MANA ÂLEMİNDE ERBAKAN HOCAMIZIN ÖĞÜTLERİ
2022 Mayıs ayının değişik günlerinde görülen rü’yalarda Aziz Erbakan Hocamızın buyurdukları:[1]
• “Bütün gücünüzü, maalesef içinizdeki güçsüzlükle; yani ‘başaramam’ endişesiyle boğuşurken tüketiyorsunuz!”
“İnsan, zamanla başına gelen her olayda, Allah’ın nice hikmetini görüyor ve biliyor! Ama çoğunlukla iş işten geçmiş oluyor…”
• “Kaza ve kadere rıza göstermemek bir ahmaklık durumudur ve bu ahmaklığının devası yoktur!”
• “Ya Rabbi; bizi bu dünyada; bizden sonra gelenlerin, izlerimizle yollarını bulup takip edecekleri bir iz bırakan en doğru ve onurlu yolun yolcularından et! (Âmin)”
• “Rabbin, senin ne söylediğinden çok ne yaptığına bakar! Yani, söylemlerini eylemlerinle tartar!”
“Her an kâinatta sana ne gösterilmeye çalışılıyorsa onu gerçekten gör; acele etme ve gördüklerini içine sindir. Doğru anla ve hissetmeye çalış ki, bu hikmettir. Bir şeyi yanlış anlamaktansa hiç anlamamak daha iyidir!”
• “Bunca yıllık çalışmalarımız bize gösterdi ki, iki tip insanla yola çıkılmaz; 1) Önce ‘Nereye?’ diye soranlarla… 2) Yola çıkınca duranlarla!..”
• “Kötü insanlarla arkadaş olursanız, iyi insanlar hakkınızda kötü düşünmeye başlar. Sonra da iyi insanlardan uzaklaşırsınız!..”
• “Ya Rabbi, kalbimi Seninle dinlendir, zira dünya çok yorucu! Ya Rabbi, nasip et, özümden iman edip, gözünde hep var olayım, inşaallah.” (Âmin)
• “Unutarak sabredebilirsen bu en güzelidir. Kabul edip sabredersen bu en doğrusudur. Vazgeçip sabredersen bu en zorudur. Hele bir de işini Allah’a havale edip sabredersen, işte bu en âlâsıdır!”
• “Sizden O’na ne giderse, Allah katında onun yerine geçecek bir karşılık muhakkak verilir. Ama Hakkı kaybetmişsen, her şeyi kaybetmişsin demektir. Yani, kaybettiğin her şeyin yerine bir bedel bulunur. Ama Mevlâ’yı kaybetmişsen, O’nun yerine ne konulur?!.”
• “Evlilik, bir çiçek bahçesi yetiştirmeye benzer ve sürekli üzerinde çalışmak gerekir. Çaba sarf etmediğiniz takdirde yabani otlar etrafı sarmaya başlar ve çiçeklerinizi boğar!”
• “Etrafınızdakileri sürekli azarlayarak uyarıyorsanız, bilin ki sorun karşınızdakilerde değil sizdedir. Çünkü yaptığınız şey karşınızdakileri aşağılamaktır ve normal insanlar asla kimseyi aşağılamazlar!”
• “Yanlışı alkışlıyorsanız, fikriniz yoktur. Doğru ile yanlışı ayıramıyorsanız, aklınız yoktur. Yalana ve yalancıya sahip çıkıyorsanız, ahlâkınız yoktur!”
• “Kur’an’ın hepsi, her suresi, hatta her bir ayeti hidayet kaynağı ve kurtuluş kapısıdır. Kendine bir ayet seç ve ömrünün sonuna kadar o ayete sarıl…” Çünkü; “Yusbihul mer’u cemilen meal hubbi” “Seven, sevdiğiyle güzelleşir.”
• “Milli Çözüm sohbetinden çıkınca sağda solda oyalanmadan hemen eve git. Nurlu yüzünü önce eşin, çocuğun, evli değilsen annen baban görsün. Çünkü o yüze, sohbette iken Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz nazar etmiştir!”
“Ya Rabbi, gönlümü daraltan ve ruhumu karartan her şeyden kalbimi temizle!” (Âmin)
“Sen sen ol, yürüdüğün yolun izine yük olma! Birinin izinden gitmek, bastığı yere basmak değil, hedeflediği yere yoğunlaşmaktır.
• “Unutma! Siz nereye gitseniz Allah sizinle beraberdir. O halde kendinize sorun; Allah benimleyken ben kiminleyim?!”
“İnsanların birbirine kırılıp darıldıktan sonra, birbirlerinin sırlarını ve ayıplarını başkalarına anlatması münafıklıktandır!”
“Hâlden anlayan birileri yanında olmadıkça, yanındaki herkes seni hâlsiz bırakır!”
“Sevgiyi gerçek kılan şey onun uğrunda mücadeledir. Sevdiklerini kendi haline bırakmak, mü’minlik değil namertliktir.” Onun için “meveddet” muhabbetten kıymetlidir!..
“Hayra niyet edince acele edin ve hemen o işe yoğunlaşın ki, nefsiniz ve iblis size musallat olup da o niyetinizden caydırmasın!”
“Dostlarınızla uğraşıp durursanız, düşmanlarınızla savaşamazsınız!”
• “Doğru kararlar tecrübeyle oluşur, ama tecrübe ise yanlış kararlardan sonra oluşur!”
“Mal Senin mülk Senin, buyuran Sensin
Hükmünü apaçık, duyuran Sensin
Yaratan, yaşatan, doyuran Sensin
Yine de kulların, şeytana tâbi
Ne kadar sabırlısın, affet Ya Rabbi!”
• “Muhabbet duyduğunuz kişilere dikkat edin. Çünkü insan önünde sonunda muhabbet duyduğu kişinin kaderinden pay alır!”
“Dünyadaki en büyük zenginlik nedir?” diye sorsalar, “Beni doğru anlayan birini sevmektir” diye cevap verirdim. “Daha büyüğü nedir?” diye sorsalar, “Beni doğru anlayan birisi tarafından sevilmektir!” derdim!
“Aman haa, etek dolusu para verip de Şeytandan dert satın almayın! Aman haa, etek dolusu para verip de, Şeytandan dert satın alan ahmaklardan olmayın!” (Pahalı ve lüks konut, eşya, araba almak için çırpınıp, sonra korunmak için uğraşıp, dertsiz başınızı belaya salmayın!)
“Eğitimlerinizde kardeşlerimize nereye bakacaklarını gösterin, dikkatlerini çekin, fakat ne göreceklerini söylemeyin. Ki kendileri fark edip görebilsin ve basiretleri gelişsin!..”
• “Sizin davranışlarınıza, ahlâkınıza ve başkalarına yaklaşımınıza bakıp da Milli Çözüm’e özenen insanlar yoksa, imanınızı gözden geçirin!”
• “Eğer size hak ettiğiniz şekilde davransam; o kadar üzülecek olanınız var ki!..”
• “Bakınız, sevdikleriniz birer birer ölüp gidiyorlar, kopuyorlar hayattan. Şimdi bunca yaşanmışlıktan sonra bu insanların yaşadıklarının elbette bir hesabı olmalı öyle değil mi? Bu kadar insan herhalde kafa dinlemek için ölüyor olamazlar!?”
• “Eğer gerçekten dünya ve ahiret saadeti ve kurtuluşu istiyorsan, Rabbini bileceksin! Yeter mi? Yetmez! Haddini de bileceksin!..”
• “Sen Allah’ın kanununda ve kader programında bir sapma bulabilir misin? Hayır ve asla! Yoksa sen iman ve iddianda, yalancı ve riyakâr mısın? Yok değilsen bu endişen ne için?”
• “Hiçbir insanla karşılaşma tesadüf değildir. Anlattın, dinlemedi ve anlamadı ise imtihanı o kaybetti… Vazgeçip anlatmadın, dolayısıyla karşılaştığın kişi Hakkı ve hakikati duyamadı ise; o zaman sen kaybettin!”
• “Sen Hakkı anlatmaktan, bu yönde çalışmaktan, milli, manevi ve insani değerlerini sahiplenip savunmaktan vazgeçersen; kendi hikâyenin sonuna gelmişsin demektir. Oysa dünyadaki imtihan süreci ve kazananının belli olduğu Hak-Bâtıl mücadelesi kıyasıya sürüyor… Şimdi ister hikâyeni sonlandır; hükmen mağlup olmayı kabul et; ister hikâyene devam edip hükmen galip ol! Bu kârlı anlaşmayı ancak akılsız olanlar bozar ve kaybeder. Bir de nasipsizler! Sizler kıyamete kadar Rabbinizden nasibinizi kesmemesini dileyin. Dileyin ki, siz ölseniz dâhi açtığınız yoldan yürüyüp çalışmalarınızı sürdürenlerin kazancı sizlere de yazılmaya devam etsin. Hem de çalışmasını sürdürenin sevabı da hiç eksilmeden. Bu ne büyük bir ikram Ya Rabbi, bu ne cömertlik ve rahmeti genişliktir, Sana sonsuz şükürler olsun!”
• “İnsanların kolay kolay vazgeçemedikleri bazı zaafları vardır. Sevdiklerinde kusur, sevmediklerinde de meziyet görmemeleri bunlar arasındadır!”
• “Hepinizin kalpleri Allah’ın evi, nefisleriniz ise o evlere saldıran Ebrehe konumundadır. Kalbinizin de Ebabil kuşları vardır. Bu Ebabiller; sabırdır, duadır, umuttur, sevmektir, samimiyettir, teslimiyettir ve sürekli çaba ve cihaddır!..”
• “Helalin hesabı, haramın azabı vardır!”
• “Kalbin en güzel ibadeti, Allah için ve samimiyetle sevmektir. Sevmenin en güzel tarifi ise; sevdiğine benzemektir!”
• “Vallahi, edebi olmayan bir kişinin ilmü irfanı, sabrı olmayan bir kişinin dine bağlılığı, takvası olmayan bir kişinin de Allah’a yakınlığı gerçek değildir!”
• “Bugünün sözü ne olsun, biliyor musun? Şu hayatta, yalnızca Allah’ın gözünden düşmekten kork! Bunun dışında, zorluklara, saldırılara, düşmanlara, başarısızlıklara aldırma.”
• “Hâli sizi uyandırmayan ve yanlıştan uzaklaştırmayan; sözleri ise sizi Allah’a yaklaştırmayan kimse, dava kardeşiniz bile olsa onunla arkadaşlık etmeyin. Siz sağlam durun ve endişe etmeyin; çürükler kendiliklerinden davadan çıkıp gideceklerdir, çünkü bu kapı onların kapısı değildir. Ne demiştik? Kalbi Bizde olmayanın yolu Bize çıkmayacaktır. Zaten o yolu kendileri tıkamışlardır!..”
“Kendine bir ayet seç ve ömrünün sonuna kadar o ayete sarıl.” demiştik ya; işte bak, Biz ömür boyu bu ayete sarılıp yaşadık:
“(Ey Nebiyyi Zişan!)Rabbin için sabret.(Çünkü çok zor, zahmetli ve uzun vadeli bir imtihan sürecine girmiş oluyorsun, kâinat çapında önemli ve azametli bir inkılâp dönemine erişmiş ve kutsal elçilik görevine getirilmiş bulunuyorsun. Bütün düşman çevrelere ve şeytani güçlere karşı en büyük dayanağın ve kuvvet kaynağın, sabır, metanet ve dirayettir. İşte bu yüzden Allah yolundaki sıkıntılara göğüs gerip dayanıver ki, zafere ve Rıza-i İlahi’ye ulaşmanın yegâne çaresi ve reçetesi budur.)” (Müddessir: 7)
TV5’teki bir programda aktarmışlardı. Hatırımda kaldığı kadarıyla, Erbakan Hocamız; Muhittin Yıldırım Bey’e: “Bizimle ilgili haberleri basından topla, tespit ve tahlillerini, kanaat ve tevillerini yazıp getir!” buyurmuşlardı. Yani:
1- Bu girişim ve gelişmeler, ülkemizin ve partimizin lehine mi, aleyhine mi olacaktı?
2- Bu haberler ümmetin zararına mıydı, yararına mıydı?
3- Bölge ve dünya barışına katkı mı sunardı, sorun mu çıkarırdı?
4- Bu yazılar, yorumlar ve olaylar; İslam’ın ruhuna, Kur’ani kurallara ve temel insan haklarına yatkın mıydı, aykırı mıydı?
5- İlk bakışta, görünüşte hayırlı gibi zannedilen haber ve hareketlerin gerçek amacı ve dolaylı tuzağı var mıydı? sorularının yanıtı sayılacak ve bize başvuru kaynağı olacak şekilde bir dosya hazırlayıp getirilmesini arzulamışlardı. Böylece teşkilat mensupları; düşünen, değerlendiren, akıl yürüten, ilgili yayın ve yorumların perde arkasını ve asıl amacını sezen feraset ehli kimseler olarak yetişsin istiyorlardı.
İslami teşkilat ve toplumda basın-yayın disipliniyle ilgili bir ayette şöyle buyrulmaktadır:
“(Münafık ve marazlı insanlara) Onlara (İslami cihadla ve toplum huzuruyla ilgili) güven veya korkuya dair bir haber gelse, (yetkililere danışmadan) onu hemen yayarlar (rastgele konuşur ve yazarlar). Halbuki o (haberin yayılıp yayılmaması ve nasıl yorumlanması gerektiğini) Peygambere veya içlerindeki (yetkili ve bilgili) emir sahiplerine götürüp iletselerdi, aralarında istinbata=Kıyasla hüküm çıkarmaya ehil ve donanımlı (akıl ve anlayış erbabı) kimseler, onun ne olduğunu (İslami hareketi ve ümmeti ilgilendiren bu tür haber ve söylentilerin ne maksatla çıkarıldığını ve ne anlama geldiğini) bilip öğrenirlerdi. Eğer size Allah’ın lütfu ve merhameti olmasaydı (böyle kendi başına buyruk ve irtibattan kopuk rastgele haber ve yorum yazdığınızdan dolayı) pek azınız hariç (birçok işinizde) şeytana uyup gitmiştiniz. (Öyle ise cihad ve normal hayat ortamında basın-yayın ilkelerine dikkat ediniz.) [Not: Bu ayet; ayet ve hadisleri esas alarak, istinbat ve içtihat yoluyla yeni hükümler çıkarmaya da teşviktir.]” (Nisa: 83)
Filistinli bebekler, yetimler, yaslı genç anneler, dedeler açlıktan ölürken… Sözde gıda dağıtım alanları ölüm tuzağına çevrilmişken, susan ve sadece kınayıp duran yetkililer, bırakın Müslümanlığı, acaba vicdanlı insan mıdır?
-
Konya – Mayıs 2022 – F. Pişkin
www.millicozum.com