Anasayfa » ERBAKAN’A HAVLAYIP ERDOĞAN’A OY AVLAYANLARIN TIYNETİ!

ERBAKAN’A HAVLAYIP ERDOĞAN’A OY AVLAYANLARIN TIYNETİ!

Yazar: yonetici
0 Yorum 91 Görüntüleyen

ERBAKAN’A HAVLAYIP

ERDOĞAN’A OY AVLAYANLARIN TIYNETİ!

      

Rahmetli Erbakan Hocamız; iktidarlara ortak olduğu çok kısa dönemlerde efsane hizmetler yapmayı başarmış, Türkiye’nin çok yönlü kalkınması ve tam bağımsızlığını kazanması yolunda tarihi adımlar atmıştı. Ancak dış güçler dediğimiz Siyonist sömürü sermayesi ve küresel şirketler, Haçlı ve emperyalist merkezler ve onların içimizdeki uzantıları olan masonik mahfiller, sabataist ve hain kiralık kalemler ve işbirlikçi sağcı-solcu hükümetler bütün hınçlarıyla ve imkânlarıyla Erbakan’a ve icraatlarına saldırmışlardı. Bu durum aslında Onun haklılığının ve hayırlı atılımlarının bir kanıtıydı. Şeytanın bile şaşırdığı siyasi entrikaları ve demokratur hilekârlıkları bile Erbakan’ı yıldırmayınca, Onun ortak olduğu bütün iktidarları sonunda ancak askeri darbelerle durdurmaya çalışmışlardı. 12 Eylül 1980 darbesi de 28 Şubat Postmodern müdahalesi de aslında hep Erbakan’a karşı yapılmıştı. Erbakan’ın bu talihli hizmetleri ve Milli Görüş hareketi, birçok endişe ve engellerle fiilen oy vermeseler bile, toplumun önemli bir kesiminin vicdanında öylesine büyük bir itimat ve itibar kazanmıştı ki, mel’un odaklar ve malum yardakçılar, bu sefer Erbakan’ı devre dışı bırakıp, ama görünüşte Onun devamı kılıfı geçirilen, gerçekteyse BOP gibi kendi sinsi ve Siyonist projelerine hizmet eden Erdoğan’ı, yine demokratik dalaverelerle iktidara taşımışlardı.

İşte bu şeytani odakların şerli şarlatanlarından EMİN ÇÖLAŞAN, Hoca’nın Siyonist merkezleri ve işbirlikçi kesimleri mecbur bıraktığı bu durumun ve konumun acısını bir türlü unutamadıklarından, çıbanları depreştikçe Erbakan’a sataşmaktalardı. Yoksa bunlar Erdoğan iktidarlarının Erbakan’ın değil, dış odakların kuklası ve hizmetkârı olduğunu zaten bilip duruyorlardı. Hatta Çölaşan’ın Sözcü Gazetesi Yazarı Soner Yalçın gibileri, “AKP iktidarının aleyhine sonuçlar doğuracak bazı yanlış adımlardan dolayı Erdoğan’ı sık sık uyaran” yazılar bile yazmaktalardı. Çünkü Emin Çölaşan gibileri, bizzat CHP-İP-HDP ve MHP iktidarı kurulsaydı bile, Recep T. Erdoğan iktidarları kadar milli ve manevi tahribatlar yapamayacaklarının, Türkiye’yi küresel sermayenin taşeronu konumuna sokamayacaklarının, örneğin; zinayı ceza almaktan çıkaramayacaklarının, kadına şiddeti önleme gibi masum ve makul bir kılıf altında dolaylı dayatmalarla eş cinselliği ve zina serbestliğini meşrulaştırıp yaygınlaştıran İstanbul Sözleşmesi’ne imza atamayacaklarının elbette farkındalardı… Ama şeytani damarları, İslam’a olan gizli düşmanlıkları ve genlerinden kaynaklı özel durumları nedeniyle, sık sık Erbakan gıcıklıkları kabarmakta ve bu nedenle, hem dindar kesimleri ürkütüp kaçırarak Erdoğan’a dolaylı destek sağlamak, hem de bozuk fıtratlarının gereği hiç unutamadıkları acılarını rahatlandırmak için Erbakan’a saldırmaktalardı.

Oysa Rahmetli Necmettin Erbakan Hocamız, 1956 yılında Gümüş Motoru kurarak ülkemize hizmete başladı. Daha sonra 1974, 1975, 1976 ve 1977 yıllarında koalisyon hükümetlerinde yer aldı. “100 bin motor üreteceğiz” dediğinde herkes ve özellikle marazlı muhalifler “Hoca uçtu yine, hayal ediyor, pembe rüyalar görüyor.” demekten utanmamışlardı. Tümosan, Taksan, Temsan, Testaş, Gerkoksan gibi San’lı fabrikalar başta olmak üzere onlarca fabrika kurulmuş ve üretime başlamıştı. Bunların çoğu maalesef sonradan ve özellikle Erdoğan iktidarları tarafından ya satıldı ya âtıl bırakıldı. Oysa aradan geçen 47 yıl doğru değerlendirilip Erbakan’ın çizgisi takip edilseydi, şu anda Türkiye yılda 1.5 milyon yerli otomobil üretiyor olacaktı. Ama biz bu araçların motorlarının hepsini ithal ediyoruz. O zaman motor ve sanayi makineleri üretmeye başlasaydık bugün milli marka otomobillerimizi de, uçaklarımızı da kendimiz üretiyor olacaktık.

İşte Erbakan Hocamızın zamanında atılan temeller:

1974 yılında atılan temeller:

1. Konya Kulu Tuz Fabrikası.

2. Afyon Şeker Fabrikası.

3. Afyon Et ve Balık Kurumu.

4. Kütahya İplik Fabrikası.

5. Yozgat Çimento Fabrikası.

6. Malatya İplik Fabrikası.

7. Hakkâri Yüksekova Süt Fabrikası.

8. Siirt Süt Fabrikası.

9. Trabzon Peynir, Tereyağı Fabrikası.

1975 yılında atılan temeller:

10. Mardin Çimento Fabrikası.

11. Bilecik Seramik Fabrikası.

12. Bilecik Söğüt Seramik Fabrikası.

13. Antalya Pil Fabrikası.

14. Zigana Tüneli Temeli.

15. Mardin Nusaybin İplik Fabrikası.

16. Mardin Mazıdağı Peynir Tereyağı Fabrikası.

17. Konya Yonga Levha Fabrikası.

1976 yılında atılan temeller:

18. Kırıkkale Çelik Çekme Boru Fabrikası.

19. Adapazarı Yem Fabrikası.

20. Adapazarı Başak Traktör Fabrikası.

21. Sivas Gemerek Çelik Konstrüksiyon Fabrikası.

22. Şanlıurfa Ziraat Makine Fabrikası.

23. Mardin Küçük Sanayi Sitesi.

24. Afyon Bolvadin Alkolit Fabrikası.

25. Kütahya Kâğıt Fabrikası.

26. Bilecik Bozüyük Seramik Tevsiyat Fabrikası.

27. Adıyaman Çimento Fabrikası.

28. Adıyaman Makine Fabrikası.

29. Afyon Şeker Fabrikası Makine Üreten Fabrika Kısmı.

30. Afyon Kâğıt Fabrikası.

31. Afyon Et ve Balık Kurumunun Kombinaya Çevrilmesi.

32. Afyon Alkolit Fabrikası.

33. Afyon Ağır Makine Fabrikası.

34. Ağrı Şeker Fabrikası.

35. Amasya Ağır Makine Fabrikası.

36. Ankara Organize Sanayi Bölgesi.

37. Ankara İş Makineleri Fabrikası.

38. Ankara Terminal Santrali.

39. Antalya Çimento Fabrikası.

40. Artvin Kâğıt Fabrikası.

41. Aydın Gübre Fabrikası.

42. Balıkesir Kâğıt Fabrikası.

43. Bilecik Rulman Sanayi.

44. Bingöl Çimento Fabrikası.

45. Bitlis Çimento Fabrikası.

46. Bitlis Sigara Fabrikası.

47. Bolu Ağaç Sanayi Fabrikası.

48. Burdur Traktör Fabrikası.

49. Bursa Otomobil Fabrikası.

50. Çankırı Ağır Teçhizat.

51. Çorum Şeker Fabrikası.

52. Çorum Ağır Makine Fabrikası.

53. Denizli Çimento Fabrikası.

54. Denizli Şeker Fabrikası.

55. Diyarbakır Çimento Fabrikası.

56. Diyarbakır Tütün Sanayi Fabrikası.

57. Diyarbakır Et Kombinası.

58. Diyarbakır Elektro Mekanik Sanayi.

59. Elazığ Organize Sanayi.

60. Elazığ Dokuma Fabrikası.

61. Elazığ Elektro Mekanik Sanayi.

62. Elazığ Tel Çekme Sanayi.

63. Elazığ Haritalı Çelik.

1977 yılında atılan temeller:

64. Bolu Gerede Çelik Konstrüksiyon ve Teçhizat Fabrikası.

65. Kastamonu Entegre Kâğıt Fabrikası.

66. Kayseri Çimento Fabrikası.

67. Kayseri Üniversal Takım Tezgâhları Sanayi.

68. İncesu Üniversal Takım Tezgâhları Sanayi.

69. Kayseri Tank Yenileme Fabrikası.

70. Kırklareli Ziraat Makine Sanayi.

71. Kırşehir Lastik Fabrikası.

72. Kırşehir Takım Tezgâhları Sanayi.

73. Konya Gübre Fabrikası.

74. Konya Traktör Fabrikası.

75. Konya Şeker Fabrikası.

76. Konya Traktörü Yenileme Fabrikası.

77. Kütahya Çimento Fabrikası.

78. Malatya Paletleme Tesisleri.

79. Malatya Transformatör Fabrikası.

80. Malatya Elektro Mekanik Sanayi.

81. Manisa Tütün Sanayi.

82. Manisa Çimento Fabrikası.

83. Kahramanmaraş Çimento Fabrikası.

84. Kahramanmaraş Elbistan Şeker Fabrikası.

85. Mardin Gübre Fabrikası.

86. Mardin Şeker Fabrikası.

87. Mardin Traktör Fabrikası.

88. Muğla Çimento Fabrikası.

89. Muğla Tütün Sanayi.

90. Muğla Termik Santrali.

91. Muş Şeker Fabrikası.

92. Nevşehir Aktarma Organları Sanayi.

93. Niğde Halı Sanayi.

94. Niğde Kamyon Motorları Sanayi.

95. Hatay İskenderun Çimento Fabrikası.

96. Kütahya Soma Gübre Fabrikası.

97. Van Şeker Fabrikası.

98. Rize Gemi Dizel Motor Sanayi.

Evet, Rahmetli Erbakan; Milletini seven, ülkesini düşünen en vatansever bir insandı. Refah-Yol döneminde ise Efsane Başbakandı. Ömrünü sanayileşmek, Büyük Türkiye’ye sevdasını ve Yeni Bir Dünya davasını gerçekleştirmek için adadı. İktidarda kaldığı kısa sürelerde bile bu denli önemli hizmetler yaptı. Ama Hocayı kimse anlayamadı. Onu en iyi Siyonist Yahudiler, dış güçler ve sabataist hainler anlamışlardı ama bunlar da önüne hep engeller koymuş, iftiralar atmış ve komplolar kurmuşlardı. “Yalan, hayal” dedikleri bu 100 fabrikanın tam 60 tanesi Erbakan tarafından tamamlanıp hizmete açılmış ve tıkır tıkır çalışmaya başlamıştı. Ama Erbakan’ın devamı sayılan ve Siyonist merkezlerce iktidara taşınan Recep T. Erdoğan ise bu fabrikaların tamamına yakınını arsa fiyatına satmıştı.

Hatta Erdoğan iktidarının en son sattıkları 14 fabrikanın içinde yer alan Ilgın, Afyonkarahisar ve Elbistan şeker fabrikalarının temeli Erbakan tarafından atılmıştı. Bu üç fabrikanın içinde özellikle Ilgın Şeker Fabrikası oldukça önemli sayılmaktaydı. Ilgın’da ‘Erbakan’ın Fabrikası’ olarak bilinen şeker fabrikasının bacasından çıkan duman, Ilgın’ı bugüne kadar hayata bağlamıştı. İşçiden tutun da tarladaki pancar üreticisine kadar fabrikayla hayat damarı bulunan herkes Erbakan’a dua ediyorlardı. O dönem AKP’li Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ’ın satışa ilişkin görüşleri mide bulandırıcıydı.

Milli Gazete’nin ‘Şekerde büyük satış!’ manşet haberi kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Şeker fabrikalarının satışı Meclis gündemine de taşınırken, Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, çelişkili ifadelerle şeker fabrikalarının özelleştirilmesini savunmaya çalışmıştı. Özelleştirmeler yoluyla Türkiye’de çok hayırlı işler yapıldığını ileri süren Akdağ, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi durumunda çiftçinin ve şeker işçisinin mağdur edilmeyeceğini uydurmuşlardı. Hükümet, milli ve stratejik şeker fabrikalarının özelleştirilmesine yönelik çalışmalarını el altından yürütürken, Milli Görüş lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dan kalan son fabrikaların da satılığa çıkarılması, Erdoğan’ın ne amaçla iktidara taşındığının da yanıtıydı. Ülkenin üreterek kalkınması için ağır sanayi hamlesi kapsamında Milli Görüş lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından kurulan fabrikalar, AKP hükümeti döneminde teker teker satılmıştı. Bu fabrikaların içinde bacası tüten tek fabrika şeker fabrikaları kalmıştı. Hükümetin yapacağı satış ilanı ile Erbakan’dan kalan son fabrikalar da satılmış olacaktı.

Ey Çölaşan, ağzını topla!

Bütün bu gerçeklere rağmen, Sözcü yazarı Emin Çölaşan, bir köşe yazısında Milli Görüş Lideri ve 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’nın ağır sanayi hamlesi ile ilgili iftiralarla dolu bir yazı kaleme almıştı (7 Temmuz 2020). Çölaşan’ın hezeyan ve yalanlarına cevabı ise 26 yıl önce Erbakan Hoca meclis kürsüsünden zaten aktarmıştı.

Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan irili ufaklı yaklaşık 200’e yakın ağır sanayi hamlesi ile Türkiye’nin kalkınmasında büyük hizmetleri olan Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a, iftiralarla dolu bir yazı kaleme almıştı. Emin Çölaşan yazısında 2017’de AKP hükümeti tarafından Çankırı’da yapılacağı duyurulan barajın daha temelinin bile atılmadığını hatırlatmıştı. Ve bu durumun Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın “hikâyelerini” anımsattığını ileri süren iftira dolu bir yazısıyla saçmalamıştı. Çölaşan, yalan ve iftira dolu yazısında Erbakan’ın hiçbir zaman söylemediği “100 bin top, 100 bin tank yapacağız” sözünü, yıllar önce CHP’li Senatör Niyazi Ünsal gibi çarpıtarak bir dizi hezeyanlarda bulunmuşlardı. Oysa Erbakan Hoca, Çölaşan ve türevlerine gerekli cevabı 1994’te TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmayla vermiş bulunmaktaydı.

Aynı hezeyanı gösteren CHP’li Niyazi Ünsal, daha sonra bu fabrikanın taşınmaması için feryat etmeye başlamıştı!

1973-1979 yılları arasında Senato’da görev yapan CHP Erzincan Senatörü Niyazi Ünsal, Erbakan Hoca’nın Erzincan’da Temmuz 1976’da attığı temeli arabasının bagajına yükleyerek TBMM önüne getirerek, şov yapmıştı. Erzincan’da temel atmadan sonra kısa bir sürede yapımı tamamlanan fabrikanın daha sonraki dönemde Başbakan Ecevit’in emri ile Kayseri’ye nakli planlanmıştı. Niyazi Ünsal bu kez fabrikanın çatısına çıkıp “Bu fabrikanın buradan başka yere götürülmesine asla izin vermeyeceğiz. Benim cenazemi çiğnemeden bu tesisleri sökemezsiniz!” sözleriyle feryat etmeye başlamıştı.

Erbakan Hoca’nın: “Bizim gerçekleştirdiklerimizi siz hayal bile edemiyorsunuz” çıkışı!

Erbakan Hoca 1994’teki tarihi meclis konuşmasında, “Bakınız, bizim hedefimiz Türkiye’de 100 bin motor yapan fabrika kurmaktır. Biz Türkiye’de aynı zamanda uçak yapacağız, tank yapacağız. Ama 100 bin uçak, 100 bin tank değil… Ve biz bu 100 bin motor yapan fabrikayı da kurduk. İşte aramızdaki fark bu. Bizim gerçekleştirdiklerimizi siz hayal bile edemiyorsunuz. Sizin havsalanıza Türkiye’de 100 bin motor yapılması sığmıyor. Halbuki biz bunu yapıyoruz. Türkiye’de kaç yüz bin motor yapılıyor? Türkiye bugün 250 bin otomobil yapıyor, bunun motorlarını da kendisi yapıyor. Bugün Türkiye’de 500 bine yakın motor yapılıyor. Biz o gün bunları söylediğimizde ‘bunlar hedeftir’ dedik ve o hedefi de gerçekleştirdik.” ifadeleriyle cevabı 26 yıl önce Çölaşan’a ve yıllardır gözleri hakikati görmek istemeyenlere vermiş olmaktaydı!

AKP İktidarının Ekonomik ve Sosyal Tahribatları!

14 Ağustos 2001’de kurulan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden birinci parti çıkan AKP, iktidardaki 18’inci yılını geride bırakmıştı. O günden bugüne ekonomiden siyasete, adaletten güvenliğe kadar birçok alanda geleceğimizi karartan çok tehlikeli girişimler yaşanmıştı. AKP iktidarı, Türkiye'nin en büyük şirketlerini, fabrikalarını, otellerini, limanlarını, enerji üretim tesislerini, elektrik ile doğalgaz dağıtım şebekelerini ve arazilerini yerli ve yabancı özel şirketlere satmıştı.

268 büyük kuruluşta kamu payı sıfırlanmıştı

2002 yılından bu yana 273 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış-devir işlemleri yapılmıştı. Bu kuruluşlardan 268'inde kamu payı hiç kalmamıştı. 1986 yılından AKP'nin iktidara geldiği döneme kadar 8.2 milyar dolarlık özelleştirme yapılırken, 2002'den günümüze toplam 62 milyar dolarlık satış imzalanmıştı.

AKP, iktidara gelir gelmez ilk önce Erbakan’ın açtığı ‘fabrika kuran fabrikaları’ elden çıkarmıştı. 2003 yılında iki kamu şirketi, Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük tezgâh üreticisi TAKSAN ile sanayi tesisi imalatı yapan GERKONSAN satılmıştı. Aynı yıl Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne ait limanlar, SEKA'nın kâğıt fabrikaları ve kamu arazileri de satılarak toplam 187 milyon dolar gelir kazanılmıştı. Takvim yaprakları 2004 yılını gösterdiğinde özelleştirmelerde vites yükselten AKP iktidarı, 1 milyar 282 milyon dolarlık satış yapmıştı. 2003 yılında fabrika yapan fabrikaları elden çıkaran AKP iktidarı bu defa parçalaya parçalaya sanayi kuruluşlarını satmaya başlamıştı. TEKEL'in alkollü içecekler bölümü 292 milyon dolara satılırken, gübre üreten şirketler ve onların fabrikaları özelleştirildi. Eti Bakır 21.8 milyon, Eti Krom 58 milyon, Eti Gümüş 41.2 milyon ve Eti Elektrometalurji 15.3 milyon dolara satılmıştı. Çayeli Bakır İşletmeleri 49.2 milyon dolara, Karadeniz Bakır işletmeleri Samsun İşletmesi 11.1 milyon dolara, BET Kütahya Şeker Fabrikası 23.8 milyon dolara, Amasya Şeker 1 milyon 250 bin dolara özelleştirilip elden çıkarılmıştı. Doğalgaz dağıtım şirketleri ESGAZ 43 milyon dolara, BURSAGAZ 120 milyon dolara satıldı. Sümer Holding bünyesinde yer alan fabrika arazileri de tek tek satılmıştı. 44 milyon dolara satılan Sümerbank Bakırköy İşletmesi’nden sonra 27 milyon dolara satılan TÜMOSAN elden çıkarılmıştı. Blok satıştan toplam 402 milyon dolar gelir elde edilirken, 2004 yılında 689 milyon dolar değerinde tesis, varlık ve arazi satışı gerçekleştirildi. Türk Hava Yolları'nın (THY) hisselerinin yüzde 20'si ise 177 milyon dolara borsada satılmıştı.

Türk Telekom artık Lübnanlılarındı!

2005 yılında AKP iktidarı toplam 8.2 milyar dolarlık özelleştirme yaparak rekor kırdı. Türkiye'nin en stratejik kurumlarından biri olan Türk Telekom'un yüzde 55'i 6 milyar 550 milyon dolar bedelle Lübnanlı Hariri Ailesi’ne satılmıştı. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'ne ait olan İstanbul Hilton Oteli binası ve arazisi 255 milyon dolara, Ataköy Otelcilik 62.7 milyon dolara, Ataköy Marina ve Yat İşletmeciliği 23.7 milyon dolara, Ataköy Turizm ise 33.5 milyon dolara satılmıştı. 2005 yılının bir başka büyük özelleştirmesi ise 305 milyon dolara Eti Alüminyum'un satışı oldu. Kıbrıs Türk Havayolları 33 milyon dolara, Adapazarı Şeker Fabrikası 45.7 milyon dolara blok olarak satılan kuruluşlardı. AKP, 2005 yılında Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarından TÜPRAŞ ve PETKİM'in bir bölümünü borsada satmıştı. Bir gece yarısı TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'sı İsrailli iş adamı Sami Ofer'e 453 milyon dolar bedelle devredilirken, PETKİM'in yüzde 35'ini 273 milyon dolara güya halka sunmuşlardı.

TÜPRAŞ ve Erdemir elden çıkarılmıştı!

2006 yılı özelleştirme çapı açısından bir önceki yılı 2005'i aratmamıştı. Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu olan TÜPRAŞ'ın özelleştirme ihalesi Eylül 2005'te yapıldı ve 4 milyar 140 milyon dolar teklif eden Koç Holding-Shell ortakları bunlara sahip olmuşlardı. Birkaç gün sonra ise bir başka sanayi devi Erdemir, 2 milyar 770 milyon dolara OYAK Grubu'na satılmıştı. Başak Sigorta ve Başak Emeklilik de mayıs ayında blok olarak 268 milyon dolara özelleştirilmiş olmaktaydı. THY'nin yüzde 25'i 207.8 milyon dolara borsada halka arz edilirken, TEKEL'in Ankara'daki genel müdürlük binası da 100 milyon dolara TOBB'a satılmıştı.

Emekli Sandığı'nın sahip olduğu oteller de bir bir özelleştirilirken, Büyük Ankara Oteli 36.3 milyon dolar, Büyük Efes Oteli 121.5 milyon dolar, Büyük Tarabya Oteli ise 145.3 milyon dolara satıldı. 2006 yılında toplam 8 milyar dolarlık özelleştirme yapılırken, taşınmaz ve tesis satışından toplam 710 milyon dolar gelir sağlanmıştı. 2007 yılında AKP, araç muayene istasyonlarını, taşınmazları ve borsada Halkbank hisselerinin bir kısmını elden çıkartarak toplam 4 milyar 258 milyon dolar kazanmıştı. Bugün Zorlu Center’ın yükseldiği İstanbul Boğazı’na nazır Karayolları arazisi 800 milyon dolara, Mersin Limanı 755 milyon dolara, araç muayene istasyonları 613 milyon dolara, Halkbank’ın yüzde 25’i ise 1.8 milyar dolara satılmıştı.

Yerli ve Milli PETKİM Azerbaycan’a satılmıştı!

2008 yılında iki büyük şirket blok olarak özelleştirilmiş durumdaydı. Birincisi tıpkı TÜPRAŞ ve Türk Telekom gibi Türkiye’nin en stratejik kurumlarından biri olan PETKİM Petrokimya Holding’di. 30 Mayıs 2008 günü imzalanan sözleşmeyle Azerbaycan devlet şirketi SOCAR, PETKİM’i 2 milyar 40 milyon dolara satın almıştı. TEKEL’in sigara bölümü ise 24 Haziran 2008’de 1 milyar 720 milyon dolara satıldı. Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’nin (ADÜAŞ) sahip olduğu 9 santral ise 510 milyon dolara özelleştirilip satılmıştı.

Şirketler bitince tesis ve varlıkları satmaya başlamışlardı!

2009 yılında ise 2 milyar 270 milyon dolar değerinde özelleştirme işlemi gerçekleştirildi. Yapılan satışlarda en büyük kalemi elektrik dağıtım şirketleri oluşturmaktaydı. Başkent Elektrik 1 milyar 225 milyon dolara, Sakarya Elektrik 600 milyon dolara, Meram Elektrik ise 440 milyon dolara satılmıştı. Blok olarak satış yapacak kamu şirketi sayısı azalınca, ilerleyen yıllarda tesis ve varlık satışına ağırlık veren AKP hükümeti, kamu arazilerini, fabrikaları, enerji üretim santralleri ile dağıtım şebekelerini elden çıkarmıştı. Devletin yapacağı yatırımları ise özel sektöre ihale eden AKP, seçtiği işbirliği yöntemiyle de ülkenin geleceğini sayıları iki elin parmaklarını geçmeyecek şirketlere adeta ipotek ettirmekten sakınmamıştı.

Yap-işlet-devret safsatasıyla Hazine’den 100 milyar dolar çıkacaktı!

Üçüncü Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Şehir Hastaneleri başta olmak üzere yap-işlet-devret modelli projelerde işletici firmalarla yapılan sözleşmelerde günlük veya yıllık olmak üzere yolcu, araç ve hasta sayısı garantisi sağlanmıştı. Eğer planlanan sayıda kullanım olmazsa, kamu-özel işbirliği projelerinde devletin hazinesinden 25 yıl boyunca firmalara toplam 100 milyar dolarlık ödeme yapılacaktı. Ülkenin geleceğini ipotek altına alan bu mega yatırımlar için verilen taahhütler ise “ticari sır” olarak halktan saklanmıştı.

Kamu çalışanı sayısı yüzde 100 artmıştı!

AKP iktidara geldiğinde devleti küçültüp, harcamaları kısarak daha verimli bir yapı oluşturma iddiasındaydı. Güya Kamu şirketleri satılacak işçiler özel sektör tarafından istihdam edilecek, merkezde toplanan yetkiler yerele devredilerek kadrolu memur sayısı azalacaktı. Oysa 2003 yılında Türkiye'de kamuda çalışan kişi sayısı 2 milyon 187 bin 599'du. 2019 yılının ikinci yarısı itibariyle kamuda istihdam edilenlerin sayısı 4 milyon 569 bin 916'ya çıkmış durumdaydı.

Ekonominin hız kesmeye başladığı yıllarda peş peşe gelen seçimler 2013 yılından bu yana kamuda çalışanların sayısının 2 milyon kişi artmasına neden oldu. 2002 yılında iktidar koltuğuna oturduğunda devleti küçültme iddiasını taşıyan AKP, aradan geçen 18 yılda kamuda çalışan sayısını yüzde 100'den fazla artırmış durumdaydı.

10 kişiden üçü ekonomik suçtan cezaevine tıkılmıştı!

2002 yılında Türkiye'de toplam 98 bin 955 kişi cezaevinde bulunmaktaydı. Hırsızlık, zimmete para geçirme, rüşvet, irtikap, sahtecilik, para ve mal kaçakçılığından hapse girenlerin sayısı ise 13 bin 169 kadardı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun konuyla ilgili yakın dönemde yayınladığı son veri 2017'ye ait. Buna göre söz konusu tarihte Türkiye'de ceza infaz kurumuna 215 bin 761 kişi girmiş durumdaydı. Hırsızlık, zimmete para geçirme ve benzeri suçlardan hapse giren hükümlü sayısı ise 68 bin 528 oldu. 2002 yılında cezaevine giren her 10 kişiden biri ekonomik suçlardan dolayı hapse girerken, bu oran 2017 yılında, her 10 kişiden üçü bu nedenle ceza almıştı.

Cinsel saldırı hükümlüsü sayısı 14 kat artmıştı!

Uyuşturucu madde kullanma, satma veya satın alma suçunu işleyen 3 bin 450 kişi 2002 yılında cezaevini boylamıştı. Takvim yaprakları 2017'yi gösterdiğinde ise bu sayı 22 bin 490'a yükseldi. Cinsel suçtan dolayı 2002'de bin 858 kişi hüküm giyerken bu sayı 2017’de 26 bin 539’a ulaşmıştı. Cinsel saldırıdan cezaevine giren suçlular 14 kat, uyuşturucu hükümlüleri ise 7 kat artmıştı. Yani mel’un İstanbul Sözleşmesi suçluları daha da azdırmıştı.

İcra dosyalarında patlama yaşanmıştı!

Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre; 2002 yılında 8 milyon 613 bin 759 adet icra dosyası bulunuyordu. Yıllar içinde icra dairelerindeki icra ve iflas dosyaları artarken bu sayı Kasım 2019 itibariyle 21 milyonu aşmış durumdaydı.

İşsiz sayısı:

2002: 2 milyon 464 bin

2019: 4 milyon 596 bin (Temmuz)

İşsizlik oranı:

2002: Yüzde 10.3

2019: Yüzde 13.9 (Temmuz)

Türkiye’nin brüt dış borç stoku (Devletin kefil olduğu özel sermaye borçları hariç. Toplam 1 trilyon dolar):

2002: 129.6 milyar dolar

2019: 446.8 milyar dolar (Ekim)

Dış borcun GSYH oranı:

2002: %54,8

2019: %61,9

Merkezi yönetim toplam borç stoku:

2003: 283.2 milyar lira

2019: 1 trilyon 239 milyar lira (Ekim)

GSYH:

2002: 231 milyar dolar

2019: 749 milyar dolar (Tahmini)

Kişi başı GSYH:

2002: 3 bin 492

2019: 9 bin 93 dolar (Tahmini)

Büyüme hızı:

2002: Yüzde 6.2

2019: Yüzde 0.5 (Tahmini)

Enflasyon oranı:

2002: 29.8

2019: 9.26 (Eylül)

Şimdi ey Emin Çölaşan ayarsızı! Biz sizin Erbakan’a sataşmakla, aslında (dolaylı olarak) Erdoğan’a yanaşmak ve yaranmak istediğinizin farkındayız… Bu tür çirkef çıkışlarınız Sosyalist ve Kemalistlerin ahmak takımının his ve heyecan damarlarını kabartsa da, aslında hangi Siyonist mahfillerin uşaklığını yaptığınızı bilip durmaktayız… Ama sonuna yaklaştınız… İşbirlikçi AKP iktidarınız da, Siyonist-Haçlı patronlarınız da tepetaklak tarihin çöplüğüne atılacaksınız… Evet, bu sizlerin son çırpınışlarınız!..
























BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi