Anasayfa » ACABA ATATÜRK NE YAPTI Kİ, BÖYLESİNE HEDEF HALİNE GETİRİLDİ?

ACABA ATATÜRK NE YAPTI Kİ, BÖYLESİNE HEDEF HALİNE GETİRİLDİ?

Yazar: yonetici
0 Yorum 41 Görüntüleyen

ACABA ATATÜRK NE YAPTI Kİ, BÖYLESİNE HEDEF HALİNE
GETİRİLDİ?

Çünkü O,
mandacılığın değil bağımsızlığın, din simsarlığının ve istismarcılığın değil
gerçek İslam’ın, karanlığın değil aydınlığın, bağnazlığın değil çağdaşlığın
simgesi ve garantisidir..

Son günlerde
AKP’nin perde arkasını organize ettiği ve başını Cüneyt Zapsu ve ekibinin
çektiği ifade edilen “Atatürk Düşmanlığı” internet ortamında ivme kazanıyor.
Atatürk’ün adını anmaktan utanılacak günlerin yakın olduğu, Atatürk’ün
İngiltere’ye dayanarak bir şeyler yapmaya çalıştığı ve başarının İngiltere’ye
ait olduğu ifade edilmeye çalışılıyor, bunun propagandası yapılıyor.

TSK içinde de
28 Şubat süreci ile başlayan, başını o dönemde Org. Çevik Bir’in çektiği
Atatürk’ü gözden düşürme operasyonu aralıksız devam ediyor. Bugün Org. Özkök’ün
desteğiyle süren Atatürk’ü ordudan ve devletten silme kampanyasının perde
arkası Siyonist ve emperyalist odaklar sırıtıyor.

“Atatürk Mason
localarını kapattı, biz de Atatürk ve Atatürkçülüğü sileceğiz” diyen İshak
Alaton’un da içinde bulunduğu çevrelerin, Atatürkçülüğün gündemden kalkması
için ne tür çalışmalar yaptığı da biliniyor.

Atatürk
gerçeğini, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletini imha etmek için; din
tüccarlarının ılımlı veya radikal İslamcıların, bazı etnik grupların ve
Masonların faaliyetini hep birlikte izliyoruz.

Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde de, 28 Şubat süreci ile ortaya çıkan o dönemde Org. Çevik
BİR’in yürüttüğü, Atatürk’ü gözden düşürme operasyonun Şeriat tehsi
çığırtkanlığı adı altında başlatıldığını, Sayın Genelkurmay Başkanımız Hilmi
ÖZKÖK paşamızın omuz verişi ile de son sürat devam ettiğini görüyoruz.

Bütün bunların
yanında, “Atatürk mason localarını kapattı, biz de Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü
sileceğiz” diyen İshak ALATON’un da içinde bulunduğu çevrelerin, Onun koyduğu
öğretileri gündemden düşürmek ve dejenere etmek için ne tür çalışmalar
yaptıklarını da biliyoruz.

Atatürk:

§   Türk İstiklal Savaşının
başarıya ulaşmasını sağlayacak plan ve projeleri üretti.

§   Osmanlı İmparatorluğunu asli
unsuru olan Türklerin ve diğer etnik kökenlerin imhasını ve soykırımını
engelledi.

§   İslam-ı sadece Mekke ve Medine
ye hapsedecek makro operasyonu çökertti.

§   Siyonist Yahudilerin
güdümündeki İngiliz, onlara uşaklık yapan Yunan, Fransız ve İtalyanların
Osmanlı’yı yani Türkleri ve İslam-ı yok etme ve Anadolu’ya yerleşme planlarını
iptal etti.

§   Batıyı kendi silahları ile
kendi yöntemleri ile vurabileceklerini öğretti.

§   Bir milletin Yok olmaktan
nasıl kurtulunulacağını herkese örnek olacak şekilde bizzat gerçekleştirdi.

§   Gerçek İslam’ın (İngiliz ve
Siyon eli değmemiş İslam’ın) nasıl bir güç olduğunu somut olarak gösterdi.

§   Kısacası, emperyalizmi
yenilgiye uğratarak dünyaya örnek teşkil etti

§   Türk’ün ve diğer etnik
unsurlar: Arabın, Kürdün, Çerkez’in, Hıristiyan, Musevi ve Ermeni’nin
Anadolu’da var olabilmelerine sebebiyet verdi.

§   Şarkta, bir zihniyet devrimi
planladı ve kısmen de başarıya iletti.

§   “Şarkta medeniyeti”
tasavvurunu ve bilincini yeniden yeşertti.

Liste
uzatılabilir. Atatürk’e yönelik hakaretin sebebi işte yukarıdaki listedir.

Atatürk’ün en
büyük darbesi, Müslüman Türk’ün ve İslam’ın düşmanı olan İngilizlere,
Fransızlara, İtalyanlara, Yunanlılara, ABD’lilere vurulmuştur. Yerli ve
işbirlikçi masonları kovmuş ve susturmuştur.

İşte bu yüzden
de Atatürk’le ve Atatürkçülükle en çok İngilizler ve emperyalistler meşgul
olmuştur. Çanakkale’de ve Anadolu’da aldıkları darbeyi hala anlamaya çalışmakta
ve bu yarayı telafi etmek isterken, o yarayı açanları imha planları yapmakla
meşguldür.

Sadece onlar
mı? Tabii ki hayır. Elbet diğer ülkeleri ve onların içerdeki işbirlikçilerini
unutmuyoruz.

İhanetin
perdesi açılıyor;

İşte
Atatürk’ün ve Türk Milletinin Çanakkale’de, İstiklal Savaşı’nda emperyalizme
indirdiği bu ölümcül darbeyi yiyenlerin Türkiye’ye dayattıkları yozlaştırılmış
ve çarpıtılmış Atatürk profili ve Atatürkçülük şöyledir;

Öğretilen
ATATÜRK;

§   İçki sofrasından kalkmayan bir
ayyaş.

§   Milletin namusuna sarkan bir
zampara.

§   Din düşmanı bir adam.

§   Modernliği dayatan ve çıplaklığı
özendiren bir insan.

§   Türk dilini ve kültürünü
unutturmaya çalışan bir başkan.

§   Ve maalesef, ülkesine ve
milletine ihanet eden bir komutan.

Öğretilen
ATATÜRKÇÜLÜK ise:

§   Din düşmanlığı

§   Halk düşmanlığı

§   Gelenek düşmanlığı

§   Faşist ideolojiyi hedefleyen
ırkçılık

§   Körü körüne taklitçi bir Batı
hayranlığı

Her iki konuda
da listeyi isteyen uzatabilir. Biz kısa kestik.

Yukarıdaki
Atatürk profili ve Atatürkçülük anlayışını Türkiye’ye ve Türk Milletine
dayatanların, şeytani hesap ve hedeflerini aslında hepimiz biliyoruz. Ama
maalesef, Atatürk’ün gizlenen ve görmemiz istenmeyen yönüne bizler de nerede
ise gönüllü olarak yabancı kaldık.

Dayatılan
Laikliğin Atatürkçülükle ve Atatürk’le ne kadar uyuştuğunu hiç araştırmadık.
Dayatılan Laikliğin Atatürk tarafından ne şekilde algılandığı, nasıl
uygulandığını anlamaya çalışmadık. Resepsiyonlarda içki içerek, devlet malını
iç ederek, dış güçlerle işbirliğine girişerek İslam’a ve insanımıza hıyanet
eden masonlar, Allah’ın buyruğu, güzel dinimizin soyluluğu olan, başörtüsü
pazarlığına odaklanmasının sebebi gösterilen hangi Laikliğin neden Devlete
hâkim kılınmaya çalışıldığını anlamadık, anlatamadık.

Dolayısıyla
Atatürk zihnimizde iki üç resimle çakılı kaldı.

§   Sürekli içki içen, kafa çeken…

§   Modern kıyafetli ve kadınlara
sarkıntılık eden…

§   Karatahtanın başında Latin
harflerini öğreten…

§   Halka zorla şapka giydiren bir
adam..

Evet, maalesef,
ismi ve resmi görülünce, karı ve rakıdan başka bir şey hatırlanmayan bir
kahraman..

Hep kolay
olanı seçtik. Kahramanları karalamayı tercih ettik. Peki, neden bu güne kadar
hiç kimse sormadı;

–    Peki, bu adam bu kadar
içerken, (bize sarhoş görüntüsüyle tanıtılan bu zevk düşkünü insan) övündüğümüz
İstiklal Savaşı’nı nasıl organize etti. Büyük Millet Meclisi’nin verdiği
Başkomutanlık görevini nasıl yaptı. Sürekli içerken, nasıl savaştı, savaş
sonrası diplomasiyi nasıl idare etti. Anadolu’yu nasıl turladı?

–    Atatürk, rakı ve çerezden
ibaret bir hayat sürdü ise, Türkiye Cumhuriyeti gibi bir Devleti nasıl kurdu,
kurguladı?

–    Atatürk ve arkadaşları
gerçekten içki masasından kalkmamış ise Türkiye nasıl ortaya çıktı?

–    Güya sürekli içki içen,
zevk sefa peşinde koşan bu adam, bir kütüphane dolusu kitabı nasıl okudu
araştırdı?

–    Atatürk gerçekten din
düşmanı olsa idi, acaba Türkiye’de bu gün İslam’ın İ..si kalır mıydı?

–    Bu içkici adam, Misak-ı
Milli’nin yeniden hayata geçirilmesi için nasıl çalıştı? Hatay’ı nasıl
topraklarımıza kattı. Batı Trakya’yla, Gagavuzlarla, Afganistan’la bu kadar
yakinen nasıl alakadardı?

–    Bu adam madem bu kadar
içkici idi, Trablusgarp’ta, Şam’da, Galiçya’da, Çanakkale’de Sakarya’da son olarak
Ankara’da bunca işi nasıl yaptı? Nasıl başardı?

–    Dağlara taşlara “Ne Mutlu
Türküm” diye yazanlar kimlerdi ve neyi amaçlıyorlardı?

–    Atatürk bir ırkçı olsaydı,
acaba bu gün Türkiye’de Kürt, Arap, Ermeni, Çerkez ve diğerleri kalır mıydı?

–    Yoksa bizlere,
emperyalistler, sabataistler ve masonik kesimler tarafından: kolayca istismar
ve suistimal edecekleri farklı bir Atatürk mü anlatıldı?

–    Yoksa bizler de
Atatürk’ün kahramanlığını ve dehasını karalayarak İngilizlerin, masonların ve
topluca İslam düşmanlarının, daha açık ifade ile dünyada tek bir Müslüman’a
tahammül edemeyenlerin oyununa aldandık mı?

–    ACABA ATATÜRK MİSAK-I
MİLLİ GİBİ MUAZZAM BİR AKSER-İ SİYASİ VE KÜLTÜREL OPERASYONLA İLGİLİ KARARI
HAYATA GEÇİRMEK İÇİN GELİŞTİRMESEYDİ, BU GÜN O’NA DÜŞMANLIK BESLEYENLER VAR
OLACAK MIYDI?

–    Çanakkale’de,
Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Ortadoğu’da, Afrika’da savaşılmasaydı, acaba
haritadan hangi etnik unsurlar silinirdi, hiç baktık mı?

–    ŞU UNUTULMAMALIDIR Kİ;
ATATÜRK’E ATATÜRKÇÜLÜĞE, TÜRKLÜĞE, İSLAMİYETE VE TÜRK DEVLETİNE DÜŞMANLIK
BESLEYENLER BİZİ YOK ETMEYE ÇALIŞANLAR ÖNCELİKLE KENDİLERİNİ UNUTMAMALIDIRLAR.

Bağımsızlık ve
aydınlık simgesi olan Atatürk’ün yüzden düşmeye başladığı gün, Türk’ün ve her
zaman kol kanat gerdiği Kürdün, Çerkez’in, Arap’ın ve diğer Müslümanların
kellerinin düşmeye başlayacağı talihsiz bir sürecinde başlangıcı olacaktır.

Atatürk’ün
devre dışı bırakılmaya başlandığı gün; köleliğin, küreselleşmenin, gâvura
köpekliğin, yeniden bizi kuşatacağı ortam oluşacaktır.

Atatürk’ün
duvarlardan düşmeye başladığı gün, Allah’ın vazettiği İslam’ın değil,
İngiliz’in, Siyonist’in yozlaşmış ve ılımlaşmış İslam’ını önümüze koyacaklar ve
bizi uyutacaklar.

Atatürk’ün
gözlerden ve gönüllerden indirilmeye başlandığı gün, Barzani ve Talabani gibileri
artık Batı Başkentlerinde çalacak kapı bulamayacaklardır.

Atatürk’ün
fotoğrafı ve Türk Bayrağı emperyalizmin kabusları, bu topraklarda yaşayanların
mutluluklarıdır.

Eğer Atatürk
ve Türk düşmanı iseniz ve amacınız, onların varlığını ortadan kaldırmaksa,
bilesiniz ki, önce kendi canınız ve rahatınız tehye atılmaktadır.

Çünkü NE
MUTLU TÜRKÜM DİYENE, sözü emperyalizme, Siyonizm’e, adaletsizliğe, köleliğe ve
şerefsizliğe karşı bir haykırıştır. Adaletin ve insanlığın uyanışıdır…

NE MUTLU
TÜRKÜM DİYENE söyleyebilmek: birliğin gücünü, emperyalizmin yüzüne şamar
gibi vurmaktır

NE MUTLU
TÜRKÜM DİYENE diyebilmek; ALLAH var ŞERİKİ yoktur, kula kulluk
alçaklıktır… Ben Müslüman’ım, özgür ve onurlu insanım… Anlamını
çağrıştırmaktadır.

Sebep sonuç ilişkisine bağlı kalarak açıklamaya
çalıştığımız Atatürk’e ve Türk’e (yani Müslümanlara) düşmanlığın sebebi, bu toprakları
emperyalizme açmamalarıdır.

Hülasa, bu
topraklarda kim ki, Atatürk’e ve Türk’e düşmandır, o kendisine de düşmandır.
İslam’a düşmandır, insanlığa düşmandır…

Bu yüzden tam
90 yıldır İngilizler, Atatürk’ü, Türk’ü, İslam’ı, Anadolu’yu, Ortadoğu’yu, okumakta,
yazmaktadır. Çünkü “Güneş Batmayan İmparatorluk” Çanakkale’de ağır hasar almış,
Sakarya’da ayaklarından budanmıştır. Bohça dikiş tutmamaktadır. Bu ağır hasara
Dışişleri Bakanımız Sayın Gül, Başbakan Recep Tayyip Bey veya zihniyet
ortaklarının verdikleri yama destekleri işe yaramayacaktır.

Bu ağır
hasara, Kürt Teali Cemiyetinin bugünkü temsilcisi olan danışmanlar, Barzaniler,
Talabani’ler, merhem olamazlar, yama olamazlar, olamayacaklardır..

Atatürkçülüğü
rakı ve çerez olarak algılayanların karşısına, maalesef İslam’ı aksesuar ve
istismar aracı olarak algılayan bir zihniyet çıkmıştır.

Önümüzdeki
günler, kiralık Atatürkçülüğün ve Laikçiliğin, münafık İslamcılığın ve
istismarcı dinciliğin bittiği günler olacaktır.

Yani ABD’nin,
İngiliz’in ve diğer Siyonist ve emperyalist güçlerin yıkılması yakındır.

Bu günler de
tıpkı 1914’le 1923 arasında olduğu gibi: vatanlarını, bayraklarını, ordularını
ve dinlerini satılığa çıkaran korkak ve pısırık tiplere, ABD ve AB kapısında
kurtuluş arayan kahbelere rastlayacaksınız.

Bunların,

Bir kısmı
Türkleri,

Bir kısmı
Kürtleri,

Bir kısmı
İslamiyeti,

İsrail’e,
İngilizlere, Amerikalılara, Almanlara, Fransızlara ve daha başkalarına satmaya
çalışan işbirlikçi, hain, korkak ve pısırık tüccarlar olarak piyasaya
çıkacaklardır.

BU HAİN,
PISIRIK VE KORKAK TÜCCARLAR DÜN BAŞARAMADILAR, BUNDAN SONRA DA İNŞALLAH
BAŞARAMAYACAKLARDIR..

Tüm eski
oyuncuların ve figüranların perdeleri inmiştir, foyaları ortaya çıkmıştır.

Zaman hükmünü
icra etmekte, hak yerini bulmaktadır.

İngiltere’nin,
ABD’nin, Fransa’nın ve diğer emperyalist güruhun hakim olduğu dünyanın taşları
yerinden oynamıştır.

Batının
kapısında hüsnü kabul görenlerin, yüzlerini ve yüreklerini korku sarmaktadır.

Amerika’nın
kendi ayaklarının altına mı yoksa petrol’ün altına mı kırmızı halı serdiğini
anlamayan andavalların da varlığı geçicidir.

Bu bağlamda
Türk’e ve Atatürk’e düşmanlık da geçicidir.

Tarihi iyi
okuyamayanlar, kendilerini devlet zannedenler, kendilerini Tanrı zannedenler,
korkarlar, pısırıklar ve onursuzlar için makus talih ve dönem başlamıştır.

Kime ve neye
düşman olduklarını bilmeyenlere öğretmenlik yapacak olaylar dizisi başlamıştır.

Firavun’un
sarayında panik başlamıştır.

Meryem
hamiledir.

Çağdaş
Kureyş`in paniklemesi Hz. Muhammed ruhunun diriliş müjdesidir..

Fakat panik
faydasızdır.

Türk’ü ve
Atatürk’ü imha ettim derken ihya ettiğinin farkında olmayanlar, Allah’ın, sizin
tuzaklarınızı kendi ayağınıza dolayacağını tabii ki bilmiyordunuz, değil mi?

Ey masonlar,
münafıklar

Siz, Kur-an’ı
okumamış, anlamamış, inanmamış ve yaşamamıştınız; ama Atatürk okumuş, inanmış
ve üstelik yaşamıştı. Tıpkı Türkler ve kardeşleri gibi.”

İşte bu yüzden
Sesar’a katılıyoruz ve kutluyoruz… İşte bu gerçeklerin imgesi ve yüksek
değerlerin simgesi olan:

“Atatürk
düşerse, hepimiz düşeriz” uyarısını haklı buluyoruz.

Nasıl ki Türk
kavramı: Aziz ve asil milletimizi oluşturan Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap,
Arnavut.. Gibi, bütün Müslümanların yanında; ülkemizi vatanı bilen, devletimizi
de huzur ve hayat sigortası görüp sahiplenen Yahudi, Ermeni ve Rum bütün
vatandaşlarımızın ortak adı ise…

 Atatürk
de: Bütün Türklerin; inancını, amacını, ahlakını ve kahramanlığını hatırlatan…
Dindarlıkla birlikte uygarlığın, cengâverlikle beraber barışçılığın yolunu
açan… Geri kalmışlıktan kalkınmışlığa, uydu olmaktan Lider konumuna taşıyan
sembol bir şahsiyettir.

İslam ahlak ve
adaletinin, Türklük anlayış ve asaletinin en güzel ve mükemmel örneğini
gösteren… Barbar Batıya insaniyeti ve medeniyeti öğreten… Şanlı ceddimiz
Selçuklu ve Osmanlı Türkleri sayesinde, artık Avrupa’da, Müslüman=Türk yerine,
Türk ise Müslüman anlamına kullanılagelmiştir. Yani Türk’le Müslüman
özdeşleşmiştir.

Bu nedenle
tarih boyunca, Türk’e düşmanlık aynı zamanda İslam’a düşmanlık şeklinde
sergilenmiştir.

İslamiyet’in,
müspet ilmin ve aklıselimin asla kabul etmediği hurafelerden uzak, saf, sade ve
samimi bir inanca sahip bulunan Atatürk, maalesef hem din istismarcısı yobazlar
hem de devrim simsarcısı madrabazlar tarafından dinsiz ve hatta ahlaken
seviyesiz biri olarak tanıtıla gelmiştir. Böylece bazıları kendi riyakarlığına
ve sahte kahramanlığına bazıları da kendi inkarına ve ahlaksızlığına Atatürk’ü
bahane ve delil gösterme sahtekarlığını seçmiştir.

Bugün
Türkiye’mizden, aziz milletimizden ve tarihimizden intikam almak isteyen… Ve
bizi kırk yıldır AB kapısında ayakta bekleten hain Haçlı zihniyetinin ve
ardındaki sinsi Siyonist Yahudi Şövenistlerin:

1-        “Milli
Görüşçülükten.

2-        Atatürkçülükten.

Mutlaka
vazgeçin ki, aramıza alalım” şartını dayatmaları, herhalde boşuna değildir.

Milli Görüşçü
iken hakaret edip hapishanelere tıktıklarını, Milli Görüşe hıyanet edince niye
ve nasıl iktidara taşıdıkları üzerinde iyi düşünmelidir.

İşbirlikçi
yerli masoncukları ve NATO kafalı tosuncukları eliyle, “Mustafa Kemal Türk
milletini batıya bağlamaya, milli ve manevi değerlerinden koparıp küresel
çeteye köle yapmaya çalışan bir komutan” şeklinde gösterilirken “sakın ha,
Atatürkçülükten ayrılmayın” diye öğüt verirken şimdi Atatürk yeniden gerçek
kimliği ile algılanmaya başlayınca bu sefer “Artık Kemalizm çağdışı kalmıştır,
bu köhne kalıplardan sıyrılın” demelerinin nedenlerini çok iyi tahlil
etmelidir.

Türkiye için,
bütün Müslüman ülkelere örnek olacak ılımlı İslam, hatta hilafet ve saltanatı
bize telkin ve tavsiye eden ABD ve AB, niye Milli Görüşten şiddetle
ürkmektedir.

Abdullah
Öcalan’ın posterlerine, Barthelemeos’nun ekümenliğine selam duranlar, niye
Atatürk resimlerine tahammül edememektedir?

Akıl; muhakeme
ve mukayese (karşılaştırma ve doğru karar verme) yeteneğidir. Düşünmeyen,
değerlendirmeyen ve dert edinmeyen, onurlu insan ve olgun Müslüman olabilmiş
değildir

Son Söz ve
Ayar Sorusu:

Atatürk
İslam’ın cihat olarak beş yüz kadar ayetle önemle emrettiği saldırgan
düşmanlara karşı ülkeyi dini devleti korumak için çalışmak ve çarpışmak…

Milletimizin
can, mal ve namus emniyetini, din ve düşünme hürriyetini sağlamak…

Bölgemizde,
ülkemizde ve yeryüzünde barış ve bereket ortamını oluşturmak…

Münafıkların
din baronlarının mason zındıkların istismarından İslam’ı ve insanımızı uzak
tutmak için bütün hayatını ve rahatını feda etmiş,

Ancak namaz ve
orucunu ihmal etmek ve içki içmek gibi şahsi günahlar işlenmiş ise…

Buna karşılık
birileri namaz, oruç, hac gibi şahsi ibadetlerini devamlı ve dikkatle, hatta
dillere destan olacak şekilde yerine getirmiş ama dinimizi yozlaştırmak,
devletimizi yıkmak, yurdumuzu parçalamak emperyalistler ve Yahudi Siyonistlerle
işbirliğine girişmiş, kardeş ve komşu Müslüman ülkeleri haksız yere ve
dayanaksız bahanelerle işgal edip, mazlumların canlarını, mallarını,
namuslarını talan ve telef eden zalimlere destek vermiş ve dua etmişse…

Şimdi söyleyin
bakalım:

·         Kur’an’ın
ayetlerine göre,

·         Hz.
Resulullah’ın hadislerine göre,

·         İslam
ulemasının görüşlerine göre,

·         İnsani
ve vicdani prensiplere göre,

·         Ahlaki
ve hukuki gerçeklere göre,

Bunların
hangisi daha zalim ve daha haindir? Hangisi Allahın gazabına ve cehennem
azabına daha layık ve müstahak birisidir?.. Evet, putperestliği çağrıştıran bir
mantıkla ve sanki özellikle Atatürk’ten nefret ettirmek maksadıyla, çoğu
estetik olarak bile itici heykellerini, resimlerini ve büstlerini,

— Üstelik
“Beni tanımak, beni görmek değil; fikir ve ideallerimi anlamak ve sahip
çıkmaktır” dediği halde, nerdeyse yemek tabaklarına ve çeşme duvarlarına bile
asmayı bir hizmet ve marifet zannedenler ne kadar şekilci ve zarar verici ise,

Bunun tam
aksine “Atatürk’ün fotoğraflarını duvarlardan indirin ki AB’ye girebilesiniz”
diyen Avrupa Gâvuru da, onun davulunu çalanlar da o denli tehli ve art
niyetlidir.

 


BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi