Yazar: yonetici
0 Yorum 28 Görüntüleyen

PAKRADUNİLERİN PERDE ARKASI
VE
TARİHİMİZİN GİZEMLİ SAYFASI

Son 75 yılda, ilk defa bizim tarafımızdan gündeme taşınan ve 2011 yılında Togan Yayınevince yayımlanan: “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Kripto Yahudiler ve Pakraduniler” kitabımızda dikkat çektiğimiz, yakın siyaset tarihimizi doğrudan ve derinden etkileyen ama özenle gizlenen gerçeklere Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci ancak 10 yıl sonra değinmiş ve o kitabımızın özeti sayılabilecek bir video yayınlamıştı.

Pakraduniler; Gizli Bir Kesim mi, Yoksa Günah Keçisi Hayaletler mi Olmaktaydı?

Gizli faaliyetler yürütüp Büyük İsrail’e hizmet ettiği söylenen Pakraduniler kimlerdir?

Türklerin Anadolu’yu vatan edinmesinden sonra, Yahudilikten Ermeniliğe geçmiş olan, ama hakiki hüviyetini (yani Yahudiliğini) muhafaza ederek gizli ajanda taşıdığına inanılan bir topluluktan bahsedilir: Pakraduniler.

Güya bunların çoğu Ermeni tehciri üzerine Müslüman görünmüşlerdir. (Bunlar kendilerini gizlemek için) Fanatik Ermeni muhalifliği ve Türk ırkçılığı yanında, her fırsatta din aleyhtarlığı yapmak, bazen sosyalist ve bazen de Kemalist ideolojiyi müdafaa etmek bunların alâmet-i fârikası gibidir.

Bazı eski bir Milletvekillerinin de bulunduğu bu iddianın sahipleri, aralarında reisicumhur ve bakanların da olduğu nice kimsenin ismini verirler. Süleyman Demirel, Turgut Özal, Abdullah Gül, Recai Kutan, Oğuzhan Asiltürk, Devlet Bahçeli, Hasan Celal Güzel, Mehmet Ağar, Mehmet Keçeciler, Mesut Yılmaz, Murat Karayalçın, Mehmet Ali Ağca, Abdullah Öcalan, Mine Koşan, Faruk Süren gibi -daha ziyade “Malatya Elaziz Sivas havzası” menşeli- nice meşhurları bir şekilde Ermeni soyuna bağlayıp Yahudilik ve Pakradunilikle ilişkilendirirler.

Pakradunilik Tarihi

Bir İstanbul Ermenisi olup MHP’de politika yapan Levon Panos Dabağyan (1933-2017) adında bir gazeteci, “Pakraduni” adını verdiği, Müslüman olmuş Ermeni görüntülü kripto Yahudilerin varlığını iddia etmiş; bunların, MÖ 730 yılından MS 1045 senesine kadar Ermenileri merhametsizce idare ettiğini söylemiştir. Mesnet olarak da, Türkiye Yahudilerinden olup CHP Milletvekilliği de yapmış bulunan Profesör Avram Galanti’yi vermiştir.

Yahudi asıllı CHP Milletvekili Avram Galanti, 1933’te “Les Pacradounis ou Une Secte Armeno-Juive” (Pakraduniler veya bir Ermeni-Yahudi Tarikatı) kitabında, “Pakraduniler, varlıklarını Juda İmparatorluğu’nun (MÖ 7. yüzyıl) sonlarından itibaren 20. yüzyıla dek sürdürmüş olan Ermeni-Yahudi karışımı bir kavimdir” demektedir. Erzurum, Sivas arasında, Marmara Denizi’nin Avrupa yakasında ve İstanbul Hasköy’de yaşadıklarını; 26 asırdır Yahudi hüviyetlerini sürdürdüklerinden, Portekizli Maranolar, Selanikli Dönmeler ve İranlı Meşhediler gibi Yahudi menşeli topluluklar arasında sayılabileceklerini beyan etmektedir. Demek ki bunlar Sabataycılar gibi ikili değil, üçlü oynayan; yani hem Müslüman, hem Ermeni, hem Yahudi olan gizli bir kesimdir.

İran’daki Meşhediler, 1839’da Pogrom’a uğradığı için, Müslümanlığa geçerek canını kurtarabilen Meşhed Yahudileridir. 1925’ten sonra Yahudiliği yaşamalarına izin verilmiştir. Bugün kripto değil, sıradan Yahudiler olarak İsrail ve ABD’de yaşamlarını sürdürmektedir. Maranolar, Katoliklerin elinden görünüşte vaftiz olarak kurtulan Endülüs Yahudileridir. Engizisyonun domuz eti ve sünnete dair sıkı kontrolü sebebiyle kısa bir zaman sonra ortadan silinmişlerdir.

Türkiye Yahudisi yazar Dr. Gad Nassi de, Pakradunilerin, 20. asrın ilk yarısına kadar Divriği ve Eğin’den Kapadokya ve Kilikya’ya kadar uzanan mıntıkada yaşadıklarını; fiziken diğer Ermenilerden farklı olduklarını; Yahudi menşeli soy isimler kullandıklarını söylemektedir. Evlerinde bir vefat olduğunda 7 gün iş yapmayıp Yahudiler gibi yas tuttuklarını, cumartesi günü çalışma yasağına uyduklarını, evliliklerini cemaat içinden yaptıklarını, ticarette usta olduklarını delil gösterir. (Şu kadar ki, Hristiyanlar, Eski Ahid’e kıymet verip okuduğu için Yahudi âdetlerine ve isimlerine uzak değildir.)

“Ermeniler’i yöneten Yahudiler” Pakraduniler!

Dabağyan, Sultan III. Selim zamanında İstanbul’da Fransız sefiri olan Mareşal Horace Sebastiani’nin, 1814 tarihinde Anadolu Ermenilerine dair bir rapor hazırladığını; Ermenileri, Ortodoks ve Rafizi (Heretik) Ermeniler olarak ikiye ayırdığını belirtmektedir. Selçuklular devrinde, Müslümanlar safında Bizans’a karşı savaşan ve sonradan Müslümanlığı kabul eden Ermenilerin büyük kısmının bilahare “Aleviliğe” geçtiğini söylemektedir. (Dersimlilerin bir kısmının Ermeni menşeli olduğu iddiasının temeli bu tespitlerdir. Gerçekte Ermeniler, “Gregoryen, Katolik ve Protestan” olmak üzere üç mezhebe ayrılıvermişlerdir. Her biri diğerini sapkın kabul eder; ama aralarında gizli din taşıyan bir topluluğa rastlanmış değildir.)

Dabağyan, Pakradunilerin Türkiye’yi bölme gayretine düşerek İttihatçılar zamanında 1915’te Fransa ve Vatikan’ın desteği ile (“halbuki Vatikan 1929’da kuruldu.” diyen yazar konuyu saptırmaktadır. Çünkü Dabağyan’ın bahsettiği Papalıktır. A.A.) Zeytun’da isyan ettiğini, ancak Gregoryen Ermenilerden destek görmediklerini ve bu sebeple tehcir edilerek cezalarını çektiklerini belirtir. “Ermeni katliamı diye bir şeyin yaşanmadığını; Pakradunilerin bugün de gizli faaliyet yürütüp Büyük İsrail’e hizmet ettiğini; tarihteki bütün kötülüklerin Yahudilerden kaynaklandığını; Ermenileri de bunların bozduğunu” ileri sürmektedir. Bunların hâlâ var olduğunu; fakat organize olup olmadıklarını bilmediğini; çocukluğunda kendi çevresinde “Pakraduni” tabirinin hakaret olarak kullanıldığı beyan etmekte, ama hiç isim vermemektedir.” diyen Prof. Ekrem Buğra Ekinci, tarihi gerçekleri ve gizemli hıyanetleri örtme gayretinde midir? A.A.)

Kim Mühtedi, Kim Dönmeydi?

“Tarihi hakikatlerle ve mantıkla pek imtizaç etmeyen Pakraduni iddiasını, çokları ciddiye alıp inanıvermişlerdir. Pakraduniler düşman seçiminde Sabataycılardan daha cazip gelmiştir. Aksiyon mecmuası ‘Ermeniler’i yöneten Yahudiler’ başlıklı bir yazı ile meseleyi amme efkârına tanıtmıştır. (Oysa ilk gündeme taşıyan Milli Çözüm Dergisi’dir. A.A.) Fetullah Gülen, meşhur bedduasına bunları da eklemiştir. Halbuki Türk ırkından olmayan T.C. vatandaşlarının memuriyete giremeyeceğine dair yazısız bir kanun uygulanagelmiştir. Sadece bunlara değil; mühtedilere; hatta ninesi Ermeni veya Rum olanlara bile tatbik edilmiştir. Mülakatta atlanırsa, emniyet; emniyet tahkikatında atlanırsa MİT tahkikatında ortaya çıkıverir. Nüfus kayıt örneği verilirken, bu husus gizli bir işaretle vesikaya işlenir.

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

Yorum Yap

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi