ERBAKAN’IN ÖZGEÇMİŞİ (Dünyanın Değişimi ve Erbakan Devrimi Kitabından)
29 Ekim 1926 yılında
Sinop’ta doğdu. Babası Adana’nın Kozan ve Saimbeyli bölgesinde uzun zaman hüküm
sürmüş bulunan,Selçuklu soyu Kozanoğulları’ndan, Mehmet Sabri Erbakan’dır.
Ağır ceza reisi olan
babasının görev yerlerinin değişmesi nedeniyle, çocukluğu çeşitli yerlerde
geçen Erbakan’ın annesi de,Sinop’un tanınmış ailelerinden birinin kızı olan
Kamer Hanım’dır.
Erbakan
hocanın ağabeyleri Nizamettin Erbakan cilt ve deri hastalıkları profesörü,
Selahattin Erbakan göz hastalıkları profesörüdür.
Küçük
kardeşleri Kemalettin Bey diş doktoru, Atifet Hanım eczacı, Rahmetli Akgün
Erbakan ise mühendislik eğitimi almış ama ticarete atılmıştır.
Necmettin
Erbakan ilkokula, Kayseri Cumhuriyet İlkokulu`nda başlamış, babasının
tayin olup Trabzon’a gitmesi üzerine ilkokul öğrenimini burada ve okul
birincisi olarak tamamlamıştır.
Erbakan
Hoca’nın ilk manevi etkilenişi daha 3 yaşındayken, Kayseri’de kaldıkları evin
karşısındaki tarihi Laleli Camii’nde okunan ezanlar ve kılınan cemaat
namazlarıyla başlamıştır. Ve çocukluk dönemi bu camiinin avlusunda geçmiştir.
Özellikle 1928’in sonlarında bu camide kılınan bir cenaze namazından oldukça
etkilenmiştir.
Çok
küçük yaşlarda namaza ve oruca başlayan Erbakan, daha sonraları yine babası M.
Sabri Beyin emekli olup yerleştiği İstanbul Fatih’teki İskenderpaşa Camii imamı
M. Zahit Kotku Hazretleri gibi devrin önemli ilim ve irfan ehlinden istifade
edecek ve manevi olgunlaşma sürecinde bu büyük zatların terbiyesinde
yetişecektir.
1937
yılında ilkokulu bitirdikten sonra, aynı yıl İstanbul Erkek Lisesi’nde
orta tahsiline başlamış, okuldaki çalışkanlığı nedeniyle arkadaşları
tarafından kendisine “Derya Necmettin” diye isim takılmıştır. “Sıfırcı Avni”
olarak bilinen fizik hocasından, ilk defa 10 alan öğrenci Erbakan’dır.
Orta ve
lise de bütün sınıfları iftiharla geçen Necmettin Erbakan, İstanbul Erkek
Lisesi’ni 1943 yılında birincilikle bitirdi. O tarihlerde lise birincileri, üniversitelere
imtihansız alınıyordu. Fakat Necmettin Erbakan bu imtiyazı kabul etmeyerek
girdiği imtihanda büyük başarı gösterince, İstanbul Teknik
Üniversitesi’nin ikinci sınıfından yüksek öğrenimine başladı. İlkokula 6
yaşında,üniversiteye de ikinci sınıftan başlaması dolayısıyla kendisinden iki
yaş büyük olanlarla aynı sınıfta öğrenim gördü. Bu arkadaşlarından biri de
Sayın Süleyman Demirel’dir.
Trabzon’da
henüz ilkokul yıllarında iken bile, temsili devlet kurmak, buna uygun mesai
saatleri ayarlamak, arkadaşları arasında, hak ölçüsü olduğu için değeri
değişmeyen ve enflasyonla erimeyen “özel paralar” çıkarıp kullanmak gibi olağan
üstü oyunlar sergileyen Erbakan Hoca, üniversite yıllarında da okuldaki
talebelerin namaz kılmaları için mescit açılması konusunda büyük gayret
göstermiş ve açılan mescitte hem ibadetlerini yapmışlar, hem de ilmi ve
dini sohbetler başlatarak manevi bir halka oluşturmuşlardır.
1948
yılı yaz döneminde, İTÜ Makine Fakültesi’nden üstün başarı ile mezun olan
Erbakan, aynı yılın 1 Temmuz’unda Makine Fakültesi Motorlar Kürsüsü’nde
asistan olarak göreve başladı. 1948–1951 yılları arasındaki bu 3 yıllık
asistanlık döneminde, o zaman doktora tezi karşılığındaki yeterlilik
tezini hazırladı.
Sınıflarda
ders vermek sadece Doçent ve Profesörlerin yetkisinde olmasına rağmen, asistan
olduğu halde ders anlatmasına ve hocalık yapmasına özel izin çıktı. Yeterlilik
tezindeki yüksek başarısından dolayı, üniversite tarafından 1951 yılında
Aachen Teknik Üniversitesi’nde ilmi araştırmalar yapmak, bilgi ve
becerisini arttırmak üzere Almanya’ya gönderilen Erbakan, Alman Ordusu
için teknolojik araştırma yapan DVL Araştırma Merkezi’nde, Profesör Schimit ile
birlikte çok başarılı çalışmalar yaptı.
Aachen
Teknik Üniversitesi’nde çalıştığı 1,5 yıl süre içerisinde,bir tanesi doktora
tezi olmak üzere 3 tez hazırlayan Erbakan, Alman üniversitelerinde geçerli
olan ve çok zor kazanılan “Doktor” unvanını aldı.
Alman
Ekonomi Bakanlığı için ‘motorların daha az yakıt yakmaları’ konusunda
araştırmalar yaparak rapor veren ve bu arada da Doçentlik tezini hazırlayan
Erbakan’ın ‘Dizel Motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuştuğunu?’
matematiksel olarak izah eden bu tezi, Alman ilim çevrelerinde büyük yankı
uyandırdı. Tezin önemli dergilerde yayınlanması üzerine, o tarihte
Almanya’nın en büyük motor fabrikası olan DEUTZ firmasının Genel Müdürü Prof.
Dr. Flats tarafından LEOPAR tanklarının motorları ile ilgili araştırmalar
yapmak üzere fabrikaya davet edildi.
Alman
Ekonomi Bakanlığı’nın, RUHR sahasındaki fabrikaları üzerinde araştırma
yapmak amacıyla görevlendirilen ekipte, özellikle Erbakan`ın da yer
almasının istenmesi üzerine, 15 gün süreyle RUHR sahasındaki bütün ağır
sanayi fabrikalarını gezip, bunları inceleme fırsatını yakaladı.
2. Dünya
Harbi’nden sonra Alman üniversitelerinde ilk Türk bilim adamı olan Erbakan, 1953
yılında doçentlik imtihanını vermek üzere İstanbul’a döndü. İmtihan sonucunda
27 yaşında Türkiye’nin en genç doçenti olma başarısını gösteren Necmettin
Erbakan,araştırmalar yapmak üzere tekrar Almanya’nın DEUTZ fabrikalarına
çağrıldı. Burada 6 ay süreyle “motor araştırmaları başmühendisi” olarak, Alman
Ordusu için yapılan araştırma çalışmalarına katıldı.
1953’ün
Kasım ayında İstanbul Teknik Üniversitesi’ne dönen Erbakan, Mayıs 1954 /
Ekim -1955 yılları arasında askerlik görevini tamamladı. İstanbul
Kâğıthane’deki 6 aylık yedek subay öğreniminden sonra, Halıcıoğlu’ndaki
İstihkâm Bakım Bölüğü’nde 6 ay asteğmen, 6 ay da teğmen olarak makinelerin
bakım ve tamiratları kısmında görev yaptı.
Bu görev
esnasında her yıl Türkiye’nin Amerika’dan istediği teçhizatların listesini
hazırladı. Hazırladığı bu liste, Amerikan yardım heyetinin dikkatini
çekmiş ve bir Amerikalı albay bu listeyi hazırlayan kişiyle görüşmek istediğini, okul
komutanı Şeref Özdilek’e bildirmiştir. Özdilek Paşa bu Albay’ı alıp Erbakan’ın
yanına getirmiş ve Albay, “Siz bu güne kadar Amerika’dan yardım olarak, sadece
‘gizleme ağı, kürek sapı, kazma, vs.’ gibi şeyler istenirken, bu
sene bakım bölüğündeki iş makinelerinin tamiri için gereken çeşitli parçaları
üretmek üzere tezgâhlar istemişsiniz. Bunları ne yapacaksınız ve nasıl
kullanacaksınız?” tarzında konuşunca,Erbakan Amerikan Ordusu’nun kuruluş
tüzüğünü açarak, “Bizim yaptığımız görevi yapan Amerika’daki birliklerde bu
tezgâhlar var da,bizde niçin olmasın?” diye karşılık verince, Amerikalı
Albay söyleyecek bir şey bulamamış ve bu tezgâhlar Erbakan’ın girişim ve
gayretleriyle Türkiye’ye getirilmiştir.
Askerlik
görevinden sonra, tekrar üniversiteye dönen Necmettin Erbakan, 1956
yılında Türkiye’de ilk yerli motoru imal edecek olan, 200 ortaklı Gümüş
Motor Aş.’yi kurup faaliyete geçirmiştir.
Erbakan’da
böyle bir fabrika kurma fikri Almanya’daki çalışmaları esnasında, Türkiye
Zirai Donatım Kurumu’nun sipariş verdiği motorları gördüğünde uyanmış ve
planlarını ta o zaman tasarlamıştır.
Yurda
dönünce hemen hazırlıklara girişmiş ve bugün Pancar Motor adı altında çalışan
fabrikanın temelini 1 Temmuz 1956’da atmıştır. Gümüş Motor Fabrikası 1 Mart
1960 tarihinde seri üretime başlamıştır.
Dönemin
Başbakanı rahmetli Adnan Menderes, 1960 yılı başlarında fabrikayı
gezerken, “Ben de çiftçiyim, bu motorları kendim kullandım. Bunun ne kadar
büyük bir adım olduğunu çok iyi biliyorum. Türkiye’de bunların yapılabileceğini
görmek, beni son derece memnun etmiştir. Keşke ben bu fabrikayı 1960’da değil,1950’de
görseydim. O takdirde Sümerbank’ın bir çok fabrikalarını özel sektöre satar, oradan
aldığım para ile Türkiye’de ağır sanayi fabrikalarını kurardım” diyerek
duygularını dile getirmiş ve Erbakan’a tebrik ve takdirlerini iletmiştir.
Menderes ayrıca, fabrikanın ihtiyacı olan 1.300.000 Dolar’lık dövizi de
hiç bekletmeden, bir gün içinde tahsis ettirmiştir.
1960
yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresi’nde, Gümüş Motor’un ürettiği
makineleri ve parçaları tanıtan Erbakan, “Yeni hedefimiz, Türkiye’mizde
artık yerli otomobillerin de yapılmasıdır” fikrini dile getirmiş, o zaman
yönetimde olan askerlerce kabul gören bu fikir üzerine, Eskişehir
Demiryolları CER atölyesinde “Devrim Otomobili” adıyla ilk yerli otomobilimiz
Erbakan tarafından imal edilmiştir. Askeri yönetim ekibi, Gümüş Motor
Fabrikası’nı gezmişler,büyük hayranlık ve heyecanlarını ifade etmişlerdir.
Bunun üzerine 200’e yakın general ve üst rütbeli subaya Erbakan tarafından bir
Sanayi Konferansı verilmiştir. ‘Türkiye’nin kalkınma ve savunma sorunlarını ve
çözüm yollarını’ dikkatle dinleyen generaller, oldukça etkilenmişlerdir.
1965
yılında Profesör olan Erbakan, Şubat 1966’da Odalar Birliği Sanayi Dairesi
Başkanlığı’nı üstlenmiş, 1968 Mayıs’ında Odalar Birliği İdare Heyeti
Üyeliğine getirilmiş, Mayıs 1969’da ise, Odalar Birliği Genel
Başkanlığına seçilmiştir. O zamanki Demirel Hükümeti,her türlü kanuni hükümleri
hiçe sayarak Erbakan’ı polis zoruyla görevinden uzaklaştırma yoluna gitmiştir.
Necmettin
Erbakan bunun üzerine siyasete atılmaya karar vermiş ve milletvekili adayı
olmak için Adalet Partisi’ne müracaat etmiştir. Buradan veto edilen Erbakan, 1969
seçimlerinde Konya’dan bağımsız olarak adaylığını koyup seçilerek Meclis’e
girmiştir.
Hoca
Türkiye Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanı iken tanıştığı, aynı kurumda
görevli olan, İktisat mezunu, iyi İngilizce, yeterince Almanca ve Fransızca
bilen, ülke ve dünyadaki gelişmeleri yakından izleyen olgun ahlaklı, anlayışlı,
ağırbaşlı ve alımlı bir hanımefendi olan Nermin Erbakan’la 10 Ocak 1967’de
evlendi. 1967’nin sonlarında büyük kızları Zeynep ve 1974 Ekiminde küçük
kızları Elif Hanımlar, 1979’da ise biricik oğulları Muhammet Fatih Bey dünyaya
geldi.
Hoca
Odalar Birliği’nde bulunduğu dönemde, Ankara’da bir arkadaşının Selanik Caddesi
9 numaralı evini karargâh haline getirmiş, rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti,
Arif Hikmet Güner, Aslan Topçuoğlu, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu ve Hasan Aksay
gibi gönüldaşlarıyla gece yarılarına kadar ‘Türkiye’nin geleceği ve
sorunlarının çözülmesi’ konularını görüşüp plan ve projeler üretmişlerdir.
24 Ocak
1970 tarihinde, Milli Görüş’ün ilk partisi olan Milli Nizam Partisi’ni
kuran Erbakan, 1971 Nisanında ihtilal yönetiminin de baskısıyla Milli
Nizam Partisi antidemokratik bir biçimde kapatılınca, tatil ve tedavi için
kısa bir süre İsviçre’ye gitmiştir.
Daha
sonra, 11 Ekim 1972 yılında kurulan Milli Selamet Partisi,S. Arif Emre’nin
resmi riyasetinde, Erbakan Hoca’nın ise tabii liderliğinde girdiği 1973
seçimlerinde, 12 oyla 48 Milletvekilliği ve 3 Senatörlük kazanarak 51
parlamenter ile Meclis’e girip, grup kurdu.
1974
yılında kurulan MSP - CHP Koalisyonu’nda Başbakan yardımcılığı ve Ekonomik
Kurul Başkanlığı görevlerini üstlenen Necmettin Erbakan, böylece
Türkiye`nin maddi ve manevi kalkınması yolundaki çalışmalarını da fiilen
başlatmış oldu.
9 aylık
bir hükümet döneminin ardından MSP-CHP Koalisyonu’nun bozdurulmasından sonra
oluşturulan 4’lü koalisyonda da yer alan, MSP Genel Başkanı Necmettin
Erbakan, yine Başbakan Yardımcılığı ve Ekonomik Kurul Başkanlığı görevlerinde
bulundu.
5
Haziran 1977 seçimlerinden sonra kurulan 3’lü koalisyonda da bu görevini devam
ettiren Erbakan liderliğindeki MSP, böylece toplam 4 yıl süreyle hükümet
ortağı oldu.
1978
yılı başından, 12 Eylül 1980’e kadar muhalefette kalan MSP’nin Genel
Başkanlığını yürüten Necmettin Erbakan, 12 Eylül ihtilalinin getirdiği
antidemokratik uygulamalar ve yasaklarla, Eylül 1987 yılına kadar politikadan
resmen uzak tutuldu.
Eylül
1987’deki referandumla yeniden siyasi haklarını elde eden Erbakan, 19
Temmuz 1983 yılında kurulmuş olan Refah Partisi’nin 11 Ekim 1987’de yapılan
tarihi kongresinde, oy birliği ile tekrar Genel Başkanlık makamına oturdu.
20 Ekim 1991 seçimlerinde yeniden Milletvekili seçilen Erbakan, daha sonra
belediyeler devrimini gerçekleştirmiş ve nihayet 1995 genel seçimlerinde büyük
bir başarı kazanarak Refah’ı birinci parti konumuna getirmiştir. 29 Haziran
1996’da ise kurulan Refah -Yol Hükümeti’nde Başbakanlığı üstlenen ve 1 yılda
çok önemli hizmetler gören Erbakan, malum merkezlerin hıyanetleri sonucu
oluşturulan suni krizler yüzünden ve hile ile hükümetten uzaklaştırılmış,
haksız ve dayanaksız gerekçelerle partisi kapatılmış, ama o büyük sandık
ihtilalini ve tarihi demokratik değişimini gerçekleştirmek üzere şimdi son
hazırlıklarına girişmiştir.
Batı sözden anlamıyor, onlara caydırıcı güç gerekiyor!
Haberi Oku*** Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın En Kapsamlı Video Arşivi ***
Haberi OkuERBAKAN HOCAMIZLA AHMET AKGÜL ÜSTADIMIZIN İLGİNÇ ANILARI
Haberi Oku