ADİL DÜZENDE KREDİ KURUMLARI
Kredi Kurumları (Karzı Hasen'in Sistemleşmesi)
Adil Düzende krediler
aşağıdaki şekillerde sağlanacaktır:
1- Kâr Ortaklığı anlaşmalarına
verilecektir. (Örnek: 5 katılımlı bir yatırım ortaklığına) Şöyle ki:
a- Sermaye sahipleri
tesisleri ve fabrikaları kurarak,
b- Yöneticiler,
işletmecilik ve organizecilik hakkını alarak,
c- İşçi ve
ustalar emekleriyle katılarak,
d- Hammadde teminini
üstlenen şirket, kooperatif veya onlara kredi veren banka da bir ortak
sayılarak,
e- Devlet ise
kanalizasyon su, elektrik, telefon gibi altyapı, bilgi bankası ve proje ve
teşvik yardımı gibi genel hizmetleriyle katkıda bulunarak, kurulacak Kar
Ortaklığı yatırımlarına yeteri kadar faizsiz kredi sağlanacaktır. Mesela, eşit
katılımlarla kurulan beş ortaklı bir şeker fabrikası her gün 1000 torba şeker
üretiyorsa, her ortak beşte bir payı olan 200 torba şekeri veya değerini hak
etmiş ve almış olacaktır. Bu durumda işçi - usta - yönetici - işletmeci hepsi
birden daha çok çalışmaya ve daha çok üretip kazanmaya gayret edecektir. Çünkü
üretim arttıkça, kendi payları ve kazançları da haliyle artmış olacaktır. Hatta
mesela aynı fabrikada çalışan 40 kişi gelip işletmecilere "biz aynı işi 30
arkadaşla da yürütebiliriz... 10 arkadaşımızı ihtiyaç duyulan başka birimlere
kaydırabilirsiniz" diyebileceklerdir. Zira aynı üretimden 40 kişiye
bölüşülecek emek payı, bu sefer 30 kişiye dağıtılacak ve daha kazançlı
çıkacaklardır. Yani Adil Düzen, "çıkar çatışması yerine, menfaat
ortaklaşması" sistemini hazırlamıştır.
Hz. Peygamber
Aleyhisselam Efendimiz: “İşçinin (emekçinin) hakkını tamvermeyenin, kıyamet günü
hasmı (davacısı) Ben olacağım” (İbni Mace Sünen Kitabülahkam-Babül Ecir)
buyurmaktadır. İşçinin (emekçinin) “tam hakkı”nın ne olacağı ise: yine
Peygamberimizin o günün en önemli istihdam alanı olan çiftçilikte (tarım
işletmeciliğinde); masrafların (girdi harcamalarının) çıkarılmasından sonraki net kazancın, işverenle işçiler
arasında ortak paylaşımını esas alan tavsiyelerinden anlaşılmaktadır. Bu
uygulama, Anadolu’da; arazi sahipleriyle çiftçiler arasında “Yarıcılık sistemi” olarak asırlar boyu
yaşanmıştır. Bu durum “ortaklık ekonomisinin”delillerinden (kaynak ve
dayanak prensiplerinden) birisi konumundadır. Buhari Muzuraa bölümünde Hz. İbni
Ömer’den (RA) “Peygamber Efendimizin Hayber arazisini, mahsulün
yarısı karşılığı, onu işleyecek Yahudilere verdiğini” aktarmaktadır.
2- Mükteseb Hak Kredisi:
Elinde birikmiş ihtiyaç
fazlası parası olan kimseler bunu, başkaları faizsiz kredi olarak kullanabilsin
diye bankaya yatırırsa, "bu paranın miktarıyla, bankada kaldığı
zaman oranında"bir parayı kredi olarak alıp kullanma hakkı doğacaktır.
3- Emek Kredisi:
Özel ve tüzel kuruluşlar
atölye ve fabrikalarında çalıştıracakları işçi sayısına göre, ek bir kredi alıp
kullanacaktır.
4- Rehin Kredisi:
Elinde ürettiği ama
satmak istemediği "dayanıklı tüketim malları" bulunanlar, bunları
devlete rehin göstermek suretiyle kredi alacaktır.
5- Zamanında ve fazla vergi
ödeyenlerin, bu dürüstlük ve başarılarını ve milli ekonomiye katkılarını
ödüllendirmeye yönelik "Vergi Ödül Kredisi" uygulanacaktır.
6- Uygun ve yeterli
projeleri ve gerekli teminat ve tezkiye belgeleriyle başvuranlara"Yatırım projesi
kredileri" sağlanacaktır.
7- Selem Senedi Kredisi: Genellikle küçük ve orta
ölçekli işletmeler ve mevsimlik üretimler için tatbik edilen "para
peşin, mal veresiye, ama normal değerinden daha ucuza yapılan alışveriş" anlaşmasıdır.
Bu durumda tüketici ihtiyaç duyduğu malı ucuza almış, üretici ise hazır ve
faizsiz kredi bulmuş olacak ve bu uygulama üretimi arttıracak, ekonomiyi
canlandıracak ve fiyatları ucuzlatmış olacaktır.
İ- Selem Senedi ve
Kuralları
SELEM Senedi (Sipariş)
Kredisi: Selem; para peşin, mal veresiye olmak üzere
yapılan alışveriş sözleşmeleridir.Bu, kitap, sünnet ve icma ile sabit ve
caizdir, aklen, ilmen ve vicdanen de gerekli ve geçerlidir. "Selem; para
peşin, mal veresiye yapılan senetleşmedir" demek; Yani birkaç ay sonra
üretilecek buğday, peynir, kumaş vb. şeylerin, o günkü piyasa değerinden biraz
daha düşük bir fiyatla satılıp peşin parası alınarak, karşılığında taahhüt
edilen malın, üretildikten sonra ödenmesidir. Bu durumda; peşin para veren
alıcı (tüketici) ucuza mal almış olacaktır. Bu parayı tüketiciden veya bankadan
peşin ve faizsiz kredi olarak alan müteşebbis ise, üretimi gerçekleştirmek ve
işini genişlettirmek imkânı bulacaktır. Ancak, selemin, faiz şüphesinden uzak
kalması ve meşru sayılması için şu şartları taşıması gerekir:
1- Para peşin olarak
ödenmelidir.
2- Malın veresiye (en az
bir ay gibi bir müddet sonra) verilmesi gereklidir.
3- Peşin ödenen paranın
cinsi ve miktarı mutlaka belirtilmelidir. (45 Cumhuriyet altını 7000 TL, 2000
ABD doları, 3000 Euro, gibi)
4- Peşin alınan para
karşılığında sonradan verilmesi taahhüt edilen malın,
a. Cinsi (buğday - peynir - kumaş gibi)
b. Nev'i (yerli buğday, kaşar peyniri, yazlık terlen kumaş gibi)
c. Miktarı (300 kg., 5 teneke, 170 m. gibi)
d. Sıfatı (süper, iyi, orta, düşük kalite gibi) her halde belirtilmiş
olmalıdır.
5- Malın teslim edileceği
yerin ve zamanın gösterilmesi şarttır.
6- Bu malın
kararlaştırılan mekân ve mevsimde piyasada bulunur cinsten olması lâzımdır.
7- Selem yapılan iki
bedelin (paranın ve malın) faiz illetine karışmaması için, farklı cins ve
miktarda olması esastır.
Bütün bu şartların faize
dönüşmemesi için aşağıdaki esasların da uygulanması gerekir. Bu esaslar İbni
Abbas (ra) Hazretlerinin selem ayetidediği, Bakara 282 ve 283.
ayetlerinden çıkarılmıştır. Şöyle ki:
A- Selemin mutlaka
yazılması (selem senedi veya sipariş senedi şeklinde)
B- Bu senedin devlet
teminatı altında bulunması, yani resmi olması
C- Bu senetlerde
alacaklının değil, sadece borçlunun belirtilmesi,
D- Selem senetlerinin
"Hamiline" şeklinde düzenlenmesi,
E- Taahhüt edilen malın
belirlenen yer ve zaman, miktar ve evsafta teslim edilmemesi halinde bunu
tazmin etmek üzere yeterli bir ipotek alınması ve teminat gösterilmesi.
F- Selemle satışa konu
olan malın şartlara ve standartlara uygunluğunu kontrol edecek resmi bir
teşkilatın bulunması gerekir.
İlk bakışta selemin
(para peşin, -biraz ucuz sayılarak- mal veresiye alışverişin) faize benzediği
zan ve iddia edilir ama bu asla doğru değildir. Şimdi faizi haram ve haksız,
selemi caiz ve yararlı kılan; İslam'ın hangi hikmet ve hedefleri esas aldığını ve
faizle selemin farklarını ortaya koyalım.
a- Faiz, malı önceden
alıp parasını sonradan ödemek şeklinde olduğu için -vade farkından dolayı-
fiyatlar artıyor ve enflasyonu körüklüyor. Selemde ise parayı peşin verip mal
sonradan alındığı için fiyatları düşürüyor ve enflasyonu önlüyor.
b- Faiz, daha parasını
ödemeden ve karşılığında bir şey üretmeden önce "peşin tüketim"
yaptırıyor. Böylece "borçlu yaşama" düzenini doğurup, ekonomik
dengeyi bozuyor. Selemde ise önce parası ödeniyor, tüketim sonraya bırakılıyor.
Böylece hem üretime destek verilip teşvik ediliyor, hem de "dengeli yaşama
düzeni" kuruluyor.
c- Adil Düzen'deki selem
(Sipariş) senedi "malı" temsil ediyor. Bugünkü senetler ise
"para" yerine geçtiği için mevcut para değerini ve alım gücünü
otomatikman düşürüyor.
d- Faizli krediler;
işletmeyi küçültür, üretimi düşürür ve işsizliği artırır. Selem kredisi ise tam
aksine işletme kapasitesini büyültüyor, üretimi artırıyor ve işsizliği önlüyor.
e- Selem senetleri zaten
"Hamiline" (taşıyana) yazılı olduğu için icabında para gibi işlem
görüyor. Böylece selem yoluyla faizsiz kredi bulabilen hiç kimse, artık faizli
krediye mecbur kalmıyor ve itibar etmiyor. Yani sadece "selem
müessesesi" bile faiz yuvalarını kurutmaya yetecektir. Bu nedenle
"Atom bombasıyla sarsamayacağınız Siyonist sömürü sistemini selem senediyle
yıkabilirsiniz" sözü, asla mübalağa olmayıp gayet ilmi ve insani bir
gerçeğin ifadesidir.
Batı sözden anlamıyor, onlara caydırıcı güç gerekiyor!
Haberi Oku*** Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın En Kapsamlı Video Arşivi ***
Haberi OkuERBAKAN HOCAMIZLA AHMET AKGÜL ÜSTADIMIZIN İLGİNÇ ANILARI
Haberi Oku