Anasayfa » BATIL-BOZUK DİN ANLAYIŞINDA-AKP-YAKLAŞIMI

BATIL-BOZUK DİN ANLAYIŞINDA-AKP-YAKLAŞIMI

Yazar: yonetici
0 Yorum 99 Görüntüleyen

BATIL-BOZUK DİN ANLAYIŞINDA-AKP-YAKLAŞIMI

(AKP’NİN DİN-MANEVİYAT TAHRİBATI DOSYASI)


Türkiye ve İslam Dünyasının topyekün tahribine
alet olan AKP Hükümeti; en büyük yıkımı ise : ‘’Ahlaki Yozlaşma’’ ve gerçek
İslam anlayışını temelden tavana kadar ters bulunan ‘’Bozuk Bir Din Anlayışını
yaygınlaştırması’’ gelmektedir.

AKP’nin hem uygulamaları hemde yönetici takımın söylemleri bunu açıkça ortaya
koymaktadır. Bu dosyamızda bu büyük yıkımın örneklerini göreceksiniz. Peki biz
bunları niçin ortaya koyuyoruz?

1- Ülkemiz Irak –Suriye vb. olmasın ve tüm insanlık zulüm ve haksızlıklardan kurtulsun.

2- Dilsiz şeytan olmayalım diye ortaya koyuyoruz.

3- “Gerçekten,
apaçık belgelerden indirdiklerimizi ve insanlar için kitapta açıkladığımız
hidayeti gizlemekte olanlar; işte onlara, hem Allah lanet eder, hem de (bütün)
lanet ediciler” (Bakara: 159)


1) ERDOĞAN'A Salavatlı
Türkü!
 
Yasin Aktay'dan RTE'YE Salavatlı Türkü!Serok
Tayyip Erdoğan, Salli Alâ Muhammed!
RABBİM
BUNLARIN ŞERRİNDEN DİNİMİZİ MUHAFAZA ETSİN

*
*

2) Bu
Bakara iyi makara! Egemen Bagis Tape
 Kaydi 
Başçalan'ın internete sızdırdığı son ses
kaydında Egemen Bağış'ın Kur'an sureleriyle dalga geçtiği iddiası dinleyenleri
şoke etti!

Başbakan
Erdoğan'a en yakın isimlerden biri ve AB Bakanı Egemen Bağış ile gazeteci
Metehan Demir arasında geçtiği iddia edilen ses kaydında Kur'an ile dalga
geçilmesi dikkat geçti.

*
*

3) Recep Tayyip Erdoğan
Allah'ın Vasıflarına Sahiptir
 :
AKP Düzce milletvekili Fevai Arslan,
Başbakan Erdoğan'ı bu cümlelerle övdü. 'Allahın bütün vasıflarını üzerinde
toplayan bir lider”


*
*


4) EFKAN ALA'DAN HZ
MUHAMMET S.A.V. E HAKARET VE İFTİRA :
İçişleri
 

İçişleri Bakanı Efkan Ala katıldığı sahur
programında çok tartışılacak ifadeler kullandı. Bakan Ala, hükümetin
icraatlerini anlatırken, Hz. Muhammed'in Mekke'nin fethi sırasında gurura
kapıldığını ve Allah tarafından uyarıldığını ima etti.

*
*

5) AKP'Lİ METİNER'DEN
TORPİLE AYETLİ SAVUNMA
:
 Adıyaman'da
yayın yapan ,Mercan Tv'ye konuşan AKP'li Mehmet Metiner Hizmet Hareketi'ne
yönelik cadı avını itiraf etti. Metiner, Adıyaman'da bizzat kendisinin Cemaat'e
yakın çok sayıda üst düzey bürokratı sürdürdüğünü söyledi. Metiner, VİP torpili
de ayetlerle savundu!

6) AHMET DAVUTOĞLU'NUN FAİZ veya KREDİ AÇIKLAMASI:
Davutoğlu iktidarlarının faize desteğini şu cümlelerle
savundu:

“2002'de faiz yüzde 56'ydı, yüzde 12 sübvansiyon
yapılıyordu, esnaftan yüzde 47 faiz alınıyordu. şimdi ise yüzde 50 sübvansiyon ile yüzde 4-5 civarında faizlere kadar
düşüldü.
 Kredi
tutarının toplamı 2002'de 153 milyondu, şimdi 12,5 milyar 2014'te kullanılan,
yani 81 kat arttı. İşte bereket bu.

2002'de kredi kullanan esnaf sayısı 63 bin civarındaydı
buna karşın 2014'te 317 bin kredi kullanan esnaf var toplamda 1 milyon 100
bin esnafın kredi kullandı. Helali hoş olsun, Allah bereketini
artırsın…”

Davutoğlu'nun bu sözleri Allah'ın ayetleriyle menettiği
'faiz pisliğini' meşru kılıfa sokma şeklinde  yorumlanıyor.


   

7) Bülent Arınç Açıklıyor “ZİNAYI SUÇ OLMAKTAN
ÇIKARDIK''

8) Binali Yıldırım’dan AKP’nin Rakı Fabrikaları Nasıl
Çoğaltıldığına Şahit Olun!


     

9) SÜT BANKASI PROJESİ

DİNİ SİLME PROJESİ !? Anne sütü bankası konusunda
bakanlık yanlışta ısrar ediyor, endişeler ve tepkiler artarak sürüyor…

Sağlık Bakanlığı’nın Anne Sütü Bankası projesine
İlahiyatçı Prof. Dr. Cevat Akşit kesinlikle karşı çıktı. Avrupa Birliği’ne uyum
müktesabatı altyapısıyla toplumun kökünün dinamitlendiğini ve din olgusunun
boşaltıldığını belirten Akşit, “Bu proje dini silme projesidir” dedi.

Üç çocuktan sonra fark eden adam

Sağlık Bakanlığı’nın Anne Sütü Bankası projesine
İlahiyatçı Prof. Dr. Cevat Akşit sert bir şekilde karşı çıktı. Avrupa
Birliği’ne uyum müktesabatı altyapısıyla toplumun kökünün dinamitlendiğini ve
din olgusunun boşaltıldığını belirten Akşit, “Bu proje dini silme projesidir”
dedi.

Projeye şiddetle karşı çıkan ilahiyatçı Prof. Dr.
Cevat Akşit, Adapazarı’nda başına gelen olayı şöyle naklediyor: “Adam üç
çocuktan sonra evlendiği hanımının süt kardeşi olduğunu anlamış ve müftüye
gitmiş. Müftü, ‘Boşanmalısın’ diyemediği için bana göndermiş adamı. ‘Ben karımı
çok seviyorum, ne yapmalıyım?’ diye sordu. ‘Defol karşımdan, hemen boşan’
dedim. Adam, ‘Boşanmayacağım’ diye tutturdu. Buyurun cenaze namazına. Böyle bir
şey vuku bulursa, bunun vebali bu uygulamaya start verenlerindir.”

Sağlık Bakanlığı’nca uygulanmaya çalışılan Anne Sütü
Bankası projesinin, Avrupa Birliği’nce Türkiye’ye dayatılan başlıklardan birisi
olduğunu belirten Prof. Dr. Cevat Akşit, “Türkler, İslam’a girdiği günden bu
yana Ehli Sünnet itikadında Hanefi mezhebinde olmuşlardır. Kur’an ve Sünnet’e
dayalı bir uygulamayı, itikadı gerçekleştirmişlerdir. Batılı bu inancımızda
olunca hiçbir zaman önümüzde duramamıştır. Şimdi Müslümanları paramparça
edebilmenin sosyolojik projeleri uygulanmaya çalışılıyor. Anne Sütü Bankası
projesi de bunlardan birisidir” dedi.

Bu projenin “Modernleşme”, “Batılılaşma” kavramlarıyla
toplumun manevi dokusundaki İslam inancını yıkabilmek için devreye sokulduğunu
vurgulayan Akşit, “Tanzimatla birlikte batılılar inancımızı boşalttı ve bugün
manevi kavramlarımız noktasında kısır bir noktaya getirildik. Bir zamanlar
şehit olabilmek için cepheye koşan gençlerimiz, bugün askerden kaçabilmek için
binbir türlü numara çekiyorlar. Bütün bunlar, oynanan oyunların bir parçası”
diye konuştu.

Avrupa Birliği’nin kapısında 50 senedir bekletilen
Türkiye’nin din olgusundan dolayı asla kabul edilmeyeceğini belirten Akşit,
“Bizim tarihten gelen, İslam’dan gelen mayamız var. Bunu bozmadan kesinlikle
almak istemiyorlar. Şimdi bunlardan birisi de Süt Bankası meselesi. Avrupa
kanunlarında Süt Kardeşle evlenilemez diye bir şey yok. Bizim medeni
kanunumuzda da yok. Ama biz 75 milyon Müslümanız. İnsanlar sarhoş olsalar,
günahkar olsalar bile mayasında ehli sünnet inancı var, Allah inancı var. Bir
itirazı yok. İşte bu duvarı yıkmak istiyorlar. Bizim inancımıza göre bir çocuk
iki yaşını doldurmadığı zaman bir kadının sütünü bir yudum bile içerse öz
çocuğu gibi olur. Bu sütü memesinden emmesi fark etmez, sağdılar şişeye çocuk
içti fark etmez, bir ay iki üç ay buzdolabına koydular fark etmez. Bir yudum
bile içse süt kızı. Süt oğlu olur. Yani, inancımıza göre o kadının diğer
çocuklarıyla kardeş olur, evlenemez yani. Bir annenin öz oğlu, öz kızı kiminle
evlenemezse, süt çocuğu da onunla evlenemez. Süt emmek yasak değildir, emzirmek
yasak değildir. Kimin sütünü emdi, ne zaman emdi? Hiç karışmayacak şekilde
kesin bilincek şekilde tesbit etmek lazım” açıklamasını yaptı. “Bu tesbitin
yapılacağını söylüyorlar, olabilir mi?” şeklindeki sorumuza ise Akşit,
“Kesinlikle yapamazlar. Mümkün değil. Ben yıllarca avukatlık yaptım. Hastaneye
gidiyoruz, kanımızı test edin diyoruz, başka bir şey çıkıyor. Adam erkek,
laboratuardan, “Hamilesin” sonucu çıkıyor. Bizim tesbitlerimiz bu kadar gevşek.
Adam yorgun akşama kadar uğraşmış, fark edemiyor. Biliyorsunuz Türkiye
Cumhuriyetinde din sorulmaz, iman sorulmaz. Eskiden nüfus kağıtlarında İslam
diye yazıyordu. Kaldırdılar. Şimdi inançsız insanlar da var, inanç düşmanı
insanlar da var, memur olabiliyorlar. Hemşire oluyor, doktor oluyor. Bu adam da
kasten bunu karıştırabilir. Bu olmadı diyelim, adam yorgun “Bu çocuk bu kadını
emdi?”, “Süt verdik” diye nasıl tesbit edecek. Nasıl bunun önüne geçecekler.
Banka kuracaklarmış. Kadınların sütünü burada toplayacaklar, hangisinin kime
verildiğini nasıl tesbit edecekler? Hangi kadından emdiği nasıl bilinecek? Bu
nasıl unutulmayacak? Kardeşi kardeşle evlendirecekler. Bizim kökümüze dinamit
koymaktır. Geçen günlerde Avrupa Birliği Komisyonundan birisi geldi ve dedi ki,
“Kadın konusunda çok gerisiniz”. Bu halinizle almayız diyor” açıklamasını
yaptı.

Akşit, Adapazarı’nda başına gelen bir olayı da şu
şekilde nakletti: “Adam müftülüğe gitmiş. Süt emdiği annenin kızlarından
birisiyle evlendiğini yıllar sonra fark ettiğini söylemiş. Müftü, “Boşanın”
diyememiş, bana göndermiş. “Benim üç çocuğum var, üç çocuktan sonra, seneler
sonra, karımın süt kardeşim olduğunu anladım” dedi. “Defol” git şurdan dedim,
derhal ayrılacaksın. Adam dedi ki, “Ben karımı çok seviyorum, ayrılmayacağım”.
Buyurun cenaze namazına” Bu adam Müslüman, bana soruyor, Allah’tan korkuyor,
bunu nasıl çözeceğimi soruyor. Bu bizi yıkar, içimizi boşaltır. Yapamayacağı
şeyi niye söylüyorsun. Eğer bunu yaparsa, o çığırdan gelen bütün yanlışların
günahını omuzlanır” Kim kötü bir çığır açarsa, kıyamete kadar bütün pislikler
onun vebalidir. Peygamberimizin düsturu budur”

“Sütler karışırsa felaket olur ve telafisi olmaz”

Gazetemiz yazarı ve Yolava Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ebubekir Sifil, “İslam fıkhının 5 temel
özelliğinden bir tanesi nesli koruma altına almaktır. İslam dini anne sütüne ve
sütkardeşliğine çok önem vermiştir. Eğer anne sütleri karışırsa bu bir felaket
olur ve telafisi olmaz. Çünkü çocuğun midesinden anne sütünden bir başka süt
geçtiği an İslâm hukuku devreye girer ve o kaideler uygulanır. Çocuğun
sütanneleri karışmış olur” dedi.


10) EŞCİNSELLİĞİ MEŞRULAŞTIRMA ÇALIŞTIRMALARI

AKP’nin 13 yıllık iktidarındaki en derin ve sinsi
tahribatı; Milli duyarlılıkları ve manevi duyguları köreltme sahasındadır.
Hiçbir dönemde yapılmadık kadar ahlaki ve ailevi dejenerasyon yaşanmaktadır.
Zina yapanlara verilen cezanın kaldırılmasından sonra, AB’nin baskısıyla
eşcinselliğin meşrulaştırılması ve yaygınlaştırılması yolunda adımlar
atılmıştır. Porno filmlerini alabildiğine yaygınlaştıran ve hiçbir
ciddi-caydırıcı önlem almayan AKP iktidarı, dindarlık pozları altında
geçlerimizin seks manyağı yapılmasına zemin hazırlamıştır. Öyle ki bir yılda
her beş çiftten birisi boşanmaktadır.

Milletin haklarını savunmayı bir kenara bırakan Meclis
çatısı altındaki sözde muhalefet partilerinin de desteği ile cinsel sapkınlık
semineri için Milletvekillerini Tiran’a gönderme kararı alınmıştır.

Milletin haklarını savunmak, milli ve manevi değerleri
korumak için halkın seçip meclise gönderdiği milletvekilleri eşcinsel grupların
“haklarını” savunmak için Arnavutluk’un başkenti Tiran’a yollanmıştır. LGBTİ,
yani “cinsel sapkınlıklar” seminerine TBMM’yi temsilen AKP’den milletvekili
Nursuna Memecan, CHP’den İstanbul milletvekili Binnaz Toprak katılmışlardır.
MHP’den Eskişehir milletvekili Ruhsar Demirel katılacakken son anda
vazgeçilmesi bile haysiyetli bir davranıştır. Daha önce medyada ismi geçen AKP
Adıyaman milletvekili Mehmet Metiner ise deşifre olunca geri adım atmıştır.

Milli Gazetemizin Türkiye gündemine taşıyarak TBMM ve
partileri uyardığı “AB’nin Ahlaksız Daveti”nin Meclis’te onaylanmasından sonra
bu skandal davete katılım, tekrar Genel Kurul gündemine sunularak maalesef
yanlışlık ve ahlaksızlık onaylanmıştır. TBMM’yi temsilen AKP ve CHP’li
vekiller, eşcinsel grupların sözde haklarını savunmak için Arnavutluk’un
başkenti Tiran’a yollanmıştır. Skandal katılım, AKP ve MHP’yi karıştırmıştır.
“Temel Haklar, Ayrımcılık Yasağı ve LGBTI (lezbiyen, gay, biseksüel,
transseksüel, interseksüel) Dâhil Olmak Üzere Hassas Grupların Korunması” adlı
seminere hangi partinin ve milletvekillerinin katılacağı, TBMM Genel Kurulu’nda
okunup tartışılmıştır. Bu ahlaksızlık seminerine, daha önce söz konusu
gruplarla ilgili Meclis’te çalışma yapılmasını isteyen CHP ve HDP’li vekillerin
katılması beklenirken, AKP ve MHP’nin de isim bildirmesi şaşkınlıkla
karşılanmış, MHP daha sonra geri adım atmıştır.


   

11) Devlet Balesinin “Mevlana”Mel’âneti

İslam’ı
yozlaştırma kapsamında, maksatlı eller tarafından içi boşaltılmaya çalışılan
Mevlevilik ve Mevlana, bu kez bale adı altında özünden iyice koparılmıştı.
İslami edep kuralların aykırı bir şekilde ve Mevlevilik’te hiçbir dönemde
görülmemiş biçimde yarı çıplak sema gösterisini bale adı altında pazarlayarak
Mevleviliğe en büyük kötülüğü yapan İzmir Devlet Opera ve Balesi, 2 yıldır bu
çirkinliği sürdürmekte ve AKP Hükümeti bu rezalete izin vermekteydi.

Yarı Çıplak Mevlana Balesi

Mevlana ve
Mevleviliğin İslam ile bağlarını koparıp, hümanizmle harmanlamaya çalışanların
ilk çabaları kadın semazenlerle sergilenmiştir. Yıllardır Türkiye’nin birçok
yerinde moda renkleriyle giydirilmiş kadın semazenler erkeklerin gözleri önünde
sema dönmekteydi. Kadın semazenlerin ardından şimdi de yarı çıplak ve kadın
erkek iç içe bale gösterileriyle sözde “Mevlana’nın Çağrısı”
gündemleştirilmişti.

Mevlana Çağrısı Adı Altında İfsad Faaliyeti

Mevlana’yı
ve semayı modernizmin ve şehvet mel’anetinin bir aracı haline getirmeye çalışanların
sinsi oyunları son sürat devam etmekteydi. Bunun son örneği İzmir Devlet Opera
ve Balesi tarafından sahnelenmişti. Yarı çıplak ve kadın erkek balerinlerle,
“Mevlana Celaleddin Rûmî’nin evrensel bir kişiliğe dönüşümünde köşe taşı
sayılabilecek olaylar; özgün müzik ve vücut dili kullanılarak anlatılmaktadır”
bahanesiyle bu rezaleti sahneleyenlere iki yıldır kimse dur dememişti. İzmir
Devlet Opera ve Balesi (İZDOB) tarafından 2013 yılından bu yana aralıksız
sahnelenen “Mevlana’nın Çağrısı” balesi tam bir şaşkınlık ve sapkınlık
örneğiydi.

Devlet Balesinin Yarı Çıplak Mevlana Balesi :


     

12) Erbakan hoca AKP ve Erdoğanin İslami
nasıl gizli gizli ortadan kaldırdığı dine verdikleri zararlari çocukları nasıl
hristiyanlaştırdıklarını anlatıyor.


   

13)AKP'NİN
YAPTIĞI MANEVİ TAHRİBATLAR
(MUHTEREM ERBAKAN HOCAMIZ KISACA ANLATIYORLAR):

 

14) AKP’nin Haçlılara
hizmet, İslam’a hıyanet çabaları!

 

Sn.
Erdoğan’ın “Kutsiyetpenah – sığınılacak kutsal varlık” diye
çağırıp ağırladığı Papa’nın ziyaretinden geriye; “Kiliseler arasındaki bin
yıllık husumetin” rafa kaldırılması… İslam’a karşı verilen birlik fotoğrafları…
Patrikhaneye Ekümenik destek sağlanması… Ve en önemlisi yerli medya eliyle
pazarlanan tevazu ve alçak gönüllü pozlarla yapılan piyar çalışması kalmıştı.
AKP’nin payına ise Hıristiyan birliğinin teşekkülüne yardım ve yataklık
şerefi(!) kalmıştı.


 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi