ERBAKAN HOCA'MIZIN
5. Vuslat Yıldönümü Anısına
Bismillahirrahmanirrahim
“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. “
“Biz Allah’a ait (kullarız, onun rızası için yaşarız) ve şüphesiz yine ona dönüp (kavuşacağız)” (Bakara: 156)
“(Hz.) Muhammed (Aleyhisselatü Vesselam) ancak bir elçidir. Ondan önce de nice elçiler gelip geçmiştir. Şimdi O ölürse veya öldürülürse, siz (Hak yoldan ve davanızdan) topuklarınız üzerine gerisin geriye mi döneceksiniz?” (Al-i İmran: 144)
“Ve sakın Alllah yolunda (Hakk’a itaat ve cihad uğrunda iken ölenlere ve) öldürülenlere; ”ölüler” demeyin; bilakis onlar diridir. Fakat siz bunun şuurunda ve farkında değilsinizdir.” (Bakara: 154)
İslam’ın bayraktarı, Milli Görüş davamızın Muhterem ve Mücahit komutanı, Aziz Hocamız sonunda Hakk’a yürümüşlerdi. Sakın Müminler üzülüp ye'se düşmesin, hainler ve zalimler sevinmesin, siyonist ve emperyalist güçler kurtulduk zannetmesindi!
Çünkü İslam (Barış ve Bereket) devrimi; Kur’an’ı Kerimin işaretleri ve Hz. Peygamber efendimizin müjdeleri ve Aziz Hocamızın hedefleri ve projeleri istikametinde, mutlaka ve inşallah en yakın zamanda gerçekleşecekti. O’nun ruhaniyeti ve şefaati bizimle beraberdi. Erbakan’ın aramızdan çekilişi ve sonraki süreci; zalimlerin ve nankörlerin başında bomba gibi patlayacak mutlu gelişmelere gebeydi.
Allah Bakidir, Kur’an hakikattir, davamız mübarek ve daimidir. Sadakatimiz süreklidir.
“Yarın elbet bizim; elbet bizimdir
Gün doğmuş, gün batmış; ebed bizimdir.”
Ahmet Akgül Hoca’dan
ERBAKAN’A
Hasretin kalbime işler, gönüller rü’yetin özler
Sen Bosna’sın Filistin’sin, Uygur Sincan Arakan’sın!
Türk Ordusu müjdelenmiş, mazlumlar vadini gözler
Sönmeyen kandil misali, nur saçansın kir yakansın
Kim ulaşır makamına, zira ki sen Erbakansın!
Amerka’ya uşaklıkla, hayra hizmet yapılır mı
Hem Rahman’a hem Şeytan’a, aynı anda tapılır mı
Sütü bozuk değil ise, Hak davadan sapılır mı
Münafık yerin gasp etmiş, bizi yetim bırakansın
Kim erişir ayarına, Sen müstesna Erbakansın!
Gayba iman; vaadedilen, geleceğe inanmaktır
Seçkin mü’minlerin kârı, cahillerce kınanmaktır
Çağın büyük imtihanı, Erbakan’la sınanmaktır
İman aşı tutsun diye; kafaya çivi çakansın
Kim erişir irfanına, zira ki sen Erbakansın!
Armageddon savaşının, Şam ateşi yakılacak
O yüksek teknolojinle, Deccalizim yok olacak
ABD yenilecektir, hem İsrail yıkılacak
Gafiller öldü sansa da, Sen ruhani bir hakansın
Kim ulaşır makamına, ki mücahit Erbakansın!
Milli Nizam Selametsin, Refahsın Sen Faziletsin
Müminlere Saadetsin, zalim kafire zilletsin
Rabbim sana kem gözleri, hainleri rezil etsin
Davan Allah rızasıydı, taş atana gül takansın
Kim yetişir ki manana, Metin Mekin Erbakansın!
Başbakan olmak kolaydı, Erbakan’a askerlik zor
Hıyanetle Cumhurbaşkan, olsan da akıbetin hor
Milli Görüş ne ağır yük, sen gel kahır çekene sor
Ömür boyu Aziz Hocam, alnından hep ter akansın
Kim ulaşır makamına, zira ki sen Erbakansın!
Ölmeden efsane oldun, nice destanlar yazansın
Çağrı yaptın Altın Çağa, âleme kutlu ezansın
Seni övmek ne haddime, sözlerim kıymet kazansın
Dini tebliğ temsil ettin, Hak tercümanı Kur’ansın
Kim erişir ayarına, Sen Rabbani Erbakansın!
Ey gönlümün rabıtası, kalbimin sevdası Sultan
Ey ruhumun rayihası, fikrimin ravzası Sultan
Şuurumun şahikası, Ahmedin duası Sultan
Kuşatırdı kıtaları, gök katları firekansın
Kim ulaşır makamına, zira ki Sen Erbakansın!
SELAMET KERVANI
Selamet kervanı, geçsin ileri
Sadıklara ferman, yazar ERBAKAN
Yanağında açmış, cennet gülleri
Teri reyhan kokar, güzel ERBAKAN
Hakkı seven kişi, hayra yorulur
Hainlerden bir bir, hesap sorulur
Boz bulanık akan, sular durulur
Tevhid tekbir ile, gezer ERBAKAN
Batıldan bağları, kesmiş gideriz
Çağdaş zalimlere, küsmüş gideriz
Aşkından yollara, düşmüş giderkiz
Hasretiyle gönül, yakar ERBAKAN
Mehdiyet mührünü, gördüm yüzünde
Hakikat sırların sezdim sözünde
Hikmet deryaları, parlar gözünde
Feraset nuruyla, bakar ERBAKAN
Meydanlarda dolup, taşar yürekler
Bu coşkuyla kanat ,çırpar melekler
Yerde kalmaz bunca, dua dilekler
Ümit çiçekleri, açar ERBAKAN
ERBAKAN’A SESLENİŞ
Affet bizi be Hocam, bilmedik kıymetini
Yüzümüz karasından, kim bizi aklayacak!
Pişmanız perişanız, bekleriz himmetini
Bu nefse kölelikten, ruhumuz paklayacak!
Adil düzen yerine, adi sisteme kaldık
ABD AB diye, Haçlı hileye kandık
İşbirlikçi gafili, Senin takipçin sandık
“Alttan toprak kayıyor”, kim bizi saklayacak!
Bak yolundan cayanlar, işi gücü istismar
Dava yerini aldı, “demokrasi istikrar(!)”
Bilmem kabul olur mu, gayrı tövbe istiğfar
Bir inkılap gerekir, beynimiz şoklayacak!
Özelleşme özerklik, devlet laçkalaşıyor
Moda oldu mozaik, millet başkalaşıyor
Ülkem parçalanırken, asker şakalaşıyor
Vatan hainlerini, şehitler haklayacak!
Bayrak indirilirken; “anarşistler çocukmuş!”
Vatan parçalanırken; “boşver, çakıl boncukmuş!”
Elbet bu kahpeliğe, göz yumanlar kancıkmış.
Diriliş devranıyla, herkes akıllanacak!
İslam ki mayamızdı, şirkle uzlaştırdılar
Ahlak ki hayâmızdı, bozup yozlaştırdılar
Hak, granit kayamızdı; ezip tozlaştırdılar
Zorlu bir dönüşümle, beynimiz zonklayacak!
PKK’ya postacı, olan “boşbakan”ların
Siyonist küstahlığa, hala hoş bakanların
Çağdaş münafıklığa, dindar kulp takanların
Küflenmiş kafasını, zülfikar yoklayacak!
Gam yükü ağırlaştı, dayanmıyor bel artık
Milli Görüş, D-8; sisteminle gel artık
Ey Hadi “Necm-üs-Sakib”, karanlığı del artık
Nur akan yüz terinden, Ahmet gül koklayacak
HOCA-İ KÂİNAT
Hem sebebi kâinat, hem meyve-i mahlûkat
Mehdiyi ahir zaman, Muhammet’tir Efendim..
İnsü cin hükmündedir, melekler kanat kanat
Saltanatı uzması[1], müebbettir[2] Efendim...
Hem hidayet siyaset, medeniyet rehberi
"Hulki azim" mertebe, sıfatının her biri
Saadet Ona uymak, bezmi elest'ten[3] beri
İman halka ve Hakka, muhabbettir Efendim..
Nuri mücessem odur, tecelli-i Rabbani
Cihat biat alamet, ol temsili Rahmani
Sözleri, "Vahyün yuha"[4] her ameli Kur'ani
Adil Düzen âleme, merhamettir Efendim.
Ahmedin mimi düşse, Ahed olacak zahir
Cemal celal sıfatlar, her an lütuf ve kahir
Allah'ı bilen kişi, tevhit ilminde mahir[5]
Aynel yakinsiz ilim, bir mihnettir Efendim..
Bu beden dedikleri, ilahi ruha sargı
Eğer imanın varsa, niçin çekersin kaygı
Sevgi sevda sahtedir, yok ise gerçek kaygı
Hoca-i Kâinatta, mehabettir[6] Efendim.
Ol dersin oluverir, yaratırsın sebepsiz
Senden medet umulur, makam ister edepsiz
Üç gram hizmetini, minnet sayar nesepsiz
Nefsine pay ayırmak, ihanettir Efendim..
Ucuz uyuz adamlar, geçinir bedavadan
Dünya ehli davarlar, ne anlasın sevdadan
Mal makam otu versen, kaytarırlar davadan
Zoru görünce kaçan, muhannettir[7] Efendim.
Fakru mihnet sayılmaz, hidayetin kâr olsa
Ruhum cennette gezer, bütün dünyam dar olsa
Tek in'amu ihsanın, inayetin yar olsa
O zaman Ahmedine, mürüvvettir[8] Efendim.
[1] Saltanatı-uzma: Büyük ve kutsi tasarruf ve iktidarı
[2] Müebbet: Ebedi, sonsuz
[3] Bezmi elest: Ruhlar âleminde Allah’a verilen söz
[4] Vahyun yuha: Hz Peygamber AS. Kendi heva ve hevesiyle değil Allah’ın vahyi ile konuşur.
[5] Mahir: Becerikli bilgili
[6] Mehabet: Heybet, ululuk, saygınlık
[7] Muhanet: Adi aşağılık adam
[8] Mürüvvet: Mutluluk, huzur
AZİZ HOCAM'A
Hakikat mesajına, son tercüman gibiydin
Bu garip ruhumuza, taze güman gibiydin
Münafıklara maraz, bize derman gibiydin
Gönüllerin duası, gözlerin yaşı mıydın?
Ey şerefli şahsiyet, Sen sabır taşı mıydın?
Kesin olgunlaşmadan, çıbanları deşmezdin.
Teşhis, tespit olmadan, tedaviye geçmezdin
Hainlerin kurduğu, tuzaklara düşmezdin
Zalimlerin kâbusu, bilginler başı mıydın?
Bu ne soylu tavırdı, sen sabır taşı mıydın?
Sen Hakka sevdalıydın, haksızı kayırmazdın
Ucuz kahramanlığa, tenezzül buyurmazdın
Uzun, ince hesaplar; şeytana duyurmazdın
Himmeti huzur veren, veliler şahı mıydın?
Yorulmaz ve yılmazdın, Sen sabır taşı mıydın?
Hiç bileğin bükülmez, devamlı dipdirisin
Sevgi bağın sökülmez, sadıkların pirisin
Sırrına akıl ermez, ulaşılmaz birisin
Dokunan cezbe alır, hikmet kumaşı mıydın?
Hiç acele etmezdin, Sen sabır taşı mıydın?
Siyonist canavarı, can evinden vuracak
Zulüm ve sömürüye, son verip durduracak
Türkiye eserinle, fermanlar buyuracak
Nebi ve sıddıkların; salih yoldaşı mıydın?
Bu ne onurlu sebat, Sen sabır taşımıydın?
Dünya değiştirmeğe, soyunan adam Sendin
Bıkmadan mazlumları, savunan adam Sendin
Has gönülde sevilip, sayılan adam Sendin
Ters görene sormalı: Ya hu, sen şaşı mıydın?
Ey korkusuz kahraman, sen sabır taşı mıydın?
Zuhurat bekliyoruz, gayrı bitsin bu sancı
Nasipsiz nankörlerin, yüze vursun utancı
Sen Aziz Hocamızsın, başlarımızın tacı
Sohbetlerin sağaltır, ruhlara aşımıydın?
O ne bitmez bereket, Sen sabır taşı mıydın?
Soruna ürkek değil, tamda erce bakardın
Saadet ikliminde, şimdi yüce Hakandın
Ey mutluluk müjdesi, çünkü sen Erbakan'dın
Sen Süleyman mührünün, o sırlı kaşı mıydın?
Bu ne büyük dirayet, Sen sabır taşı mıydın?
Göklere mi çekildin; gaybubet mi başladı
Bu ne acı haberdir, beyin yürek haşladı
Gafiller ölüm sanır, hayat yeni taçlandı
Mübarek vücudunla, nur beden naşı mıydın?
Aziz Asil Hocamız; Sen Sabır taşı mıydın?
Mutlu ve Muhteşem Son…
Rağbet Akibetedir ve şerefli akıbet muttakilerindir, Mücahitlerindir!..
ERBAKAN’IN ARDINDAN
Sağlığı sarsmıştı, ölmü diriltti
Son kez mesajını, verdi Erbakan
Rahman sevindirdi, Şeytan delirtti
Milyarlar başında, “bir”di Erbakan
Milletle devleti, barıştırmıştı
Herkesi hayırda, yarıştırmıştı
Hain fitne yaksa, yatıştırmıştı
Zulüm zincirlerin, kırdı Erbakan
O bir tezahürdü, O bir tecelli
Hakka havlayanlar, düşer temelli
Dosta Kıtmir olmak, büyük teselli
Çünkü sadıklara, “pir”di Erbakan
Kadere inanan, çeker mi keder
Bir anını bile, etmedi heder
Zahirde Mücahit, muttaki lider
Batında serapa, sırdı Erbakan
Mehdiyet bu sırrın, ilk halkasıydı
Varisi Nübüvvet, alakasıydı
Kimi Sadık, kimi; yalakasıydı
“Biz kuluz, ümmetiz!”, derdi Erbakan
Ruh bedenlenip te, nura dönüştü
Müminler pervane, olup üşüştü
Hedefi; batıldan, Hakka dönüştü
İnşaallah cennete, girdi Erbakan
Bir millet ağlıyor, her bir ferdiyle
Sağcı solcu över, ama merdiyle
Sizin olsun dünya, bütün derdiyle
“Refiki Ala” ya, erdi Erbakan
Mü’min müstakimdi, baş müşahitti
Hakka biat ettik, bu bir ahitti
Şehitler ölmezdi, o mücahitti
Seccadeyi Arşa, serdi Erbakan…
SAYENDE HOCAM
Sayende niceler, erdi devlete
Çokları kavuştu şan-u şöhrete
Kimileri kondu, mal-u servete
Nankörlük ederler, hayrettir Hocam!
Ahmaklar anlamaz siyasetini
Nicelerin gördük, hıyanetini
Sattılar dinini, diyanetini
Bilinmez ki bu ne, hikmettir Hocam!
İnsaftan ihlastan, hep tamtakırlar
Cilası dökülse, paslı bakırlar
Kargalar bülbülsüz, diye şakırlar
Bu ne yüzsüzlüktür, şirrettir Hocam!
Babamızın nesli, bedbaht nesildi
Hakkı söyleyenin, dili kesildi
Sayende kediler, kaplan kesildi
Varlığın ne büyük, nimettir Hocam!
Hizmet şuurumuz, senden hediye
Nasipsizler kârı, yükler kediye
Siyonizmin sonu, geliyor diye
Kudurmuş saldırır, cinnettir Hocam!
Bu iman selleri, benzer taşkına
Münafık masonlar, dönmüş şaşkına
Hakkı candan seven, kullar aşkına
Dilediğim sadece, himmettir Hocam!
Hasretle bekleriz, Hakkı rahmeti
Yeter çektiğimiz zulmü zilleti
Nice yıldır sefil, İslam ümmeti
Saadet nizamına, hasrettir Hocam!
Bu millete sahip, çıkmazsan eğer
Hainler bizlere, verir mi değer?
Sen ölü canlara, canmışsın meğer
Sana hizmet cana, minnettir Hocam!
Ahmedim körlere, renk anlatılmaz
Sağır pazarında, hikmet satılmaz
Nankör nasipsizler, safa katılmaz
Her sözün ayrı bir, kıymettir Hocam!
BAHAR GELDİ, ERBAKAN GEÇTİ!
Karakış gibi
Kara bir devir, dondurdu yüreklerimizi…
Tufana tutulmuştuk
Gözlerimiz dondu, kulaklarımız dondu
Ve kara kapkara yeller esti
Dondurdu, kavurdu belleklerimizi
Gayrı göremez, duyamaz, bilemez olmuştuk
Kendi gerçeklerimizi
Neylersin başımıza baykuşlar konmuştu
Karakış gibi
Kara bir devir geçti üzerimizden
Dalındaki gül dondu
Yuvada bülbül dondu
Damarlarımızdaki kan dondu
Ruhlarımızdaki can dondu
Yaş dondu gözlerimizde…
Ve derken, dayanamamıştı,
Bu karakışın karayellerine.
Şuur donmuştu, iz’an donmuştu...
Ve iman donmuştu gönüllerimizde
Ve artık şeytanlar,
Saltanat kurmuştu yeryüzünde.
Hainler kurtarıcı,
Zalimler baş tacı,
Çağdaş münafıklar;
Mehdi olmuştu,
Dengesizlik düzeninde…
Metreler kısalmıştı,
Teraziler bozulmuştu
Ama bir gün,,,
Bir yiğit çıktı karşımıza…
Avuçlarıyla ısıttı,
Buz bağlamış bağırlarımızı.
Ve bir türkü başladı,
Karanlık devirleri ışık gibi delecek:
“Aldırma bu küfrün karakışına
Yakındır, Zeynebim, bahar gelecek”
Yine bülbüller şenlendirecek
Viran olmuş bağlarımızı.
Ve özlenen yiğit,
Can çekişen vicdanlara yöneldi;
Nefesiyle eritti, donmuş yüreklerimizi
Sesiyle, sohbetiyle diriltti,
Bir bir beyinlerimizi…
Yeniden can geldi Anadolu’ya, kan geldi
Kırklar, üçler, yediler geldi.
Bu çağı dirilten çağrıya,
Melekler, şehitler geldi.
Her mekan dinledi,
Her makam geldi…
Sen hala uyur musun,
Yoksa gavur musun, ey nefis!
Haydi, uyansana,
Ve uyandırsana artık…
Bak bahar geldi.
Ve selam dursana
ERBAKAN geldi...!
ERBAKAN geçti!
* Mehmet Akyel Anlatıyor:
Erbakan Hocam, Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar Paşa’yı çağırdı. Genel Kurmay Başkanı’na gereken talimatları verdi. Kulaklarımla duydum, Genel Kurmay Başkanı gerekli talimatları aldıktan sonra Hocamın yanından dışarı çıkarken:
-Ya askerliği bize Sayın ERBAKAN öğretiyor. Bu adam bu kadar bilgiye nereden ve nasıl sahip oldu, şaştım kaldım! Diyordu.
Öğrendiğime göre Kıbrıs Harbinde, indirme harekâtında önce paraşütle insan şeklinde doldurulmuş saman çuvalları atılmasını emretmiş. ”Böylece zayiatımız en aza iner” diyerek. O çıkartma ve indirme harekâtında neler yapmaları lazım geldiğini tek tek söylemiş. Bunları böyle uygularsanız, hem zayiatımız azalır, hem de başarı şansımız artar, diye eklemiş.
Allah Dostu ERBAKAN Sf:306
* Şerafettin Mollaoğlu Anlatıyor:
2008’de Lübnan dönüşü Suriye’de Hamas’ın lideri Halit Meşal’e uğramıştım, Erbakan Hoca’mızın selamını götürmüştüm, bir de hediyesi vardı teslim etmiştik. Sohbet uzamıştı Erbakan Hoca'nın F’listin'e olan sahipliğinden bahsetmişti:
-Biz Filistin halkı Siyonizm ile mücadeleyi ERBAKAN’dan öğrenmiştik’’
Demişti.
*İHSAN TAMGÜNEY (Sultan Baba) Efendi Hazretleri:
* M. Zahit Kotku Efendi Hz.lerinin
ERBAKAN Hocamıza Hayranlığı:
“ERBAKAN bizim 6 ayda yapamayacağımız işi 6 dakikada yapan adamdır.”
…DİYOR . ( Zamanın Kutbu Mehmet Zahit Kotku Efendi Hz.)
Allah Dostu ERBAKAN Sy: 88
* Recai Kutan Anlatıyor:
Demirel birgün dedi ki:
-Efendim ERBAKAN çıkmış, bize soruyor; arkadaş sizin renginiz ne, sizin zihniyetiniz ne, necisiniz siz? Cevab veriyorum kendisine; bizim rengimiz yok, biz akılcıyız!
Erbakan Hoca onun ardından kürsüdedir ve cevab verir:
-Herkesin aklı vardır. Bir âlimin aklı var, nasıl çalışır? Bir bakar ki, insanlar koşar adım ateşe gidiyor. Acaba bunları nasıl olur da ateşe gitmekten kurtarırım! Aklı öyle çalışır. Bir alkolik sarhoşun da aklı var. Aklı nasıl çalışır? Akşam eve giderken, mahalle bakkalını kandırsam da, bir şişe içki alsam, ona göre çalışır. O da akıl, o da akıl. Akıl tek başına bir işe yaramaz. Önemli olan imanın emrindeki akıldır ki biz ona zihniyet diyoruz.
Sözün devamında taşı gediğe koyar.
-Bre renksiz!
Demirel’in zihniyet olarak renksiz olduğu esprisi buradan gelmektedir.
( ALLAH DOSTU ERBAKAN Kitabı Sayfa 109)
* Süleyman CANAN Anlatıyor,
Rahmetli Erbakan Hocam her il başkanları toplantısında yoklama yapardı. Toplantıda bulunmayanları, ya da mazeretli olanları;
-Gelemedi!
Diye not alırdı. Dikkat edilsin, ‘’gelmedi’’ kelimesini katiyen kullanmazdı. Çünkü:
Biz siyaset yapmıyoruz, cihad ediyoruz! Cihad toplantısına gelmeyenin cezasının ne olduğunu iyi biliriz!
Derdi. Bunu da bize böyle öğretirdi. Bundan dolayı ‘’gelmedi ‘’ değil, ‘’gelemedi’’ derdi.
Yusuf Yiğitalp Anlatıyor:
Erbakan hocamız yasaklı olduğu 1985-1986 yılları idi. Benim eniştem Molla Selahattin Dinsever medrese tahsili görmüş bir hocadır. Erbakan Hocamızı çok severdi. Miting veya toplantılarına katılırdı. Ama özel sohbetini hiç dinlememiş. Bir Cuma günü Erbakan Hocamızın özel sohbetine katıldı. İlkdefa yakından özel sohbetine katılmış oluyordu.
Sohbet bitti. Dışarı çıkınca sordum:
Enişte, Hocamı nasıl buldun, fikrin nedir?
- İlk cümlesi şu oldu:
Biz medresede 12 yıl boyunca boşuna okumuşuz. Şok oldum’’
Demişti.
HALİL İBRAHİM ÇAMLIDERE Anlatıyor:
Bir defasında ERBAKAN hoca ve arkadaşlarının Mamak’taki mahkemelerine girdik. Binbir güçlük ve meşakkatle içeri girdik. Mahkeme başladı, hadi bakalım. Bismillah, Şimdi oylen olsun da paydos olsun, ERBAKAN Hocamla sarılalım diye bekliyoruz biz tabi.
Öğlen oldu, paydos ettiler, muhterem Hocam çıktı dışarı, hasretle sarıldım . Dedim ki:
-Hocam ne olacak bu işler?
-Bak ne olacak Çamlıdere, bu güne kadar olanlar yeli idi, bundan sonra gelenler seli olacak. Bu batılı yeneceğiz, Hakk hakim kılınacak!
Dedi. Şimdi onlar içeride iken bir karar almışlar, belki bize bile hiçnamaz kılmayın bile diyebilirler, cemaat olmak için nasıl yaparız , tek tek kılmaya musade ederler, diye düşünmüşler. Hakimlere dediler ki:
-Biz namaz kılmak istiyoruz, bize yer gösterin!
-Kılabilirsiniz , siz bilirsiniz!
Dediler. Orada cemaatle namaz kıldılar.
Bazı askerler şöyle diyor kendi aralarında:
-Ya bunlar şeriattan yargılanıyor ve hala cemaatle namaz kılıyorlar!
Tekrar oturum başladı, mahkeme devam ediyor. Tekrar duruşmaya girdik, ya saat 4 sıralarında mı neydi, ortalık günlük güneşlik iken bir şimşek bir gürültü, müthiş bir dolu yağmaya başladı. Barakaların üzeri saç olduğundan kulakları sağır edici bir gürültü oluştu. Büyük bir şaşkınlık oldu. Mahkeme heyeti neredeyse yerlerinden kalkıp kaçacaklardı. Ceviz gibi dolular. Dışarı çıktığımızda sadece barakanın olduğu yere yağmış olduğunu her tarafın kupkuru bulunduğunu gördük.
Ertesi gün gazetede okuduk. Manşetlerden bu olayı vermişlerdi.Diyorlardı ki:
-Erbakan Hoca duasını kısa tutmasaydı, Ankara’da taş üstünde taş kalmayacaktı!
Mahmut Acarlıoğlu Anlattı:
Şimdi o tarihi tam net olarak hatırlayamıyorum ama , ben, 27-28 yaşlarında idim. Hocamın yasaklı olduğu dönem idi. Bir toplantısına katılmıştım. Ben tabi Erbakan hocamı çok sevdiğim için , bir de çok merak ettiğim için belki , devamlı izliyorum. Yüzüne bakıyorum, gözüne bakıyorum, hareketlerine bakıyorum. İşte ayak ayak üstüne attığını ben de hiç görmedim Hocamın. Sonra Hocam orada daha farklı bir kumandan edasıyla öyle bir toplantı yapıyor. Mesela, o toplantıda sevdiğim bir arkadaşı, kendisi inşaat mühendisi, ayağa kaldırdı:
- Gaziantep İl Başkanı İlhan Özgürcükara; kalk, söyle bakalım, falan işi yaptınız mı, geçen ayki toplantıya neden gelmediniz?
Diye sorduğunda cevab verdi;
-Hocam çok hastaydım!
Erbakan Hocam onun gözlerinin içine bakarak:
-Neden otobüse binip de gelmediniz? Siz Osmanlı’nın at sırtında tedavi metodunu duymadınız mı hiç?
Diye bağırdığını duydum. Sonra Nevzat Laleli Bey’i kaldırdı. O da görevlerini tam yapmamıştı. Ona da şöyle dedi:
-Nevzat! Nevzat! Eğer İslam Devleti kurulmuş olsaydı, şu anda katline fetva verir, arkandan da Fatiha okurdum!
Bu sözleri ben duyduğumda hassas birisi olduğumdan ağladığımı hatırlıyorum.
Mustafa Algül Anlatıyor:
Refah Partisi dönemi idi. Ben İlçe Başkanıyım. Tebliğ çalışmaları yapıyoruz. Bayramiç’in Pınarbaşı Köyü’nden bir Yusuf Amca vardı, Hacı. Anlatıyoruz , anlatıyoruz, Milli Görüş’ü, Refah partisi’ni anlamıyor. Baştan tekrar anlatıyoruz, yine yok. Sadece dediği, haklısın, haklısın! Saat oldu gece 1 veya 2, sonunda dedi ki:
Evladım Mustafa, senin her dediklerini kabul ediyorum. Ama lakin benim babam CHP’li idi. Bizi öldürsen CHP’den vazgeçmeyiz!
Üç gün sonra bir toplantıya katıldık, Erbakan Hocamın sohbetine. Rahmetli elini bana doğru uzatarak dedi ki:
Sanki benim o gece Yusuf Amca ile yapmış olduğum mücadeleyi görmüş gibi,
- Fosil kafalarla fazla uğraşma!
Dedi.
KONYALI DİŞÇİ ZEKİ AFŞAR HOCAMIZ ANLATIYOR:
Mehmet Zahit Kotku Hz. “ERBAKAN’DAN Taraf Olun” dedi
Türkiye’nin manevi mimarlarından Nakşi Şeyhlerinden Mehmet Zahit Kotku Hazretlerinin Medine’de Rasulullah’ın (S.A.V) Huzurunda Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN İçin Destek Sözü Alışını Anlattığı Konuşmayı Yayınlıyoruz.
Aşağıdaki Videoda Konuşan KONYA' da Bulunan DİŞÇİ ZEKİ AFŞAR Hocanın Anlattığı bu konuşmada; Türkiye’nin manevi mimarlarından Nakşi Şeyhlerinden Mehmet Zahit Kotku Hazretlerinin Medine’de Rasulullah’ın (S.A.V) Huzurunda Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN İçin Destek Sözü Alışını Yayınlıyoruz. Aynı Zamanda Bu Önemli Tarihi Hatırlatmayı Yaptıkları İçin DİŞÇİ ZEKİ AFŞAR HOCAMIZA Teşekkürlerimizi İletmeyi Borç Bilirken, Kendilerine Sağlıklı ,Huzurlu ve Hayırlı Uzun Ömürler Diliyoruz...
SON SÖZÜM ŞUDUR:
''HERKES BİLSİN Kİ ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR''
MİLLİ ÇÖZÜM DERGİSİ MENSUPLARININ
HOCAMIZIN MAKAMINDA YAPTIKLARI DUA:
Bismillahirrahmanirrahim
Allah'ım dualarımızı kabul buyurup, başta Hz. Peygamber Aleyhissalatü Vesselam Efendimizin, bütün Nebilerin, sıddıkların, şehitlerin, velilerin ervahına, sahabe-i kiramın, evliya ve ulemanın ruhlarına; hassaten büyük İslam inkilabının şahsı manevisi ve Milli Görüş Davamızın Aziz Lideri Erbakan Hocamızın ve muhterem yakınlarının makamına hediye eyledik, vasıl eyle Ya Rabbi!
Kur'anı Kerim’in emrinde, Peygamber Efendimizin izinde ve Hocamızın İslami ve insani prensipleri istikametinde, ibadet şuuruyla hizmet etmeyi ve O'nun kutlu projeleri sayesinde zafere erişmeyi bize lütfeyle Ya Rabbi!
Her türlü nefsi hesaplardan, dünyevi çıkarlar için istismar ve suistimalden uzak bir safiyet ve samimiyetle, dinimiz ve devletimiz uğrunda gayret ve fedakârlık göstermeyi, Türkiye merkezli bir Adil Düzen Medeniyetini gerçekleştirmeyi, bizlere kolaylaştır ve çabuklaştır Ya Rabbi!
Bu Aziz Milletimizi ve bütün insanlık alemini; din ve devrim simsarlarından, Ilımlı İslamcılık safsatasından kurtarıp, İslami ve insani değerlerle barışık, gerçek bir demokrasiye ve örnek bir Laikliğe ulaştırıp, Hocamızın kutlu hedeflerinin de hakikate çevrildiği mutlu günleri bizlere göster Ya Rabbi!
Allah'ım bizlere İslami hidayet, insani basiret, siyasi feraset ve Milli bir dirayet verip; Hocamızın da manevi himmet ve şefaati altında: Yaşanabilir bir Türkiye'yi, Yeniden Büyük Türkiye'yi ve Yeni Bir Dünya Medeniyetini kurma yolunda, malıyla ve canıyla cihad etme şerefini nasip eyle Ya Rabbi! Aynı inanç ve amaçla yaşayıp, sonunda sana kavuşmayı ve Cennette buluşmayı lütfeyle Ya Rabbi!
Ey Aziz Ve muhterem Hocamız!
Sizden Öğrendik ki:
"Ölüm Şeb-i Arus, yani Vuslat vasıtasıdır. Kabir, Rahmeti Rahmana ve Refik-i Alaya; (en Yüce Dosta) açılan ebedi saadet kapısıdır!.. Allah yolunda iken hicret edenleri öldü sananlar, aldanmaktadır!.. Yüksek ve Özgur Ruhlar, başka bir boyutta ve yücelik diyarında, hakiki ve baki bir hayata ulaşmaktadır!.
Zatı Alinizle; ruhani ve kalbi irtibatımızı, manevi bağlılık ve sadakatimizi, ulvi aşkımızı ve alakamızı devam ettirmek üzere, himmet ve duanızı ve şefaatinizi umuyoruz ve Hz. Peygamber Efendimizin şu duasını tekrarlıyoruz:
"Allah'ım, bir göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa, bizi nefsimizin (dünyevi ve hayvani heveslerimizin) elinde bırakma!"
Sadece müslümanların değil, bütün mazlumların; zulüm ve hıyanete bulaşmayan, farklı din ve düşünceden bütün insanlığın; refah, huzur ve hürriyeti için çalışmaktan alıkoyacak gaflet ve tembelliğe kaptırma!
Aziz Hocamız! "İslam: Halık-ı Taalaya-Yüce Yaratıcıya ta'zim ve hürmet; bütün mahlukata ise şefkat ve merhametten ibarettir" buyurduğun gerçeğe uygun yaşamayı Rabbimizden diliyor ve dualarımızın kabulü için amin demenizi umuyoruzl
Batı sözden anlamıyor, onlara caydırıcı güç gerekiyor!
Haberi Oku*** Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın En Kapsamlı Video Arşivi ***
Haberi OkuERBAKAN HOCAMIZLA AHMET AKGÜL ÜSTADIMIZIN İLGİNÇ ANILARI
Haberi Oku