ABDÜLAZİZ BAYINDIR, TRUMP’LA AYNIDIR!..
İlahiyatçı Prof. Abdülaziz Bayındır, Gazze’deki Filistinli Müslümanlarla ilgili, akılları zorlayan ve vicdanları sızlatan açıklamalar yapmıştı. “Gazzeli Müslümanların artık hicret etmesi gerekmiyor mu?” konusunu yanıtlarken, sonuç olarak Donald Trump’la aynı çözümü sunan Abdülaziz Bayındır için “Acaba bu şahıs da mı, Siyonist merkezlerce kiralanmıştı… Veya aklını mı bunamış ve vicdanı mı kararmıştı?” soruları kafamıza takılmıştı!.. 30 adet ABD tanker uçağının İsrail’e destek için yola çıktığı bir ortamda, Abdülaziz Bayındır’ın; bu talihsiz tekliflerinin kimlerin işine yarayacağını bilmemesi imkânsızdı.
Bu Abdülaziz Bayındır: “Gazzeliler bir imkân oluşursa hicret etmeli ve oradan çıkmalıdır. Aksi takdirde Allah’a hesap veremezler.”[1]gibi iddialarda bulunmuşlardı. Güya Gazze’den kaçıp canlarını kurtarmalarını arzulamaktaydı ve İsrail’i kışkırtıp bölgesel ve küresel çatışmalara sebep olmamaları konusunda uyarmıştı.
Aynı şahıs daha önce de; “Mekke’nin ya da Mescid-i Aksa’nın kutsallığı diye bir şey yok.” diye zırvalamıştı.
“Gazzelilere kapı açılırsa, bir an önce oradan (Gazze’den) çıkmaları gerekiyor. Aksi takdirde, ahirette Allah’a hesap veremezler!”[2]diyen Abdülaziz Bayındır, maalesef Trump ile aynı görüşü paylaşmaktaydı.
5 Şubat 2025 tarihli Trump-Netanyahu ortak basın toplantısında Donald Trump; “ABD’nin Gazze şeridini devralacağını, buraları tatil cenneti ve kumar-eğlence merkezi yapacağını, bu nedenle Gazzelilerin buralardan çıkarılıp, başka ülkelere yollanacağını” açıklamıştı. (BBC News Türkiye)
ABD Başkanı Trump, 10 Şubat 2025’te Gazze’dekilerle ilgili yaptığı röportajda:
“Gazze Şeridi’ni kârlı bir gayrimenkul projesi olarak” ele aldığını vurgulamıştı… “Bu durumu, muhteşem tatil ve eğlence sitesi olarak düşünmemiz lazımdır. ABD buraya sahip çıkacak ve ağır ağır inşaatı tamamlayacaktır… Bunun sonucu artık orada HAMAS kalmayacak, Filistinlilerden hiç kimse olmayacaktır!.. Yani Gazze’yi satın almaya ve sahiplenip tatil sitesi kurmaya kararlıyım!..” (TRT Haber-Canlı yayınında aktarıldı.)
Şimdi buna benzer açıklamaları, hem de bilgiçlik havalarıyla yapan Abdülaziz Bayındır’ın aynen Trump gibi düşünmesi ve Siyonist gâvurların şeytani hedeflerine tercümanlık etmesi nasıl yorumlanmalıydı?
Kur’an-ı Kerim’de, ismi zikredilmeye değer görülmeden, A’raf Suresi 175-176 ayetlerinde anlatılan Mel’un kişinin Bel’am bin Baura olduğu aktarılmıştır. (Taberi Tefsiri 9. c. s. 82, Kurtubi Tefsiri 7. c. s. 319)
“(Ey Resulüm!) Onlara, kendisine ayetlerimizi (dini bilgi ve hikmetleri öğrettiğimiz şu) kişinin haberini anlat (ki, bugünkü bel’am benzeri bilgiçleri tanısınlar ve sakınsınlar). O (kişi) bundan (ilim ve ibadet huzurundan ve zulüm düzeniyle cihad şuurundan) sıyrılıp uzaklaşmış; derken şeytan (ve tağutlar da) onu kendi peşine takıp (sapkınlığa) sürüklemişti. O da sonunda “Ğaviy” (tuğyana kapılıp azgınlaşan ve tağuta tapanlardan) olup çıkıvermişti. [Not: Demek ki, ilim ve iman; insanın içine sinmez ve onun ahlâkı, amacı ve hayat tarzı haline gelmez de, sadece zahiri bilgi birikimi olarak kalırsa; sonunda nefsi çıkarlar, korkular ve şeytani dolduruşlar yüzünden dalâlete sapması ve bu bilgi kisvesini eğreti bir elbise gibi çıkarıp atması kaçınılmaz hale gelebilir.]
Eğer dileseydik (bel’am gibileri, lütfettiğimiz nimet ve faziletlerin kıymetini bilselerdi) onu bununla (kendisine verilen ilim ve hikmetler dolayısıyla) yükseltir (ve şereflendirirdik). Fakat o (bunları dünya rahatı ve menfaati için kötüye kullandı.) Arz’a (aşağılığa ve bayağılığa) saplandı ve nefsi hevâsına kapıldı. İşte onun misali o (kuduz) köpeğin haline benzer ki; eğer üzerine varırsan dilini sarkıtıp (ürkekçe) soluyuverir, veya kendi haline bırakırsan yine dilini uzatıp (tedirgin ve bitkin şekilde) soluyuverir… (Bu tiplerin ne mü’minler yanında kıymeti bilinir, ne zalimler katında rağbet edilir…) İşte ayetlerimizi (Hakk Dinimizi ve Adil Düzenimizi) yalanlayan ve yanlış sayan toplulukların hali de böyledir. Sen bu kıssayı (örnek ve ibret alsınlar diye) onlara anlat. Olur ki gereği gibi düşünür (ve gerçeği görür)lerdi.” (A’raf Suresi: 175-176)
Tevrat’ta “Beor’un oğlu Belaam” olarak tanıtılan (sayılar 22. böl. 5. kısım) bu şahıs, Allah’a, Hz. Musa’ya ve kitabına inanmış bilgin bir adam iken, dünyalık makam ve çıkar karşılığı zalim ve kâfir odaklara kiralanmış, ilmini ve etkinliğini Hak Dini tahrip yolunda ve şeytani iktidarların devamı uğrunda kullanmıştır. (Bak: İbn-i Kesir Tefsiri 3. cilt s. 507)
Abdülaziz Bayındır gibi Siyonist Trump takipçileri, El-Aziz Gazetesi gibi Milli Görüş tahripçileri, açıkça iz’an ve vicdan fukaralıklarını, iman ve Kur’an’a aykırılıklarını, hem de böylesine bir cahil cesaretiyle ortaya koymalarının altında neler yatmaktaydı?
El-Aziz’ci Sorumsuzların Şuursuz Yaklaşımları!
Sn. Erdoğan’ın İmralı pazarlığını ve Suriye politikasını haklı çıkarmak, şaibeli Ahmet Şara yönetimini aklamak ve perde arkasındaki Siyonist tezgâhı saklamak uğruna, Kuduz İsrail’in yeniden Gazze’ye saldırmasını bile “Suriye için hayırlı bir gelişme” olarak nitelemekten sakınmayan Zeki Geçkil gibi sapkınlar çıkmıştı!..
“Gazze’de savaşın yeniden başlaması yeni Suriye yönetiminin toparlanmasına fırsat oluşturacaktır.
15 ay boyunca yüz bin ton bomba yağdırıp Gazze’yi harabeye çevirerek 50 bin Filistinliyi katleden İsrail, kara savaşında rehineleri kurtarmak bir yana; Kassam Tugayları, esir aldıkları askerlerle rehinelerin sayısını arttırdılar. Kara harekâtında ağır kayıplar veren İsrail’in yeni bir kara harekâtı başlatıp yeni askeri kayıplar vermeyi göze alması mümkün görünmüyor. Hava bombardımanlarıyla HAMAS’ı yenemeyeceği, Gazze’yi ele geçiremeyeceği de 16 ay süren savaşta görüldü. Açıkçası HAMAS’ın direnebileceği süre kadar İsrail’in savaşı sürdürmesi mümkün değildir. Kaldı ki İsrail için asıl hayati tehlikenin Suriye’den kaynaklandığını medya ve akademiyası sürekli dillendirmektedir. Gazze’de savaşın yeniden başlaması yeni Suriye yönetiminin toparlanmasına fırsat oluşturacaktır.”[3]diyen El-Aziz rezilleri kinlerini ve kirli tıynetlerini kusmuşlardı.
Yani; geçici ve göstermelik ateşkesin ardından, Kuduz İsrail’in yeniden Gazze’ye saldırması… Bir buçuk yıldır yapılan ve 200 bin cana, 200 bin kayba mal olan bombardımanlardan hâlâ hayatta kalan çocuk, kadın, sakat, genç, ihtiyar, bütün masum insanlarımızı katledip soykırım uygulaması… Ve hâlâ ayakta kalabilmiş pek az binanın da yakılıp yıkılması… Erdoğan’ın desteklediği şaibeli Suriye yönetimine zaman kazanma ve toparlanma fırsatı sağlayacağından hayırlı ve yararlı bir gelişme olacakmış!?
Sırf Recep T. Erdoğan’ı haklı çıkarmak, kendi kurgu ve kuruntularına meşruiyet kazandırmak üzere: “Yeni Suriye yönetiminin toparlanması ve İsrail hücumlarından uzak tutulması için masum ve mağdur Gazze halkının kudurmuş Siyonistlerce bombalanıp parçalanmasına razı olanlar”, ancak insan kılığına girmiş şeytanlardır!
Bunlar ya zır cahildi veya gerçekleri gizleyen hainler takımıydı. Çünkü, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) fiilen özerk konumdaydı. Suriyeli Kürtler, 2012 yılında özerklik ilan edip 2018 yılında da Rojava olarak bilinen bölgede Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi kurmuşlardı. Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) omurgasını, Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) ve Demokratik Birlik Partisi (PYD) oluşturmaktaydı.
Türkiye’de de 1. Çözüm Süreci’nin sona erdiği o günlerde Washington’un desteğiyle Kürtler; sınırlı sayıda Türkmen, Arap ve Süryani gruplarla birlikte ama nüvesini YPG’nin oluşturduğu SDG’yi kurmuşlardı. ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, 2017’de verdiği bir demeçte, “Türkiye’nin, YPG’yi PKK ile ilişkilendirmesi nedeniyle YPG’ye ‘isim değiştirmesi’tavsiyesinde bulunduklarını ve bunun üzerine örgütün adının SDG olduğunu” anlatmıştı.
Sonunda Trump afişleri Şam’da billboardlarda yerini almıştı. CNN International muhabirinin, anonslarıyla hazırladığı ‘Suriye izlenimleri’, kanalın internet sitesinde yayınlanmıştı.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..