Anasayfa Genel ÇAĞRI 2

ÇAĞRI 2

Yazar: yonetici
0 Yorum 186 Görüntüleyen

2.ÇAĞRI

 

 

 

 

 

MİLLİ ŞAHLANIŞ

 

 

 PROF.DR.NECMETTİN ERBAKAN

 

 

T.C. 54.HÜKÜMET BAŞBAKANI 

 

 

BASIN TOPLANTISI

 

 

2 EYLÜL 2002

 

 

BİLKENT KONFERANS MERKEZİ

 

 

Muhterem kardeşlerim, hepinizi hürmetle muhabbetle selamlıyorum, sevgiyle kucaklıyorum.

 

 

3 Kasım 2002 seçimleri münasebetiyle çok önemli tarihi basın toplantımızı, bundan 10 gün önce, seçimlere 70 gün kala 22 Ağustos 2002 Perşembe günü yapmıştık.

 

 

Bugün Ankara`nın bu güzel salonunda seçimlere 60 gün kala bu 2. önemli basın toplantımızı yapıyoruz.

 

 

Bu basın toplantımıza başlarken her şeyden önce bir kere daha:

 

 

Basın toplantımıza gösterdikleri ilgiden dolayı bütün kıymetli basın mensuplarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Bu basın toplantımıza katılarak toplantımızı şereflendiren millet vekillerimize, eski bakan­larımıza, muhterem misafirlerimize, saygıdeğer hanım kardeşlerimize, salonun içini ve dışını dolduran heyecanlı gençlerimize aynı şekilde candan teşekkürlerimi arz ediyorum.

 

 

Şu anda Televizyonlarda yapılan canlı yayınlar münasebetiyle bu TV kanallarına ve bizleri ekranları başında izleyen ülke evlatlarına da teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.

 

 

Bu basın toplantımızın gayesi:

 

 

Bundan önceki “Milli Şahlanışa 1.Çağrı” konulu basın toplantımızda da belirttiğim gibi her ülkesini ve vatanını seven tecrübeli devlet adamlarının üzerinde bulunan vecibelerin en önemlilerinden birisi, çok büyük önem taşıyan seçim dönemlerinde milletin evlatlarını bilgi ve tecrübeleri ile aydınlatma ve onların isabetli tercih yapmalarına yardımcı olma vecibesidir.

 

 

Bu sorumlulukla “Milli Şahlanışa 1. Çağrı” gayesini taşıyan 1. Basın Toplantımızı yapmıştık. 3 Kasım seçimlerinde, çektiğimiz sıkıntılardan kurtulabilmek ve ülkeyi bekleyen tehlerden korunabilmek için, oyumuzu bilerek, inanarak, şuurla Saadet Partisi`ne vereceğimizi ve niçin böyle yapacağımızı ana hatları ile açıklamıştık. Ve daha o toplantıda, bu toplantımızdaki ana fikirleri, detaylarıyla daha da aydınlatma görevimizi bundan sonraki basın toplantıları ve çeşitli açıklamalarımızla yapmaya çalışacağımızı belirtmiştik.

 

 

İşte bugün üzerimizdeki bu sorumlulukla geçen toplantıda belirttiğimiz görevlerimizden birisini daha yerine getiriyoruz. Ve 3 Kasım seçimleri için “Milli Şahlanışa 2. Çağrı” konulu bu basın toplantımızı yapıyoruz.

 

 

Bu toplantımızın da milletimizin saadete kavuşmasına vesile olmasını Cenabı Allah`tan dileyerek sözlerime başlıyorum.

 

 

“Milli Şahlanışa 1. Çağrı” toplantımızda, 27 Haziran 1996`dan, 3 Temmuz 1997`ye kadar takriben 1 yıllık zaman zarfında 54. Hükümetimizin milletimize yaptığı büyük ve önemli hizmetleri ana hatları ile belirtmiş, 54. Refahyol Hükümetin ülkemizi kısa zamanda ekonomik kriz ve buhranlardan kurtardığını, halkımızın refah seviyesi­ni görülmemiş şekilde artırdığını, Türkiye`mizi“Yeniden Büyük Türkiye” yapacak projeleri hazırladığını ve ülkemizi bu hamleleri yapacak noktaya getirdiğini belirtmiş ve fakat arkamızdan gelen taklitçi zihniyetli IMF`ye bağlı hükümetlerin 5 yılda milletimizi nasıl bunalttığını, hangi maddi ve manevi tahribatlara sebep olduğunu, insanımızı bugünkü feci duruma nasıl getirdiğini ana hatları ile belirt­miştik.

 

 

Bugün milletçe çektiğimiz ızdırapları, acıları ve feryatları bu ikinci basın toplantımızda tekrar sayıp dökecek değiliz. Çünkü bunları hep beraber yaşıyoruz. Herkes biliyor, feci durum ve Önümüzdeki maazal­lahkorkunç tehler, sosyal patlama, vatanımızınmilletimizin bölünmesi tehlerini hepimiz açık bir şekilde görüyoruz. İşte 3 Kasım seçimlerine bu feci durumda gidiyoruz. Ve bu seçimlerden sonra hali hazır ızdıraplardan ve bekleyen korkunç tehlerden mut­laka kurtulmak mecburiyetinde olduğumuzu da bilerek gidiyoruz.

 

 

Bundan önceki “Milli Şahlanışa 1. Çağrı” basın toplantımızda sadece tespitler yapmakla kalmadık, Milli Görüş`ü temsil eden 54. Hükümetin neden başarılı olduğunu, buna mukabil taklitçi zihniyetli partilerin neden Türkiye`yi uçuruma sürüklediklerinin teşhisini de yaptık. Ve bu teşhis esnasında delilleriyle belirttik ki;

 

 

Saadet Partisi`nin dışındaki partilerin hepsi taklitçi zihniyete sahiptir­ler, bunların temel özellikleri dışa bağımlılıktır. Ve bunların, dış mihrakların modern müstemlekecilik metotları etkisiyle alacakları sonuç:

 

 

* Bunalım içinde Türkiye

 

 

– İşsizlik

 

 

– Açlık

 

 

– Baskı

 

 

– Borca esaret`ten sonra daha da ileri giderek

 

 

 

 

 

* Bölünmüş Güçsüz Türkiye

 

 

 

 

 

* Yeni sömürgeciliğin sebep olduğu yeryüzündeki savaşlara, çatışmalara, çifte standartlara, sömürüye, tekebbüre, baskı ve tahakküme alet edilen ve komşuları ile savaştırılmakistenen bir Türkiye`den başka bir şey olmayacaktır.

 

 

Saadet Partisi`nin temsil ettiği Milli Görüş ise dışabağımlılık ve IMF`ye tabi olmak yerine bağımsızlık ve kendi milli gücüyle kalkınma özelliğine sahip olduğundan dolayı bunun doğuracağı sonuç,

 

 

İnsan haklarına sahip, maddi ve manevi kalkınmış Türkiye, yani “YAŞANABİLİR BİR TÜRKİYE”

 

 

* Kalkınmış öncülük yapan güçlü Türkiye yani, “YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE”

 

 

* Barış içinde bir Dünya, yani, “YENİ BİR DÜNYA”

 

 

“Milli Şahlanışa 1. Çağrı” toplantımızda 3 Kasım seçimlerinde oylarımızı niçin Saadet Partisi`ne vereceğimizin diğer ana sebeplerini de belirtmiştik.

 

 

Bu temel sebepleri 2 ayrı grup halinde belirtmiştik.

 

 

A- Program ve teşkilat yapısından ileri gelen sebepler:

 

 

1) Saadet Partisi Milletin kendisidir.

 

 

2) Saadete, Saadet Partisi ile ulaşılabilir.

 

 

3) Doğal olarak en büyük partidir.

 

 

4) En güçlü teşkilattır.

 

 

5) En canlı teşkilattır.

 

 

B- Bugüne kadarki tecrübe ve başarılardan ileri gelen temel sebepler:

 

 

1) Milli Görüş

 

 

2) İnanç

 

 

3) Tecrübe

 

 

4) Başarı

 

 

Saadet Partisi`nin temsil ettiği Milli Görüş`ün 3 tarihi başarı diplo­masını sunmuş ve bunların;

 

 

1- 1974 Kıbrıs Savaşı arkasından gelen ekonomik güçlükleri yenerek büyük tarihi Ağır Sanayi Hamlesini yapmak (Diploma NO: 1)

 

 

2- 1977 yılı erken seçimlerini müteakip IMF`ye teslimiyet yerine Ekonomide Milli Görüş`ü gerçekleştirmek, Ağır Sanayi Hamlesini devam ettirmek (Diploma NO: 2)

 

 

3- 54. Hükümet dönemindeki büyük başarı (Diploma NO: 3)

 

 

Bunlara ilaveten zihniyetlerin karnelerini de mukayeseli bir şekilde sunmuştuk.

 

 

Muhterem Kardeşlerim;

 

 

“Milli Şahlanışa 2. Çağrı” basın toplantımızda asıl görevimiz 3 Kasım seçimlerinde oyumuzu niçin Saadet Partisi`ne vereceğimizin diğer sebeplerini de açıklığa kavuşturmak ve böylece hepimizin bilerek, inançla, şuurla vatanımızın kurtuluşuna ve insanımızın saadetine yol açmamızı sağlamaktır.

 

 

Bunun için sizlere Öncelikle “Milli Şahlanışa 1.Çağrı” basın toplantımızda belirttiğimiz ve şimdi 1 nolu Panoda bir kere daha sunduğumuz 9 sebebe ilaveten bu kere şu üç önemli gerçeği daha delilleri ile belirtmekte yarar görüyorum.

 

 

ÜÇ ÖNEMLİ GERÇEK DAHA

 

 

A) İşsize işi, yoksula aşı, fakire refahı ve bütün millete zenginliği ancak SAADET PARTİSİ temin edebilir.

 

 

Onun için oyumuzu SAADET PARTİSİ` ne vereceğiz.

 

 

B) Çökmüş, iflas etmiş, ekonomiyi borç ve faiz çıkmazından ancak SAADET PARTİSİ kurtarabilir.

 

 

Onun için oyumuzu SAADET PARTİSİ`ne vereceğiz.

 

 

C) Devletin ve milletin imkanlarını dışarıya rantiyeye ve israfa akıtmak yerine, köylümüze, işçimize, memurumuza, esnafımıza, sanayici ve iş adamlarımıza yoksulumuza, zayiatsız bir şekilde ancak SAADET PARTİSİ aktarabilir.

 

 

Onun için oyumuzu SAADET PARTİSİ`ne vereceğiz.

 

 

ŞİMDİ BU GERÇEKLERİ DELİLLERİ İLE AÇIKLAYALIM.

 

 

A) İşsize işi, yoksula aşı, fakire refahı ve bütün millete zenginliği ancak Saadet Partisi temin edebilir. Onun için oyumuzu Saadet Partisi`ne vereceğiz.

 

 

Taklitçi zihniyetli partiler Türkiye`yi borca esir etmek pahasına, aldıkları dış yardımları tamamen heba etmişlerdir. Köylü, işçi, memur, esnaf, dar gelirli ve yoksulları ezmiş ve mahvetmişlerdir. Nitekim şu olay ibret alınacak bir olaydır.

 

 

29 Ağustostaki bir TV röportajında MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bahçeli şu mealde bir açıklama yapmıştır:

 

 

“Biz alınan borçların nereye harcandığını dikkatle ve önemle izliyoruz. Nitekim bu maksatla Ekonomiden sorumlu yeni devlet bakanımıza son 3.5 yılda alınan 28 milyar $ borcun nereye harcandığı hakkında bize açıklama yapmasını talep ettik”

 

 

Bu açıklama bir bakıma şu gerçekleri teyit etmektedir. Sayın Hükümet mensupları, nasıl bundan önce niyet mektubu içinde ne olduğundan tam haberdar olmadıklarını ifade etmişlerse, şimdi de borçlar alınmış aradan 3.5 yıl geçmiş, ortada hiçbir şey yok. Paraların nereye harcandığı belli değil, bu paraların nereye gittiğini şimdi öğren­meye çalışıyorlar. İstedikleri kadar arasınlar, bulamazlar. Çünkü biraz sonra size göstereceğim öyle bir uygulama sistemi var ki siz onu bütün iç yüzüyle tanımadan alınan paraların nereye gittiğini böyle 3,5 değil, 10 sene uğraşsanız bulamazsınız, bu tecrübe işidir. Bu bilgi ister. Borç alınmış, işçiye, köylüye, memura gitmemiş. Onun için bunlar işçiye, köylüye, memura hizmet edemezler.

 

 

Buna mukabil Saadet Partisi`nin temsil ettiği Milli Görüş;

 

 

1- Dış borca dayanmadan

 

 

2- İç Borç yapmadan

 

 

3- Zam yapmadan

 

 

4- Yeni vergi koymadan

 

 

5- Fiyatları ve ücretleri dondurmadan, diğer bir ifade ile halkı ezmeden

 

 

54. Hükümetin ilk 6 aylık döneminde kısa bir sürede Devlete 35 milyar $ (10 milyar $ faizlerden, 13 milyar $ paketlerden, 7 milyar $ KİT`lerin kârlarından ve 5 milyar $ vergi gelirlerinden) lık ilave bir kaynak temin etmiştir.

 

 

Ve bu kaynakları köylü, işçi, memur, esnaf, dar gelirli ve yoksulların refah seviyesini yükseltmeye tahsis ederek, halkımızı ezmek yerine, refah seviyesini görülmemiş şekilde artırmıştır.

 

 

Şimdi önce bu gerçekleri delilleriyle çok özet olarak belirtmeye çalışacağım.

 

 

Bu açıklamalarım sadece bir genel fikir vermek içindir. Onun için detaylara inmeyeceğim. Bunun detayları 17 Nisan 2001 tar­ihli İstanbul Lütfi Kırdar Konferansı salonlarında verdiğimiz Türkiye ve Ekonomi adlı konferansta yer almıştır. Bu konferans bir kitap halinde basılarak bütün Türkiye`ye dağıtılmıştır.

 

 

Arzu edenler detaylarını bu kitaptan görebilirler.

 

 

KÖYLÜMÜZÜN REFAH SEVİYESİNİ NASIL ARTIRDIK?

 

 

Tarımı ve Hayvancılığı nasıl teşvik ettik ve geliştirdik.

 

 

Bunun için size sadece 5 tane levha sunuyorum.

 

 

LEVHA: 1 Bütçenin transfer tertibinden finansal destekleme

 

 

Görüldüğü gibi bizden önceki hükümet 1995`te 19 Trilyon, 1996 yılı ilk yarısında 38 Trilyon tarımsal destek öngördüğü halde, 1996 yılı ikinci yarısında 60 Trilyon, 1997 yılı ilk 5 ayında 95 Trilyon tarımsal destekleme gerçekleştirdik.

 

 

5 yıldan beri ise bu destekler kaldırıldı. Gelişmiş ülkelerin tarıma verdikleri muazzam desteklerin aksine olarak, IMF`nin emriyle Türkiye`de tarım öldürüldü.

 

 

LEVHA: 2 Toprak Mahsulleri Ofisi’nin hububat alımı

 

 

1995 yılında sadece 48 milyon $`lık hububat alımı yapıldığı halde, biz 54. hükümet olarak 1996 yılı 2. yarısında 330 milyon $`lık alım yaptık. Şimdi ise alım yapılmıyor. Üreticimiz korumasız bırakılmıştır.

 

 

LEVHA: 3 Süt alım fiyatları

 

 

Bizim hükümetimizden önce kilo başına 16.000. TL olduğu halde, biz gelir gelmez bunu 40.000.TL `ye çıkardık.

 

 

LEVHA: 4 Çayır, mera ve yem bitkileri projesi kapsamında ekim alanları

 

 

1996`da bu alanlar 7.650 hektar iken, biz 22.000 hektara çıkardık. Artış 187.

 

 

LEVHA: 5 Buğday, mısır, çay, şeker pancarı, ay çiçeği, fındık, tütün gibi köylümün temel ürünlerinin taban fiyatlarını 1996`da 140 150 oranında artırdık. 1997 yılında ayrıca 70 80 oranında artırdık.

 

 

Böylece köylümüzün yüzünü güldürdük.

 

 

Bizden sonra taban fiyatları IMFnin emriyle son derece düşük tutul­muş ve köylümüz ezilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

ESNAFIMIZA VE KOBİ`LERE NASIL DESTEK VERDİK?

 

 

Köylü, işçi, memur ve emeklilerin maaşları görülmemiş oranda artırılınca ekonomi canlandı, esnafımızın yüzü güldü.

 

 

Ayrıca esnafımızı Halk Bankası kredileri ile şuurlu bir şekilde destek­ledik. Bu LEVHA; 6`da Halk Bankasından esnafa açılan krediler TL ve $ olarak mukayese edilmektedir.

 

 

Bizden önceki hükümetin esnafa açtığı kredi 1996 yılı başında 500 milyon $ iken, biz bunu 1996 yılı sonunda 1 milyar $`a çıkarttık. Yani 6 ayda bir misli artırdık.

 

 

LEVHA: 7’de BağKur emekli maaşlarında yaptığımız büyük artış gös­terilmiştir.

 

 

Haziran 1996`da 100 alan BağKur emeklisi, 6 ay sonra, Ocak 1997`de 311,5 almıştır.

 

 

Ve hatta düşük maaş alan BağKur emeklileri   100 alırken 1000 almışlardır.

 

 

Yıllık 65`lik enflasyona rağmen BağKur emeklilerinin ücretlerinin reel artış 146 olmuştur.

 

 

MEMUR VE İŞÇİLERİMİZE NASIL REFAH GETİRDİK?

 

 

Bunu da özet olarak sadece 6 levha ile sunacağım.LEVHA: 8’de Memur maaş artışındaki reel değişim gösterilmiştir.

 

 

Bu levhadan görüldüğü gibi bizden önceki yıllarda memurlarımızın maaşları reel olarak azaldığı halde, bizim dönemimizde 6 ayda reel olarak 76 artış sağlanmıştır.

 

 

Bizden sonra yine memur maaşları reel olarak hep azalmıştır.

 

 

LEVHA: 9’da Çeşitli yıllarda kamu toplu iş sözleşmesi uzlaşma süre­si, grafik halinde mukayeseli olarak gösterilmiştir.

 

 

Bu levhadan görüldüğü gibi, bizden önceki yıllarda toplu iş sözleşmeleri hep grev ve lokavtlarla dolu olarak takriben 8 10 ayda yapıldığı halde, bizim hükümetimiz döneminde ilk defa grevsi-zlokavtsız olarak 3 ayda tamamlanmıştır.

 

 

Çünkü işçimize isteğinden fazlasını biz verdik.

 

 

LEVHA: 10`da Asgari ücret artışı gösterilmiş ve bizden önceki ve son­raki hükümetler dönemine nazaran en yüksek asgari ücret 210 $ olarak bizim dönemdeverilmiştir.

 

 

 

 

 

LEVHA: 11 `de Memur ortalama maaş artışı ve enflasyon gösterilmiştir.

 

 

100 alan memur 6 ay sonra 230 almaya başladı. Bir yılda enflasyona rağmen memurun reel artışı sadece Türkiye`de değil hiçbir ülkede görünmeyen oranda 64,7 olarak arttı.

 

 

Çünkü iş başına gelir gelmez önce 50 zam, 6 ay sonra 30 Genel, 25 özel zam verdik.

 

 

Bunun eşi ve benzeri yoktur.

 

 

LEVHA: 12 `de Memur emeklilerinin biz gelince 6ayda maaşları 100 iken 216 olduğu görülmektedir.

 

 

LEVHA: 12’de İşçi emeldi ortalama maaş artışının 100 iken 221,5 olduğu görülmektedir.

 

 

YOKSULLARA YARDIMDAKİ BÜYÜK HAMLEMİZ

 

 

54. Hükümetimizin en önemli özelliklerinden birisi öncelikle ülkem­izde bir tek aç ve açık insan bırakmamak hamlesi olmuştur.

 

 

Bunun için bir yandan bütün yurt sathında her mahallede, o mahal­lenin muhtarının, imamının ve öğretmeninin iştiraki ile (SYDTF) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu vasıtasıyla bütün yur­dumuzdaki yardıma muhtaç 800.000 vatandaşı tespit ederek, bilgisa­yarlarımıza işledik, bunların hepsine yardım ellerimizi uzatmak için kolları sıvadık ve bu meyanda LEVHA: 14`te görüldüğü gibi yoksullara yardım için toplanan Fak Fuk Fon bizden önce yoksullara değil, bütçe açıklarına ve faizlere ödendiği halde, biz 1996 yılının ikinci yarısı ve 1997 yılı ilk yarısında bu fonu tamamıyla yoksullara tevzii ettik.

 

 

 

 

 

ÖĞRENCİLERİMİZE BURS VERİLMESİ HAMLEMİZ

 

 

Bu sahadaki büyük hamlemiz LEVHA: 15’te açıkça görülmektedir.

 

 

Burs alan öğrencilerimizin adedi 94.000`den bir yılda 200.000`e çıkartıldığı gibi, (SYDTF) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan ödenen burs miktarı 816 milyar TL`den bir yılda 6 trilyon TL`ye çıkarılmıştır.

 

 

B) ÇÖKMÜŞ İFLAS ETMİŞ EKONOMİYİ ANCAK SAADET PARTİSİ KURTARIR.

 

 

Onun için oyumuzu SAADET PARTİSİ`ne vereceğiz.

 

 

Bu gerçeği ispat için teferruata girmeden sadece birer cümle ile 9 lev­hayı sunmakla iktifa edeceğim.

 

 

LEVHA: 16 Son 10 yılda iç borç ödemelerinin gidişatını göstermek­tedir.

 

 

Görüldüğü gibi taklitçi zihniyetler elinde iç borç ödemeleri yıldan yıla korkunç bir şekilde artarken, bu gidişat sadece 54. Hükümet döne­minde durdurulmuştur.

 

 

LEVHA: 17 Son 10 yılda iç borç faiz ödemeleri TL ve $ olarak göster­ilmiştir.

 

 

Taklitçi zihniyetler elinde iç borç faiz ödemeleri korkunç bir şekilde artarken sadece 54. Hükümet zamanından artma yerine azalma sağlanmıştır.

 

 

LEVHA: 18 Yıllar itibariyle faizlerin vergi gelirleri içinde payı

 

 

Bu levhadan görüldüğü gibi 10 yıl içinde taklitçiler halktan toplanan vergileri hızla artırarak faize ödedikleri halde, yalnız 54. Hükümet döneminde bu gidişat tersine çevrilmiş. Vergilerin 67`si faize ödenirken bu nisbet 48`e düşürülmüştür.

 

 

Şimdi ise bütün vergiler faizlere yetmemektedir.

 

 

LEVHA: 19’da Ortalama reel faizlerin 54. Hükümet döneminde 95-99 yılları ortalama değeri olan 32`den nasıl 16`ya düşürüldüğü gösterilmiştir.

 

 

LEVHA: 20’de 95 2000 yıllan arasında GSMH Büyüme hızı ve işsizlik oranının nasıl değiştiği görülmektedir.

 

 

 

 

 

54. Hükümet döneminde 8,3`lük büyüme sağlanmış ve işsizlik oranı en düşük seviyeye indirilmiştir.

 

 

Halen taklitçi zihniyetler elinde IMF programlan ile Türkiye 10 küçültülmekte ve işsizlik korkunç boyutlara ulaşılmış bulunmaktadır.

 

 

LEVHA: 21’de Son 10 yılda Memur ve emekli maaşı ortalama artışı ile enflasyon mukayese edilmiş, diğer yılların hepsinde memur sürekli olarak enflasyona ezdirildiği halde, sadece 1996 1997 da memur ve emekli enflasyonunun çok üstünde maaş artışı almıştır.

 

 

 

 

 

LEVHA: 22’de Tarımsal ürün dış ticaret dengesi 96-2000 yılları arasında gösterilmiştir.

 

 

Bu tablodan görüldüğü gibi 1996 yılında tarımsal ürünlerde ihracat kadar ithalat yapıldığı halde, 54. Hükümet köylü ve tarıma verdiği destekle ürün ihracatını büyük oranda artırmış ve aldığı tedbirlerle 9899 yıllarında da ihracatın ithalattan fazla olmasını sağlamış. 2000 yılından itibaren tarım öldürülmüş ve her şey IMF reçeteleri ile dışardan ithal edilmeye başlanmıştır.

 

 

LEVHA: 23 `te Cumhuriyet tarihinin son 50 yılında 54. Hükümetin en büyük başarısı olan Denk Bütçe`yi nasıl hazırladığı ve 1997 yılının 3. ayına kadar bu bütçeyi nasıl denk olarak uyguladığı delilleri ile gösterilmiştir.

 

 

 

 

LEVHA: 24 54. Hükümetin şeref madalyasını göstermektedir.

 

 

Son 10 yılda faizlerin bütçe içindeki payına bakıldığı zaman, diğer hükümetler zamanında bu oran gittikçe artarken, 54. Hükümetin 38`den 28 düşürdüğünü göstermektedir.

 

 

Bu levha 54. Hükümetin şeref madalyasıdır.

 

 

Çünkü bu levha son 10 yılda bir dünya şampiyonluğunu göstermektedir.

 

 

Şöyle ki: 1976 yılında biz hükümette iken Dünya boks şampiyonu Muhammed Ali`ye ve Wales Muhammedi Türkiye`ye davet etmiştik. Sultanahmet`te Cuma namazı kılındıktan sonra muazzam kalabalık hemen caminin önündeki toplantı meydanına intikal ederken izdi­hamdan dolayı Sultanahmet meydanındaki çimenlerin etrafını çevreleyen demirler ezilmişti. Ertesi gün bir gazete o ezilen demirin resmini bastı. Ve “dün buradan bir dünya şampiyonu geçti” manşetini kullandı.

 

 

O ezik demir bu grafiği andırıyor. Bu grafiğin dünya şampiyonluğu ile ilgisi şu sebepten ileri geliyor ki;

 

 

Dünyada ekonomisini çöküntüden kurtarmış çeşitli ülkeler ve misaller mevcuttur. Ancak bunlar hepsi acı reçetelerle gerçekleştirilmiştir. Ağır faturalar ödetilmiştir.

 

 

Ücretler ve fiyatlar dondurulmuş. Pek çok insan işinden çıkartılmış. Ve halkın ezilmesi pahasına gerçekleştirilmiştir.

 

 

Çökmüş bir ekonomiyi en kısa zamanda, en büyük oranda ve tatlı reçetelerle gerçekleştirme bakımından 54. Hükümet Dünya Şampiyon­luğu, dünya rekoru kırmıştır.

 

 

C) DEVLETİN VE MİLLETİN İMKANLARINI DIŞARIYA VEYA İSRAFA AKITMAK YERİNE KÖYLÜMÜZE, İŞÇİMİZE, MEMURU­MUZA, ESNAFIMIZA, YOKSULUMUZA, SANAYİCİ VE İŞ ADAMLARIMIZA ZAYİATSIZ BİR ŞEKİLDE ANCAK SAADET PARTİSİ AKTARABİLİR.

 

 

ONUN İÇİN OYUMUZU SAADET PARTİSİ`NE VERECEĞİZ.

 

 

Bu gerçeği delilleri ile ispat etmek için kısaca şu gerçekleri gözler önüne sermekte fayda vardır.

 

 

LEVHA: 25 Milli Görüşün ekonomik sistemini ana hatlarıyla bir şema halinde göstermektedir.

 

 

Görüldüğü gibi bu sistemin temeli bağımsızlık, haklılığı üstün tut­maktır. Ve gayesi:

 

 

Her kese refah ve bütünüyle kalkınma prensibine uygun olarak, köylü, memur, işçi, sanayici, işadamı ve yoksullara mümkün olabilen en yüksek refah seviyesine yükseltmek,

 

 

Çökmüş ekonomiyi kurtarmak ve güçlü ekonomi haline getirmek,

 

 

Bütün insanlığa karşı görevlerini yerine getirebilmesi için Türkiye`nin Yeniden Büyük Türkiye olmasını sağlamak.

 

 

Bu sistemde kaynak: Dış ve iş borç değil, nimetler ve mevcut milli kaynaklardır.

 

 

Bu kaynakların servete dönüşmesi için bir yandan kamu reel ekonomi sistemini uygulayacak, israfsız ve verimli bir çalışma yapacaktır. Diğer yandan da şefkat, insan hakları ve alın teri prensiplerine uygun olarak, imkanları teşvik yoluyla özel sektörün üretim, istihdam, ihracat seferberliğini bütün gücüyle destekleyecek ve diğer yandan da herkese refah ve bütünüyle kalkınmayı gerçekleştirerek, halkın refah seviyesini yükseltecek, ekonominin güçlenmesini sağlayarak ve Yeniden Büyük Türkiye`nin kurulmasını sağlayacak.

 

 

Bu şemadan görüldüğü gibi Milli Görüş ekonomi sisteminde asıl olan hür teşebbüs ve serbest piyasa ekonomisidir.

 

 

Devletin teşviki ve engelleri ortadan kaldırmasıyla hür teşebbüs, üre­tim, istihdam, ihracat seferberliğini gerçekleştirecektir. Böylece kamunun desteğiyle hür teşebbüs ülkeyi ve herkesi zenginleştirecek. Ekonomi güçlenecek ve Yeniden Büyük Türkiye kuru­lacaktır.

 

 

Saadet Partisi`nin dışındaki bütün partilerin hepsinin ekonomik siste­mi ise IMF`nin direktiflerine ve ufak bir rantiye sınıfının arzularına hizmet için teşekkül etmiş bir sistemdir.

 

 

IMF`nin ve ufak bir rantiye sınıfının arzularına uygun olarak çalışan busistem ve bugünkü uygulama LEVHA:26`daki gibi şematize edilebilir.

 

 

Bu uygulamada görüldüğü gibi:

 

 

Köylü, işçi, memur, esnaf, sanayici, işadamı, tüccar ve yoksulların alın teri ve her türlü imkanları bu levhanın sol tarafında yer alan halkın imkanları havuzunu teşkil etmektedir.

 

 

Şemada görüldüğü gibi 7 tane pompa bu imkanları halktan alıp, kamu havuzuna aktarmaktadır.

 

 

 

 

 

Bu pompalar sırasıyla şunlardır.

 

 

İç borçlanma, vergi, zam, enflasyon, faiz, devalüasyon, haciz, istimlak ve el koymak.

 

 

Halktan bu pompalarla alman ve ayrıca büyük oranda dış borçlarla beslenen kamu havuzundan ise bugünkü uygulamada 7 tane pompa ile bu imkanlar tekrar dışarıya ve ufak bir rantiye zümresine aktarılmak­tadır. Rantiye zümresi de genellikle önemli bir kısım imkanını yine dışarıya intikal ettirmektedir.

 

 

Böylece neticede halktan toplanan imkanlar ve alınan dış borçlar halka intikal etmemekte, sonuç olarak tekrar dışarıya gitmektedir. Bunun için sayın Bahçeli şimdi 3,5 yıldır alınan 28 milyar dolar dış bor­cun nereye gittiğini araştırmaktadır.

 

 

Kamu imkanlarının rantiye ve dışarıya aktarılmaları pompa ve hor­tumlarının başlıcaları bu şemada 7 pompa ve hortum sistemiyle şema­tize edilmiştir.

 

 

 

 

 

Bunlar şunlardır:

 

 

* Düşük taban fiyatı, borçlanma, kredi ve faiz oranları, özelleştirme, para değerini tanzim için piyasaya müdahale, bankaların fonlanması, repo ve borsada satış, pompa ve hortumlarıdır.

 

 

* Kamu imkanlarının rantiye ve dışarıya aktarılması için geliştirilmiş olan bu sistem oldukça karışık ve yaygın bir umman gibidir. Bu sis­temdeki ana pompa ve hortumların yanında ayrıca bir çok alt pom­palar ve hortumlarda yer almıştır.

 

 

* Bu sistemi yakinen tanıyabilmek için uzman olmak ve geniş tecrübe sahibi olmak şarttır.

 

 

* Halkın imkanlarını ve alınan dış borçları zayiatsız bir şekilde halka intikal edebilmesinin tek şartı, bu sistemi tanımak, imkanların rantiyeve dışarıya gitmesini engellemek için inançla ve azimle, büyük bir gayretle bıkmadan, usanmadan bu kayıpları önleyecek mücadeleyi yapabilmektir.

 

 

Bu başarılamadığı taktirde halka refah getirmek, halkı mutlu kılmak mümkün değildir.

 

 

* IMF VE SEÇİM BALONLARINI VE SABUN KÖPÜKLERİNİ ŞİŞİRMEK İSTEYEN BİR KISIM RANTİYE VE DIŞ GÜÇLER TÜRKİYE`NİN GÜÇLENMESİNİ KENDİ PLANLARINA VE ANA GAYELERİNE UYGUN GÖRMEDİKLERİ için bu sistemin muhafazasını istemekte, bununla yapılacak olan mücadeleye karşı çıkmakta ve aksi takdirde IMF kredisi vermeyeceklerini ileri sürmektedirler.

 

 

* Böyle olunca kaynaklarını IMF`den almayı esas politika sayan takl­itçilerin halka refah getirmeleri mümkün değildir.

 

 

* İşsizlik, fakirlik, yoksulluk ve sosyal patlamalardan başka sonuç ortaya koymaları da mümkün değildir.

 

 

Bundan dolayı:

 

 

KURTULUŞ MİLLİ GÖRÜŞ`TEDİR. BAĞIMSIZLIKTADIR. MÎLLÎ KAYNAKLARA DAYANARAK KALKINMAKTADIR. TEK KELİMEYLE KURTULUŞ ANCAK SAADET PARTİSİ İLE MÜMKÜNDÜR.

 

 

Bu gerçekleri iyice aydınlığa kavuşturmak için çok kısaca sadece birkaç açıklama yapmamızın yararlı ve yeterli olduğuna inanıyorum.

 

 

• Bu açıklamaları sadece bir fikir vermek için çok özet olarak yapacağım.

 

 

• Arzu edenler bunların detaylarını Türkiye ve Ekonomi adlı kitapta bulabilirler.

 

 

Bu açıklamaları şu 10 levha ile Özet halinde sunmak istiyorum.

 

 

IMF`nin direktifleri ile yürütülen enflasyon, $ değeri ve faiz oranları öyle ayarlanmaktadır ki, neticede sistem imkanların rantiye ve dışarıya akmasını sağlamaktadır. Ve IMF;

 

 

1 Az para,

 

 

2 Üretime engel,

 

 

3 Borç, faiz, enflasyon ve para değeri ile

 

 

bu intikali takviye etmekte ve bütün gücüyle gerçekleştirmektedir.

 

 

Olay Şudur:

 

 

LEVHA:27 1993-1996 4 yıllık döneminde yani 54. Hükümetten önce­ki dönemde enflasyon ve kur değişimlerini üst üste göstermektedir.

 

 

Görüldüğü gibi bu politika öyle yürütülüyor ki, kur değişimi enflasyon oram nispetinde yapılmamaktadır. Kur değişimi enflasyona nazaran uzun bir süre düşük tutulmakta, sonra dayanılamayacak hale gelince, enflasyon oranına ulaştırılmaktadır.

 

 

Böylece LEVHA: 27 `de görülen taralı saha bil intizam meydana getirilmektedir.

 

 

Erbabınca bilinir ki, bu saha rant alanıdır.

 

 

Ankara Ticaret Odası Başkanı sayın Sinan AYGÜN bir çok açıkla­malarında rakamlar vererek, bu rantın ne büyük oranlarda elde edil­diğini bugüne kadar pek çok kere yaptığı açıklamalarla sarih bir şekilde belirtmiştir.

 

 

LEVHA: 28`de 1990-2000 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde enflasy­on değişim oranları ile, $ değeri değişim oranlarını üst üste göster­mektedir.

 

 

 

 

 

Bu levhadaki beyaz alanlar rant alanlarıdır. Ve bu levha 19961997 yılları arasında rant alanlarının nasıl yok edildiğini açık bir şekilde göster­mektedir.

 

 

LEVHA : 29 `da rant ekonomisinin sonuç İtibariyle;

 

 

Halkın ve üreticinin ezilmesi ve devletin imkanlarının sömürülerek enflasyon ve faizler ile ve IMF politikaları ile halkın imkanlarının ufak bir rantiye sınıfına ve dışarıya nasıl pompalandığını şematize etmektedir.

 

 

   

 

 

LEVHA : 30 ise reel ekonomi düzeninin üretim yoluyla;

 

 

1 Araştırmaya, verimli projelere destek,

 

 

2 Üreticiye tam destek,

 

 

3 Üretimdeki engellerin kaldırılması yoluyla, halk, üretici ve devletin nasıl zengin edildiğini şematize etmektedir.

 

 

Bu zenginliğin kayıpsız olması için $ değerinin sabit olması, faiz oranı ve enflasyonun sıfır olması idealdir.

 

 

İşte bundan dolayı LEVHA : 31`de görüldüğü gibi son 10 yılda 54. Hükümet tarafından dolar kuru takriben sabit tutulmuştur.

 

 

IMF DİREKTİFLERİ İLE YAPILAN HALİ HAZIR UYGULAMADA KAMU İMKANLARININ RANTİYE VE DIŞARIYA AKTARILMASI İÇİN HANGİ POMPA VE HORTUMLARIN ROL OYNADIKLARI ŞU DÖRT LEVHADA ÖZET OLARAK AÇIKLANMIŞTIR.

 

 

LEVHA : 33 Kamu açığı ve enflasyon kısır döngüsünün hangi münase­betlerle hangi pompa ve hortumları ihtiva ettiğini göstermektedir.

 

 

LEVHA: 34 Kamu finansman açığının dış borçlanma ile karşılanması halinde imkanların hangi pompa vehortumlarla rantiyeye ve dışarıya aktarıldığını ve bu işin nasıl cereyan ettiğini göstermektedir.

 

 

LEVHA : 35 ise Hazine, Merkez Bankası, Bankalar ve Borsa arasında Kısa vadeli, yüksek faizli iç borçlanma, Repo ve borsada satış mekaniz­malarının hangi pompa ve hortumları ihtiva ettiğini ve bu işlemlerin nasıl cereyan ettiğini şematik olarak göstermektedir. Şimdi bakınız burada kamu finansman açığını dış borçlandırma hadisesidir. Dışarıdan size borçlandığınız zaman kısa vadede parasal genişleme meydana geliyor, merkez bankasının düşük kurdan döviz satışım doğuruyor. Rantiyenin döviz alışı, düşük kurdan alıyor, yüksek kurdan satıp menfaat temin ediyor ve rantiye merkez bankasına yüksek kurdan satıyor, böylece tekrar kısa vadede parasal genişleme oluyor, bu kısır döngü devamlı olarak bir değirmen gibi çalışıp halkımızı öğütüy­or. İşte pompalar işte hortumlar. Oynanan oyun budur, dış borçlar rantiyenin işine yarıyor, iç borçlar rantiyenin işine yarıyor. Bir de bunlara ilâveten ayrıca borçlanma, repo ve borsada satış pompaları var. Bu pompalar, hazine kısa vadede yüksek faizli iç borçlanma yapıyor. Bu tablo bizim 54. Hükümet döneminde iş başına geldiği tarihteki rakam­lara göre hazırlanmıştır. Buna göre 100 lira nakit para borç veriyorsunuz, 294 liralık senet alıyorsunuz. Bu aldığınız 294 liralık senedi merkez bankasına veriyorsunuz. Repoyla oradan 270 lira para alabilirsiniz. Bu kâğıt karşılığında repo yapmak suretiyle ve bu almış olduğunuz nakitle de işinizi görebilirsiniz. Bu kâğıdı borsaya sürerseniz, borsada 250 lira alırsınız. Borsada alan adam bekler tarihi geldiği zaman bu kâğıdı 294 liraya hazineye verir. Hazineden 294 lira nakdini alır. Alınca ne olur, şu görülen hortumlarla hazine merkez bankası bankaları dolayısıyla onun kanalıyla da rantiyeyi zenginleştirmiş olur. 4 tane müessese Hazine, Merkez Bankası, Bankalar ve Borsa arasında oynana bu oyun sonunda bu pompalarla halkın imkânlarını rantiyeye ve dışarıya aktarmaktadır.

 

 

LEVHA : 36 ise Merkez Bankası`nın, bankaları fonlamasının kamu imkanlarının rantiye ve dışarıya akmasını nasıl sağladığını şematik olarak göstermektedir.

 

 

Bir diğer kullandıkları metot da merkez bankasının bankaları fonlamasıdır. Ben bankaları destekliyorum diyor 110 faizle düşük faizle bankalara para veriyor. Bankalar bu parayı 194 faizle hazine borçlan­masında kullanıyor. Bu 54. Hükümet iş başına geldiği zamanki tarih­lerdir. 110`la alıyor, devletin parasını 194`le devlete veriyor.

 

 

Kimin parası bu? Fakir fukaranın, saçı bitmemiş yetimin parasıdır.

 

 

İşte rantiye sistemi budur. Pompalar bunlardır, hortumlar bunlardır. Şimdi muhterem arkadaşlarım, bakınız, bu mekanizmalar demin de söyledim bir ummandır, bunu kavramak için geniş tecrübe ister, bir kavradıktan sonra da bunları önlemek için de inançla, azimle mücadele ister, kim yapacak bunu, ancak milli görüş, bu taklitçiler bunu yapa­mazlar. Bu iş ondan dolayı bilgi ve tecrübe ister. Bu iş ondan dolayıdır ki halkın hakkını gözetecek, haklılığı üstün tutan zihniyetler dışında kimsenin yapamayacağı bir iştir. Çok mühim bir cümle söylüyorum. Her şeyin özetidir bu söylediğimiz, Milli Görüşün başarısının temelinde haklılığı üstün tutması yatar. Rantiyecilerin, dış güçlerin ve onlara alet olan taklitçi zihniyetli partilerin ülkeyi perişan etmelerinin temelinde ise haklılığı değil, kuvveti üstün tutmaları yatar. Aradaki fark bu kadar büyüktür.

 

 

Şimdi bu açıklamalardan sonra inanıyorum ki herkes demin başlangıçta söylediğim gerçekleri daha iyi kavramıştır.

 

 

BU GERÇEKLER NEYİ ORTAYA KOYUYOR:

 

 

1 Türkiye`nin bugünkü feci durumdan kurtulması için,

 

 

2 Halkımızın refah seviyesinin yükselmesi için,

 

 

3 Borca esaretten,

 

 

4 2. SEVR`den kurtulmak için,

 

 

şu üç esas çok mühimdir:

 

 

1) Kurtuluş IMF borç ve faize esarette değil, kaynağın milli kay­naklardan teminindedir.

 

 

2) Bu kaynakları bulmak yetmez, bunları bir avuç rantiyeye ve dışarıya aktarılması yerine 70 milyon ülke evladının tamamının refah seviyesinin yükseltilmesine ve ülke ekonomisinin bugünkü çökmüş ve iflas etmiş durumdan kurtarılarak güçlü ekonomiye geçiş için kullanılması şarttır.

 

 

3) Bunları yapabilmek, için IMF direktifleri ile yürütülen bugünkü sistemin, imkanları ufak bir rantiye zümresine ve yurt dışına   aktaran   uygulamadaki   pompa   ve   hortumlardan kurtarılması lazımdır.

 

 

Bunun için de BU SİSTEMİ ÇOK İYİ TANIMAK, BİLGİ VE TECRÜBE SAHİBİ OLMAK ŞARTTIR.

 

 

İşte bu sebepler bir kere daha 3 Kasım seçimlerinde OYUMUZU NİÇİN BİLEREK, ŞUURLA SAADET PARTİSİ` ne vereceğimizi açıklayan diğer temel delillerdir.

 

 

SONUÇ:

 

 

Bütün bu açıklamalardan sonra şimdi inanıyorum ki Pano 2`de özetlenmiş olan ve bu “Milli Şahlanışa 2. Çağrı Basın Toplantımız” ın bel kemiğini teşkil eden,

 

 

ÜÇ A-B-C gerçeğini çok daha açık bir şekilde görecek ve inanacak nok­taya geldik.

 

 

Bundan sonra nihai sonuca gitmek için artık her şey ortaya konul­muştur.

 

 

Niçin;

 

 

Şöyle ki;

 

 

1) 3 Kasım seçimlerine her ne kadar zahiren 23 parti giriyorsa da aslında seçime 2 parti girmektedir.

 

 

2) Bunlardan birisi MİLLÎ GÖRÜŞÜ TEMSİL EDEN SAADET PARTİSİ, öbürü ise taklitçi zihniyeti temsil eden 22 parti, yani diğerleri.

 

 

3) Diğerlerinin hepsi temelde birbirinin aynıdır. Bu gerçeği ortaya çıkartmak için bütün partilere Pano 3 ve 4`teki 5 tane sorunun sorul­ması kafidir.

 

 

4) Bu sorular sorulduğu zaman görülecektir ki, 22 taklitçi partiden her biri hangi boş lafları ve edebiyatı yaparsa yapsın, ne derse desin, sonunda bu panolardaki aynı cevabı verme durumundadırlar.

 

 

 

 

 

NİTEKİM BUYURUN BU 5 TEMEL SORUYU 23 PARTİYE SORALIM. ALACAĞIMIZ CEVAP NEDİR

 

 

MİLLİ GÖRÜŞ SAADET PARTİSİ

 

 

TAKLİTÇİLER DİĞERLERİ

 

 

I KAYNAĞI NEREDEN BULACAKSINIZ?

 

 

*Milli kaynaklardan,

 

 

*Kaynak paketleri, havuz sistemi,

 

 

*Bundan önce 6 ayda 35 Milyar $`i nereden bulduysak oradan,

 

 

* IMF`den,

 

 

* Yüksek faizli iç ve dış borçtan,

 

 

* 5 yıldan beri ne yapıldı ise öyle yapacağız,

 

 

II İMKANI NE İÇİN KULLANACAKSINIZ?

 

 

* Köylü, memur, esnaf, sanayici, işadamı, işçi, yoksularımız için,

 

 

* Üretim, istihdam, İhracat için,

 

 

* Yeniden Büyük Türkiye için,

 

 

* Dışarıya borç ve faiz ödemek için,

 

 

* İsraflara,

 

 

* Bizi iktidara getirmek için sabun köpüğünü şişiren bir avuç rantiyeciye,

 

 

III ÇÖKMÜŞ EKONOMİYİ NASİL KURTARACAKSINIZ?

 

 

* Bu bizim işimiz,

 

 

* Bundan önce 3 defa nasıl kurtardı isek,

 

 

* Bizim başarı diplomalarımız var.

 

 

* O, IMF`nin işi,

 

 

* Borç ve faiz İle,

 

 

* IMF`nin taleplerine uyarak,

 

 

IV EKONOMİK SİSTEMİNİZ NEDİR? POMPA VE HORTUMLARDAN HABERİNİZ VAR MI?

 

 

* Reel ekonomi,

 

 

* Pompa ve hortumları biz çok iyi biliriz,

 

 

* Daha önce nasıl mücadele edip başardıysak, yine başaracağız,

 

 

* Rant ekonomisi,

 

 

* Pompa ve hortumları öğrenmeye çalışacağız,

 

 

* Pompa ve hortumlar bize borç veren IMF ve köpükçülerin doğal sistemidir,

 

 

V İNSAN HAKLARI VE ÖĞRENİM HÜRRİYETİ NE OLACAK?

 

 

* Ana hedefimiz insan hakları ve öğrenim hürriyetinin kamil manada uygulanmasıdır.

 

 

* Şimdi seçime giderken onu bize sormayın

 

 

6) Taklitçilerin bu cevabı ise yukarıda yaptığımız açıklamaların ispat ettiği gibi sonuçta

 

 

* Bunalım içinde Türkiye

 

 

o İşsizlik

 

 

o Açlık

 

 

o Baskı

 

 

o Borca esaret`ten sonra daha da ileri giderek

 

 

 

 

 

* Bölünmüş Güçsüz Türkiye

 

 

* Yeni sömürgeciliğin sebep olduğu yeryüzündeki savaşlara, çatışmalara, çifte standartlara, sömürüye, tekebbüre, baskı ve tahakküme alet edilen ve komşuları ile savaştırılmak istenen bir Türkiye, haline getirmekten başka yapabilecekleri herhangi bir şey yok­tur.

 

 

7) Buna mukabil Milli Görüş zihniyetli Saadet Partisi`nin verdiği cevaplar ise Türkiye`yi ve Dünyayı;

 

 

Bağımsızlık,

 

 

İnsan Haklarına Sahip Maddi Ve Manevi Kalkınmış Türkiye, Yaşanabilir Bir Türkiye,

 

 

Kalkınmış Öncülük Yapan Güçlü Türkiye,

 

 

Barış ve Adalet içinde Yeni Bir Dünya`ya, götürecek tek parti olduğunu ispat etmektedir.

 

 

BU SEBEPLERDEN DOLAYI HER ŞEY ÇOK AÇIKTIR, KESİNDİR VE ORTADADIR.

 

 

70 Milyon ülke evladının hepsini kardeşimiz bilerek kendilerine muhabbetle, şefkatle sesleniyoruz ve diyoruzki;

 

 

Daha da işsiz, fakir ve aç kalmak istiyorsan,

 

 

Bunalım içinde bir Türkiye,

 

 

Bazı dış mihrakların arzusuna uygun bölünmüş, güçsüz bir Türkiye,

 

 

Yeni müstemlekeciliğe alet olan ve komşuları ile savaşan bir Türkiye

 

 

istiyorsan

 

 

Saadet dışındaki partilerden hangisine istersen oyunu ver.

 

 

Yok eğer;

 

 

İş, aş ve özgürlük istiyorum,

 

 

Bağımsızlık ve Yaşanabilir Bir Türkiye istiyorum,

 

 

Yeniden Büyük Türkiye istiyorum,

 

 

Barış ve adalet içinde Yeni Bir Dünya istiyorum, diyorsan bununda partisi var. Oyunu SAADET PARTİSİ’NE ver.

 

 

İşte;

 

 

“Milli Şahlanışa 2. Çağrı” adlı bu basın toplantımızda sunduğumuz yeni deliller ve yaptığımız yeni açıklamalara dayanarak şimdi Milli Şahlanışa 2. Çağrımızı yapıyoruz Ve bir kere daha diyoruz ki

 

 

SONUÇ

 

 

halde SONUÇ

 

 

*Hali hazır bunalımdan çıkmak için,

 

 

* 2. Sevr`den korunmak için,

 

 

* Ve sonradan pişman olmamak için,

 

 

70 milyon ülke evladımızı hiçbir ayrım yapmadan, tamamıyla el ve gönül birliği içinde:

 

 

– Ülkemizin bölünmez” bütünlüğünü muhafaza etmek,

 

 

– Ülkemizi içine düşürülen ekonomik buhran ve krizlerden kur­tarmak,

 

 

– Türkiye`mizin her yerinde insan haklarının noksansız ve kamil manada kullanılmasını sağlamak,

 

 

– Maddi ve manevi kalkınmanın yapılması suretiyle “Yaşanabilir Türkiye”yi gerçekleştirmek,

 

 

– Kalkınmış öncülük yapan güçlü Türkiye`yi kurmak,

 

 

– Yeryüzündeki bütün insanların barış ve saadetine yardımcı olmak

 

 

gayeleri için,

 

 

1-      Saadet Partisi`nde toplanarak

 

 

2-      Bu seçimde Saadet Partisi`ni desteleyerek

 

 

3-      Bu hedeflerin gerçekleşmesi için seçimlerden sonra da Saadet Partisi`ne destek vererek “Milli Şahlanışı” gerçekleştirelim.

 

 

Bu çağrıları tekrar tekrar niçin yapıyoruz?

 

 

Çünkü biz ülkemizi, vatanımızı ve 70 milyon kardeşimizi seviyoruz.

 

 

Ey kardeşlerim, siz bizimsiniz. 33 yıldan beri hep otobüslerin üzerinde 10 binlere, 100 binlere hitap ederken ben size şöyle seslendim. Dedim ki, sakın seçimlerde hata yapmayın, eğer hata yaparsanız başınızı kayalara çarpıp perişan halde kurtuluş için yine bize dönüp geleceksiniz. Başka çare yok, yol kısayken daha fazla acı ve ıstırap çekmeden gelin hep beraber saadete ulaşalım. Belli maksatlarla şişirdikleri sabun köpüklerine sakın aldan­mayın, bunların sonu hüsrandan başka bir şey olmaz. Bak, inanarak şunu ifade etmek istiyorum, Allah muhafaza buyursun, böyle bir hata yapıldığı takdirde işsizlik artacak, açlık artacak, bu millet bizim. Ne diyeceğiz o zaman, oh olsun az bile, daha çok aç kalman lazım, biz bunları sana söylemedik mi?. Hayır, öyle söylemek istemiyoruz. Tam tersine çektiğin acılar yeter, gerçekler ortadadır, görmüyor musunuz? 54. Hükümette Milli Görüşü yaşadınız, gördünüz. 5 senede de taklitçileri gördün, bittin, mahvoldun. Bundan dolayıdır ki, yapacağın iş açıktır, kendi verdiğin oyun­la kendini kurtar, oyunu rantiyeye, sabun köpüğüne değil, kendine ver.

 

 

Bu basın toplantımızla bir kere daha sesleniyorum ve diyorum ki;

 

 

Şahit olun böyle tarihi bir dönemde bu basın toplantılarımızla üzerim­ize düşen görevi ifa etmiş olduk.

 

 

İnşallah vatanımızın ve milletimizin bütün evlatları için bundan son­rada çalışmalarımız sürecektir.

 

 

Bir kere daha 3 Kasım Seçimlerinin Türkiye`nin Saadetine vesile olmasını Cenabı Allah`tan diliyorum.

 

 

Bu basın toplantısına teşrif eden veya ekranlardan bizleri dinleyen bütün kardeşlerimize teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunarak hepinizi şimdilik Allah`a emanet ediyorum.

 

 

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi