NAMAZ, ALLAH’IN HUZURUNA ÇIKMAKTIR!
Namaz; insanın Rabbiyle buluşmasıdır. Namaz, kulun Allah’a yaklaşmasıdır. (Bak: Alak: 19)
Namaz; Yüce Sahibini hatırlamak ve hesap (rapor) sunmak üzere, mü’minin Yüce Divan’a durması ve bizzat Allah’la konuşmasıdır. (Bak: En’am: 72)
Namaz; kişinin Cenab-ı Hakk’a yaranması, yalvarması, arzu ve ihtiyaçlarını O’na sunması, dua ve niyazda bulunmasıdır.
Namaz; mü’minin miracıdır, kulun Allah ile arasındaki en mübarek bir vuslat rabıtasıdır ve namaz en büyük zikrullahtır.
Temizlik, taharet, abdest ve niyet; bunların hepsi adım adım bu manevi buluşmaya ve Allah’la konuşmaya birer ön hazırlıktır.
Kıbleye ve Kâbe’ye yönelmek ise; namazın, sadece hayali ve sembolik bir ibadet değil, hakiki ve fiili bir münasebet ve ibadet olduğunu ve bizzat Rabbinin huzuruna durulduğunu hatırlatmaktadır.
Niyet ise; kimin huzuruna duracağını, kulluk ve ibadet şuuruyla hangi hareketlerde bulunacağını ve Rabbiyle neler konuşacağını… Namazdan sonra Allah’a verdiği sözleri nasıl tutacağını kafasında ve kalbinde tasarlamak ve programlamaktır.
Ve (iftitah) başlangıç tekbiriyle kulun Rabbiyle konuşması ve manevi buluşması başlamaktadır:
Allah-u Ekber: Allah’ım, Sen en büyüksün!.. Her hususta en güçlüsün!.. Karşısında el bağlayıp kıyama ve saygı duruşuna geçilmeye, her türlü sıkıntı ve sorunumuz Kendisine arz edilmeye ve mutlak yardım dilenmeye; kısaca ibadet, hürmet ve muhabbet edilmeye en layık ve müstahak olan Sensin!..
Euzu Besmele: Allah’ım, bu namazımı huzurla ve şuurla tamamlamam ve hayatımın her safhasında istikamet üzere bulunmam hususunda, kovulmuş şeytanın, şeytanlaşmış insanların ve tağuti nizamların şerrinden ve onların fitne ve vesvesesinden Sana sığınıyor, Rahman ve Rahim olan ismine güvenerek başlıyorum.
Sübhaneke: Allah’ım, Seni tesbih ve tenzih ederim. Ne Zatında, ne icraatında, ne de şeriatında asla eksiklik ve çirkinlik olmadığına inanır ve söylerim. Bize lütfettiğin her türlü nimet ve fazileti Senden bilir ve Sana can-u gönülden teşekkür ederim. Senin mukaddes ismin mübarek ve muhteremdir. Senin azamet ve celalin pek yüksektir. Ve Senden gayri ilah yoktur. Yaratanımız Sensin, yaşatanımız Sensin, hayatımızı huzur ve haysiyetimizle geçirmek için gerekli ve yeterli olan temel kanunlarımızı koyanımız Sensin… Rızasını amaçladığımız ve memnun etmeye çalıştığımız Sensin…
Fatiha: Benim ve bütün âlemlerin Rabbi olan Allah’ım… Her türlü hamd ve şükür, övgü ve zikir Senin içindir… Çünkü her şey Senindir, Senin eserindir ve Senin nimetindir!
Sen Rahman’sın. Herkese ve her şeye acıyan, ihtiyacımızı karşılayan ve bizi varlıkta tutansın.
Sen Rahim’sin… Sonsuz Rahmet sahibi olan, kusurlarımızı bağışlayan ve her halde esirgeyen ve koruyansın…
Hesap ve kıyamet gününün yegâne Mâliki ve Hâkimi makamında bulunan, önünde ve sonunda her şeyin gerçek sahibi olansın!..
Allah’ım, ben bütün Müslümanları ve inancını hâkim kılmaya çalışanları temsilen huzurundayım. Ben bu mübarek ve muhteşem İslam vücudunun ve manevi cihad ordusunun bir azasıyım. Bu nedenle benliğimi ve bencilliğimi atarak Sana söz veriyor ve yalvarıyorum:
Biz ancak Sana kulluk ediyoruz ve yalnız Senden yardım dileniyoruz. Kur’an’ın kurallarına ve temel insan haklarına aykırı olan bütün sistemlerin hayırsız ve yararsız olduğuna inanıyor, gerçek huzur ve hürriyeti ancak İslam’ın Adil Düzeni’nde bulacağımızı biliyoruz.
Ya Rab, bizi Sırat-ı Müstakime hidayet buyur. Kendilerine in’am ve ihsanda bulunduğun nebilerin, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yoluna ilet. Onlar Senin nimet ve faziletine ulaşmak için nasıl ibadet, gayret ve cihad ettilerse, aynı hizmet ve ciddiyeti bize de lütfet… Tembellikten ve kuru temennicilikten bizi kurtar…
Gadabına uğrayanların, dalâlete sapanların, (Siyonist Yahudilerin ve emperyalist Hristiyanların, masonların ve münafıkların) yolundan ve halinden bizi uzaklaştır. Amerika’nın ve Avrupa’nın hem çirkin ahlâkından hem de zalim ahkâmından (hukukundan), hem Birleşmiş Milletler, NATO ve Ortak Pazar (AB) gibi şeytani teşkilatlarından medet ve inayet umacak kadar bizi cahil ve gafil bırakma! Amin…
Rükû: Allah’ım, benim acizliğimi ve asiliğimi, Senin de Azizliğini ve Azametini biliyor ve huzurunda saygıyla eğiliyorum. Senden gayrı hiç kimseye ve hiçbir şey karşılığında böylesine boyun bükmeyeceğime, her hususta kesinlikle Sana güveneceğime ve Senden ümit edeceğime söz veriyorum.
Sübhane Rabbiye’l-Azim: Ey Azamet ve İzzet sahibi Rabbim… Her türlü noksanlıktan, yanlışlıktan ve haksızlıktan beri ve ari olan Allah’ım; bizlerin ibadet ve hizmetine ihtiyaç duymaktan Seni tenzih ederim…
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..