Şu anda Almanya’da yaşayan, seçkin ve bilgin Milliyetçi dostum Prof. Dr. Yavuz Sezen Bey’in bize ilettiği, meşhur Siyonist Henry Kissinger’in şu itirafıyla başlayalım:
“Biz Amerika olarak neden güçlüyüz, biliyor musunuz? Bizler, Amerika olarak, içimizdeki vatan hainlerini (Daha doğrusu, Siyonist ve emperyalist odaklara ters düşenleri. A.A) hemen öldürüveririz. Ama dünyanın diğer birçok ülkesindeki vatan hainlerini ise, kahramana dönüştürerek, ülkelerinde önemli yerlere, etkin ve yetkin görevlere yükseltiriz!”
Hatırlayınız; Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan, 2025 Mayıs’ın ilk haftasında Roma’da Türkiye-İtalya İş Forumu’na katılarak yaptığı konuşmada; “İş dünyamızın vize konusunda yaşadıkları güçlüklerin ekonomik ilişkilerimize ket vurduğunu görüyoruz. İtalyan iş çevrelerinin Avrupa Birliği kurumları nezdinde bu konuyu gündeme getirmelerinin iki tarafın da yararına olacağını düşünüyorum.” diyerek bir nevi AB’yi şikâyete kalkışmıştı.
Ayrıca, “Kıymetli katılımcılar, ticari ve ekonomik ilişkilerimizin potansiyeline ulaşmasında Avrupa Birliği ile Gümrük Birliğimizin değişen küresel ekonomik koşullara uygun şekilde güncellenmesi ihtiyacını hissediyoruz. Kazan kazan yaklaşımıyla her iki taraf için de fayda sağlayacak bir güncellemeye İtalyan hükümetinin ve iş çevrelerinin desteğini bekliyoruz. Öte yandan iş dünyamızın vize konusunda yaşadıkları güçlüklerin ekonomik ilişkilerimize ket vurduğunu görüyoruz. İtalyan iş çevrelerinin Avrupa Birliği kurumları nezdinde bu konuyu gündeme getirmelerinin iki tarafın da yararına olacağını düşünüyorum.” buyurmuşlardı.
Gümrük Birliği; AB ile Türkiye (ve benzeri taraflar) arasındaki ticarette; yürürlükteki gümrük vergileri, benzer diğer vergiler ve miktar kısıtlamalarıyla ilgili tüm tedbirlerin kaldırılmasına ilişkin ortak ve geçici gümrük muafiyetitarifesiolup bir nevi ekonomik entegrasyon hazırlığıdır. 1995 yılında DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ile CHP koalisyonu iktidarınca AB üyesi yapılmadan imzalanan Gümrük Birliği’nin 10 yıl sonra Türkiye’ye zararı 57 milyar dolara ulaşmıştı. Şimdi bu zarar bazı uzmanlara göre 250 milyar doları aşmıştır. AB’ye alınma yalanı-tuzağı ile bu Gümrük Birliği sayesinde Türkiye soyulmaktadır ve öz haklarımız Haçlı Batı’ya rüşvet sunulmaktadır.
Özetle Gümrük Birliği, anlaşmaya ortak ülkelerin kendi aralarında gümrüklerin kaldırıldığı serbest ticaret alanıdır. Tüm sanayi ürünlerini ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsamaktadır. Bu malları taşıyan her gün yüzlerce tır ve gemi dolusu sanayi ve tarım ürünü, Avrupa ülkelerinden çıkıp Türkiye üzerinden vergisiz geçerek Ortadoğu ve Asya-Afrika ülkelerine taşınmaktadır.
Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan, Türkiye-İtalya 4. Hükümetler Arası Zirvesi’nin ardından, İtalya Başbakanı Bayan Giorgia Meloni ile ortak basın toplantısında açıklama yapmıştı.
“İki önemli NATO müttefiki ve stratejik ortak olarak, ilkini 2008’de gerçekleştirdikleri zirveden bu yana aralarındaki münasebetlerin her geçen gün daha ileriye gittiğini” vurgulayan Erdoğan, şunları hatırlatmıştı:
“Akdeniz’in güvenliği, Ortadoğu’daki durum, Avrupa’nın istikrarı ve transatlantik bağın muhafazası gibi önemli meselelerde aramızda değerli bir uyum bulunmaktadır. Bunda İtalya ile tarihten gelen yoğun ilişkilerimize ilave olarak Sayın Meloni’nin birçok konuya cesur ve kararlı yaklaşımının önemli etkisi vardır. İtalya ile düzensiz göçle mücadele alanındaki iş birliğimizi önümüzdeki dönemde de sürdürmeye kararlıyız!”
Meloni’den Erdoğan’a ‘sığınmacı’ teşekkürü anlamlıydı.
Zirve, Türkiye ile İtalya’nın özellikle savunma alanında iş birliğini artırdığı bir döneme denk gelirken; İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Türkiye ile göç konusunda yürütülen ortak çalışmaların sonucunda, Türkiye’den gelen sığınmacı sayısının sıfırlandığını açıklamış ve Avrupa’yı rahatlandıran Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’a övgüler ve teşekkürler yağdırmıştı. İtalya ve tüm Avrupa ise Türkiye’yi göç yönetimi ve bölgesel istikrar açısından önemli bir kalkan olarak görüyorlardı. Basın toplantısında konuşan Meloni, “Türkiye ile birlikte attığımız adımlar sayesinde Türkiye üzerinden gelen sığınmacı sayısı sıfırlandı.” açıklamasıyla memnuniyetini aktarmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, “Önümüzdeki dönemde düzensiz göçle mücadele alanında İtalya ile iş birliğimizi sürdüreceğiz,” açıklamalarında bulunmuş ve Batı’yı rahatlandırmıştı.[1]
Erdoğan’ın: “AB’yi düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir!” çıkışı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa demokrasilerinde ortaya çıkan boşluğu son seçimlerde görüldüğü üzere aşırı sağcı demagoglar dolduruyor. Avrupa Birliği’ni ekonomiden savunmaya, siyasetten uluslararası itibara, içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye, Türkiye’nin tam üyeliği kurtarabilir” açıklamasını yapmıştı.[2]
“Avrupa başta olmak üzere Batılı ülkelerde göçmen karşıtı ve İslam düşmanı aşırı sağ hareketlerin yükselişine bir süredir dikkat çektiğini” anımsatan Erdoğan, buralarda yapılan son dönemdeki birçok seçimde endişelerinin haklılığının ortaya çıktığını söyleyerek, aşırı sağ hareketlerin Avrupa’da siyasetin belirleyici aktörleri haline geldiğini vurgulamıştı.
Bu sözler, Siyonist ve emperyalist merkezlere “Bizi iktidarda tutarsanız, sizin zulüm ve sömürü saltanatınızın devamına katkı sunarız!” mesajı mıydı, yoksa kuru kahramanlık palavraları mıydı? Artık batma ve tıkanma noktasına gelip dayanmış Haçlı-Siyonist zulüm çarkının devamını sağlamak Erdoğan’a mı kalmıştı?
Bu kadar kahramansa, Türkiye’nin himayesindeki Suriye’nin; Şam, Hama, Humus, hatta Türkiye yakınındaki Lazkiye şehirlerine yönelik hava saldırılarını artıran… Ve “Suriye, Şam’ın güneyinde ve İsrail sınırına yakın yerlerde askeri birlik konuşlandıramaz!” diye tehditler savuran, şu kuduz İsrail’e karşı niye cesur ve caydırıcı bir tavır takınamazdı? Oysa himayemizdeki birine sataşmak bizzat bize kafa tutmak ve onurumuzla oynamak anlamını taşırdı!.. Bu sorular aynı zamanda kiralık yandaş yazar ve yorumcu takımınaydı… Bu konularda boğazına kılçık kaçmış karga gibi davranmayı artık bıraksınlardı…
Avrupa’da Bilinmeyen Nedenlerle Işıklar Sönmüş, Elektrik Kesintileri Ekonomiyi Sarsmıştı!?
İspanya ve Portekiz, büyük elektrik kesintisinin etkileriyle sarsılmıştı. Analist Kyle Chapman, uzun vadede İspanya ekonomisinin çok olumsuz etkileneceğini açıklamıştı. İspanya ve Portekiz’de Nisan 2025 sonu pazartesi günü yaşanan büyük elektrik kesintileri, her iki ülkedeki birçok şehri ve bölgeyi etkileyerek hayatı durma noktasına taşımıştı. Kesintinin nedeni henüz netlik kazanmazken, elektrik tedariki yavaşça yeniden sağlanmaya başlanmıştı.
Elektrik kesintisi; telefon hatları, internet erişimi ve kart ödemeleri gibi günlük hayatın vazgeçilmez unsurlarını olumsuz etkileyip hayatı karartmıştı. Bu durum, işyerlerinde üretimin durmasına ve çok sayıda işçinin işlerini bırakmak zorunda kalmasına yol açmıştı. Portekizli elektrik operatörü REN, kesintinin İspanya’daki aşırı sıcaklık değişiklikleri nedeniyle meydana geldiğini ve bunun “nadir görülen bir atmosferik olay” olabileceğini aktarırken, AB Konseyi Başkanı António Costa ise, kesintinin siber saldırıdan kaynaklandığına dair söylentileri yalanlamak zorunda kalmıştı.[3]
İspanyol ekonomisi geçici olarak kapanmıştı!
Ballinger Group’un döviz piyasaları analisti Kyle Chapman, Euronews’e yaptığı açıklamada, “İspanyol ekonomisi gün boyu kapalı kaldı ve bu, kısa vadede işletmeleri olumsuz etkileyecek. Ancak elektrik hızlı bir şekilde geri gelirse, genel kesintinin etkisi sınırlı olacaktır” uyarısında bulunmuşlardı.
Enerji Bakanı Bayraktar da Endişelendiren Açıklamalar Yapmıştı!
İspanya ve Portekiz’in büyük bölümünü kapsayan geniş çaplı elektrik kesintisi yaşamı olumsuz etkilerken, hayatı felç eden bu elektrik kesintisi hakkında Kabine Toplantısı sonrası Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, yaşanan kesinti ve sonuçlarına ilişkin Kabine Üyelerine de bilgilendirme yapmıştı. Kabine Toplantısı sonrasında da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Enerji Bakanı Bayraktar, Türkiye’nin Avrupa ile aynı dağıtım ağı içerisinde yer aldığını hatırlatarak “Şu anda bu sıkıntıdan Türkiye etkilenmedi. Ama bizi etkileyebilecek boyutta bir sıkıntı. Çünkü biz de Avrupa’nın sistemine bağlıyız.” ifadelerini kullanmıştı.[4]
Dindar iktidarın Merkez Bankası 2025 Nisan ayı %46’lık faiz kararını açıklamıştı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yılın üçüncü faiz kararını açıklamıştı. TCMB, nisan ayında politika faizini yüzde 46 seviyesine çıkarmıştı. Banka aynı zamanda, gecelik vadede borç verme faiz oranını %46’dan %49’a, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise %41’den %44,5’e çıkarmıştı. Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının %42,5’ten %46’ya yükseltilmesi kararı almıştı. Kurul ayrıca, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını %46’dan %49’a, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise %41’den %44,5’e yükseltmiş durumdaydı.
Ve hâlâ dindar kahraman Erdoğan ve yandaşları “Kalkınmış Türkiye” palavraları sıkmaktalardı!?
Bir yılda 700 milyar lira zarar eden Merkez Bankası’nın yöneticilerinin maaşları dudak uçuklatmaktaydı!
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..
İlginizi Çekebilir