''Amerika,İngiltere.. Hiçbirini Dinlemedik..''
İŞTE
MİLLİ GÖRÜŞ BU!…
Kıbrıs Barış Harekatının mimarı, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin
Erbakanın 28 Kasım 2002 tarihinde kendisiyle yapılan mülakatta Kıbrısa dair çok
çok önemli uyarılarda bulunuyor.
Kıbrıs Barış Harekatının mimarı, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin
Erbakanın 28 Kasım 2002 tarihinde kendisiyle yapılan mülakatta Kıbrısa
dair çok çok önemli uyarılarda bulunuyor
.
Bak, ben, bulutları görüyorum,
uzaktaki tehlikeye işaret ediyorum
UĞUR DÜNDAR: Evet. Siz, acaba, Kıbrıs konusundaki gelişmeleri nasıl
değerlendiriyorsunuz? Tabiî ki, Kıbrıs`ta bir barış ve uzlaşma hepimizin
arzusu. Bu sorun ilanîhaye sürüp gidemez. Bir barış sağlanmalı, uzlaşma
sağlanmalı, her iki toplumun mutlu olabilecekleri bir formül bütün dünyaya
örnek olarak sunulmalı; ama, bu demek değil ki, bizim Mehmetçiğin kanıyla,
canıyla aldığımız çok önemli stratejik topraklan müzakere masasında Avrupa
Birliği dayatmaları doğrultusunda onlara verelim ve bir daha geriye dönüşü
mümkün olmayan hatalar yapalım anlamına gelmez.
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Bu soruyu kime
yönelttiğinizi bütün milletimiz biliyor. Biz, Kıbrıs Barış Harekâtını yapan
insanlarız. Ben, o hükümetin Başbakan Yardımcısıydım.
UĞUR DÜNDAR – Özellikle soruyorum.
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Ondan dolayı soruyorsunuz,
ondan dolayı da, çok isabet ediyorsunuz, teşekkür ederim.
Hemen belirteyim ki, şimdi bu arkadaşlarımıza gereken tavsiyeleri
yapacağız, görevimizdir.
UĞUR DÜNDAR – Lütfen efendim.
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Bu kadar önemli meseleler
var, şimdi, bu kardeşlerimize vatan ve millet için ve kendilerinin başarısı
için, bak, burada şunu yapacaksınız, şunu yapmayacaksınız diye açıkça yol
göstermek mecburiyetimiz var. Bunların hepsi birer, kimyada turnusol kâğıdı
diye bir şey vardır malum, asit mi baz mı; başarılı mı olacaksınız, kaybedecek
misiniz, bunu gösteren birer ölçüdür. Bunlara dikkat etmeniz lazımdır demek
bizim görevimizdir.
UĞUR DÜNDAR – Nedir onlar efendim?
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Kıbrıs, bilindiği gibi,
asırlar boyu bizim bir adamızdır. Bu Adamıza zaman içerisinde çeşitli göçler
yaptırıldı planlı olarak tıpkı Girit gibi. Bizim olan Ada`nın bizden alınması
için her türlü entrika çevrildi, birçok katliamlar yapıldı bizim insanlarımızı
yok etmek için. Biz 1974`te hükümet olduk, geldik. Geldiğimiz zaman, bizden
önce Johnson`ın mektubu… Halk Partisi bir şey yapamamış katliama karşı. Sayın
Demirel`in bir dönemi olmuş, o bir şey yapamamış katliama karşı. Biz geldiğimiz
zaman işin şekli değişti. Bilindiği gibi, biz dedik ki, hayır, biz Millî
Görüşçüyüz… Sayın Ecevit de o zaman görüşlerimize destek verdi. Hayır, bu
katliama göz yumamayız, bunlar bizim kendi soydaşlarımız, kardeşlerimiz, bunu
önlememiz lazım. Sampson`un yapmış olduğu büyük katliamlar karşısında, her
türlü tedbire riayet ederek, Yunanistan mukabil hareketler yapmasın diye oraya
kuvvetlerimizin çıkarılmasının her türlü hazırlığını yaptık. Kuvvetlerimize
emir verdik, gideceksiniz ve buradaki kardeşlerimizi kurtaracaksınız. Askerî
kuvvetlerimiz, Sayın Semih Sancar, Allah gani gani rahmet etsin, çok muhterem
bir Genelkurmay Başkanımızdı, Kıbrıs harekatımızda baştan sona kadar en büyük
kahramanlıklar yapmıştır. Sizi mareşal yapalım dedik, kabul etmedi; bir maaş
ikramiye verelim dedik, kabul etmedi; böyle muhterem bir insandır. En büyük
fedakârlıkları yapmıştır ve çok başarılı bir şekilde bu işi yönetmiştir.
Şimdi, Kıbrıs`ta, bildiğiniz gibi, ilk önce birinci hareket oldu. Bu
birinci hareket bölgesinde durmamız mümkün değildi; çünkü, biz daha baştan
hükümet olarak bugünkü hudutları yeşil hat olarak, en asgarî buraya gitmemiz
lazımdır diye tespit ettik, en asgarî… Azamî hedef olarak da şunu gösterdik,
bilhassa ben ısrar ettim, dedim ki, bak, mademki önümüzde fırsat var, mutlaka
Larnaka`yı almalıyız. Sonradan bir pazarlık konusu olursa, icap ederse o
bölgeden bazı topraklan verebiliriz.
UĞUR DÜNDAR – Larnaka bölgesini…
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Larnaka bölgesinden; ama,
bu yeşil hat, bizim en asgarî haddimizdir. Binaenaleyh bu en asgarî hadden önce
hiçbir yerde duramayız. Birinci harekâtta, Birleşmiş Millet, harekâtı durdurun
murdurun filan dedi, hiçbirini dinlemedik, Amerika, İngiltere, hiçbirini
dinlemedik. İşte Millî Görüş bu. O söylediğimiz hatta kadar geldi. Hattan da
ileriye gidilmesini söyledik. Bunu söyleyen ısrarcı olan da benim, ille
Larnaka`yı alalım; çünkü, Larnaka`da Peygamberimizin (S.A.V) muhterem halası
vardır, orası Müslümanlar için mübarek bir yerdir. Bura da kurtarılsın diye
ısrarla Sayın Semih Sancar`a da söyledik, o da canı gönülden bunu temenni ediyordu.
Oraya doğru giderlerken, bizim hükümet ortağımız, bize haber vermeden burada
durun dedi. Biz, Larnaka`nın alınmamasına hükümet ortağı olarak iştirak etmiş
değiliz; ama, ilk hareketimiz yeşil hat idi. Madem bu yeşil hatta gelinmiştir,
sesimizi çıkarmadık.
UĞUR DÜNDAR – Belki devam edilseydi, çok büyük uluslararası bir sorun
haline dönüşebilirdi.
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Onun münakaşasına
girmiyorum.
Biz, Maraş sahasının da serbest bırakılmasını hiçbir zaman haber vermedik,
kabul etmedik. Hayır, bu, yeşil hattın içindedir, tamamen bizim olması
mecburiyeti vardır, hükümet olarak kararımı?, böyledir. Onlar hep özel olarak
yapılmış olan şeylerdir ve otuz yıldan beri de onların acısını çekiyoruz.
UĞUR DÜNDAR – Peki, Kofi Annan planı neler getiriyor?
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Şimdi, ondan önce bir şey
söyleyeyim: Şimdi, Sayın Evren ben Kara Kuvvetleri kurmay başkanıydım, buralar
alınırken `fazladan bu topraklan alın` dedi hükümet bize, biz de bunu fazladan
aldık, şimdi verebiliriz diyor. Kesinlikle böyle bir şey demedik. Bunun
gerçekle bir alakası yoktur ve Sayın Evren`in böyle kritik tarihî bir günde bu
konuşmayı yapması da fevkalade hatalıdır. Genelkurmay Başkanına ne
söyleneceğini söyleyen benim. Neden; çünkü, Bakanlar Kurulu ateşkes emrini verirken,
biz hükümet içinde ekalliyetteyiz. Ateşkes emrine iştirak ederiz; ama, harekâtı
sonra tekrar başlatamayız. Bundan dolayı, gece yarısı saat 3`te Bakanlar Kurulu
bekledi, ben, Semih Sancar`ın yanına gittim. Dedim ki, bak, paşam, şimdi bizim
halimizi düşünün. Burada şimdi harekâtın durdurulmasına katılabiliriz; ama, siz
diyorsunuz ki, biz buradan duramayız, sonra harekâtı tekrar başlatmaya bizim
gücümüz yetmez. Ben sizden bir asker sözü istiyorum. Biz burada durduğumuz
takdirde, mutlaka bu yeşil hata kadar ikinci harekâtın yapılmasında her
bakımdan bizi destekleyeceksiniz. O akşam, bir haftadır orada kalmış birinci
harekât esnasında, sakallan bile büyümüş, gece gündüz orada çalışıyor, gecenin
o saatinde…
UĞUR DÜNDAR – Yani, tıraş olacak bir zaman bile bulamamış.
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Zaman bulamamış. Böyle her
an her şeyi takip ediyor, Allah gani gani rahmet etsin. Orada ben sana asker
sözü veriyorum, her halükârda bunu yapmaya mecburuz, başka türlü burada
kalmamız mümkün değildir. Biz ancak bu yeşil hatta savunabiliriz dedi. Bunun
üzerine ben saat 3`te Genelkurmay Başkanının yanından geldim, bütün Bakanlar
Kurulu beni bekliyor.
UĞUR DÜNDAR – Ne hissettiniz Sayın Genelkurmay Başkanını öyle sakallar
içinde görünce? Yani, vatanseverliğin, fedakârlığın…
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Elbette, her şeyiyle hayran
kaldım. Her şeyiyle yüzüne yansımış… Hayran kaldım vatanseverliğini…
Gecesini gündüzüne katmış ve oradaki soydaşlarımızın katliamdan kurtulması,
Türkiye`nin…
UĞUR DÜNDAR – Oradaki şehitlerimizi de saygıyla analım, nur içinde
yatsınlar.
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Nur içinde yatsınlar.
Türkiye`nin stratejik önemi bakımından bu toprakların mutlaka bizim
kontrolümüzde bulunması icap ettiğinin önemini, bir tecrübeli asker, hepimizden
daha iyi bildiği için, bunu gerçekleştirmek için canla başla çalışmıştır, Allah
razı olsun.
Ben, onun yanından Bakanlar Kuruluna geldim, bütün o günkü bakanlarımız
bilirler. Sayın Ecevit bekliyor. Kendisine Genelkurmay Başkanıyla olan
konuşmamı söyledim, dedim bak, ikinci harekât şart; ama, ille Birleşmiş
Milletler böyle dedi, şimdilik burada bunu durduralım diyorsunuz, önümüzde
böyle birer kalem vardı, ben bu kalemi aldım, arkadaşların hepsi bilirler,
beyaz kâğıt da vardı, böyle üzerine kâğıdı geçirdim. Ben bu şartla şimdilik
ateşkese evet diyorum, bu manzarayı unutmayasınız diye. Bunun manası, mutlaka
ikinci harekât yapılacak; çünkü, bu noktaya kadar gelmedikçe savunmamız mümkün
değildir. Biz, Genelkurmayın prensipler dairesi başkanını da Bakanlar Kuruluna çağırdık,
o da aynı şeyleri teyit etti. Bunlar asker insanlar, burası olmadan burada
barınmamız mümkün değildir dediler.
UĞUR DÜNDAR – Çünkü, orayı savunacak olanlar yine onlar.
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – İşte yeşil hat dediğimiz
hat bugünkü huduttur. Bu huduttan bir tek zerresi verilemez. Bunu Genelkurmay
Başkanımızla konuşan benim.
UĞUR DÜNDAR – O halde Kofi Annan planını şimdi değerlendirdiğimizde…
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Kofi Annan`dan önce Sayın
Evren`e hatırlatıyorum ki, Kara Kuvvetleri kurmay başkanı olabilirsiniz; ama,
bu karan hükümet almıştır. Hükümetin bu kararını Genelkurmaya bildiren de ben
olmuşumdur. Aynı ben olarak, böyle tarihî noktada diyorum ki, böyle bir şey
söylenmemiştir, bu, bizim asgari haddimizdir. O söylenen Larnaka içindir. Bunu
bir defa tespit edelim; bir. Şimdi, biraz önce buyurduğunuz gibi, buraya
gelmişiz, aradan otuz küsur sene geçmiş, burada bağımsız bir devlet kurmuşuz,
haklarımızı korumuşuz. Gelmişler, şimdi bize, efendim, Avrupa Birliğinden siz
bir takvim istiyorsunuz ya, bu müzakere takvimini size söyleyebilmemiz için, bu
Kıbrıs`ı Yunanistan`a vereceksiniz. Oynanmak istenen oyun bu. Farz ediniz ki
bir anda bu takvimi verdiler. Bu takvim ne ifade eder? Efendim, dört sene
müzakere edeceğiz dedi, üçüncü sene sonunda yine bir bahane buldu. Kaldı ki,
Avrupa Birliği meselesine geleceğiz. Biz, Avrupa Birliğine girmeye mecbur
değiliz.
BİZİM KIBRIS MESELEMİZ DİYE HİÇBİR
MESELEMİZ YOK
UĞUR DÜNDAR – Önce Kıbrıs`taki Kofi Annan planını bir bitirelim efendim.
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Girmeye mecbur değiliz. Bu
sebepten dolayı, Avrupa`dan gün alacağım diye bir insanın götürüp de Kıbrıs`ı
Yunanistan`a vermesi, memlekete yapabileceği en büyük kötülüktür. Şimdi, bakın,
bizim bu arkadaşlarımızın hali, önce dikkatlerini çekiyorum, bir pehlivan
mindere çıkarken belli olur.
UĞUR DÜNDAR – Daha verilmiş bir şey yok ama efendim.
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Hayır, yok ama…
UĞUR DÜNDAR – Yani, kimsenin de bu konuda şu tavizi sonuna kadar vereceğiz
şeklinde bir ifadesi olmadı.
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Hayır yok da, geçtiğimiz 15
gün, emareler var. Şimdi, şu emarelere bir bakın. Ben burada görev yapmaya
mecburum. Bu emarelerde, Sayın Tayyip Bey çıkmış efendim, Belçika modelini
düşünebiliriz,.. Ne olduğundan haberi yok. Sonra geldiler ona dediler ki,
yahu, bu olmaz, Belçika modeli dediğin, Ada`nın verilmesi demektir; vazgeçti.
Yanındaki Dışişleri Bakanı olan arkadaşımız, bunu değiştirdi efendim, İsviçre
modelini düşünebiliriz` dedi. Şimdi, o 15 gün içerisinde olanları söylüyorum
size. Arkasından, Sayın Erdoğan dedi ki efendim, Kıbrıs ayrıdır, Avrupa
Birliği ayrıdır, bunu bir araya karıştıramayız. Sonra, arkasından bir paket
halinde görüşmemiz lazım dedi. Diğer yandan, Dışişleri Bakanı olan arkadaşımız
bir paket halinde görüşmemiz lazım dedi. Önce ayrı görüşeceğiz, sonra… Tam
bir çorba. Bu kadar ciddî bir meselede bu beyanatlar nasıl verilir? Bak, ben,
bulutları görüyorum, uzaktaki tehlikeye işaret ediyorum, benim vatanî vazifem
bu. Bir defa, bu işlerde böyle her ağızdan bir ses çıkmaz; madde bir.
Madde iki, efendim, kendine güveniyorsan masaya otur, git fikrini söyle.
Böyle yağma yok, masaya oturulacak şey var, oturulmayacak şey var.
UĞUR DÜNDAR – Bu planla masaya oturulur mu efendim?
Prof. Dr. NECMETTİN ERBAKAN – Oturulmaz.
Bu plan, işaret ettiğiniz gibi, bu Ada`nın Yunanistan`a verilmesidir;
çünkü, buraya gelecek Rumlar, yerleşecekler bizim bölgemize, bizim
hâkimiyetimiz kalmayacak; çünkü, sonunda Mecliste çoğunluk nüfusa göre olacağı
için, hâkimiyet Rumlara geçmiş olacak. Biz askerimizi çekeceğiz, insanımız
orada yarın katledilse koruyamayacağız ve buradan birtakım topraklan onlara
elimizle götürüp vereceğiz biraz önce işaret ettiğiniz gibi. Ne demekti bunun
manası; burası Türkiye`nin stratejisi için o kadar hayatî ki, biz istediğimiz bir
askerî harekâtta burayı kullanabilmeliyiz. Şimdi, bu söyledikleriniz yapıldığı
zaman, Kıbrıs`a siz başınızı çevirip bakamazsınız; çünkü, o Kıbrıs Avrupa
Birliğine girecek, karşınızda Avrupa Birliği var ve bir daha banş harekâtını da
yapamazsınız. Ondan dolayı, bu adımların en ufak bir tanesinin atılması,
Ada`nın Yunanistan`a verilmesi demektir. Bizim Kıbrıs meselemiz diye hiçbir
meselemiz yok.