CUMHUR İTTİFAKI’NIN “BARIŞ” TUZAĞI
VE
HAİNLERİN SON TEZGÂHI
Ülkemizde, bölgemizde ve yeryüzünde gerçek bir barışa ve gerekli bir huzur ortamına karşı çıkmak, elbette vicdansızlık ve alçaklıktır. Ancak; küresel merkezlerin şeytani hesapları ve işbirlikçilerin iktidar ihtirasları uğruna, geleceğimizi karartacak sinsi ve Siyonist planların barış jelatini sarılmış palavralarına aldanmak ise, her halde ahmaklıktır.
Bu işin perde arkasını bilmeyen bölge halkının, terörden hayatı kararanların ve yandaş-yalaka takımının sevinç çığlıklarına aldanmayın; asıl, güya bu “Terörsüz Türkiye girişimine” alkış tutan ABD ve AB ülkelerinin, Siyonist güdümlü malum ve mel’un medya tröstlerinin neden bu denli sevindiklerine ve bu süreci desteklediklerine odaklanın!.. İşte o zaman bu sözde barış sürecinin nasıl bir tuzak ve tezgâh olduğunu daha kolay anlayacaksınız!.. Bu arada ABD Başkanı Trump’ın; “Erdoğan’la Suriye konusunu görüşüp bazı konularda mutabakat sağlayacağımızı ummaktayım!..” beyanları, acaba Suriye Kürdistanı SDG’ye, barış kılıflı ve demokratik yaftalı bir özerklik sağlama dayatması olmasındı!?
PKK, hâlâ oyun ve oyalama peşinde miydi?
Terör şebekesi PKK lideri Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısının ardından örgüt, kongresini 5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde topladığını beyan etmişti. Fırat Haber Ajansı’nda yayımlanan yazılı açıklamada; PKK lideri Öcalan’ın çağrısı temelinde “tarihi öneme sahip kararlar alındığı” belirtilmişti. Açıklamada alınan kararlara ilişkin “geniş ve ayrıntılı bilgi ve belgelerin, iki farklı alandaki sonuçlar birleştirildikten sonra çok yakın zamanda kamuoyu ile paylaşılacağı” ifade edilmişti.
PKK bu kongrenin “bütün çalışma alanlarını temsil eden delegelerle iki farklı alanda birbirine paralel olarak gerçekleştirildiğini” eklemişti. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan aynı süreçte; “PKK her an kongrenin toplandığını duyurabilir. Biz de bu tarihi adımı, bu tarihi kararı büyük bir ciddiyetle bekliyoruz” demişti. Silahların “tümden devre dışı bırakılması için, siyasete çok büyük sorumluluklar düştüğünü” söyleyen Doğan, “Herkes cesaretle bu sorumluluğu taşımalı, bunun için gönüllü olmalı” diyerek, PKK’yı ve DEM Parti’yi memnun edecek hukuki ve siyasi girişimlere hız verilmesi gerektiğini dillendirmişti.
Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan ise 8 Mayıs’ta AKP Genel Merkezi’nde Bakanlar ve Milletvekilleriyle yaptığı toplantıda “Bütün engelleri aştık, PKK bugün-yarın silah bırakacak, örgüt feshedilecek. Ardından hepimiz için yeni bir dönem başlayacak” müjdesini vermişti.
PKK daha önce yaptığı açıklamalarda, Öcalan’ın kongreyi yönetmesine olanak tanınmasını istemişti. Ancak Öcalan’ın kongreye katılıp katılmadığına dair resmi bir açıklama gelmemişti. DEM Parti İmralı heyetinde yer alan Van Milletvekili Pervin Buldan, Öcalan’ın kongreye katılımına ilişkin “Muhtemelen teknik bir iletişim sağlanmıştır” açıklaması ile yetinmişti. KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal ise PKK’ya yakın medyaya, Öcalan’ın kongreye telekonferans yoluyla katıldığını söylemişti. ANF’ye göre Kartal, kongrede Öcalan’ın videosunun izletildiğini de kaydetmişti.
Süreç nasıl gelişmişti?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 22 Ekim 2024’te PKK lideri Abdullah Öcalan’a, örgütü lağvetmesi koşuluyla, “Umut hakkı için başvurması ve TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşması” çağrısını gerçekleştirmişti.
23 Ekim 2024’te DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan’a, amcası Abdullah Öcalan’la görüşme izni verilmişti. Böylece Öcalan’a 43 ay sonra ilk kez bir ziyaret gerçekleştirilmişti.
Aynı gün, PKK’nın, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.’ye ait (TUSAŞ) Kahramankazan’daki tesislere düzenlediği saldırıda beş kişi yaşamını yitirmişti.
DEM Partili bir heyet, 28 Aralık 2024’te ve 22 Ocak 2025’te İmralı Adası’nda Abdullah Öcalan ile görüşmüş ve Öcalan’ın mesajlarını kamuoyuna iletmişti.
PKK lideri Abdullah Öcalan 27 Şubat’ta kamuoyuyla paylaşılan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nda tüm gruplara silah bırakıp PKK’yı kendini feshetmeye davet etmişti. PKK, bu doğrultuda 1 Mart’tan itibaren ateşkes ilan ettiğini bildirmişti.
İmralı heyeti siyasi partileri ziyaret etmiş, 10 Nisan 2025’te Beştepe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmüşlerdi. AKP Sözcüsü Ömer Çelik, 5 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi sürecinin somutlaşmasını “günler içinde” beklediklerini söylemişti.
Şamil Tayyar’a göre: “PKK’nın silah bırakması bir oyun olabilir!”di…
Terör örgütü PKK’nın kongresini topladığının duyurulması sonrası alınan kararların açıklanması beklenirken TGRT Haber’de Medya Kritik programında Gazeteci Şamil Tayyar, örgütün silah bırakması süreciyle ilgili çekincelerini açıklamıştı. Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı sonrası başlayan Terörsüz Türkiye sürecinde önemli bir gelişme yaşanmıştı. Terör örgütü PKK, beklenen kongrenin toplandığını duyurmuşlardı. DEM Parti’den ise bu sürece dair 8 maddelik bir açıklama yapılmıştı.
Gazeteci Şamil Tayyar, örgütün silah bırakma süreciyle ilgili dikkat çeken yorumlar yapmıştı:
“Sahadan Gelen Haberler Var”
“Terör örgütü PKK’nın lafıyla iman etmem” diyen Şamil Tayyar “Daha önce de örgütün benzer silah bırakma açıklamaları olmasına karşın buna sadık kalmadıklarını” hatırlatmıştı.
“Terör örgütü PKK’nın tüm unsurlarıyla kendini feshettiğini açıklaması, silahlarını bırakıp teslim olması, Suriye’deki YPG’nin de buna uyarak silahlarını bırakması, merkezi yönetime entegre olması gerekir.” diyen Şamil Tayyar, “Ama sahadan gelen haberler var. Bunlar silah bırakacaklar ama bunları YPG’ye aktaracaklar.” uyarısında bulunmuşlardı.
“PKK’nın açıklamasını henüz görmedik. Bu açıklamanın içinde silah bırakma varsa silahların nereye bırakılacağı konusunda endişelerimiz devam etmektedir. Bu tür iddialar olacaksa o zaman işin şekli değişir. Bunları görmek lazım. Biz de diyoruz ki dereyi görmeden paçaları sıvamayın.” diyen Şamil Tayyar, haklı kuşkularını paylaşmıştı.
DEM Parti’nin Cumhur İttifakı’na Katılma İhtimali de Yüksektir!
AKP’li Şamil Tayyar, terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı sonrası Türk siyasetinde yaşanacaklara ilişkin değerlendirmeler yapmıştı. Tayyar, sürecin başarıyla sonuçlanması ve PKK’nın tamamen tasfiye edilmesi halinde DEM Parti’nin Cumhur İttifakı’nın yeni bileşeni olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu hatırlatmıştı.
Gelişme kamuoyunda geniş yankı uyandırırken katıldığı TGRT canlı yayınında süreçle ilgili değerlendirmelerde bulunan AKP’li Şamil Tayyar, partiye yakın kaynaklardan derlediği kulis bilgilerini aktarmıştı. Tayyar, “Çözüm sürecinin başarıyla sonuçlanması halinde DEM Parti’nin AKP, MHP ve Büyük Birlik Partisi’nin ardından Cumhur İttifakı’nın dördüncü bileşeni olmasının yüksek ihtimal olduğunu” vurgulamıştı.[1]
“Artık DEM Parti kadrolarını ve politikalarını Öcalan belirlemeye başlayacaktır!”
“Bu durumda; DEM Parti dönüşür, artık Kandil’in değil doğrudan İmralı’nın yönettiği bir parti halini alır. Abdullah Öcalan resmen siyasetin içinde olmaz ama fiilen DEM’i yöneten kişi olacaktır. Kadrolarını ve politikalarını Öcalan belirlemeye başlayacaktır. Bununla birlikte Türk solu ile bir ayrışma başlar diye düşünüyorum. DEM içinden çözüm sürecine ilişkin en sert çıkışlar Türk solundan geliyordu. Türk solunun artık bu saatten sonra DEM’in muhalefet yapamayacağını ve DEM ile birlikte yürünmesi halinde sorun yaşanacağını artık onlar da kabul ediyorlar.” diyen Şamil Tayyar böylece Milli Çözüm’ün defalarca gündeme taşıdığı bazı sinsi ve Siyonist hesapları da açığa vurmuşlardı.
Müstafi Tümamiral’in Endişeleri!
Müstafi Tümamiral, PKK’nın fesih tartışmaları hakkında yaptığı açıklamada,“Kongresi var, yasaması var, yürütmesi var, yargısı var. Adeta bir devlet gibi yapı oluşturmuşlar. PKK diyerek tüm yapı gizleniyor! Bu bir aldatmadır!” uyarısında bulunmuşlardı. Cihat Yaycı, PKK’nın fesih tartışmaları hakkında ve Türkiye’nin barış süreci olarak adlandırılan süreç ile ilgili önemli açıklamalar yapmıştı. Terör örgütü PKK’nın 55.600 kişinin katili ve uyuşturucu kaçakçısı bir yapı olduğunu hatırlatan Yaycı, “Meşru bir siyasi yapıymış, hatta devletmiş gibi topladığı ‘kongreyi’ ve açıklamalarının tartışılması zuldür! Bu, devletin düşürüldüğü en utanç verici manzaradır!” ifadelerini kullanmıştı.
“Kiralık Medya, Sinsi Oyunun İçindedir!”
Televizyonlarda PKK kongresi ile ilgili tartışmalar yapılmasına büyük tepki gösteren Yaycı, “Malum medya, sinsi oyunun içinde hedef saptırıyorlar. PKK’yı meşru bir aktör gibi gösteriyorlar… Bildiride yer alan; ‘şehit’, ‘Kürdistan’, ‘52 yıllık tarihi mücadele’, ‘yurtsever halkı şehitleri anmaya çağırma’ ‘Önder Apo’ ifadelerini sansürleyip, kamuoyunu kandırıyorlar!” bilgisini paylaşmıştı.
Evet, PKK fesholsa bile, KCK altındaki birçok yapı yerinde duracaktı! “PKK ‘fesholdum’ diyor ama KCK altındaki PYD, YPG, HPG, PJAK, PCDK gibi yapılar yerinde duruyor! Bu bir kelime oyunudur! Kongre PKK’yı feshedecekmiş, peki kongreyi kim feshedecek? Bunu kimse sormuyor! Sadece ‘PKK’ adını kâğıttan silip KCK yapısı aynen bırakılıyor! Evet, KCK hâlâ duruyor. PKK’nın gerçek çatısı KCK’dır! Kongresi var, yasaması var, yürütmesi var, yargısı var. Adeta bir devlet gibi yapı oluşturmuşlar. ‘PKK fesholdu’ palavrasıyla tüm yapı gizleniyor! Bu bir aldatmadır! İşte bu KCK yapısında sadece PKK, uluslararası terör örgütü sayılıyor. Biz operasyonları bu zeminde yapıyoruz. ‘PKK feshedildi’ dersek, PKK ile aynı yapı olduğunu bildiğimiz ama farklı isimlendirilen ve sınırlarımızda ve hatta İstanbul’da dahi birçok kanlı saldırı gerçekleştiren Suriye’deki YPG’yi ne yapacağız? Nasıl mücadele edeceğiz? Türkiye’nin meşru operasyon hakkını elimizle baltalıyoruz!” uyarılarına kulak kabartmalıydı.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..