Yazar: yonetici
0 Yorum 60 Görüntüleyen

BU SAVAŞ, SAHADA VE MASADA DEĞİL;
HZ. İSA’DA BİTECEKTİR!

İsrail’in İran’a yönelik 13 Haziran 2025 tarihli saldırılarında şunlar yaşanmıştı:

1) Trump G-7 zirvesini imzalamayıp dönerken: “Ateşkesi değil, daha önemli gelişmeleri bekleyin…” havalarını atmış ve “İran hava sahasını kontrol ediyoruz…” açıklamasını yapmıştı.

• Geçen beş gün içerisinde: Toplam 20 general, 40’ı subay 60 kadar üst düzey İranlı komutan öldürülmüş durumdaydı.

• Bugüne dek karşılıklı saldırılarında: İran’da 300 ölü, 3 bin yaralı vardı. İsrail’de 200 ölü, 2 bin yaralı vardı.

• İran PKK’sı PJAK militanlarının, İran istihbarat elemanlarının ve bazı İranlı strateji uzmanlarının, MOSSAD’a çalıştığı anlaşılmıştı. Hatta bazıları idam cezasına çarptırılmıştı.

• İran’da yönetimin ve sistemin çift başlı olması işleri zorlaştırmaktaydı… Devlet Başkanı çift başlı, ordu ve stratejik kurumların çift başlı olması, peşinen başarısızlık nedeni olmaktaydı.

• Hatta Trump: “İran kayıtsız şartsız teslim olursa paçayı kurtarır… Aksi halde Dini Lider Ali Hamaney’i her an öldürebiliriz…” küstahlığında bulunmuşlardı.

• İsrail’in asıl ve acil hedefi: Büyük Kürdistan hedefine zemin hazırlamaktı. İran’ın kuzeybatısında PKK’nın temsilcisi PJAK özerk bölgesini kurarak, Irak BARZANİSTANI, Suriye ROJAVASI ve sözde barış süreci kılıflı Türkiye Özerk DEM sahasını birleştirip, bölgemizi parçalamaktı. Başta Almanya ve İngiltere olmak üzere bütün Haçlı Avrupa da Kuduz İsrail’in arkasındaydı… Sn. Erdoğan’ın özel dostları BAE Sultanı El Nahyan, Suud Kralı Selman ve Azerbaycan başı da Siyonizm’in uşaklarıydı. Yani Sn. Erdoğan ve en yakın dostları, İsrail’e desteğini çekseler bu terör devleti yıkılacaktı!..

2) Ancak İsrail ve ABD, İran’da çuvallamaya başlamıştı.

• Hâlâ nükleer enerji santrallerine ulaşamamışlardı. FORDO gibi nükleer tesisler dağların altında en az 800 ve 1000 m derinlikte bulunuyorlardı.

• Amerika İsrail’e destek olarak, havada yakıt ikmali yapan 27 tanker uçağını bölgeye yollamıştı.

• Ayrıca ABD, Atlas Okyanusu’nda ve Hint Okyanusu’nda bulunan uçak gemilerini Basra Körfezi’ne ve Akdeniz’e doğru yola çıkarmıştı.

• Amerika toprak altına nüfuz edebilen B-12 bombardıman uçaklarını da İsrail’in emrine sokmuşlardı. İsrail; tarihinde hiç olmadık kadar sıkışmıştı!..

Bu arada, unutmayalım ki, ABD ve İsrail’in bir amacı da; İran’dan kaçacak büyük bir göç dalgasıyla Türkiye’yi bunaltmaktı. AB’nin, Yunanistan-Türkiye sınırına özel asker yığma kararı da, bu göçmenlerin Avrupa’ya dağılmalarına engel olmaktı!

3) ABD’nin korkusu, bu çarpışmaların 3. Dünya Savaşı’na yol açmasıydı. Çünkü İran, hem balistik füzelerini hem de füze teknolojilerini Çin’den ve Rusya’dan almaktaydı. Çin, aynı zamanda İran petrolünün tamamına yakınını satın almaktaydı. Çin, Rusya ve Kuzey Kore’nin nükleer füzelerini ABD ve yandaşlarına karşı kullanma tehdit ve tehlikesi, ABD’nin uykularını kaçırmaktaydı.

• İyice anlaşıldı ki, İsrail’in Demir Kubbesi tam bir masaldı ve delinip kevgire dönmüş durumdaydı.

• İsrail, tarihinde ilk defa bu denli tedirgin, çaresiz ve telaşlıydı.

• Sn. Erdoğan’ın “Füze sayımızı caydırıcı oranlara getirmemiz lazımdır” sözleri acı bir itiraftı… Çünkü İran’ın bile elinde, uzun menzilli 3500 balistik füze vardı ve şimdiye kadar sadece 600 kadarını İsrail’e karşı kullanmışlardı!

4) Tam böyle bir ortamda, AKP yandaşı İlahiyatçı Prof. Abdülaziz Bayındır’ın: “Gazzeliler direnmeyi bırakıp, göçe razı olmalıdır!” sözleri, Siyonizm ve emperyalizm uşaklığının bir yansımasıydı. Abdülaziz Bayındır, Trump’la aynı şeyleri savunmaktaydı!..

İlahiyatçı Prof. Abdülaziz Bayındır, Gazze’deki Filistinli Müslümanlarla ilgili, akılları zorlayan ve vicdanları sızlatan açıklamalar yapmıştı. “Gazzeli Müslümanların artık hicret etmesi gerekmiyor mu?” konusunu yanıtlarken, sonuç olarak Donald Trump’la aynı çözümü sunan Abdülaziz Bayındır için “Acaba bu şahıs da mı, Siyonist merkezlerce kiralanmıştı… Veya aklını mı bunamış ve vicdanı mı kararmıştı?” soruları kafamıza takılmıştı!.. 30 adet ABD tanker uçağının İsrail’e destek için yola çıktığı bir ortamda, Abdülaziz Bayındır’ın; bu talihsiz tekliflerinin kimlerin işine yarayacağını bilmemesi imkânsızdı.

Bu Abdülaziz Bayındır: “Gazzeliler bir imkân oluşursa hicret etmeli ve oradan çıkmalıdır. Aksi takdirde Allah’a hesap veremezler.”[1] gibi iddialarda bulunmuşlardı. Güya Gazze’den kaçıp canlarını kurtarmalarını arzulamaktaydı ve İsrail’i kışkırtıp bölgesel ve küresel çatışmalara sebep olmamaları konusunda uyarmıştı.

Aynı şahıs daha önce de; “Mekke’nin ya da Mescid-i Aksa’nın kutsallığı diye bir şey yok.” diye zırvalamıştı.

“Gazzelilere kapı açılırsa, bir an önce oradan (Gazze’den) çıkmaları gerekiyor. Aksi takdirde, ahirette Allah’a hesap veremezler!”[2] diyen Abdülaziz Bayındır maalesef Trump ile aynı görüşü paylaşmaktaydı.

5 Şubat 2025 tarihli Trump-Netanyahu ortak basın toplantısında Donald Trump; “ABD’nin Gazze Şeridi’ni devralacağını, buraları tatil cenneti ve kumar-eğlence merkezi yapacağını, bu nedenle Gazzelilerin buralardan çıkarılıp, başka ülkelere yollanacağını” açıklamıştı. (BBC News Türkiye)

ABD Başkanı Trump, 10 Şubat 2025’te Gazze’dekilerle ilgili yaptığı röportajda:

“Gazze Şeridi’ni kârlı bir gayrimenkul projesi olarak” ele aldığını vurgulamıştı… “Bu durumu, muhteşem tatil ve eğlence sitesi olarak düşünmemiz lazımdır. ABD buraya sahip çıkacak ve ağır ağır inşaatı tamamlayacaktır… Bunun sonucu artık orada HAMAS kalmayacak, Filistinlilerden hiç kimse olmayacaktır!.. Yani Gazze’yi satın almaya ve sahiplenip tatil sitesi kurmaya kararlıyım!..”  (TRT Haber-Canlı yayınında aktarıldı.)

Şimdi buna benzer açıklamaları, hem de bilgiçlik havalarıyla yapan Abdülaziz Bayındır’ın aynen Trump gibi düşünmesi ve Siyonist gâvurların şeytani hedeflerine tercümanlık etmesi nasıl yorumlanmalıydı?

5) Peki bu savaş nasıl sonuçlanacaktı?

a- Anlaşılan o ki, İsrail iyice yıpranacak ve tıkanacaktı.

b- Maalesef İran’ın da kolu kanadı kırılacak ve budanacaktı…

c- Bütün dünyada Siyonizm ve İsrail nefreti tavan yapacaktı!.. Unutmayalım, İran’ın İsrail’e saldırıları en çok Türkiye’nin işine yaramaktaydı. Çünkü İsrail bu saldırılar sonucu, Suriye’yi işgale başlayan askeri birliklerini geri çekmek zorunda kalmıştı. Ve sanki Trump, İsrail-İran arasındaki “danışıklı dövüş” algısının, “can alıcı dövüşe” dönüşmesinden yanaydı!?

• Şimdi şu sorunun yanıtı üzerinde yoğunlaşmalıydı; çünkü Armageddon fiilen başlamıştı:

– Bu savaş Sahada mı bitecekti, yoksa Masada mı bitecekti? Bize göre: Kur’an’ın haber verdiği, Resulüllah’ın müjdelediği ve Aziz Erbakan Hocamızın bildirdiği gibi bu savaş, ne sahada, ne masada; Hz. İSA’da bitecekti. Çünkü Netanyahu: “Ben bu savaşla görevlendirilmiş insanım.” Yani DECCAL konumundayım, itirafında bulunmuşlardı. Öyle ise, Deccal’in Hz. İSA tarafından gebertileceği de zaten belirtilmiş ve kesinleşmiş durumdaydı.

Bu arada, 2. İsrail sayılan Hindistan’ın İslam Düşmanı Başbakanı Modi’nin, Türkiye’ye nispet yaparcasına Güney Kıbrıs Rum tarafına ani bir ziyaret yapması ve savaş gemilerini Akdeniz’e yollaması bile Kuduz İsrail’i kurtaramayacaktı!..

Yeni Şafak gazetesinde farklı isimlerle yazan iktidar yandaşı ve Din istismarcısı Yusuf Kaplan bir açık hava konuşmasında Filistin bayraklarıyla toplanan gruba yaptığı konuşmada: (İran’ı kastederek), “Lanet olsun bu adamlara, lanet olsun. (Niye zamansız şekilde İsrail’e hücum ettiler…) Neredeyse iki yıldır Gazze dünyada bütün herkesin, kalbine, içine girmişti, gündemine gelmişti. Bir şekilde (İsrail) pes etmişti. Dünya ayağa kalkmak üzereydi. (Ama İran İsrail’e saldırıp) Bu işi bitirdiler. Anında bitirdiler. Yani bu dünya Müslümanlarının ferasetini, basiretini sömürmek istiyorlar aşağılık adamlar. Allah intikamını bu aşağılık adamlardan alacak, kim ise bunun mesulleri. Çünkü Gazze direnmektedir, Gazze teslim bayrağı çekmedi, teslim bayrağı çekmeyecektir!”[3] diyecek kadar zıvanadan çıkmış ve zırvalamaya başlamıştı!..

Önce bu yalancı yalakaya hatırlatalım ki, saldırıyı başlatan İran değil, İsrail’dir. Tel Aviv’e yağan bombalar Gazze’den Filistin’e, İstanbul’dan Arakan’a tüm dünyada Demir Kubbe’nin çöküşü olarak karşılanırken bir tek bu hainlerin zoruna gitmişti. İran’ın müdahalesini itibarsızlaştırmak görevi yine aynı kişilere düşmekteydi. Zalim İsrail’e değil de İsrail’e bombalar yağdıran İran’a lanet okumak yine bu zavallı zırvacıların nasibiydi.

Neymiş; iki yıldır bir İHA bile gönderemedikleri Gazze tam kurtulacakmış, tam dünyanın gündemine oturacakmış da, İran İsrail’i bombalayınca durum değişmişmiş… “Ulan aynı denizin kıyısında Üsküdar’da Milli Görüş’ün Gazze mitingi vardı 15 Haziran 2025 tarihinde… Cumhurbaşkanına kadar davet edildiğiniz halde kalkıp neden gelemediniz? Gazze’nin gündemde kalmasını bu kadar dert ediyordunuz da 2 yıldır şehir şehir gezip millete masallar anlatmak yerine niye İsrail’e caydırıcı bir tavır sergilemediniz? Gazze konusunda hayal kırıklığı yaşattığınız AKP seçmenini bir yerlere kaçmasınlar diye kültür merkezlerinde ninniler söyleyip uyutuverdiniz!.. 2 yıldır Gazze edebiyatı yapıyorsunuz da bir Kürecik Üssü’nü kapatmayı denemediniz, bir ticareti kesmediniz, bir petrol sevkiyatını durdurmayı beceremediniz… İsrail askerinin içtiği sudan, giydiği iç donuna kadar siz gönderdiniz. Allah sizin ikiyüzlülüğünüzü bu millete ayan etsin. Siz Siyonist İsrail’den de emperyalist Amerika’dan da daha tehlikeli hale geldiniz!..” diyenler haksız mıydı?

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

Yorum Yap

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi