Anasayfa » NECMETTİN ERBAKAN’IN HAYATI

NECMETTİN ERBAKAN’IN HAYATI

Yazar: yonetici
0 Yorum 222 Görüntüleyen

Ekim 1926 yılında Sinop’ta doğdu. Babası Adana’nın Kozan ve Saimbeyli bölgesinde uzun zaman hüküm sürmüş bulunanSelçuklu soyu Kozanoğulları’ndan, Mehmet Sabri Erbakan’dır.Ağır ceza reisi olan babasının görev yerlerinin değişmesi nedeniyle, çocukluğu çeşitli yerlerde geçen Erbakan’ın Annesi deSinop’un tanınmış ailelerinden birinin kızı olan Kamer Hanım’dır.Erbakan hocanın ağabeyleri Nizamettin Erbakan cilt ve deri hastalıkları profesörü, Selahattin Erbakan göz hastalıkları profesörüdür.Küçük  kardeşleri  Kemalettin  Bey  diş  doktoru,  Atifet  Hanım  eczacı,  Rahmetli  Akgün  Erbakan  ise mühendislik eğitimi almış ama ticarete atılmıştır.

Necmettin   Erbakan   ilkokula Kayseri  Cumhuriyet  İlkokulu’nda  başlamış babasının  tayin  olup Trabzon’a gitmesi üzerine ilkokul öğrenimini burada ve okul birincisi olarak tamamlamıştır.

Erbakan  Hoca’nın  ilk  manevi  etkilenişi  daha  3  yaşındayken,  Kayseri’de  kaldıkları  evin  karşısındaki tarihi Laleli Camii’nde okunan ezanlar ve kılınan cemaat namazlarıyla başlamıştır. Ve çocukluk dönemi bu camiinin avlusunda geçmiştir. Özellikle 1928’in sonlarında bu camide kılınan bir cenaze namazından oldukça etkilenmiştir.Çok küçük yaşlarda namaza ve oruca başlayan Erbakan, daha sonraları yine babası M. Sabri Beyin emekli  olup  yerleştiği, İstanbul  Fatih’teki  İskenderpaşa  Camii  imamı  M.  Zahit  Kotku  Hazretleri  gibi  devrin önemli ilim ve irfan ehlinden istifade edecek ve manevi olgunlaşma sürecinde bu büyük zatların terbiyesinde yetişecektir.

1937  yılında  ilkokulu  bitirdikten  sonra aynı  yıl  İstanbul  Erkek  Lisesi’nde  orta  tahsiline  başlamış okuldaki  çalışkanlığı  nedeniyle  arkadaşları  tarafından  kendisine  “Derya  Necmettin”  diye  isim  takılmıştır. “Sıfırcı Avni” olarak bilinen fizik hocasından ilk defa 10 alan öğrenci Erbakan’dır.Orta ve lise de bütün sınıfları iftiharla geçen Necmettin Erbakan İstanbul Erkek Lisesi’ni 1943 yılında birincilikle  bitirdi.  O  tarihlerde  lise  birincileri üniversitelere imtihansız alınıyordu. Fakat Necmettin Erbakan bu imtiyazı kabul etmeyerek girdiği imtihanda büyük başarı gösterince İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ikinci sınıfından  yüksek  öğrenimine  başladı.  İlkokula  6  yaşında üniversiteye  de  ikinci  sınıftan  başlaması dolayısıyla kendisinden iki yaş büyük olanlarla aynı sınıfta öğrenim gördü. Bu arkadaşlarından biri de Sayın Süleyman Demirel’dir

Trabzon’da  henüz  ilkokul  yıllarında  iken  bile,  temsili  devlet  kurmak,  buna  uygun  mesai  saatleri ayarlamak, arkadaşları arasında, hak ölçüsü olduğu için değeri değişmeyen ve enflasyonla erimeyen “özel paralar”  çıkarıp  kullanmak  gibi  olağan  üstü  oyunlar  sergileyen  Erbakan  Hoca,  üniversite  yıllarında  da okuldaki  talebelerin  namaz  kılmaları  için  mescit  açılması  konusunda  büyük  gayret  göstermiş  ve  açılan mescitte  hem  ibadetlerini  yapmışlar hem   de   ilmi   ve   dini   sohbetler başlatarak  manevi  bir  halka oluşturmuşlardır.1948 yılı yaz döneminde İTÜ Makine Fakültesi’nden üstün başarı ile mezun olan Erbakan aynı yılın 1 Temmuz’unda  Makine  Fakültesi  Motorlar  Kürsüsü’nde  asistan  olarak  göreve  başladı.  1948-1951  yılları arasındaki bu 3 yıllık asistanlık döneminde o zaman doktora tezi karşılığındaki yeterlilik tezini hazırladı.Sınıflarda ders vermek sadece Doçent ve Profesörlerin yetkisinde olmasına rağmen asistan olduğu halde ders anlatmasına ve hocalık yapmasına özel izin çıktı. Yeterlilik tezindeki yüksek başarısından dolayı üniversite  tarafından  1951  yılında  Aachen  Teknik  Üniversitesi’nde  ilmi  araştırmalar  yapmak bilgi  ve becerisini  arttırmak  üzere  Almanya’ya  gönderilen  Erbakan, Alman  Ordusu  için  teknolojik  araştırma  yapan DVL Araştırma Merkezinde, Profesör Schimit ile birlikte çok başarılı çalışmalar yaptı.

Aachen Teknik Üniversitesi’nde çalıştığı 1,5 yıl süre içerisinde bir tanesi doktor tezi olmak üzere 3 tez hazırlayan Erbakan Alman üniversitelerinde geçerli olan ve çok zor kazanılan “Doktor” unvanını aldı. Alman Ekonomi Bakanlığı için ‘motorların daha az yakıt yakmaları’ konusunda araştırmalar yaparak rapor veren ve bu arada da Doçentlik tezini hazırlayan Erbakan’ın ‘Dizel Motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuştuğunurulur?’ matematiksel olarak izah eden bu tezi Alman ilim çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Tezin önemli  dergilerde  yayınlanması  üzerine o  tarihte  Almanya’nın  en  büyük  motor  fabrikası  olan  DEUTZ firmasının  Genel  Müdürü Prof.  Dr.  Flats  tarafından  LEOPAR  tanklarının  motorları  ile  ilgili  araştırmalar yapmak üzere fabrikaya davet edildi.

Alman  Ekonomi  Bakanlığı’nın RUHR  sahasındaki  fabrikalar  üzerinde  araştırma  yapmak  amacıyla görevlendirilen  ekipte özellikle  Erbakan’ın  da  yer  almasının  istenmesi  üzerine 15gün  süreyle  RUHR sahasındaki bütün ağır sanayi fabrikalarını gezip bunları inceleme fırsatını yakaladı.2. Dünya Harbi’nden sonra Alman üniversitelerinde ilk Türk bilim adamı olan Erbakan 1953 yılında doçentlik  imtihanını  vermek  üzere  İstanbul’a  döndü. İmtihan  sonucunda 27  yaşında  Türkiye’nin  en  genç doçenti olma başarısını gösteren Necmettin Erbakan araştırmalar yapmak üzere tekrar Almanya’nın DEUTZ fabrikalarına  çağrıldı.  Burada  6  ay  süreyle  “motor  araştırmaları  başmühendisi”  olarak, Alman  Ordusu  için yapılan araştırma çalışmalarına katıldı. 1953’ün Kasım ayında İstanbul Teknik Üniversitesi’ne dönen Erbakan Mayıs 1954 / Ekim -1955 yılları arasında  askerlik  görevini  tamamladı.

İstanbul  Kâğıthane’deki  6  aylık  yedek  subay  öğreniminden  sonra Halıcıoğlu’ndaki İstihkâm Bakım Bölüğünde 6 ay asteğmen, 6 ay da teğmen olarak makinelerin bakım ve tamiratları kısmında görev yaptı. Bu görev esnasında her yıl Türkiye’nin Amerika’dan istediği teçhizatların listesini hazırladı. Hazırladığı bu  liste Amerikan  yardım heyetinin  dikkatini  çekmiş  ve  bir  Amerikalı  albay  bu  listeyi  hazırlayan  kişiyle görüşmek  istediğini, okul  komutanı  Şeref  Özdilek’e  bildirmiştir.  Özdilek  Paşa  bu  Albay’ı  alıp  Erbakan’ın yanına getirmiş ve Albay “Siz bu güne kadar Amerika’dan yardım olarak sadece ‘gizleme ağı, kürek sapı ,kazma vs.’  gibi  şeyler  isterken, bu  sene  bakım  bölüğündeki  iş  makinelerinin  tamiri  için  gereken  çeşitli parçaları üretmek üzere tezgâhlar istemişsiniz. Bunları ne yapacaksınız ve nasıl kullanacaksınız?” tarzında konuşunca Erbakan  Amerikan  Ordusunun  kuruluş  tüzüğünü  açarak,  “Bizim  yaptığımız  görevi  yapan Amerika’daki  birliklerde  bu  tezgâhlar  var  da bizde  niçin  olmasın?”  diye  karşılık  verince Amerikalı  Albay söyleyecek bir şey bulamamış ve bu tezgâhlar Erbakan’ın girişim ve gayretleriyle Türkiye’ye getirilmiştir. Askerlik görevinden sonra, tekrar üniversiteye dönen Necmettin Erbakan 1956 yılında Türkiye’de ilk yerli motoru imal edecek olan 200 ortaklı Gümüş Motor Aş.’yi kurup faaliyete geçirmiştir. Erbakan’da böyle bir fabrika kurma fikri Almanya’daki çalışmaları esnasında Türkiye Zirai Donatım Kurumu’nun sipariş verdiği motorları gördüğünde uyanmış ve planlarını ta o zaman tasarlamıştır.Yurda  dönünce  hemen  hazırlıklara  girişmiş  ve  bugün  Pancar  Motor  adı  altında  çalışanfabrikanın temelini 1 Temmuz 1956’da atmıştır. Gümüş Motor Fabrikası 1 Mart 1960 tarihinde seri üretime başlamıştır.

 

Dönemin  Başbakanı  rahmetli  Adnan  Menderesi 1960  yılı  başlarında  fabrikayı  gezerken,  “Ben  de çiftçiyim, bu  motorları  kendim  kullandım.  Bunun  ne  kadar  büyük  bir  adım  olduğunu  çok  iyi  biliyorum. Türkiye’de

bunların  yapılabileceğini  görmek,  beni  son  derece  memnun  etmiştir.  Keşke  ben  bu  fabrikayı 1960’da değil 1950’de görseydim. O takdirde Sümerbank’ın bir çok fabrikalarını özel sektöre satar oradan aldığım para ile Türkiye’de ağır sanayi fabrikalarını kurardım” diyerek duygularını dile getirmiş ve Erbakan’a tebrik  ve  takdirlerini  iletmiştir.  Menderes  ayrıca fabrikanın  ihtiyacı  olan  1.300.000  Dolar’lık  dövizi  de  hiç bekletmeden, bir gün içinde tahsis ettirmiştir.1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresi’nde Gümüş Motor’un ürettiği makineleri ve parçaları tanıtan Erbakan “Yeni hedefimiz Türkiye’mizde artık yerli otomobillerin de yapılmasıdır” fikrini dile getirmiş o  zaman  yönetimde olan askerlerce kabul gören  bu fikir üzerine, Eskişehir Demiryolları CER  atölyesinde “Devrim  Otomobili”  adıyla  ilk  yerli  otomobilimiz  Erbakan  Hocanın  fikirleri  ve  girişimleri  sonucu,  yerli mühendislerimiz tarafından imal edilmiştir. Askeri yönetim ekibi, GümüşMotor Fabrikasını gezmişler büyük hayranlık  ve  heyecanlarını  ifade  etmişlerdir.  Bunun  üzerine  200’e  yakın  general  ve  üst  rütbeli  subaya Erbakan tarafından bir Sanayi Konferansı verilmiştir. ‘Türkiye’nin kalkınma ve savunma sorunlarını ve çözüm yollarını’dikkatle dinleyen generaller oldukça etkilenmişlerdir.

 

1965  yılında  Profesör  olan  Erbakan, Şubat  1966’da  Odalar  Birliği  Sanayi  Dairesi  Başkanlığı’nı üstlenmiş, 1968 Mayıs’ında Odalar Birliği İdare Heyeti Üyeliğine getirilmiş. Mayıs 1969’da ise Odalar Birliği Genel  Başkanlığına  seçilmiştir.  O  zamanki  Demirel  Hükümeti her  türlü  kanuni  hükümleri  hiçe  sayarak Erbakan’ı polis zoruyla görevinden uzaklaştırma yoluna gitmiştir. Necmettin  Erbakan  bunun  üzerine  siyasete  atılmaya  karar  vermiş  ve  milletvekili  adayı olmak  için Adalet Partisi’ne müracaat etmiştir. Buradan veto edilen Erbakan 1969 seçimlerinde Konya’dan bağımsız olarak adaylığını koyup seçilerek Meclis’e girmiştir.Erbakan  Türkiye Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanı iken tanıştığı, aynı kurumda görevli olan, İktisat mezunu, iyi İngilizce, yeterince Almanca ve Fransızca bilen, ülke ve dünyadaki gelişmeleri yakından izleyen olgun ahlaklı, anlayışlı, ağırbaşlı ve alımlı bir hanımefendi olan Nermin Erbakan’la 10 Ocak 1967’de evlendi.1967’nin sonlarında büyük kızları Zeynep ve 1974 Ekiminde küçük kızları Elif Hanımlar, 1979’da ise biricik oğulları Muhammet Fatih Bey dünyaya geldi. Erbakan Hoca  Odalar Birliği’nde bulunduğu dönemde, Ankara’da bir arkadaşının Selanik Caddesi 9 numaralı  evini karargâh haline getirmiş, rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti, Arif Hikmet Güner, Aslan Topçuoğlu, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu ve Hasan Aksay gibi gönüldaşlarıyla gece yarılarına kadar ‘Türkiye’nin geleceği ve sorunlarının çözülmesi’ konularını görüşüp plan ve projeler üretmişlerdir.   24  Ocak  1970  tarihinde Milli  Görüş’ün  ilk  partisi  olan  Milli  Nizam  Partisi’ni  kuran  Erbakan 1971 Nisanında ihtilal yönetiminin de baskısıyla Milli Nizam Partisi antidemokratik bir biçimde kapatılınca tatil  ve tedavi için kısa bir süre İsviçre’ye gitmiştir.Daha  sonra 11 Ekim 1972 yılında kurulan Milli Selamet Partisi S. Arif Emre’nin resmi riyasetinde Erbakan Hoca’nın ise tabii Liderliğinde girdiği 1973 seçimlerinde % 12 oyla 48 Milletvekilliği ve 3 Senatörlük kazanarak 51 parlamenter ile Meclis’e girip grup kurdu.1974 yılında kurulan MSP -CHP Koalisyonu’nda Başbakan yardımcılığı ve Ekonomik Kurul Başkanlığı görevlerini  üstlenen  Necmettin  Erbakan böylece  Türkiye’nin  maddi  ve  manevi  kalkınması  yolundaki çalışmalarını da fiilen başlatmış oldu.

9   aylık  bir  hükümet  döneminin  ardından  MSP-CHP  Koalisyonu’nun  bozdurulmasından  sonra oluşturulan  4’lü  koalisyonda  da  yer  alan MSP  Genel  Başkanı  Necmettin  Erbakan,  yine  Başbakan Yardımcılığı ve Ekonomik Kurul Başkanlığı görevlerinde bulundu.5  Haziran  1977  seçimlerinden sonra kurulan 3’lü koalisyonda da bu görevini devam ettiren Erbakan liderliğindeki MSPböylece toplam 4 yıl süreyle hükümet ortağı oldu.1978  yılı  başından12  Eylül  1980’e  kadar  muhalefette  kalan  MSP’nin  Genel  Başkanlığını  yürüten Necmettin  Erbakan12 Eylül ihtilalinin getirdiği antidemokratik uygulamalar ve yasaklarla, Eylül 1987 yılına kadar politikadan resmen uzak tutuldu.Eylül 1987’deki referandumla yeniden siyasi haklarını elde eden Erbakan19 Temmuz 1983 yılında kurulmuş  olan  Refah  Partisi’nin  11  Ekim  1987’de  yapılan  tarihi  kongresindeoy  birliği  ile  tekrar  Genel Başkanlık makamına oturdu. 20 Ekim 1991 seçimlerinde yeniden Milletvekili seçilen Erbakandaha  sonra belediyeler devrimini gerçekleştirmiş ve nihayet 1995 genel seçimlerindebüyük bir başarı kazanarak Refah’ı birinci parti konumuna getirmiştir. 29 Haziran 1996’da ise kurulan Refah -Yol  Hükümeti’nde Başbakanlığı üstlenen ve 1 yılda çok önemli hizmetler gören Erbakanmalum merkezlerin hıyanetleri sonucu oluşturulan suni  krizler  yüzünden  ve  hile  ile  hükümetten  uzaklaştırılmış,  haksız  ve  dayanaksız  gerekçelerle  partisi kapatılmış,  ama  o  büyük  sandık  ihtilalini  ve  tarihi  demokratik  değişimini  gerçekleştirmek  üzere  şimdi  son hazırlıklarına girmiştir.

Örnek bir sorumluluk bilinci ve yüksek bie kulluk azmiyle: “Hayat, İman ve Cihattır!” gayreti üzerindeyken, sonunda 85 yaşında bu dünyadan ayrılıyor ve iki milyon insanın katılımıyla gerçekleşen muhteşem ve müstesna bir cenaze töreniyle Hakka uğurlanıyordu. Sağlığında “şuurlansınlar ve şer güçlerin tuzağından kurtulsunlar” diye sürekli sarsıp silkelediği bir toplumu, sanki ölümüyle diriltiyor ve harekete geçiriyordu.

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi