GAZZE’DE BARIŞ ŞARLATANLIĞI
VE
TRUMP’IN ŞEYTANLIĞI
Terörist İsrail Meclisinde (13 Ekim 2025’te) konuşan Trump:
“Amerika dünyanın en etkili ve çok tahripçi silahlarına sahiptir. Netanyahu ne zaman ve ne kadar istemişse o silahları hemen vermişizdir. Ancak benim dahi varlığını bilmediğim daha başka silahları da talep etmiştir ve kendisine gönderilmiştir. Bu silahları Netanyahu savaşlarda çok iyi kullandığını da ispat etmiştir. Hem bu bölgede (Gazze ve Filistin’de) bu silahların ne kadar güçlü ve caydırıcı olduğu fiilen gösterilmiştir, bazıları da bizim özel desteğimizle İran’daki nükleer tesisleri yerle bir etmiştir.” sözleriyle, hem Gazze’deki bütün tahribatın ve yüz binlerce masum cana kıyılmasının en adi suç ortağı olduğunu ilan ve itiraf ediyorlardı; hem de Sn. Erdoğan’ın hangi “DOST”lara taşeronluk yaptığını ortaya koyuyorlardı.
Bu arada, Trump Kuduz İsrail Parlamentosunda konuşurken: “Neden Filistin’i tanımıyorsun ve bölgeye gerçek barışı getirecek ciddi adımlar atmıyorsun?” diyerek, onu protesto eden bazı insaflı Yahudi Milletvekilleri kadar bile tutarlı ve duyarlı olamayan ve Trump’a yaranmak için Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentine koşan İslam Ülkeleri yöneticileri utansınlardı!..
Şu şuurlu ve onurlu sosyal medya yorumları defalarca okunmalıydı!
Yorum 1
“Canice katledilmiş nice masum yavruların ve evlatların parçalarını poşetlere doldurup defneden Gazzeli babaların, bebeği kucağında açlıktan şehit olan anaların kanları üzerinden zafer hırsızlığı yapanlar ise namussuzdur, alçaktır, her türlü hakareti hak etmiş istismarcı münafıklardır! Zaferden rol çalmaya çalışanların ağızlarını kürekle kapatın… Gazze’de savaş 2 yıl, acımasızca devam ederken bu sürede tam bugüne kadar İsrail’in saldırganlığına karşı hiçbir devlet veya güç caydırıcı olmadı. ‘Kınama, daha sert kınama’ kolaycılığından kimse çıkmadı ve zaten sözde ateşkesten 1 gün önce bile 100’e yakın Gazzeli şehit oldu. Rakamlar ortada, olan biten de hepimizin gözü önünde oldu.
Yorum yapanlar, çevremizdeki tanıdıklar ve eş, dost, akraba için uyarıyorum. Gazze’nin kanı üzerinden siyaset yapanlar sahtekârdır. Sahte kahramanlık hikâyeleri uydurmayın. Bu zaferin tek sahibi vardır, o da Gazze halkıdır. Bu zaferin tek mimarı vardır; HAMAS ve Kassam ile beraber hareket eden 10 civarında direniş hareketi mensuplarıdır!.. 2 yıldır Mücahitler ile aynı safta savaşıyormuş gibi numara yapanlara zerre tahammülümüz kalmamıştır, baştan uyarayım.”
Yorum 2
“Bize kardeşlerimizin diri diri ve cayır cayır yandığını seyrettirdiniz 2 yıl boyunca!
Bize ciğerparesinin başsız cesedine sarılan annenin semaları yırtan çığlıklarını dinlettiniz 700 gün boyunca!
Bize annesinin kanlı iç organlarını siyah çöp poşetine dolduran yavruyu izlettiniz 24 ay boyunca!!
Çaresizlikten başımızı duvarlara vurasımız geldi, el uzatamamanın utancından toprağın altına giresimiz geldi, 700 gün boyunca, 700 gün!!!
Böylesi kan donduran bir vahşetin karşısında çıldırmamak için kaç kez Rabbe dudağımız titreyerek iltica ettik, saymadık!
Enkaz altında yardım çığlıklarını duyduğu minik yavrularını kurtarmak için tırnaklarıyla moloz kazan babanın karşısında çaresizliğin kıvrandıran acısıyla kaç kez derimizi tırnaklarımızla yüzdük, saymadık!
İncecik çadır bezinin ardında soğuktan morararak ölen bebekleri gördükçe kaç kez kaloriferden utandık, saymadık!
Şimdi tüm bu korkunç, cehennemvari anlar yaşanırken; sıcacık saraylarınızda mıymıntı kınamalarla,
Kürsülerde kurusıkı tehditler ve kof blöflerle artık edebiyat yapmayın, biraz utanın… Ve bu dehşetengiz mezalimi geçiştiren siz değilmişsiniz gibi davranmayın!..
Açlıktan ağlamaya takati kalmayan 3 günlük bebeğe 1 gram mama bile ulaştırmayan siz değilmişsiniz gibi!.. Prematüre bebekler elektriksizlikten annelerinin gözleri önünde kuvözlerde kıvrana kıvrana ölürken İsrail’e elektrik sağlayan kodamanlara inovasyon ödülleri yağdıran siz değilmişsiniz gibi!.. O yetim Mücahitler soba borusundan hallice tenekelerden el yapımı silahlarla imkânsızlıklar içinde aslanlar gibi cihad ederken, Yahya Sinvar’ın aslanlarının şanlı mücadelesinin üzerine baykuş gibi tüneyip, akbaba gibi üşüşüp zafer hırsızlığı yapacaksınız öyle mi?..
Vallahi biz unutsak da, tarih unutsa da, Mahkeme-i Kübra’nın Hâkimi unutmaz!..”
Ve yine şunu da biliyor ve inanıyoruz ki; Şeytanilerin ve işbirlikçilerinin bir planı varsa, elbette RAHMAN’ın da bir hesabı ve tuzağı vardır. Ve umuyoruz ki inşaallah Kahraman HAMAS, bu kirli ve kibirli hazırlıkları da boşa çıkaracaktır!..
Trump’ın Planı: Gazze’nin İdam Fermanıdır!
Son günlerde gündemin baş sıralarında ABD Başkanı Trump’ın “Gazze Barış Anlaşması” adı verilen 20 maddelik güya çözüm planı üzerindeki tartışmalar yer almıştı. İslam ülkeleri de dâhil olmak üzere, dünya kamuoyunda bu plan Gazze için bir umut ışığı olarak gösterilmeye çalışılmıştı. Ama aklıselim ve vicdan sahipleri ve en azından hak ve adalet ölçülerinden biraz olsun nasibi olanlar, bu planın İsrail’e bedavadan bir zafer vadettiğini, HAMAS’ı yok edip Gazze’yi esarete sevk etme anlamına geldiğini görüyor ve anlıyorlardı.
I- Trump’ın Misyonu ve Gazze Planı
Bu planın Trump tarafından seslendirilmiş olması bile endişelenmek ve şüphe etmek için yeterli olmalıydı. Çünkü Trump, Gazze faciasında ara bulucu değil, taraftır. İsrail’le aynı saftadır. İsrail’i sınırsız ve şartsız desteklemekte, HAMAS’ı ve Gazzelileri suçlu, hatta terörist olarak görmektedir. Dolayısıyla bu plan -içeriği bir yana- sadece bu yönüyle bile güven vermekten çok uzaktır.
II- Trump’ın İsrail ve Gazze’ye Bakışının Geçmişi Hatırlanmalı…
1- Trump, birinci Başkanlık döneminde de İsrail’i korumuşlardı. Normalleşme sürecindeki İbrahim Anlaşmalarına öncülük etmek suretiyle İslam dünyasında zaten yün teliyle tutan birlik ve beraberliği parçalamıştı. Trump’ın bu yönü, Filistin ve Gazze açısından, hatta daha genel çerçevede İslam dünyasının kimliğini yozlaştırması bakımından çok tehlikelidir. Çünkü, İslam ülkeleri İsrail’in güvenliğini temin etmek üzere, İsrail’le -sözde- dostluğa davet edilmektedir. Hâlbuki bu, yani “İbrahim’de buluşmak” teklifi; İsrail’in İslam’a ve Müslümanlara karşı beslediği, Kur’an’ın da haber verdiği haklı ve kadim düşmanlığı kamufle etmeye yönelik ucuz bir tiyatrodur. Ama ne yazık ki kısmen de olsa tutmuş durumdadır.
Trump’ın damadının Yahudi olduğu ve Netanyahu ile şahsî yakınlık ve ideolojik hedef birliği içinde bulunduğu herkesin malumlarıdır. Hatta basında ve kamuoyunda, Trump’a aitmiş gibi görünen bu planın esasen Netanyahu ile Trump’ın damadı tarafından hazırlandığına dair güçlü bir kanaat vardır. Hal böyleyken Trump’ın bu planı önce İslam ülkeleriyle görüşmesi, ardından da Netanyahu ile bir araya gelerek güya ona da kabul ettirmeye çalışması, oyun içinde oyun tezgâhlandığının kanıtıdır. (Ayrıca Trump; Kuduz İsrail meclisinde konuşurken, Siyonistlere yaranmak için, kızının din değiştirip Yahudi olduğunu açıklamıştı!..)
Öte yandan yine basından öğrendiğimize göre Trump, plan üzerinde; İslam ülkelerinin liderlerine gösterip onların desteğini aldıktan sonra, kendi kafasından birtakım değişiklikler yaptığı, Pakistan tarafından gündeme taşınmıştır. Doğrusu bu iddia karşısında hayrete düşmemek ve endişe etmemek imkânsızdır. Konuya dair haber metinlerinden biri şöyle aktarılmıştır:
“Pakistan Dışişleri Bakanı İshak Dar, bugün Cuma günü, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’deki İsrail savaşını sona erdirmek için açıkladığı 20 maddeden oluşan planın, geçen ay çoğunluğu Müslüman olan ülkeler grubunun önerdiği taslaktan ‘açıkça farklı’ olduğunu açıkladı. Ishak Dar, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘Trump’ın açıkladığı yirmi madde bizim maddelerimiz değil…’ diyerek, bazı temel maddelerin Arap ve Müslüman liderlerin sunduğu şekilden değiştirilip çıkarıldığını” vurgulamıştır.
2- Trump, ikinci dönem Başkanlığı öncesindeki seçim kampanyasında savaşları bitirme sözü verip durmuşlardı. Ama iktidara gelir gelmez Gazze hakkında skandal ifadeler kullanmıştı. Biz o günlerde yine kaleme aldığımız Trump’ın Barış Formülü: “Ya Sürgün Ya Ölüm!” başlıklı makalemizde durumu şöyle değerlendirmiştik:
“(Trump) Bu kadar çirkin, bu kadar sefil bir hesap peşinde olduğu halde, Gazzelilere hamiyetperver gözle bakıyormuş gibi bir tavır takınması ise gerçekten sözün bittiği yerdir. Neymiş? Gazze insanların yaşayabileceği bir yer değilmiş. Gazzelilerin geri dönmek istemelerinin tek nedeni alternatiflerinin olmamasıymış. Eğer bir alternatifleri olsaymış, Gazze’ye geri dönmeyi düşünmezlermiş. Bu sebeple başka yerlerde ‘güneş ışığı alan, güzel açık alanlarda’ onlar için ‘güzel binalar’ inşa etmek gerekiyormuş. Bu yapıldığında hiçbiri Gazze’ye geri dönmek istemeyecekmiş…”
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..