaş Haman'a
Rahmet yağmaz, bakma; kömür duman'a
Bu hıyanet kalbim, yakıyor Hocam!
* Bak: Erbakanın Vesayetine Son. – Taha Akyol/Milliyet/30 Haziran 2010
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
Aldanma dünya rüya, iki kapılı handır
Bunu bilen bir insan, nasıl gönül eğlesin!
Ömür sermayen saçma, hayat bir imtihandır
Allah bir elek kurdu, sadık fasık elesin!
.
Hiç merak etmez misin, yahu acep nerde Hak
Terazi Kurandır tart, kaç gramsın hele bak
İbadet hizmet işle, sonra bir kibritle yak
Din satıp dünya aldın, vallahi sen böylesin!
.
Bir Kuran mealini, dikkatle okudun mu
Nefsine hitap edip; benliğen dokundun mu
Dinin davan uğrunda, hiç çile dokundun mu
Duan ve takvan yoksa, Rabbin seni neylesin?1
.
Kadir Allahtır diyor, Yahudiye yakarır
Faiz fuhuş hoş görür, Hak gömleğin çıkarır
Zalim tuzak kurar ya, Rabbim boşa çıkarır
Allaha hiç söker mi, projesin hilesin!
.
Adil Düzen derdi yok, bu nasıl dindarlıktır
Amerkaya hayranlık, Kurana kindarlıktır
Batı münafıklıktır, batıldır barbarlıktır
ABcilik Allahla, savaşmaktır bilesin!
.
Döneklere muhabbet, Erbakana nefretin
Farklı tezahürüdür, şuuraltı şehvetin
Hıyanete kılıftır, münafıkça gafletin
İslamla bağdaşır mı, insaf ehli söylesin!
.
Gerçi Kurana bakmaz, yeter zannı kafası
Ona şeytan vahyeder; ilah: mantık hevası
Dalalet çöplüğünde, sürer şahlık sefası
Marazlı sapkınları, Allah rezil eylesin!
.
Kırk yıl boyunca bazı, kancık kafadan kaçık:
Demrel, Özal, Erdoğan; hain, dönek, münafık
Dedikten sonra şimdi: Milli, dindar, müvafık
Diyenler çarpılmıştır, olmuş şeytan kölesin!
.
Bekleyin ki yakında, çıkar bütün foyanız
Dökülecek cilanız, kirli nifak boyanız
Yüznüze tükürecek, safça size uyanız
Bu utançla yaşayıp, bu utançla ölesiz!
.
1 Furkan: 77. ayet
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
HASRET ŞARKISI
Şol
cenneti Alaya, girseydi yetim ruhum
Tecelli
ikliminde, cemalini arardım!..
Mutluluğum
lütfundur, Seninledir huzurum
Rüyalarıma
gelsen, nur hayalin sarardım!
Ayrılığın
acısı, kollarımı bağladı
Seni
özleyen gözler, gizli gizli ağladı
Hasretin
harareti, yüreğimi dağladı
Dizlerime
uzansan, saçlarını tarardım!
Muhammedi
gerçeğin, Necmüs-sakibi Sensin
Şeytanın,
şer odağın; asıl rakibi Sensin
Rakıb[1] olan Rabbimin, temsil takibi Sensin
Kıtmirin
olmak için, sultanlıktan cayardım!
Meramım
Mevlanamsın, Sultanımsın Hocamsın
Garip
gönül bahçemde, hiç solmayan goncamsın
Güvencem
himayendir, sığınağım recamsın
İnayetin
çekersen, bilmem neye yarardım?
Sayende
hakikate, erdi aklım vicdanım
Hidayet
rehberimsin, Efendimsin ey canım
Sensiz
bütün ömrümü, sanki boşa harcadım
Sen
sahip çıkmasaydın, baştan sona zarardım!
Nur
tecellisi yüzün, hakikatin aynası
Hikmet
tefsiri sözün, dört Kitabın manası
Mehdiyet
mührü özün, nice sırrın aynası
Böyle
aşkın derdiyle, gece gündüz yanardım!
Davasız
bir insanla, ne farkı var mezarın
Lafla
kalbi doyar mı, düşünen bir yazarın
Terk
etme hiç nefsime, eksiltme hak nazarın
Lütfedip
sor halimi, çünkü soldum sarardım!
Fiilden
önce fikre, hoş sözden önce öze
Önem
vermek öğrendik, riyakârdık biz bize
Hayat;
iman, cihatmış, alışmıştık hep düze
Taleben
olmasaydım, hidayetten kayardım!
Davetine
muhatap, olmak ne büyük devlet
Hakikati
kavramak, âlemden üstün servet
Elinle
sundu Rabbim, hikmet yüklü bir demet
Günahla
kararmıştım, nazarınla ağardım!
Ebedi
lanet olsun, davanı saptırana
Dosttan
çekip gönlünü, dünyaya kaptırana
Hakikat
hatırına, bağlıyız hatırana
Duan
sevdan olmazsa, kendim kütük sayardım!
Kalbim
dilim tutulur, huzuruna varınca
Şah
kartalın yanında, kaça gider karınca
Şeref
İslama hizmet, karınca kararınca
Kuran
vicdan bıraksam, insanlıktan çıkardım!
[1] Rakıp: Her şeyi ve her an görüp
gözeten, murakabe edip denetleyen anlamında Allahın bir sıfatı ve Esmai
Hüsnası
ERBAKANA HAVLAR KULAĞI KESİK!
Elbet mükemmellik, Allaha mahsus
Biz aciz bir kuluz, O Yüce Halık!..
Bu garip ruhumuz, bedende mahpus
Ölmeden ölmeyi, vermişler salık!..
Kâinat kitabın, eylesen teşrih
Her şey tecellidir, anlatır teşbih
Bak bütün mahlukat, ediyor tesbih
Gökte kuş, yerde kurt; denizde balık!
Kabahatlarımız, ketmetmeseydi
Onca ayıbımız, setretmeseydi
Nice günahımız, affetmeseydi
Alemler olurdu, sırrıma tanık!..
Cemaat tarikat, hikmet çeşmesi
Bunlarla sulanır, ümmet bahçesi
Amma karışırsa, lağım deşmesi
Dervişler yozlaşır, olurlar fasık!
Ayet hadis oku, din iman sömür
Faize fetva ver, feraset kömür
Haçlı kapısında, tükettin ömür
Kendin mümin sanan, zavallı alık!..
Erbakana havlar, kulağı kesik
Hidayet kararmış, vicdanı ezik
Dini demokrasi, ABsi beşik
Zikri fikri para, şeyhi papalık!..
Ey sakallı Hüsnü, sarıklı züppe
Nifakın örter mi, şalvarla cübbe
İsraile uşak, ne rezil rütbe
Allahı unutmuş, Amerka Razık!..
Hani Müslümandın, nerde şeriat
Kahbeliğe kılıf, oldu tarikat
İmanız hastadır, budur hakikat
Size acil lazım, tabib-i hazık!..
Kuran nizamını, gereksiz sayan
Kıble İsraile, ABye kayan
Zinaya ceza yok, serbest bay bayan
Boynuzlu kahraman, mahf oldu yazık!..
Sakın olma kitap, yüklenen aygır
Bilir tersin yapar, riyakâr cazgır
Ey Ramazan korkma, sen Hakkı haykır
Gerçekleri yazan, eline sağlık!..
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
EFENDİM
Yollarına güller dökem, Sultanım
Huzurunda boyun bükem, Sultanım
Senden ayrı, garip düşen gönlümden
Hasretini nasıl sökem, Sultanım.
Senden hediyemdir, aşkım nişanım
Himmet inayetin, tüm namu şanım
Hasretin aklımı, aldı başımdan
Senden ayrı derbeder perişanım.
Sensiz viraneye, döndü sarayım
Gafil sanır, delirmişim, sârayım
Ayrılık kâr etti cana Efendim
Rüyama gir, hasret ile sarayım.
Eserin okunur, âlem cüzünde
Terk eyleme, ıssız çöller düzünde
Hayalin karşımda, ilham kaynağım
Hakkın tecellisi, nurlu yüzünde.
Cihat dolu yaşadın hep doyunca
Kurana tercüman, ömrün boyunca
Yüreğime yara oldu Efendim
Mübarek vücudun, kabre koyunca.
Arş. Yzr. Ahmet AKGÜL
1978'de Aziz Erbakan İçin
Yazılan Efsane Şiir
1978'de Erbakan İçin Yazılan Efsane Şiir
Bayburtlu Şair Hafız Adem Yaya'nın,
Milli Görüş Lideri Merhum Necmettin Erbakan için 1978 yılında Berlin'de yazdığı
şiiri kendi ağzından istifadelerinize sunuyoruz.
Bir dönem Büro-Memur-Sen'de Genel Başkan Yardımcılığı görevinde
bulunan ve şu anda Yalova Retaj Thermal Otel'in Ceo'su olan Nail Uslu bu videoyu
tevafuken çekti ve sosyal medyada şu notla birlikte paylaştı:
selam verdim. Baktım bankta 2 metre arayla oturmuşlar. Ve espriyi patlattım…
'Hacı abi 50 sene önce olsaydı hacı teyzeyle böyle mi oturursunuz” dedim.
Buyur etti oturduk, bana hayatını anlattı. Hoş sohbet biri… 1978'de Erbakan
Hocama yazdığı şiiri okudu ben de videoya çektim.”
NOT: YAZILI ŞİİRLER
MİLLİ ÇÖZÜM DERGİSİNDEN, AHMET AKGÜL HOCAMIZIN ŞİİR KİTABINDAN
ALINTIDIR!..